Irak’ta devlet ve hükümet üzerindeki anlaşmazlık devam ederken Sadr'ın sessizliği müttefiklerini ve muhaliflerini endişelendiriyor

Irak'ın başkenti Bağdat'ın merkezinde yer alan Tahrir Meydanı'ndaki Özgürlük Anıtı'nın restorasyon çalışmalarından bir kare (AFP)
Irak'ın başkenti Bağdat'ın merkezinde yer alan Tahrir Meydanı'ndaki Özgürlük Anıtı'nın restorasyon çalışmalarından bir kare (AFP)
TT

Irak’ta devlet ve hükümet üzerindeki anlaşmazlık devam ederken Sadr'ın sessizliği müttefiklerini ve muhaliflerini endişelendiriyor

Irak'ın başkenti Bağdat'ın merkezinde yer alan Tahrir Meydanı'ndaki Özgürlük Anıtı'nın restorasyon çalışmalarından bir kare (AFP)
Irak'ın başkenti Bağdat'ın merkezinde yer alan Tahrir Meydanı'ndaki Özgürlük Anıtı'nın restorasyon çalışmalarından bir kare (AFP)

Irak’ta Sadr Hareketi’nin lideri Mukteda es-Sadr'ın Necef kentindeki kalesi el-Hanana'dan sessiz kalma süresinin Hz. Muhammed’in vefatını anma törenlerinin bitimine, yani gelecek ayın ortasına kadar uzatıldığı haberi geldi.
Iraklı siyasi çevreler, Sadr'ın, kendisinin ‘bakanı’ diye adlandırılan Salih Muhammed el-Iraki aracılığıyla neredeyse her gün tutumunu ifade eden tweetler atarak sürdürdüğü sessizliğinden endişe duyarken Iraklı bir siyasetçiye göre üçlü bir komitenin Sadr'ı ziyaret ettiğine dair söylenenler doğru değil. Şarku’l Avsat’a konuşan Iraklı siyasetçi, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başkanı Neçirvan Barzani, Irak Meclis Başkanı ve Siyade (Egemenlik) İttifakı lideri Muhammed el-Halbusi ve Fetih Koalisyonu lideri Hadi el-Amiri gibi önde gelen Iraklı liderler tarafından Sadr'a taşınacak yeni bir girişim olmadığı bilgisi verildiğini söyledi. Bu üç ismin böyle bir girişimle ilgili herhangi bir açıklama ya da imada bulunmadıklarını belirten Iraklı siyasetçi, bunun Sadr’a gidip bir anlaşmaya varmak istemedikleri için değil, böyle bir formül üzerinde anlaşmaya varılmadığı için açıklama yapmadıklarının altını çizdi.
Mevcut siyasi krize çözüm bulunmasını beklediklerini söylediği Ulusal Diyalog Konferansı'nda, konferansın sonuçlarını ve nasıl uygulanacağını tartışacak bir teknik komitenin oluşturulması önerisi sunulduğunu açıklayan Iraklı siyasetçi, aynı zamanda liderlerden oluşan bir komitenin Sadr'ı ziyaret ettiğine dair söylenenlerin hiçbir doğru bilgiye dayanmaksızın medyada geniş yer bulduğunu vurguladı.
Iraklı siyasetçi, son iki gündür ‘hükümetten uzak devlet yönetimi formülü’ olarak adlandırılan Sadr Hareketi dışındaki tüm Iraklı siyasi güçleri kapsayan bir anlaşmaya dair söylenenlerle ilgili olarak ise şunları söyledi:
“Söz konusu anlaşma, koltukların dağılımıyla ilgili değil, devletin yönetimine dair uzlaşıya nasıl varılacağıyla ilgili. Çünkü tüm taraflar arasındaki derin güven eksikliği nedeniyle bu konuda gerçek bir kriz yaşıyoruz. Dolayısıyla, herkesi ilgilendiren talep ve sorunları temsil eden belgelerin sunulması ve bunların devleti ilgilendiren pozisyonlar konusundaki anlaşmazlıklara nasıl bir çözüm getirebileceği üzerinde uzlaşıldı.”
Iraklı siyasetçi, Sadr Hareketi’nin bunun dışında kalmasına dair değerlendirmesinde, “Hükümetten uzak devlet yönetimi formülüne dair bu anlaşma, siyasi süreçte ortak olarak Sadr Hareketi de dahil olmak üzere herkese sunulacaktır” dedi.
