Selena Gomez, Justin Bieber'ı "çaldığını" inkar eden Hailey Bieber hakkındaki "rezil yorumları" kınadı

Selena Gomez, TikTok'taki canlı yayınında hayranlarını "kelimelerin önemli olduğunu" anlamaya çağırdı

Justin Bieber ve Selena Gomez'in 10 yıl süren çalkantılı bir ilişkisi olmuştu (AFP)
Justin Bieber ve Selena Gomez'in 10 yıl süren çalkantılı bir ilişkisi olmuştu (AFP)
TT

Selena Gomez, Justin Bieber'ı "çaldığını" inkar eden Hailey Bieber hakkındaki "rezil yorumları" kınadı

Justin Bieber ve Selena Gomez'in 10 yıl süren çalkantılı bir ilişkisi olmuştu (AFP)
Justin Bieber ve Selena Gomez'in 10 yıl süren çalkantılı bir ilişkisi olmuştu (AFP)

Selena Gomez, Hailey Bieber'ın Justin Bieber'ı kendisinden "çaldığını" inkar etmesinden kısa bir süre sonra internette paylaşıldığını gördüğü "rezil ve iğrenç" yorumları kınadı.
30 yaşındaki aktör, TikTok'taki canlı yayınında hayranlarına verdikleri destekten dolayı teşekkür ederken, inceden inceye 28 yaşındaki Justin'le olan ilişkisini anlattığı için 25 yaşındaki modele yöneltilen öfkeye değindi.
The Independent'ın haberine göre, Rare Beauty'nin kurucusu, "Farkında bile olmamam gereken bazı şeylerin tamamen rezil ve iğrenç olduğunu düşünüyorum" dedi.
Gomez şöyle ekledi: 
"Bu adil değil, hiç kimseden gördüğüm şekilde bahsedilmemeli. Sadece şunu söylemeliyim ki tamamen nazik kelimelerle ilgili bir şey piyasaya sürmem son derece ironik çünkü istediğim şey tam olarak bu. Hepsi bu işte."
Gomez sözlerine şöyle devam etti: 
"Eğer Rare'i destekliyorsanız, size ne kadar teşekkür etsem az ancak onun ne anlama geldiğini de temsil ettiğinizi ve kelimelerin önemli olduğunu bilin. Gerçekten önemli. Hepinizin bilmesini isterim ki bunun diğer her şeyden çok daha önemli olduğunu anlamanızı umuyorum. Beni sonuna kadar dinlediğiniz için hepinize gerçekten minnettarım. Gününüzün kalanı çok iyi geçsin. Tüm sevginiz benim için çok değerli."
Hailey, Justin'le Temmuz 2018'de nişanlanmıştı ve çift bir yıl sonra Eylül 2019'da evlenmişti.
Justin'in Gomez'le yeniden aşk yaşamaya başladığının görülmesinin üstünden 6 aydan kısa bir süre geçmişken çiftin nişanlanması, üç yıldızın hayranlarını da şoke etmişti.
Hulu dizisi Only Murders in the Building'de Mabel karakterini canlandıran Selena, Hailey'nin özel hayatının samimi detaylarını anlattığı röportajının yayımlanmasından sadece bir gün sonra soluğu TikTok'ta aldı.
Call Me Daddy podcastine konuşan Bieber, Justin'in Selena'yı kendisiyle aldatmadığının üstünde durmuştu.
Hailey, "Takılmaya ya da onun gibi bir şeye başladığımızda Justin'in hiçbir ilişkisi yoktu" demişti:
"Birinin ilişkisini bozmak benim karakterim değil, bundan daha iyi yetiştirildim."
Bieber şunları söylemişti: 
"Dışarıdan nasıl göründüğünü anlıyorum ancak bu, o kapıyı kapatmanın doğru olduğunu kesin bildiğim bir durumdu. Ama elbette çok uzun bir geçmişleri var ve buna çok saygı duyuyorum."



Katil mantar, dünya genelinde yayılıyor

Candida auris (Lundquist Enstitüsü)
Candida auris (Lundquist Enstitüsü)
TT

Katil mantar, dünya genelinde yayılıyor

Candida auris (Lundquist Enstitüsü)
Candida auris (Lundquist Enstitüsü)

Bilim insanları yeni bir incelemede, yaygın mantar türü Candida auris'in ilaçlara dirençli bir çeşidinin virülansının arttığını ve küresel olarak yayıldığını uyarıyor.

