Irak Dışişleri Bakanı Hüseyin’den İran-Suudi Arabistan görüşmeleriyle ilgili açıklama: Güvenlik düzeyinden diplomatik düzeye taşınmasını umut ediyoruz

Fotoğraf: Muhammed Zahid Gül
Fotoğraf: Muhammed Zahid Gül
TT

Irak Dışişleri Bakanı Hüseyin’den İran-Suudi Arabistan görüşmeleriyle ilgili açıklama: Güvenlik düzeyinden diplomatik düzeye taşınmasını umut ediyoruz

Fotoğraf: Muhammed Zahid Gül
Fotoğraf: Muhammed Zahid Gül

Irak Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin, Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda, Irak hükümetinin İran’ın yanı sıra Körfez ülkeleri başta olmak üzere komşu ülkeler arasında ‘farklılıkları bir araya getirme ve diyalog ortamı yaratma’ konularında rol oynadığını açıkladı. Suudi Arabistan Krallığı’nın Körfez, bölgesel, Arap, İslami ve uluslararası düzeylerde ‘önemli bir rol oynadığını’ vurgulayan Hüseyin, İran ile ilişkileri düzelirse bu rolün ‘daha büyük ve daha güçlü olacağına’ inandığını dile getirdi. İki taraf arasındaki diyaloğun güvenlik düzeyinden diplomatik düzeye taşınmasını umut ettiğini de belirtti.
Irak Dışişleri Bakanı, New York’taki Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu’nun 77. yıllık toplantısının oturum aralarında Şarku’l Avsat’a konuştu. İşte röportajın ilgili kısmı

-Suudi Arabistan Krallığı başta olmak üzere birçok ülke ile bu ilişkinin geliştirilmesinde dinamo rolü oynuyorsunuz. Suudi Arabistan ve diğer Arap ülkeleriyle olan bu ilişkinin geleceğini nasıl gördüğünüzü bize açıklayabilir misiniz?
Krallık, Körfez, bölgesel, Arap, İslami ve uluslararası ortamlarda önemli bir rol oynamaktadır. Suudi Arabistan önemli bir ülke. Krallık ile komşu İran arasındaki ilişkiler düzelirse, bu rolün daha büyük ve daha güçlü olacağını düşünüyorum.

-Belki de bu mantıkla Suudi Arabistan ve İran’ın görüşlerini yakınlaştırmaya çalışıyorsunuz.
Bu mantıkla ve Irak açısından da çalışıyoruz. Çünkü Irak’ı çevreleyen ülkeler arasında ne zaman bir gerginlik olsa bu, Irak’ın durumunu da olumsuz etkiliyor. Bu ülkeler arasında ne zaman iyi bir durum ve normal ilişkiler olursa bu, Irak’ın iç durumunu da olumlu yönde etkileyecektir. Dolayısıyla hareketler ulusal ve bölgeseldir. Bu hareketlerin uluslararası boyutları vardır.

-Görüşleri yakınlaştırma çabalarınızda nereye ulaştınız?
İlgili ülkeler, bu konuyu konuşmalı. Çünkü sonuç olarak konu, iki ülke arasındaki ikili ilişkileri ilgilendiriyor. Bazı şeyler, gerçekler var. Birincisi diyaloglar başladı. İkinci görüşmelerde 5 oturum düzenlendi.  Üçüncüsü de diyaloglar güvenlik düzeyinde gerçekleşiyor. Ama diyalogların yürütüldüğünü tüm dünya biliyor. Riyad, Tahran ve Bağdat’ta diyalog düzeyinin güvenlik düzeyinden diplomatik düzeye nasıl yükseltileceği konusunda görüştük. İlişki bağlamında da bir diyalog var. Bu konularda anlaşmaya varılırsa bu, Bağdat’taki Suudi Arabistan -İran diyaloğunun gizli bir diyalog yerine kamuoyuna açıklanacağı anlamına geliyor. Bu aşamaya gelmeyi umuyoruz ve bu doğrultuda çalışıyoruz.