Öte yandan Iraklı siyasi güçler, Meclis’teki oturumların yeniden başlaması yönündeki çalışmalarını sürdürüyorlar. Yarın Meclis’te bir oturum gerçekleştirilmesi planlanırken, oturumun bu haftanın sonuna ya da önümüzdeki haftaya kadar yapılacağına dair herhangi bir işaret görünmüyor. Sadr Hareketi ile Koordinasyon Çerçevesi arasındaki anlaşmazlığın oturumun yapılmasını engellediği bir dönemde, Sünni ve Kürt güçler çatışan iki Şii taraf (Sadr Hareketi ve Koordinasyon Çerçevesi) için bir ortaklık formülü arayışındalar.
Koordinasyon Çerçevesi güçleri, kulislerde olup bitenlere göre Sünnilerin ve Kürtlerin, Şii evinin zayıflığı ve parçalanması nedeniyle meşru olup olmadıklarına bakılmaksızın kendileri için mümkün olan en iyi faydayı sağlamaya çalıştıklarını düşünüyorlar. Diğer partiler Kürtlerin ve Sünnilerin bir yandan iki tarafla da aynı yolda yürümek istemediğini, ancak Sadr'ın tüm taraflara sunduğu ateşkesin ardından Hz. Muhammed’in vefatının yıl dönümü vesilesiyle devam etme kararı aldığı sessizliğin önümüzdeki günlerde ne getireceğini beklemeye çalıştıklarını düşünüyorlar. Ancak gerek hükümetten uzak devlet yönetimi formülü düzeyinde hazırlanan anlaşmalar gerekse Asaib-i Ehli Hak lideri Kays el-Hazali'nin Sadr Hareketi’nin Şii bakanlara ayrılan kotanın yarısının onlara verilmesi kaydıyla hükümete katılma olasılığına ilişkin öne sürdüklerine dair Sadr Hareketi’nden herhangi bir yorumun yapılmaması çerçevesinde Irak’taki siyasi çıkmaz, sona ereceğine dair herhangi bir işaret olmadan devam ediyor.
Diğer taraftan Hikmet Hareketi lideri Ammar el-Hekim, ülkedeki gidişattan herkesi sorumlu tuttu. Hekim, dün Almanya'nın Bağdat Büyükelçisi Martin Jaeger ile görüştü. Hekim’in ofisinden yapılan açıklamaya göre Hekim, görüşme sırasında mevcut siyasi krize yönelik diyalog başlatma çağrısını yinelerken herkesi, ulusal çıkarlardan vazgeçip partizan çıkarlara öncelik vermekle suçladı.
Bir başka gelişmede Kürdistan Demokratik Partisi'nin (KDP) lideri Mesut Barzani, Ebi'l-Ḳasım eş-Şabbi'nin ünlü dizelerini alıntılayarak IKBY’nin kurulmasına ilişkin 5 yıl önce yapılan referandumun yıl dönümünde Araplar ve Kürtler arasındaki kardeşlik ilişkisinin devam etmesi çağrısında bulundu.
Barzani, Twitter’dan, Kürtlerin bağımsız bir devlet kurma rüyasının devam ettiğine atıfla Ebi'l-Ḳasım eş-Şabbi'nin “Eğer halk bir gün yaşamak isterse kader buna karşılık vermeli” dizelerini paylaştı. IKBY’de düzenlenen bir kültür festivaline katılan Barzani, burada yaptığı konuşmada, “Aramızdaki kardeşlik ve sevgi bağlarını vurguluyorum, politikacılar ne kadar farklı olursa olsun, halklar arasındaki ilişki sağlam ve sevgi dolu bir ilişki olarak kalmalı” ifadelerini kullandı.
Barzani, sözlerini şöyle sürdürdü:
“(Kürt) kardeşler, Mayıs ve Eylül devrimlerinde infial, soykırım ve yerinden edilme felaketlerine rağmen Arap kardeşlerine hiçbir zaman düşmanlık yapmadı. Biz bu suçları saymadık. Bilakis tüm etnik kökenlere zulmeden yöneticilere karşı çıktık.”
Kürt lider, özelde Araplara ve genel olarak Iraklılara hitaben, Kürtler ile aralarındaki ilişkilerin güçlü kalması ve siyasi anlaşmazlıklardan etkilenmemesi gerektiğini söyledi.
Öte yandan Hikmet Hareketi, Pazar günü, mevcut siyasi çıkmaza çözüm bulmak amacıyla siyasi bir uzlaşı için ulusal zeminin oluştuğunu ve siyasi güçler arasındaki uzlaşılarda iyi bir ilerleme kaydedildiğini açıkladı.



