Avrupa Konseyi üye ülkelere temiz çevre hakkını insan hakkı olarak tanıma çağrısı yaptı

Avrupa Konseyi iklim değişikliği, biyoçeşitlilik kaybı ve kirliliği "üçlü gezegen krizi" diye niteledi

BM Genel Sekreteri António Guterres, sağlıklı çevre hakkını destekliyor (AP)
BM Genel Sekreteri António Guterres, sağlıklı çevre hakkını destekliyor (AP)
TT

Avrupa Konseyi üye ülkelere temiz çevre hakkını insan hakkı olarak tanıma çağrısı yaptı

BM Genel Sekreteri António Guterres, sağlıklı çevre hakkını destekliyor (AP)
BM Genel Sekreteri António Guterres, sağlıklı çevre hakkını destekliyor (AP)

The Independent'ta yer alan habere göre Avrupa Konseyi, 46 üye devletine temiz, sağlıklı ve sürdürülebilir çevre hakkını insan hakkı olarak tanıma çağrısı yaptı.
İnsan hakları örgütü, dün kabul ettiği insan hakları ve çevrenin korunmasına ilişkin tavsiye kararında, iklim değişikliği, biyoçeşitlilik kaybı ve kirlilikten oluşan üçlü krizin ele alınmasına yönelik tedbirlerin insan haklarından daha iyi yararlanılması için zorunlu olduğunu belirtiyor.
Açıklamada, "Komiteye göre bu tavsiyenin uygulanmasında üye devletler bir dizi ilkeye saygı gösterilmesini sağlamalıdır: Zarar vermeme ilkesi, önleme ilkesi, ihtiyatlılık ilkesi ve kirleten öder ilkesi gibi uluslararası çevre hukukunun genel ilkeleri; nesiller arası eşitlik ihtiyacı; ayrımcılık yapmama ilkesi; çevre konularında bilgiye ve adalete ayrımcılık yapılmaksızın erişim, çevre kararı alma süreçlerine katılım ve çevre eğitimi" dendi.
Açıklamada şu ifadelere de yer verildi: 
"Komite ayrıca çevre bozulmasının yaratabileceği orantısız etkiye ilişkin endişelerini dile getirmekte ve üye devletleri çevresel zararlara karşı en savunmasız durumda olan veya bu zararlardan dolayı özel risk altında bulunan kişilerin haklarını korumak için yeterli tedbirleri almaya çağırıyor."
Üye devletler, ayrıca ticari işletmelerin çevreyle ilgili insan hakları sorumluluklarına uygun hareket etmelerini zorunlu kılmaya teşvik ediliyor.
Ağustosta Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi temiz, sağlıklı ve sürdürülebilir çevre hakkını insan hakkı olarak kabul etti.
Bu gelişme, BM Genel Sekreteri António Guterres tarafından memnuniyetle karşılandı ve Guterres bir açıklama yaparak "dönüm noktası niteliğindeki bu gelişmenin üye devletlerin ortak mücadelelerinde bir araya gelebileceğini gösterdiğini" ifade etti.
Guterres sözlerine şöyle devam etti:
"Uluslararası toplum bu hakkın evrensel olarak tanınmasını sağladı ve bizi bu hakkı herkes için gerçeğe dönüştürmeye yaklaştırdı. Bu karar, çevresel adaletsizliklerin azaltılmasına, koruma açıklarının kapatılmasına ve özellikle çevresel insan hakları savunucuları, çocuklar, gençler, kadınlar ve yerli halklar gibi hassas durumdaki insanların güçlendirilmesine yardımcı olacak. Karar aynı zamanda devletlerin çevre ve insan hakları yükümlülüklerini ve taahhütlerini uygulamalarını hızlandırmalarını sağlayacak."
 



İran nükleer anlaşmayı müzakere ediyor ancak füzelere tutunuyor

İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi Cenevre'de konuşuyor (Arşiv- EPA)
İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi Cenevre'de konuşuyor (Arşiv- EPA)
TT

İran nükleer anlaşmayı müzakere ediyor ancak füzelere tutunuyor

İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi Cenevre'de konuşuyor (Arşiv- EPA)
İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi Cenevre'de konuşuyor (Arşiv- EPA)

İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi ülkesinin nükleer programı konusunda müzakerelere dönme konusunda esneklik gösterirken, balistik füzeler konusundaki tutumunu sertleştirdi.

Arakçi dün yaptığı açıklamada, “Zenginleştirme İran için hem bir hak hem de bir ihtiyaçtır ve dengeli, karşılıklı ve garantili bir anlaşmanın parçası olarak müzakere edilebilir” dedi.

Balistik füze programıyla ilgili bir soru üzerine Arakçi, ülkesinin “İsrail ve ABD'nin sürekli tehditleri altında olduğu ve şu anda da bu ülkelerin saldırısı altında bulunduğu bir ortamda savunma kabiliyetlerinden vazgeçmeyi düşünmediğini” vurguladı. Arakçi, Batılılara, ülkesinin Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması'ndan (NPT) çıkmayacağı güvencesini verdi.

Arakçi Batılılara ülkesinin NPT'den çıkmayacağı konusunda güvence verdi, ancak Avrupa'nın 2015 anlaşmasında öngörülen “Snapback” mekanizmasına başvurma tehdidi konusunda sertleşmiş görünüyordu ve uyarı tonunda şunları söyledi: “"Bu, askeri bir saldırıyla aynı etkiyi yaratacaktır."