Her yıl yaklaşık 6,5 milyon kişiyi etkileyen mantar enfeksiyonları, antifungal tedaviye rağmen yüzde 50'nin üzerinde yüksek bir ölüm oranına sahip.

Candida auris, özellikle bağışıklık sistemi zayıflamış kişilerde ölümcül enfeksiyonlara neden olabilen istilacı bir maya türü.

İlk olarak 2009'da Japonya'da bir hastanın kulak kanalında keşfedildi ve kısa sürede Hindistan da dahil birçok ülkeye yayıldı. Hindistan'da 2014'te büyük bir halk sağlığı tehdidi diye tanımlandı.

En son araştırma incelemesi, mantarın hızla yayılmasını sağlayan birkaç benzersiz özelliğini ortaya koyuyor. Candida auris halihazırda 6 kıtada en az 61 ülkede bulunuyor.

Çalışma, mantarın maya benzeri bir büyüme biçiminden filament temelli bir yayılmaya geçme becerisi nedeniyle ilaçlara karşı hızla direnç kazandığını belirtiyor. Ayrıca insan derisine "yapıştırıcı gibi" yapışmasını ve kolonileşmesini sağlayan hücre duvarı proteinlerine de sahip.

Microbiology and Molecular Biology Reviews adlı akademik dergide yayımlanan çalışma, "C. auris'in deri kolonizasyonu önemli bir tıbbi endişe kaynağı çünkü kolonize edilmiş hastalar, C. auris'in hastane içi ve hastaneler arasında diğer hastalara bulaşmasını kolaylaştırabiliyor" diye belirtiyor.

Mantar, antifungal ilaçları kendisini öldürmeden önce uzaklaştırabilen, hücre zarında bulunan "dışa atım pompaları"na sahip. Ayrıca yüzeylerde sümüksü biyofilm tabakaları oluşturmak için birbirine yapışıyor; bu da ilaçların nüfuz etmesini zorlaştırıyor.

Çalışmada, mantarın ilaçlara karşı direnç göstermesinin başka yollarının olup olmadığının bilinmediği söyleniyor. İncelemede, "C. auris enfeksiyonlarının teşhisi genellikle yanlış tanımlama nedeniyle aksıyor ve bu da uygun antifungal tedavinin başlatılmasında gecikmelere yol açıyor" diye açıklanıyor.

Bir araya getirildiğinde bu veriler, insan mantar patojenlerine karşı geniş spektrumlu aktiviteye sahip yeni antifungal ajanlar geliştirme, teşhis testlerini iyileştirme ve yüksek riskli hastaların tedavisi için bağışıklık ve aşı temelli yardımcı yöntemler geliştirme ihtiyacının altını çiziyor.

İnceleme, özellikle kaynakları kısıtlı ülkelerde, mantar hastalıklarına dair farkındalığı artırmak için daha iyi gözetim mekanizmaları yoluyla çabaların artırılması çağrısında bulunuyor. Halihazırda klinik denemelerde olan üç yeni ilacın bu mantar enfeksiyonunun tedavisi için yakında kullanıma sunulabileceği belirtiliyor.

Independent Türkçe


2026 yılına akıllı ve sağlıklı kararlarla girin... Zihninizi ve bedeninizi güçlendirecek 10 karar

TT

2026 yılına akıllı ve sağlıklı kararlarla girin... Zihninizi ve bedeninizi güçlendirecek 10 karar

2026 yılına akıllı ve sağlıklı kararlarla girin... Zihninizi ve bedeninizi güçlendirecek 10 karar

Küresel istatistik şirketi Statista’nın, Alman ve Amerikalılardan oluşan bir örnekleme yeni yıl kararlarını sorması üzerine, katılımcıların her yıl tekrarlanan geleneksel yanıtlar verdiği görüldü. En çok dile getirilen hedefler arasında daha fazla para biriktirmek, spora daha fazla zaman ayırmak, sağlıklı beslenmek ve kilo vermek yer aldı.

Peki, en güncel bilimsel ve tıbbi araştırmalara göre 2026 yılında hangi sağlık trendlerinin öne çıkması bekleniyor?

