İspanyol gazetesi: "San Sebastian cheesecake, Türkiye'de sosyal fenomen haline geldi"

Bask kökenli tatlının orijnal tarifinin sahibi Türkiye'deki modayı El País'e yorumladı

San Sebastian cheesecake için krem peynir, krema, un, yumurta ve şeker gerekiyor (YouTube/Bake With Angus)
San Sebastian cheesecake için krem peynir, krema, un, yumurta ve şeker gerekiyor (YouTube/Bake With Angus)
TT

İspanyol gazetesi: "San Sebastian cheesecake, Türkiye'de sosyal fenomen haline geldi"

San Sebastian cheesecake için krem peynir, krema, un, yumurta ve şeker gerekiyor (YouTube/Bake With Angus)
San Sebastian cheesecake için krem peynir, krema, un, yumurta ve şeker gerekiyor (YouTube/Bake With Angus)

San Sebastian cheesecake'in, İstanbul'da pek çok kafenin menüsünü süslemesi İspanyol basınının radarına girdi. Ülkenin önde gelen gazetelerinden El País, "Bask cheesecake'i Türkiye'yi kasıp kavuruyor" başlıklı haberinde konuyu gündemine aldı.
Haberde, tatlının aynı zamanda Donostia cheesecake olarak bilindiği de yazıldı. Donostia, tatlının ortaya çıktı Bask Bölgesi'ndeki San Sebastian kentinin Baskça adı.
İstanbul'da bir dilim kek için bazı mekanlarda kuyruk oluştuğu ve tatlının sosyal medyada sıkça paylaşıldığına dikkat çekildi.
"İstanbul'un en işlek ve en popüler turistik sokakları" diye nitelenen Galata Kulesi çevresinin, kekin reklamını yapan tabelalarla dolu olduğu belirtildi.
Ancak haberde, bu kafelerin pastanın kökeninin pek bilmediği ve San Sebastián'ı haritada bulmakta zorlanabileceğin altı çizildi:
"Cheesecake çılgınlığının ne zaman ve nasıl ortaya çıktığını ya da bunun İspanya'dan gelen orijinal bir tarifin kopyası olduğunu bilmiyorlar."
İstanbul'daki pasta şefleri, cheesecake'in ani popülaritesinin sosyal medya fenomenlerinin paylaşımlarından kaynaklandığını düşünüyor. El País, kentte San Sebastian'ın nerede yenileceğine dair öneriler içeren listeler hazırlandığını da vurguladı.

Kek tarifi La Viña'ya ait
San Sebastian cheesecake, kendisiyle aynı ada sahip kentteki La Viña restoranından çıktı. Tarifin yaratıcısı olan Santiago Rivera'nın ebeveynleri ve yakınlarının açtığı restoran, 1959'da hizmete girdi.
Şef Rivera, tatlı tarifini 1987'de denemeye başladığını ve üç yıl sonra menüye eklediğini belirtti. 62 yaşındaki şef, "Müşterilerimiz zamanla tatlıyı meşhur etti" dedi.
Rivera tarifinin uluslararası şöhrete kavuşmasının kendisini şaşırttığını açıkladı:
"Pastanın başarısını desteklemek için hiçbir şey yapmadık. Kendi kendine ünlü oldu. Çünkü insanlar onu sevdi."
Sosyal medyanın yanı sıra ABD'nin ünlü gazetelerinden New York Times'ın 2021'de tatlıya yer vermesinin de şöhrette payı olabileceğini söyleyen Rivera, "La Viña'nın cheesecake'i yeni bir tarz yarattı. O zamandan bu yana dünya genelinde bu tarzın yeni varyantları ortaya çıkıyor" diye konuştu.
 "Tatlı Türkiye'de sosyal fenomen haline geldi" diyen Rivera, kekin Japonya ve ABD'de de bilindiğini, Avustralya ve Fransa'da adının duyulmaya başlandığını ifade etti.
Bununla birlikte şef, kendi tarifi haricinde tatlının başka hiçbir versiyonunu denemediğini açıkladı:
"Tatlarının bununla aynı olmadığına inanıyorum. Çünkü hepsi yaklaşık yüzde 85 aynı olsa da yüzde 15 küçük ayrıntılara bağlı."
Şef, kekin lezzetini kaybetmemesi için sade servis ettiklerini belirtti. Ancak haberde Türkiye'de eritilmiş çikolata ya da reçellerle yendiği vurgulandı.
Independent Türkçe, El País