İRAN’DAN ŞİKAYETLER

-Ancak en önemli şeylerden biri, Irak’ın kendi içerisinde ‘İran’ın Irak ve diğer Arap ülkelerinin işlerine çok fazla müdahale ettiği’ yönünde bir şikâyet var. Bu durumu nasıl değerlendirirsiniz?
Bu, Irak ve İran arasında ikili bir meseledir. Irak’taki durumun hem bölgeyi hem de bölgesel ve küresel çevreyi ilgilendirdiği doğrudur. Ancak bakınız, 2003’teki değişimden sonra Irak’ın yaşadığı koşullar ve Irak’taki uluslararası müdahaleler, uluslararası şemsiye altında ve uluslararası bir kararla gerçekleştirilmiştir. 1991’den bu yana Irak’ın egemenliği, BM kararının çatısı altına girdi. Irak egemenliği, yaptırım ve ambargoların uygulandığı 1991’de sağlandı. Uluslararası ekip, eski Irak cumhurbaşkanının yatak odasını kontrol ediyordu. Saddam Hüseyin döneminde Irak egemenliği yoktu.

-Şu an Irak’ın egemenliğini yeniden kazandınız mı?
Gerçekle ilgileniyoruz. Irak’ta ABD başta olmak üzere birçok ülkeden ordular vardı. ABD, askeri müdahalede bulunan bir ülkeden işgalci bir ülkeye dönüştü. Yani bir BM kararı varsa ve bu karar işgalden bahsediyorsa, Irak egemenliğinin olmadığı anlamına gelir. Irak’taki gerçek bu. İşgal durumundan çıktığımızda Batılı ordular, özellikle ülkeden çekilince Irak, adım adım egemenliğini yeniden kazanmaya başladı. Ama bu durum iz bıraktı. Birincisi bölgedeki birçok ülkenin müdahalesi siyasi, askeri ve diğer açılardan açıktı. Bu müdahaleler, Irak siyasi gerçekliğinin bir parçası haline geldi. Bu nedenle, önce kararın bağımsızlığına, sonra da tam egemenlik durumuna ulaşmak için çalışmak, büyük ve sürekli çalışmayı gerektirir.
Bu sürecin son şeklini almaya başladığına inanıyorum. Dünyada mutlak egemenlik yoktur. Siyasi, ekonomik, askeri ve güvenlikle ilgili her konuda çevre ülkelerle ve diğer ülkelerle etkileşimler vardır. Ancak karar üretme ve karar verme ev halkının elinde olmalıdır. Irak’ın karar üretme ve karar verme mercii, Bağdat’ta olmalıdır, başka bir başkentte değil. Yürüyüş başladı. Ancak çevre ülkeler ve bölge ülkeleri de dahil olmak üzere diğer ülkelerin etkileri hala devam ediyor. Bazı ülkeler başka gerekçelerle Irak işlerine müdahale ediyor. Bu, Irak gerçeğidir. Gerçeklerin dışına çıkıp Irak egemenliğinin tamamlandığını söylemiyoruz. Bu, doğru değil.

RÖPORTAJIN TAMAMI İÇİN TIKLAYIN...



Lübnan Cumhurbaşkanı, İsrail ile gerginliği sona erdirme girişimini duyurdu

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn (DPA)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn (DPA)
TT

Lübnan Cumhurbaşkanı, İsrail ile gerginliği sona erdirme girişimini duyurdu

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn (DPA)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn (DPA)

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, İsrail ile yaşanan güvenlik gerginliğini çözmek için "kapsamlı bir girişim" sundu. Girişim, Lübnan ordusunun Litani Nehri'nin güneyindeki bölgeye tam olarak konuşlandırılması ve sınır bölgesinde istikrarın tam olarak sağlanması için müzakerelerin başlatılmasına dayanıyor.

