Rus oligarkın yatı müzayedede 37.5 milyon dolara satıldı

72,5 metrelik Axioma yat (Reuters)
72,5 metrelik Axioma yat (Reuters)
TT

Rus oligarkın yatı müzayedede 37.5 milyon dolara satıldı

72,5 metrelik Axioma yat (Reuters)
72,5 metrelik Axioma yat (Reuters)

Cebelitarık bölgesindeki bir mahkeme, Rus oligark Dmitry Pampiansky’ye ait lüks bir yatın yapılan açık artırmada kimliği belirsiz bir alıcı tarafından 37,5 milyon dolara satın alındığını bildirdi.
Gibraltar Chronicle gazetesinin haberine göre, 72,5 metrelik Axioma yata, Ukrayna’yı işgali nedeniyle Rusya’ya uygulanan yaptırımlar sonucunda Mart ayında el konuldu.
Yat, Cebelitarık hükümeti tarafından açık artırmayla satışa sunuldu.
Malta bandıralı yat, sahibi Pumpyansky’nin 20 milyon dolardan fazla borcu olduğunu iddia eden ABD merkezli yatırım bankası JP Morgan’ın talebi üzerine satıldı.
JP Morgan Aralık 2021’de Pumpyansky'ye ait bir şirkete 20,5 milyon euro kredi verdi. Banka, Pumpyansky’nin İngiltere’nin yaptırım listesine dahil edilmesini, varlıklarının dondurulmasına yol açtığı için kredi sözleşmesinin ihlali olarak gördü.
Bunun üzerine Cebelitarık makamlarından kredi teminatlarından biri olarak gösterilen yata el konulmasını ve kredinin geri ödenmesi için satılmasını talep etti.
Cebelitarık Yüksek Mahkemesi Haziran ayında yatın açık artırmada satılmasına karar verdi ve Malta bayraklı Axioma 63 teklif aldı.
Habere göre, İngiliz müzayede evinin düzenlediği satışta, 23 Ağustos’a kadar aldığı 63 tekliften en yüksek teklifi söz konusu alıcı verdi.
Alacaklıların satıştan elde edilen gelire karşı talepte bulunmak için 60 günlük bir süreye  sahip olacak ve mahkeme paranın nasıl dağıtılacağına karar verecek.



Küba'dan ABD'ye yaptırım tepkisi: "Soykırım savunucusu"

Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)
Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)
TT

Küba'dan ABD'ye yaptırım tepkisi: "Soykırım savunucusu"

Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)
Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)

Temmuz 2021'de Havana yönetimine karşı düzenlenen büyük protesto eylemlerinin yankıları sürüyor.

ABD, Devlet Başkanı Miguel Diaz-Canel'in de aralarında bulunduğu Kübalı yetkilileri insan haklarını ihlal ettikleri gerekçesiyle yaptırım listesine aldı. 

Karayipler'deki ada ülkesinin üst düzey yöneticilerine vize kısıtlamaları uygulanacağı da duyuruldu.

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, X hesabından yaptığı açıklamada "Temmuz 2021'deki protestolara katılanların haksız bir şekilde gözaltına alınıp işkenceye tabi tutulmasından sorumlu olan ya da bu olaylarda suç ortaklığı yapan" yargı ve cezaevi çalışanlarının da vize kısıtlamalarıyla karşı karşıya kalacağını söyledi. 

54 yaşındaki siyasetçi şu ifadeleri kullandı:

ABD, Küba halkının insan hakları ve temel özgürlüklerini desteklemeyi ve gayri meşru, dikta rejimlerinin yarıküremizde hoş karşılanmadığını net bir şekilde ortaya koymayı sürdürecek.

Devlet Başkanı Miguel Diaz-Canel'le birlikte Küba Savunma Bakanı Álvaro López Miera ve İçişleri Bakanı Lázaro Álvarez Casas'ın da yaptırım listesine alınmasına Havana'dan tepki geldi. 

Dışişleri Bakanı Bruno Rodriguez de X'te açıklama yaparak ABD'nin Küba halkının ya da liderlerinin iradesini ipotek altına alamayacağını vurguladı. 

Küba Dışişleri Bakanlığı'nın ABD'den sorumlu yetkililerinden Johana Tablada ise Rubio'yu "soykırım ve toplu sınırdışı savunucusu" diye niteledi. 

Elektrik kesintileri yüzünden Havana'nın defalarca karanlığa gömülmesinin ardından 11-12 Temmuz 2021'de patlak veren protestolar, tüm dünyanın dikkatini çekmişti. 

Bir kişinin öldüğü eylemlerin bazılarında protestocular devlet binalarına ve kamu malına zarar vermiş, güvenlik görevlilerine ve mağazalara taş atarak saldırmıştı.

Batı medyası, eylemlerin herhangi bir muhalif örgüt tarafından organize edilmediğini bildirirken Küba yönetimi, onlarca yıldır süren ABD yaptırımları ve propagandasını sorumlu tutmuştu.

Yönetim destekçileri, yetkililerle birlikte tepki göstererek muhalif eylemleri bastırmaya çalışmıştı. 

Ekonomik kriz, gıda ve ilaç kıtlığına karşı başlayan gösterilerin ardından ABD merkezli İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün aktardığına göre en az 1400 kişi gözaltına alınırken, yaklaşık 700 kişi hapse atılmıştı. 

2022'de Kübalı savcılar, 790 civarında kişinin bu eylemlerle ilgili olarak soruşturulduğunu açıklamıştı.

Davaları takip eden 11J adlı hak örgütü, 554 kişinin protesto gösterileriyle ilgili olarak aldıkları cezayı çektiği bilgisini 2024 sonunda vermişti. Bunlardan bazıları Papa Francis'in talebiyle şartlı tahliyeden faydalandı. Halihazırda hapiste kalan eylemci sayısının 360'la 420 arasında olduğu tahmin ediliyor.  

Independent Türkçe, France 24, AFP, AP