Yanlış bilgileri çürüten gazetecilere güvenin azaldığı tespit edildi

Araştırmacılar, yanlış haberleri çürütmek için yeni yollar aranabileceğini söylüyor (Pexels)
Araştırmacılar, yanlış haberleri çürütmek için yeni yollar aranabileceğini söylüyor (Pexels)
TT

Yanlış bilgileri çürüten gazetecilere güvenin azaldığı tespit edildi

Araştırmacılar, yanlış haberleri çürütmek için yeni yollar aranabileceğini söylüyor (Pexels)
Araştırmacılar, yanlış haberleri çürütmek için yeni yollar aranabileceğini söylüyor (Pexels)

Yanlış bilgileri çürüten gazetecilere daha az güvenildiği ortaya kondu. Hatta okuyucu bilginin yanlış olduğundan şüphelense bile, gerçeği ortaya çıkaran gazeteciye pek güvenmiyor. 

Medyaya güven azalırken dezenformasyonun arttığı bir dönemde hatalı bilgileri düzeltmek de zorlaşıyor.

Yayın kuruluşları ve gazetecilerin taraflı olduğu düşüncesiyle insanlar okudukları haberlere temkinli yaklaşıyor. Daha önceki çalışmalarda veri doğrulamanın yarattığı etkiyle ilgili çelişkili sonuçlar çıkmıştı. 

Yanlış haberleri çürütmenin ne kadar işe yaradığı ve neden etki yaratmadığını öğrenmek isteyen araştırmacılar bir çalışma yürüttü.

Communication Research adlı hakemli dergide yayımlanan çalışmada 691 katılımcıya siyasi ve ekonomik haberler okutuldu. Bu haberlerde evsizlik oranlarından fentanilin aşırı doz ölümlerindeki etkisine kadar çeşitli iddialar yer alıyordu.

Bunların doğruluğuna ne kadar inandığını belirten katılımcılar daha sonra bu iddiaları onaylayan veya çürüten doğrulamayı okudu. Ardından bu doğrulamayı yapan gazeteciye ne kadar güvendikleri soruldu. 

Daha sonra bazı ürünlerle ilgili bilgiler içeren yazılarla aynı çalışma yürütüldü. Bu sefer verilen doğrulamalara "doğruluk kontrolü" işareti konmadı. Araştırmacılar bu sayede duyulan güvenin bu etiketten etkilenip etkilenmediğini anlamaya çalıştı.

İki çalışmanın sonucunda da yanlış bilgileri çürüten gazetecilere duyulan güven kayda değer derecede daha azdı. Katılımcılar inandıkları düşünceyi doğrulayanlara daha çok güvenirken, diğerlerinde daha fazla kanıt talep ediyordu. 

Çalışmanın yazarlarından Randy B. Stein, PsyPost'a yaptığı açıklamada "Halk genel olarak gazetecilere güveniyor ve doğrulayıcı makalelere duyulan güven epey yüksek" diyerek ekliyor: 

Yani klişe düşüncenin aksine, halkın doğruluk kontrollerine ve gazetecilere hiç güvenmediği doğru değil ancak düzelten/çürüten makalelere yönelik daha fazla şüphe var.

Araştırmacılar buradaki düzeltmenin, yayın kuruluşlarının haberlerindeki hataları düzeltmek için yayımladığı tekzip metinleri olmadığını ekliyor.   

Bilim insanları ilginç bir sonuçla da karşılaştı: Katılımcılar bir bilginin doğruluğundan şüphe etse bile bunu çürüten gazetecilere güvenmiyordu. 

Araştırmacılar bir haberin çürütülmesinin şaşkınlık yaratması, insanların onaylamaya kıyasla daha çok kanıt araması ve gazetecilerin taraflı davrandığından şüphelenmesinin buna yol açtığını düşünüyor. 

Şaşırtıcı bir diğer bulguysa, haberin çürütülmesi katılımcıların iddiayla ilgili düşüncesini değiştirmesine karşın gazeteciye güvenleri yine de sarsılıyordu. 

Stein, "Yanlış bilgileri düzeltmeye çalışan gazetecilerin (ya da herhangi birinin) aleyhine bir durum var" diyor. 

Araştırmacılar, halkın yanlış bilgileri çürüten haberlere nasıl ve neden güvenip güvenmediği üzerine daha fazla araştırma yapılması gerektiğini belirtiyor.

Makalenin yazarları, Conversation için kaleme aldıkları yazıda şu ifadeleri kullanıyor:

Gazetecilerin önündeki zorluk, bilgiyi çürüten biri gibi görünmeden bunu nasıl çürüteceklerini bulmak olabilir.

Independent Türkçe, PsyPost, Conversation, Communication Research