SDG: Mazlum Abdi’nin Şam ziyareti teknik nedenlerle ertelendi

Suriye Devlet Başkanı Ahmed Şara (sağda), Suriye Demokratik Güçleri lideri Mazlum Abdi ile Başkent Şam’da 10 Mart 2025’te bir araya geldi  (SANA)
Suriye Devlet Başkanı Ahmed Şara (sağda), Suriye Demokratik Güçleri lideri Mazlum Abdi ile Başkent Şam’da 10 Mart 2025’te bir araya geldi  (SANA)
TT

SDG: Mazlum Abdi’nin Şam ziyareti teknik nedenlerle ertelendi

Suriye Devlet Başkanı Ahmed Şara (sağda), Suriye Demokratik Güçleri lideri Mazlum Abdi ile Başkent Şam’da 10 Mart 2025’te bir araya geldi  (SANA)
Suriye Devlet Başkanı Ahmed Şara (sağda), Suriye Demokratik Güçleri lideri Mazlum Abdi ile Başkent Şam’da 10 Mart 2025’te bir araya geldi  (SANA)

Suriye Demokratik Güçleri (SDG) lideri Mazlum Abdi’nin bugün Şam’a yapması planlanan ziyaretinin “teknik nedenlerle” ertelendiği duyuruldu.

SDG Medya Merkezi Direktörü Ferhad Şami, bugün (pazartesi) X hesabından yaptığı açıklamada, Abdi ile Kuzey ve Doğu Suriye’yi temsilen oluşturulan müzakere heyetinin bugün Şam’a gitmesinin planlandığını, ancak ziyaretin teknik gerekçelerle ileri bir tarihe alındığını bildirdi.

Şami, SDG lideri Mazlum Abdi’nin Şam ziyaretine ilişkin yeni tarihin, ilgili taraflar arasında sağlanacak mutabakat doğrultusunda daha sonra belirleneceğini ifade etti. Ertelemenin lojistik ve teknik düzenlemeler kapsamında olduğunu vurgulayan Şami, temasların seyri ya da hedeflerde herhangi bir değişiklik bulunmadığını kaydetti.

Öte yandan Suriye devlet televizyonu, cuma günü Halep’te bir güvenlik kontrol noktasında SDG’ye bağlı keskin nişancılar tarafından açılan ateş sonucu bir iç güvenlik mensubunun yaralandığını duyurdu. Şarku’l Avsat’ın Suriye Arap Haber Ajansı SANA’dan aktardığı habere göre ordunun, Halep’in doğu kırsalındaki Tişrin Barajı çevresinde SDG tarafından fırlatılan insansız hava araçları düşürüldü.

