ABD, İran'daki gösterileri desteklerken Cumhuriyetçi milletvekilleri Biden'ı eylemsizlikle suçluyor

Göstericiler geçen hafta New York'ta düzenlenen bir protesto sırasında Mahsa Amini'nin fotoğrafının yer aldığı pankartlar açtılar (AFP)
Göstericiler geçen hafta New York'ta düzenlenen bir protesto sırasında Mahsa Amini'nin fotoğrafının yer aldığı pankartlar açtılar (AFP)
TT

ABD, İran'daki gösterileri desteklerken Cumhuriyetçi milletvekilleri Biden'ı eylemsizlikle suçluyor

Göstericiler geçen hafta New York'ta düzenlenen bir protesto sırasında Mahsa Amini'nin fotoğrafının yer aldığı pankartlar açtılar (AFP)
Göstericiler geçen hafta New York'ta düzenlenen bir protesto sırasında Mahsa Amini'nin fotoğrafının yer aldığı pankartlar açtılar (AFP)

ABD’li milletvekilleri İran'daki protestolara çeşitli şekillerde tepki göstermeye devam ediyor. Kimi milletvekili protestoculara şiddetli destek verirken kimi de ABD yönetiminin Tahran'a yönelik politikasını doğrudan eleştiriyor.
Mahsa Amini'nin ölümünün ardından İran’da protestolar devam ederken, hem Cumhuriyetçilerden hem de Demokratlardan gelen destek açıklamaları ve tweetler artarak sürüyor. Cumhuriyetçi Senatör Marsha Blackburn, "Baskıcı hükümetlerine karşı durma konusunda İran'ın cesur kadınlarının yanındayım" dedi. Demokrat Milletvekili Katie Porter da bu tutumu destekleyerek, “Ahlak polisi geçen hafta Mahsa Amini'yi öldürdü. Şimdi rejim, özgürlükleri için gösteri yapan vatandaşlarını şiddetle bastırıyor. Haklarını savunan cesur kadınlara desteğimi ifade ediyorum” ifadelerini kullandı.
Demokrat Senatör Bob Menendez ise, "rejimin Irak Kürdistanı'na saldırarak ve karşıt gösteriler düzenleyerek dikkatleri başka yöne çekme çabalarının başarılı olamayacağını" belirtti. Senato Dış İlişkiler Komitesi başkanı Menendez şunları söyledi: "İran'ın cesur kadın ve erkeklerinin internet kesintilerine ve güvenlik güçlerinin şiddetli baskısına rağmen sokaklara akın ettiğini görüyoruz."
Cumhuriyetçiler protestoculara desteklerini ifade ederken, aynı zamanda ABD yönetimine sert eleştirilerde bulundu.
Cumhuriyetçi Senatör Tom Cotton, Pazar günü Fox News’e verdiğiı röportajda şunları söyledi: “Başkan Biden, İran'daki cesur protestocuları gerçekten desteklemek isteseydi, yöneticileri hâlâ ‘Amerika'ya ölüm’ diye haykıran bir diktatörlük için milyarlarca dolar sağlayacak nükleer anlaşmayı yeniden canlandırma çabalarından vazgeçerdi. Biden yönetimi İranlı protestocuları desteklemiyor. Barack Obama'nın 2009'da (Yeşil Devrim) protestoculara ihanet ederken yaptığı gibi. Korkunç bir nükleer anlaşmaya körü körüne takıntılı haldeler."
ABD yönetimi bu suçlamalara anında yanıt verdi. ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan, İran ile müzakerelerin ABD'nin göstericilere desteğini ifade etmesine herhangi bir engel teşkil etmeyeceğini kaydetti. Sullivan, CBS'ye verdiği demeçte, "İran nükleer programıyla ilgili müzakereler, Tahran sokaklarında olup bitenleri eleştirme niyetimizi ve kararlılığımızı hiçbir şekilde etkilemez. Mahsa Amini'nin ölümüne neden olan ahlak polisinin cezalandırılması için somut adımlar attık. Ayrıca İranlıların birbirleriyle ve dünyayla konuşmalarını sağlayan internet ve iletişim teknolojilerine erişmelerine yardımcı olmak için adımlar attık. Dolayısıyla bizim açımızdan cesur İranlıları korumak için ne gerekiyorsa yapacağız.”
Müzakerelerin amacının İran'ın nükleer silah elde etmesini engellemek olduğunu söyleyen Sullivan, ABD'nin bu konuda başarılı olmaya kararlı olduğunu kaydetti. Sullivan, herhangi bir nükleer anlaşmadan muafiyet yaptırımlarının rejimi güçlendireceği yönündeki suçlamaları reddetti.
Cumhuriyetçiler, ABD Dışişleri Bakanı Kongre'ye garanti verene kadar yönetimin İran'a yönelik yaptırımları kaldırmasına karşı çıkıyor. Cumhuriyetçi Senatör Joni Earnest de geçen Çarşamba günü yaptığı açıklamada, Tahran’ın Amerikalılara yönelik sürekli saldırılara ve Amerikalı yetkililere suikast düzenleme planlarına rağmen, Biden yönetiminin nükleer anlaşmaya geri dönme umuduyla attığı adımları eleştirdi.-