Avn, Bağımsızlık Günü konuşmasında, Lübnan ordusunun İsrail tarafından işgal edilen noktaların kontrolünü "tüm ihlal ve saldırıların durdurulması ve İsrail ordusunun tüm noktalardan çekilmesinin hemen ardından" ele geçireceği beş maddelik bir girişim duyurdu. Şarku’l Avsat’ın aldığı bilgiye göre ayrıca beş üyeli bir komiteye, "Litani Nehri'nin güneyindeki bölgenin Lübnan silahlı kuvvetlerinin tek kontrolü altında olmasını ve kendi kuvvetleri aracılığıyla yetkilerini genişletmelerini" sağlama görevini verdi.

Dördüncü maddesinde, Lübnan devletinin "BM, ABD veya (İsrail ile) ortak uluslararası himaye altında, sınır ötesi saldırıların kalıcı olarak durdurulması formülünü içeren herhangi bir anlaşmayı müzakere etmeye hazır olduğunu" belirtirken, "Lübnan'ın kardeş ve dost ülkeleri, Lübnan ordusunu destekleyecek ve yeniden yapılanmaya yardımcı olacak uluslararası bir mekanizma için net ve kesin tarihler belirleyerek bu süreci denetleyeceğini" belirtti. "Bu girişime hazırız ve kararlıyız" diye vurguladı.


Batı Şeria'da yerleşimci terörü artıyor

İsrail ordusunun açtığı ateş sonucu Ramallah yakınlarındaki el-Emari mülteci kampında hayatını kaybeden Filistinli genç için dün büyük bir cenaze töreni düzenlendi (AFP)
İsrail ordusunun açtığı ateş sonucu Ramallah yakınlarındaki el-Emari mülteci kampında hayatını kaybeden Filistinli genç için dün büyük bir cenaze töreni düzenlendi (AFP)
TT

Batı Şeria'da yerleşimci terörü artıyor

İsrail ordusunun açtığı ateş sonucu Ramallah yakınlarındaki el-Emari mülteci kampında hayatını kaybeden Filistinli genç için dün büyük bir cenaze töreni düzenlendi (AFP)
İsrail ordusunun açtığı ateş sonucu Ramallah yakınlarındaki el-Emari mülteci kampında hayatını kaybeden Filistinli genç için dün büyük bir cenaze töreni düzenlendi (AFP)

"Tepe Gençliği" olarak bilinen silahlı yerleşimci milisler, dün Batı Şeria'daki terör saldırılarını tırmandırdı, çok sayıda evi, Beytüllahim yakınlarındaki bir çiftliği ve Kudüs, Ramallah, Nablus ve el Halil bölgelerindeki birkaç evi yaktı. İsrail askerleri ise işgal altındaki Kudüs'ün kuzeydoğusundaki bir kasabada iki genci vurarak öldürdü.

Resmi Kan radyo istasyonu, Tel Aviv'deki bir siyasi kaynağa dayanarak, bu milislerin çok sayıda bakan, yerleşimci lideri ve hatta bazı ordu komutanlarının desteğiyle faaliyet gösterdiği yönündeki yaygın izlenimi aktardı.

İsrail hükümetinin güvenlik kabinesi, yerleşimcilerin faaliyetlerinin ciddiyetini görüşmek üzere perşembe akşamı toplandı. Savunma Bakanı Yisrael Katz, yerleşimcilerin "iyi vatandaşlık" konusunda eğitim kurslarına kaydedilmesini önerdi.