Devlet televizyonuna göre, Halep’in Eşrefiye Mahallesi’nde konuşlanan SDG unsurları, Şeyhan Kavşağı’ndaki güvenlik noktasında bulunan iç güvenlik güçlerine ateş açtı.

SDG ise buna karşılık, Şam hükümetine bağlı grupların kendi mevzilerine iki roket mermisi attığını ve bu nedenle karşılık vermek zorunda kaldıklarını savundu.

Daha sonra yapılan bir başka SDG açıklamasında, hükümete bağlı grupların Halep’teki Şeyh Maksud ve Eşrefiye mahallelerine “ağır makineli silahlar ve topçu ateşiyle şiddetli bir saldırı” düzenlediği belirtildi. Açıklamada saldırı, “sivillerin güvenliğini tehdit eden ve ciddi sonuçlar doğurma riski taşıyan açık bir saldırganlık” olarak nitelendirildi.


Yemen'de Geçiş Konseyi kritik eşikte: Hadramut hamlesi geri mi çekilecek, kriz mi derinleşecek?

Aden’de, Yemen’in kuzeyinden ayrılmayı savunan Güney Geçiş Konseyi yanlısı silahlı bir kişi. (AFP)
Aden’de, Yemen’in kuzeyinden ayrılmayı savunan Güney Geçiş Konseyi yanlısı silahlı bir kişi. (AFP)
TT

Yemen'de Geçiş Konseyi kritik eşikte: Hadramut hamlesi geri mi çekilecek, kriz mi derinleşecek?

Aden’de, Yemen’in kuzeyinden ayrılmayı savunan Güney Geçiş Konseyi yanlısı silahlı bir kişi. (AFP)
Aden’de, Yemen’in kuzeyinden ayrılmayı savunan Güney Geçiş Konseyi yanlısı silahlı bir kişi. (AFP)

Yemen’in doğu vilayetleri, özellikle Hadramut, meşruiyet bloğu içindeki güç ilişkilerinin yeniden tanımlandığı kırılgan bir sürece girmiş durumda. Güney Geçiş Konseyi’nin sahada tek taraflı askeri tırmanışa yönelmesi, bölgesel ve uluslararası çevrelerde ciddi itirazlara yol açarken, gerilimi daha da bir boyuta taşıyor. Gözlemcilere göre bu tablo, silah zoruyla fiili durum dayatma girişimlerine kapı aralanmayacağını açık biçimde ortaya koyuyor.

Uzmanlara göre yaşananlar, ne Yemen’deki meşru yönetim ne de onu destekleyen aktörler açısından göz ardı edilebilecek yerel bir ayrıntı. Aksine bu süreç; Güney’in iç dengeleri, Husilerle yürütülen savaşın seyri ve bölgesel barış seçeneklerinin kesiştiği çok boyutlu bir siyasi ve güvenlik sınavı niteliği taşıyor.

Şu ana kadar Geçiş Konseyi’nin tutumu, doğrudan meydan okumadan ziyade baskı altında manevra arayışı olarak değerlendiriliyor. Son açıklamalarda kullanılan ve siyasi gerekçelerle askeri hamleleri bir arada sunan, “koordinasyon” ve “endişeleri anlama” vurgusu yapan dil, manevra alanının hızla daraldığının farkında olunduğuna işaret ediyor. Ancak bu aşamada doğru kararın verilmesi gerektiği belirtiliyor.

Öte yandan, Yemen’de “Meşruiyeti Destekleme Koalisyonu”na liderlik eden Suudi Arabistan’ın uyarılarının geçici ya da yoruma açık olmadığına dikkat çekiliyor. Söz konusu uyarılar, siyasi ikaz seviyesinden sahadaki caydırıcı mesaja evrilerek Hadramut’ta düzenlenen hava saldırısıyla somutlaştı.

