Lübnan Maruni Patriği Rai: Yeni Cumhurbaşkanı bir an önce seçilmeli

Lübnan Maruni Kilisesi, 31 Ekim'den sonrası Hıristiyan güçlerin ayaklanma ihtimalinden endişeli

Lübnan Katolik Doğu Kilisesi Maruni Patriği Beşara Butros er-Rai (Reuters)
Lübnan Katolik Doğu Kilisesi Maruni Patriği Beşara Butros er-Rai (Reuters)
TT

Lübnan Maruni Patriği Rai: Yeni Cumhurbaşkanı bir an önce seçilmeli

Lübnan Katolik Doğu Kilisesi Maruni Patriği Beşara Butros er-Rai (Reuters)
Lübnan Katolik Doğu Kilisesi Maruni Patriği Beşara Butros er-Rai (Reuters)

Lübnan Katolik Doğu Kilisesi Maruni Patriği Beşara Butros er-Rai, Pazar vaazında Hristiyan kotasından seçilecek yeni Cumhurbaşkanının bir an önce seçilmesi gerektiğinin altını çizdi. Patrik vaazında “ülkenin felce uğratılması, anayasanın askıya alınması, yeni bir hükümetin kurulmasının ve bir cumhurbaşkanının seçilmesinin engellenmesi, ülkede bir boşluk yaratılması, cumhurbaşkanlığı makamına saygısızlık edilmesi ve devletin yıkılmasına karşı olduğunu” ifade etti.
Şarku’l Avsat’a konuşan Bkerke Kilisesi’ne yakın bir kaynak, herhangi bir hükümetin cumhurbaşkanlığı yetkilerini devralmasının sadece cumhurbaşkanlığı yetkilerinin ihlal edilmesiyle sınırlı kalmayıp, Lübnan devletindeki Hıristiyan ve Maruni rolünün de zedelenmesi anlamına geldiğini söyledi. Kaynak, “Sanki bütün gruplar, her biri farklı sebep ve bahanelerle cumhurbaşkanlığı makamını ortadan kaldırmaya hazırlanıyor gibiler. Bunu yaparken de herkes anayasanın arkasına sığınıyor” dedi. Cumhurbaşkanlığı makamının boş kalmaması gerektiğini vurgulayan kaynak, “Eğer ülkenin çökmesini istemiyorlarsa, cumhurbaşkanlığı yetkilerini yeni bir hükümete veya geçici bir hükümete devretmemeli, bir cumhurbaşkanı seçmeliler” ifadelerini kullandı. Şarku’l Avsat’a konuşan kaynak, “Artık Marunilerin rolünü, gücünü ve mevkisini şu ya da bu mezhebe, şu ya da bu gruba teslim etmesi kabul edilemez. Bu, sonuçları ne olursa olsun sona ermesi gereken bir alışkanlık” yorumunda bulundu.
Bkerke Kilisesi’nin bu konudaki tutumuyla ilgili olarak ise kaynak, “Maruni Patrikhanesi, cumhurbaşkanlığında bir boşluk olmasını kategorik olarak reddediyor ve cumhurbaşkanlığı seçiminin bir an önce yapılması çağrısında bulunuyor. Çünkü konunun anayasal değil siyasi bir mesele olduğuna ve cumhurbaşkanı seçilmemesine yönelik siyasi bir karar olduğuna inanılıyor. Ortaya koydukları anayasa içtihatları ise seçim yapılmamasını haklı çıkarıyor. Patrik Rai de tüm vaazlarında reddettiği ve uyardığı konu da bu” şeklinde konuştu.
Maruni Birliği Başkanı Halil Kerem ise şu değerlendirmede bulundu, “Anayasa hükümleri açık. Görevini yerine getiren bir cumhurbaşkanının varlığı, onun adına hareket eden bir bakanlar kurulundan çok daha iyidir. Bunun getirdiği sorunlar ve yorumlarla birlikte bir bakan her karara engel olabilir. Diğer bakanlar da bu konuda hemfikir olabilirler”. Kerem, Şarku'l Avsat'a yaptığı açıklamada, Taif Anlaşması'nın, kendilerinin dokunmak istemedikleri cumhurbaşkanlığı yetkilerini gasp ettiğini söyledi.
Maruni Birliği Başkanı, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Hükümet, kurulması halinde boşluğu dolduruyorsa Bu bir kural olmamalı ve buna alışmalıyız. Bu yüzden, anayasal süre dolmadan yeni bir cumhurbaşkanı seçilmeli. Çünkü cumhurbaşkanlığı makamını etkileyip daha da zayıflatan geçmişteki olaylar tekrarlanmamalı.”
Verilerin, ülkenin yeni bir cumhurbaşkanlığı boşluğuna doğru ilerlediğini gösterdiğini düşünen Kerem, öte yandan, bu boşluğun uzun sürmemesi çabaların da olduğunu ve kendilerinin de bu çabalara ayak uydurduklarını söyledi. Lübnanlı taraflar arasında daha iyi bir güçler dengesi kurulması amacıyla ele alınabilecek boşlukları araştırmak için derin bir diyaloga ihtiyaç olduğuna şüphe olmadığını belirten Kerem, “Ancak cumhurbaşkanının performansı ve geniş bir iletişim, istişare ve ulusal sorumluluk duygusu yaratma yeteneği, cumhurbaşkanın yetkilerini değil, rolünü güçlendirir. Çünkü anayasa değişikliği yapılmadan yetkiler artırılamaz” ifadelerini kullandı.
31 Ekim'den önce yeni bir cumhurbaşkanının seçilmemesi durumunda Hristiyan güçlerin yapabileceklerinden çekinenlerin yanı sıra bunu anayasal olarak destekleyenler de var. Beyrut merkezli hukuk bürosu Justicia’nın kurucusu ve yöneticisi avukat Paul Morcos, “Cumhurbaşkanlığındaki boşluğun uzun süre devam etmesi halinde, geçici hükümetin cumhurbaşkanının ya da başka herhangi bir hükümetin yetkilerini devralmasının cumhurbaşkanlığı makamının rolünü azaltacağına şüphe yok” dedi.
Şarku'l Avsat'a yaptığı açıklamada, Anayasa’nın 62. Maddesinde cumhurbaşkanlığı boşluğunun uzun süre devam etmesi gerektiği, acil, istisnai ve yalnızca geçici bir durum olarak değerlendirildiğini belirten Morcos, Cumhurbaşkanlığı yetkilerini devralan herhangi bir hükümetin bakanlarının cumhurbaşkanlığı yetkilerine sahip olmalarıyla ilgili olarak, “Cumhurbaşkanlığı makamında bir boşluk olduğu zaman, bu yetkilerin tekelleştirilmemesi ve çoğunluğun denetimine bırakılması için geleneksel olarak cumhurbaşkanının yetkileri konusunda bakanlar oy birliğiyle bir karara varır. Dolayısıyla her bakanın veto hakkı vardır” yorumunda bulundu.
Ancak bu alanda gelenekten söz edilemeyeceğini söyleyen Marcos, “Bu daha ziyade eski Cumhurbaşkanı Mişel Süleyman'ın görev süresinin dolmasıyla yetkilerin dönemin Başbakan Temmam Selam hükümetine devredildiği tek seferlik örnekle sınırlı olan bir uygulamadır.  Bu yüzden o dönem salt çoğunluk ya da üçte iki çoğunluk ile oy kullanmak yerine, herhangi bir kararın oybirliğiyle alınması gerektiği konusunda ısrar edildi” şeklinde konuştu.