3 rehine cesedinin aranmasında yaşanan zorluklar Gazze anlaşmasını gölgeliyor

İslami Cihat savaşçıları ve Mısırlı işçiler, iki ağır araçla Cuma günü Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Nuseyrat'ta kaçırılanların cesetlerini arıyor (AP)
İslami Cihat savaşçıları ve Mısırlı işçiler, iki ağır araçla Cuma günü Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Nuseyrat'ta kaçırılanların cesetlerini arıyor (AP)
TT

3 rehine cesedinin aranmasında yaşanan zorluklar Gazze anlaşmasını gölgeliyor

İslami Cihat savaşçıları ve Mısırlı işçiler, iki ağır araçla Cuma günü Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Nuseyrat'ta kaçırılanların cesetlerini arıyor (AP)
İslami Cihat savaşçıları ve Mısırlı işçiler, iki ağır araçla Cuma günü Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Nuseyrat'ta kaçırılanların cesetlerini arıyor (AP)

Gazze Şeridi’nde İsrailli üç rehinenin cesetlerine ulaşılması için yürütülen çalışmalar, kısa süreli bir aranın ardından yeniden başlasa da ciddi engellerle karşılaşıyor. Filistinli kaynaklar, şu ana kadar söz konusu üç kişiden hiçbirinin naaşına ulaşılamadığını belirtiyor.

Hamas’ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları, Kızılhaç ekipleri ve mühendislik birimleriyle birlikte Gazze kentinin güneyindeki Zeytûn Mahallesi’nde bir rehinenin cesedini arıyor. İslami Cihad’ın silahlı kanadı Saraya el-Kuds ise Kızılhaç ve mühendislerle birlikte, bir diğer cesedin bulunması amacıyla orta bölgede yer alan Nuseyrat Kampı’nın kuzeyinde çalışmalar yürütüyor.

hyu
İslami Cihat savaşçıları ve Mısırlı işçiler, iki ağır araçla Cuma günü Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Nuseyrat'ta kaçırılanların cesetlerini arıyor (AP)

Hamas ve diğer Filistinli grupların Şarku’l Avsat gazetesine verdiği bilgilere göre arama süreci giderek karmaşık bir hâl aldı. Ateşkes müzakereleri sırasında arama çalışmalarının zorluklarla karşılaşacağı ve en az dört cesede ulaşmanın son derece güç olduğunun arabuluculara ve ABD’ye iletildiği aktarıldı.

Kaynaklar, askeri kanatların bir cesedin yerini tespit ettiğini, Nuseyrat bölgesinde bu cesede ulaşmak için çalışmaların sürdüğünü belirtti. Zeytûn’daki bir başka cesedin yerinin tespit edilmeye çalışıldığı, üçüncüsünün ise hâlen kayıp olduğu ifade edildi. Son üç cesede ulaşma konusunda “güven eksikliği” bulunduğu, Nuseyrat’ın kuzeyinde bir tanesinin bulunma ihtimalinin daha yüksek olduğu kaydedildi.

Hamas kaynakları ayrıca, İsrail’in Zeytûn’daki aramalardan sorumlu bir saha komutanını suikast girişimiyle hedef aldığını, bunun da süreci daha da zorlaştıracağını belirtti. Kaynaklara göre, ağır yıkım altındaki kuzey bölgelerde yürütülen arama faaliyetleri, İsrail’in geniş çaplı bombardımanı ve dozer operasyonları nedeniyle son derece güçleşti.

Filistinli taraflar, tüm bu zorluklara rağmen arabulucularla sürekli temasın sürdüğünü, ABD’nin de durumun ciddiyetini kavradığını ve İsrail’e arama sürecinin zaman alacağı mesajını ilettiğini vurguladı. Hamas, elinde bulunan tüm cesetleri teslim etme ve ateşkese uyma taahhüdünü koruduğunu açıkladı.

İsrail ise konuya dair görüş ayrılıkları yaşıyor. Yedioth Ahronoth gazetesine konuşan bir yetkili, “cesetlerin geri getirilmesi için gerçek bir çaba ve ciddi bir zorluk olduğunu” belirtirken, bazı İsrailli kaynaklar Hamas’ın bu konuda isteksiz olduğunu öne sürdü. İsrail tarafı, 2014’teki “Koruyucu Hat Operasyonu”nda olduğu gibi, Gazze’de hiçbir rehinenin bırakılmayacağı mesajını Hamas’a iletti.