Bu ton değişikliği, Hadramut ve Mehri’nin iç çatışma sahasına dönüşmesine ya da kısmi projelerin silah zoruyla dayatılmasına izin verilmeyeceğine dair açık bir karar anlamına geliyor.

sdf
Güney Geçiş Konseyi mensupları, liderleri Aidarus ez-Zübeydi’nin fotoğrafını taşıyor. (EPA)

Gözlemciler, Geçiş Konseyi ve ona yakın çevrelerin bu mesajların görmezden gelinmesinin, Yemen dosyasındaki en ağır bölgesel aktör olan Suudi Arabistan’la doğrudan bir çatışmaya yol açacağını bildiğini ifade ediyor. Böyle bir çatışmanın ise konseyin ne siyasi ne de askeri olarak taşıyabileceği bir maliyeti olmadığı belirtiliyor.

Bu nedenle Yemenli uzmanlar, Geçiş Konseyi’ne uyarıları ciddiyetle ele alması ve zaman kazanma taktiğine bel bağlamaması çağrısında bulunuyor. Aksi halde konsey, son yıllarda elde ettiği sınırlı kazanımları koruma şansını yitirebilir. Zorla geri adım atılması durumunda ise bu, destekçileri açısından telafisi güç, ağır bir yenilgi anlamına gelecek.

Hesapsız bir çıkmaz

Yemenli gözlemcilere göre Geçiş Konseyi, kendisini hesapsız bir çıkmaza sürükledi. Son hamleler; “güney davasını koruma”, “halk taleplerine cevap verme”, kaçakçılık yollarını kesme, Husilere giden ikmal hatlarını engelleme ve terörle mücadele gibi gerekçelerle pazarlanmıştı. Ancak Suudi Arabistan Savunma Bakanı Prens Halid bin Selman’ın verdiği mesajlar, bu söylemlerin yeterli olmadığını açık biçimde ortaya koydu.

Uzmanlar, konseyin Hadramut ve Mehri’ye sevk edilen güçlerini acilen geri çekmesi hâlinde, yaşanan krizin en az kayıpla aşılabileceğini belirtiyor.

sdfvgh
Aden’de Güney Geçiş Konseyi güçlerine mensup unsurlar. (EPA)

Diğer yandan mevcut veriler, Geçiş Konseyi’nin Hadramut ve Mehri’de kalıcı bir varlık tesis etme kapasitesine sahip olmadığını gösteriyor. Bunun başlıca nedeni, özellikle Hadramut’ta silahlı dış güçlere karşı son derece hassas olan toplumsal ve kabilesel yapının geniş çaplı muhalefetinden kaynaklanıyor.

Ayrıca karar mekanizması belirli bölgelerden gelen sınırlı bir kadronun elinde olan konsey, güvenlik dengelerini değiştirecek bir adım için gerekli olan bölgesel siyasi desteği de yitirmiş durumda. Uluslararası toplumun fiili durumun zorla değiştirilmesine karşı net tutumu ve resmi kurumların birliğine verdiği destek de bu tabloyu pekiştiriyor.

Bu nedenle analistlere göre en olası ve en az maliyetli senaryo, “yeniden konuşlanma” ya da “güvenlik düzenlemeleri” gibi teknik adlar altında düzenli bir geri çekilme.

Aksi yönde bir tercih, yani tırmanışın sürdürülmesi hâlinde, Geçiş Konseyi çok katmanlı ve ağır bedellerle karşı karşıya kalacak. Siyasi düzeyde, meşru yönetimdeki ortaklık görüntüsü tamamen ortadan kalkacak ve konsey, bölgesel ve uluslararası söylemde istikrarı bozan bir aktör olarak tanımlanmaya başlanacak. Bu sürecin uluslararası yaptırımlara kadar uzanabileceği ifade ediliyor.