ABD Dışişleri Bakanlığı, Gazze İnsani Yardım Vakfı'na 30 milyon dolarlık kaynak aktarılmasını onayladı

Filistinliler, Gazze Şeridi'ndeki Nuseyrat mülteci kampı yakınlarında, Gazze İnsani Yardım Vakfı'nın dağıtım noktası önünde toplandı (AFP)
Filistinliler, Gazze Şeridi'ndeki Nuseyrat mülteci kampı yakınlarında, Gazze İnsani Yardım Vakfı'nın dağıtım noktası önünde toplandı (AFP)
TT

ABD Dışişleri Bakanlığı, Gazze İnsani Yardım Vakfı'na 30 milyon dolarlık kaynak aktarılmasını onayladı

Filistinliler, Gazze Şeridi'ndeki Nuseyrat mülteci kampı yakınlarında, Gazze İnsani Yardım Vakfı'nın dağıtım noktası önünde toplandı (AFP)
Filistinliler, Gazze Şeridi'ndeki Nuseyrat mülteci kampı yakınlarında, Gazze İnsani Yardım Vakfı'nın dağıtım noktası önünde toplandı (AFP)

ABD Dışişleri Bakanlığı dün yaptığı açıklamada, Gazze İnsani Yardım Vakfı'na 30 milyon dolarlık fon sağlanmasına onay verdiğini duyurdu. Bakanlık, tüm ülkeleri savaştan zarar gören Gazze Şeridi'ne yardım sağlayan kuruluşu desteklemeye çağırdı.

 ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcü Yardımcısı Tommy Pigott gazetecilere yaptığı açıklamada, “Bu destek ABD Başkanı Donald Trump ve Dışişleri Bakanı Marco Rubio'nun bölgede barış arayışlarının bir başka teyididir” dedi.

Reuters bu hafta başında ABD'nin tartışmalı yardım kuruluşuna 30 milyon dolar sağlayacağını bildirmişti.

Washington uzun zamandır, Gazze İnsani Yardım Vakfı'nı diplomatik olarak destekliyordu ancak bu, yardımları “güvenli yerlerde” dağıtmak üzere Filistin Şeridi'ne taşımak için özel ABD askeri ve lojistik şirketlerini kullanan ABD hükümetinin bilinen ilk mali katkısı.

Gazze İnsani Yardım Vakfı Gazze Şeridi'nde, başında eski bir CIA görevlisinin bulunduğu Safe Reach Solutions adlı kâr amacı gütmeyen bir lojistik şirketi ve eski ABD askerlerini istihdam eden UG Solutions adlı bağlı bir güvenlik hizmetleri şirketi ile çalışıyor.

Gazze Şeridi'ndeki hükümet medya ofisi daha önce “Gazze İnsani Yardım Vakfı”nı “doğrudan Amerikan finansmanıyla ve İsrail ordusuyla operasyonel koordinasyon içinde, Amerikalı ve İsrailli subaylar tarafından yönetilen İsrail ordusu için bir propaganda cephesinden başka bir şey değil” olarak tanımlamıştı.

Onlarca Filistinli öldürüldü

Uluslararası kuruluş, İsrail'in 19 Mayıs'ta Gazze'ye uyguladığı 11 haftalık ablukayı kaldırması ve BM'nin sınırlı sayıdaki yardım sevkiyatının yeniden başlamasına izin vermesinden bu yana, operasyonları ve Gazze İnsani Yardım Vakfı'ndan yardım bekleyen 400'den fazla Filistinlinin öldürüldüğünü açıkladı.

Bu ayın başlarında vakıf, düzinelerce Filistinlinin yardım ararken öldürülmesinin ardından, dağıtım bölgelerinin yakınındaki sivillerin güvenliğini arttırması için İsrail'e yapılan baskıların parçası olarak, yardım teslimatlarını bir günlüğüne durdurdu. Örgüt, merkezlerinde herhangi bir olay yaşanmadığını söylüyor.

46 milyon öğün

Trump'ın ilk yönetiminde Beyaz Saray danışmanı olarak görev yapan Evanjelik vaiz Johnny Moore, X'in internet sitesinde yer alan bir yazıda, vakfın faaliyete başladığı mayıs ayından bu yana Gazze halkına 46 milyondan fazla öğün yemek sağladığını belirtti.

Şarku'l Avsat'ın Reuters'ten aktardığına göre bu hafta başında ajansa konuşan dört kaynak, bazı ABD'li yetkililerin, yardım dağıtım bölgelerinin yakınında yaşanan şiddet olaylarını vakfın deneyimsizliği ve kâr amacı güden ABD'li lojistik şirketleri ile özel askeri şirketlerin katılımına ilişkin endişeler nedeniyle vakfa herhangi bir ABD fonu verilmesine karşı çıktığını söyledi.

İlave aylık hibeler

Adlarının açıklanmaması kaydıyla konuşan iki kaynak, ABD'nin Gazze İnsani Yardım Vakfı'na aylık 30 milyon dolarlık ek hibeyi onaylayabileceğini söyledi.

Kaynaklar, ABD Dışişleri Bakanlığı'nın Gazze İnsani Yardım Vakfı'na sağlanan ABD fonunu onaylarken, mali durumunu kamuoyuna açıklamayan kuruluşu, ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı'ndan (USAID) ilk kez hibe alan gruplar için normalde gerekli olan incelemeden muaf tuttuğunu belirtti.

Gazze, İsrail'in yaklaşık iki yıldır sürdürdüğü ve 2 milyonluk nüfusunun büyük bir bölümünü yerinden eden askeri harekâtın ardından, gıda ve diğer temel ihtiyaç maddelerinde ciddi sıkıntılar yaşıyor.