Gazze’de Filistinli cenazelerin çıkarılması için çalışmalar başladı

Bu gelişmeler yaşanırken, Gazze Sivil Savunma Sözcüsü Mahmud Basal, İsrail saldırılarında enkaz altında kalan Filistinli cenazelerin çıkarılması için cumartesi günü ilk aşamanın başlatıldığını açıkladı. Çalışmalar, Kızılhaç, Mısır komitesi, polis ve yerel belediyelerin desteğiyle Orta Bölge’deki Megazi Kampı’nda yürütülecek.

Basal, binlerce ailenin enkaz altında kalan yakınlarının çıkarılması için çağrı yaptığını, ancak sivil savunmanın ağır ekipmanlarının büyük bölümünün İsrail tarafından imha edildiğini ve gerekli araçların girişinin engellendiğini söyledi. Kimliği belirlenemeyen çok sayıda cenaze bulunduğundan acil DNA laboratuvarlarına ihtiyaç olduğunu vurguladı.

Ateşkese rağmen çatışma ve ihlaller sürüyor

UNICEF, 10 Ekim’de yürürlüğe giren ateşkesten bu yana çatışmaya bağlı olaylarda en az 67 çocuğun hayatını kaybettiğini, onlarcasının yaralandığını duyurdu. Kuruluşa göre, ateşkese rağmen günde ortalama iki çocuk ölüyor.

Saha kaynakları, İsrail güçlerinin Han Yunus ve Gazze kentinde gerçekleştirdiği ateş açma olaylarında bir Filistinlinin öldüğünü, altısının yaralandığını bildirdi. İşgal güçlerine ait araçların açtığı ateş Han Yunus’un güneyindeki et-Tineh bölgesinde bir gencin ölümüne yol açtı; ayrıca Gazze’nin kuzeyinde ve doğusunda insansız hava araçlarıyla yapılan saldırılarda çocuklar dahil çok sayıda kişi yaralandı.

Ateşkes hattı olarak belirlenen sarı çizginin doğu ve batısındaki bölgeler, topçu ateşi, hava saldırıları ve patlatma operasyonlarıyla hedef alınmaya devam ediyor.

cfvg
İslami Cihad savaşçısı, Cuma günü Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Nuseyrat'ta kaçırılanların cesetlerini aramak için ağır makinelerle kazı yapan Mısırlı işçileri izliyor. (AP)

İsrail ordusu ayrıca, Refah ’ta bir tünelden çıktığı belirtilen altı silahlı kişiyi öldürdüğünü, beş kişiyi ise gözaltına aldığını duyurdu. Ordunun iddiasına göre, bölgede hâlen yaklaşık 80 silahlı kişi kuşatma altında bulunuyor.

Filistin kaynakları ise İsrail’in bu olaylara ilişkin anlatımlarını teyit etmedi. Refah  çevresinde helikopterlerden yoğun ateş açıldığı bildirildi.

cxdvf
Filistinliler, İsrail'in Gazze'deki saldırılarında hasar gören Ömer Camii'nde cuma namazını kılıyor (Reuters)

Sivil Savunma Teşkilatı, ağır ekipman eksikliğine rağmen operasyonun başlayacağını açıkladı. Kurum, İsrail’in imkânlarının büyük bölümünü tahrip ettiğini ve arama–kurtarma faaliyetleri için gerekli iş makinelerinin bölgeye girişinin hâlâ engellendiğini belirtti. Açıklamada, kimliği belirsiz kurbanların bulunduğuna dikkat çekilerek, DNA inceleme laboratuvarlarının acilen sağlanmasının insani bir zorunluluk hâline geldiği vurgulandı.