Askeri alanda ise “Meşruiyeti Destekleme Koalisyonu”nun açıklamaları, Yemen’in doğusunda silah zoruyla fiili durum oluşturulmasına izin verilmeyeceğini açıkça ortaya koyuyor. Yeni bir tırmanış, doğrudan caydırıcı müdahalelerle karşılanabilir ve bu da telafisi zor saha kayıpları anlamına gelir.

Toplumsal açıdan bakıldığında da Hadramut ve Mahra, Geçiş Konseyi için doğal bir taban oluşturmuyor. Gerilimin sürmesi, konsey ile geniş güneyli kesimler arasındaki mesafeyi derinleştirecek ve güney meselesini birleştirici bir çatı olmaktan çıkarıp bölücü bir projeye dönüştürecek.

Analistlere göre en tehlikeli kayıp ise güney davasının özünün tahrip edilmesi. Davanın, müzakereyle çözülebilecek adil bir siyasi mesele olmaktan çıkarılarak militarizm, ihlaller ve zor yoluyla dayatma ile anılır hâle gelmesi, uzun vadede onarılması zor bir hasar doğurabilir. Oysa meşru yönetim çatısı altındaki Yemenli güçlerin ve Suudi Arabistan’ın desteklediği yaklaşım, sorunun siyasi müzakere yoluyla çözülmesini öngörüyor.

İhlallerin yükü

Hadramut’ta belgelenen ihlaller, tırmanış sürecinde kritik bir kırılma noktası oluşturuyor. Baskınlar, keyfi gözaltılar, zorla kaybetmeler ve yerleşim alanlarının kuşatılması, yalnızca güvenlik tedbirleri olarak değil, sistematik bir baskı modeli olarak değerlendiriliyor.

Güvenilir insan hakları raporlarına göre son günlerde sivillerin evlerine baskınlar düzenlendi, keyfi tutuklamalar ve zorla kaybetmeler yaşandı, Humum kabilesine bağlı bölgeler askeri kuşatma altına alındı, hastaların hareketi engellendi ve kamu ile özel mülklere el konuldu. Bu uygulamalar, Geçiş Konseyi’nin yalnızca ahlaki konumunu zayıflatmakla kalmıyor, aynı zamanda uluslararası alanda ileride kullanılabilecek ciddi bir hukuki ve siyasi dosya oluşturuyor.

c
Güney Geçiş Konseyi, Hadramut ve Mahra’da tek taraflı askeri tırmanışa gitti. (EPA)

Tüm bu gelişmeler ışığında, yaşananların Güney Geçiş Konseyi için bir “siyasi olgunluk sınavı” olduğu değerlendiriliyor. Konsey, yerel, Suudi ve uluslararası mesajları doğru okuyup siyasi sürece dönerek zararını sınırlayabilir ya da tırmanışta ısrar ederek telafisi güç siyasi, askeri ve hukuki bedeller ödeyebilir.

Uzmanlara göre mevcut an, maceraya yer bırakmıyor. Bu anı yanlış okuyan, bedelini tek başına ödeyecek.


Şam'ın Mezze bölgesi civarında bir patlama sesi duyuldu

Şam kırsalında gerçekleştirilen güvenlik operasyonları sırasında Suriye güvenlik güçleri (Suriye İçişleri Bakanlığı)
Şam kırsalında gerçekleştirilen güvenlik operasyonları sırasında Suriye güvenlik güçleri (Suriye İçişleri Bakanlığı)
TT

Şam'ın Mezze bölgesi civarında bir patlama sesi duyuldu

Şam kırsalında gerçekleştirilen güvenlik operasyonları sırasında Suriye güvenlik güçleri (Suriye İçişleri Bakanlığı)
Şam kırsalında gerçekleştirilen güvenlik operasyonları sırasında Suriye güvenlik güçleri (Suriye İçişleri Bakanlığı)

Resmi Suriye Arap Haber Ajansı (SANA), bugün Şam'ın Mezze bölgesi yakınlarında bir patlama sesi duyulduğunu ve patlamanın niteliğinin araştırıldığını bildirdi.