Amerikalı bir radyocu, Biden ile yaptığı ve ekibi tarafından gönderilen soruları sorduğu röportajın ardından istifa etti

ABD Başkanı Joe Biden (Reuters)
ABD Başkanı Joe Biden (Reuters)
TT

Amerikalı bir radyocu, Biden ile yaptığı ve ekibi tarafından gönderilen soruları sorduğu röportajın ardından istifa etti

ABD Başkanı Joe Biden (Reuters)
ABD Başkanı Joe Biden (Reuters)

ABD Ulusal Radyosu "NPR" dün (Pazartesi) yaptığı açıklamada, Philadelphia’lı yayıncı Andrea Lawful-Sanders'ın, ABD Başkanı Joe Biden ile yaptığı ve ekibi tarafından hazırlanan soruları sorduğu röportajın ardından istifasını sunduğunu bildirdi.

Philadelphia kanalı röportajı, Biden'ın eski Başkan Donald Trump ile tartışmasından sonra medyaya ilk çıkışı olarak tanımladı.

Biden, 14 dakikalık röportajda siyah seçmenlerin gücünü vurguladı ve yönetiminin, siyah üniversiteleri desteklemek ve ilk siyah kadın Yüksek Mahkeme yargıcını aday göstermek gibi bazı başarılarını övdü.

NPR, Sanders ve bir başka sunucunun hafta sonu Biden kampanya ekibinin hafta başında kendilerine röportaj için sorular verdiğini itiraf ettiklerini belirtti.

Biden, Earl Ingram'ın programında Afrikalı Amerikalılarla ilgili aynı konular hakkında konuşmuş ve onlar için neler başardığını vurgulamıştı.

CNN'den Victor Blackwell ile yapılan ortak röportaj sırasında Blackwell hem Sanders'a hem de Ingram'a şu soruyu yöneltti: "Soruları Beyaz Saray'dan ya da kampanya ekibinden mi aldınız, yoksa soruları önceden göndermeniz mi istendi?" Bu soruyu sormamın nedeni ikinizi de eleştirmek değil, daha ziyade şunu öğrenmek istiyorum: Beyaz Saray şu anda Başkan'ın canlılığını ve etkinliğini kanıtlamaya çalışıp çalışmadığını bilmek istiyorum, bunu, Başkan'ın kendisine hangi soruların sorulacağını bilmesi için röportajdan önce soruları göndererek mi yapıyor?

Sorular onay için bana gönderildi" diyen Lawful-Sanders, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bana sekiz soru geldi ve onayladığım dört tanesi seçildi.

Ingram cevap vermedi, ancak cumartesi günü Associated Press'e ayrı olarak yaptığı açıklamada, Biden'ın yardımcılarının kendisine önceden dört sorudan oluşan bir liste gönderdiklerini söyledi.

Önceden belirlenmiş soru listenin kendisini tereddütte bırakmasına rağmen, "bu ABD Başkanı ile konuşma fırsatı olduğu için" görüşmeye devam ettiğini belirtti.

İtiraflar, Biden'ın yoğun baskı altında olduğu ve Donald Trump'a karşı geçen ayki tartışmada gösterdiği sallantılı performansın ardından hasar kontrolü yapmaya çalıştığı bir dönemde geldi.

Sanders daha sonra Facebook'ta yayınladığı kısa bir video ile cumartesi günü istifasını sunduğunu ve artık kanalda çalışmadığını vurgulayarak, "bu yolculukta rol oynayan" herkese teşekkür etti.

Philadelphia kanalı, iş ilişkilerinin sona erdiğini ayrıca duyurdu ve kanalın yöneticisi Sarah Lomax yaptığı açıklamada, 3 Temmuz röportajının "yönetimin bilgisi, istişaresi veya iş birliği olmaksızın yayıncı tarafından bağımsız olarak ayarlandığını" söyledi."

İsminin açıklanmaması kaydıyla konuşan bilgili bir kaynağa göre bu itirafların yol açtığı tartışmaların ardından Biden'ın kampanya ekibi soru önermekten vazgeçme kararı aldı.

Biden'ın görev süresi boyunca, son yedi başkana göre daha az basın toplantısı ve medya röportajına katılması dikkat çekidir.