İhlaller ve can kayıpları

Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF), Gazze’de 10 Ekim’de yürürlüğe giren ateşkes sonrasında, çatışma bağlantılı olaylarda en az 67 çocuğun hayatını kaybettiğini bildirdi. UNICEF Sözcüsü Ricardo Pires, Cenevre’de yaptığı açıklamada “Onlarca çocuk da yaralandı. Ateşkesin başlamasından bu yana günde ortalama iki çocuğun öldüğü anlamına geliyor” dedi.

Sahadaki gelişmeler

İsrail güçleri, Han Yunus ve Gazze kentinde düzenlenen saldırılarda bir Filistinliyi öldürdü, altı kişiyi yaraladı. Tıbbi kaynaklara göre, Han Yunus’un güneyindeki Tine bölgesinde bir genç işgal güçlerinin açtığı ateş sonucu hayatını kaybetti; Mawasi bölgesindeki çadırların yakınına da çok sayıda mermi isabet etti. Gazze kentinin doğusundaki Şucaiyye’de iki Filistinli bir İHA saldırısında yaralanırken, Beyt Lahiya’nın kuzeybatısındaki Sultan bölgesinde dört çocuk “quad-copter” tipi bir insansız hava aracının attığı bomba nedeniyle yaralandı.

Ateşkes hattı olarak belirlenen sarı çizginin doğu ve batısındaki birçok alan, hava ve topçu bombardımanına, araç ve İHA ateşine maruz kaldı. Han Yunus, Gazze ve Burayc Kampı’nın doğu-kuzey bölgelerinde büyük patlamalara yol açan yıkım operasyonları gerçekleştirildi.

İsrail Ordusu: “altı militan öldürüldü, beşi yakalandı”

İsrail ordusu, aylar süredir kontrol altında tuttuğu Refah kentinde, iki ayrı tünel çıkışından dışarı çıkan altı silahlı kişiyi öldürdüğünü, beşini ise yakaladığını açıkladı. Açıklamada, olayın kentin doğusunda, söz konusu kişilerin İsrail güçlerine yaklaşarak “doğrudan tehdit oluşturduğu” sırada yaşandığı belirtildi. Ordu, ateşkes anlaşmasına uygun olarak “her türlü doğrudan tehdidi ortadan kaldırmaya devam edeceklerini” bildirdi.

İsrail Ordu Radyosu, olayın Refah’ın doğusundaki Ceninah Mahallesi’nde meydana geldiğini ve kentte kalan son Hamas unsurlarının burada bulunduğunu aktardı. Haberde, tüneldeki unsurların ordunun yoğun faaliyetleri nedeniyle “kademeli olarak çıkmaya başladığı” ifade edildi.

İsrail Kamu Yayın Kuruluşu (KAN), Refah’taki son tünellerde yaklaşık 80 militanın kuşatma altında olduğunu duyurdu. Habere göre, Hamas daha önce bu kişiler için arabulucular aracılığıyla güvenli bir çıkış yolu sağlamaya çalıştı ancak İsrail ordusu “ya teslimiyet ya da ölüm” şartında ısrar ediyor.

İsrail’in Kanal 14 televizyonu ise operasyon sırasında tünel bölgesinden çıkan 12 kişiden 7’sinin öldürüldüğünü, 4’ünün yeniden tünele döndüğünü, 1 kişinin ise yakalanarak Şabak (İsrail iç istihbaratı) tarafından sorgulanmak üzere götürüldüğünü bildirdi. Şabak’ın değerlendirmelerine göre tünelde yaklaşık 30 militanın daha bulunduğu, bunlar arasında bir tabur komutanı ya da yardımcısının olabileceği ifade edildi.

Filistin kaynakları, İsrail’in söz konusu olaya ilişkin anlatımlarını doğrulamazken, Refah yönünde İsrail helikopterlerinden yoğun ateş sesleri duyulduğu belirtildi.