Kanının derinliklerine in

Yıllık rutin kan tahlilleri artık genel tabloyu görmek için yeterli sayılmıyor. Uzmanlar, kolesterol, şeker ve D vitamini düzeylerinin ölçülmesinin ötesine geçilmesini öneriyor. Gelişmiş testler; insülin direnci, iltihaplanma, metabolik göstergeler ve hatta genetik risklerin değerlendirilmesini de kapsıyor. Bu kapsamlı analizlerin, beslenme düzeni ve yaşam tarzında kronik hastalıkları önlemeye yardımcı olacak uygun değişikliklerin yapılmasını sağlayabileceği belirtiliyor.

xcvf
Gelişmiş kan testleri daha popüler hale gelecek. (Reuters)

Ozempic, kardeşleri ve kuzenleri

Ozempic, Wegovy ve Mounjaro gibi kilo vermek isteyenlerin yakından takip ettiği ilaçlara, sağlık sektöründe yeni rakiplerin çıkması bekleniyor. Ancak bu rekabet, Ozempic ve benzerlerinin de dahil olduğu ‘peptit’ ailesinin sınırları içinde kalacak. 2026 yılında, özellikle büyüme hormonu salınımını uyaran ve metabolizmayı düzenleyen farklı peptit türlerinin ilaç pazarına güçlü bir giriş yapacağı öngörülüyor.

Yeni yılda kas gelişimini destekleyen, yaşlanma karşıtı etkiler sunan ve bağışıklık sistemini güçlendiren peptitlere yönelik ilginin artması bekleniyor. Büyük ilaç üreticilerinin tahminlerine göre, küresel peptit pazarının değeri 2024’te 224 milyar dolar seviyesindeyken, 2030 yılına kadar 260 milyar dolara ulaşacak.

Kaslar gösteriş için değil, sağlık içindir

Bilimsel çalışmalara göre, sağlıklı bir bedenin temelinde sağlıklı kas yapısı yer alıyor. Araştırmalar, kas erimesinin yalnızca yaşlanmanın bir sonucu olmadığını, 30’lu yaşlardaki bireylerde dahi görülebildiğini ortaya koyuyor.

yju6k
Estetik nedenlerle değil, sağlık nedenleriyle kaslarınızı koruyun. (AFP)

Kas kütlesindeki azalmanın, insülin direncini artırdığı, metabolik esnekliği azalttığı ve uzun vadede yüksek tansiyon ile diyabet riskini yükselttiği belirtiliyor. Bu nedenle, egzersiz ve yeterli protein tüketimi yoluyla yağsız ve güçlü bir kas kütlesinin korunmasının, artık yalnızca estetik kaygılarla değil, sağlık açısından önem taşıdığı vurgulanıyor.

Düşmanınızı tanıyın: işlenmiş gıdalar

Springer Nature bilim grubunun kısa süre önce yayımladığı bir araştırmaya göre, işlenmiş gıdalar tüketmek ölüm riskini yüzde 15 oranında artırıyor. ABD Ulusal Tıp Kütüphanesi ise işlenmiş gıdalara dayalı beslenmenin bilişsel gerileme riskini yüzde 28 yükselttiğine dikkat çekiyor.

cvdfg
İşlenmiş gıdalara dayalı bir beslenme, zihinsel gerileme riskini artırır. (Reuters)

Uzmanlara göre çözüm, meyve, sebze, tam tahıllar ile işlenmemiş et ve balık gibi doğal haline en yakın gıdalara yeniden yönelmekten geçiyor. Buna karşılık, cips, gazlı içecekler, şekerli kahvaltılık gevrekler, hazır noodlelar, tavuk nuggetları ve sosisli sandviç gibi işlenmiş ürünlerden mümkün olduğunca uzak durulması öneriliyor.

Beyninizi sağlıklı tutun

Kovid-19 salgını, özellikle gençler arasında hafıza zayıflığı, odaklanma sorunları ve zihinsel dağınıklık vakalarının artmasıyla beynin ne kadar kırılgan olduğunu ortaya koydu. Uzmanlara göre, zihni ve beyni koruma ihtiyacı her zamankinden daha fazla önem kazanmış durumda. Bu kapsamda, beyin hacminin korunması, beyaz maddenin sağlığının sürdürülmesi ve nörolojik iltihapların azaltılması öne çıkan hedefler arasında yer alıyor.

dfvgh
Beyin sağlığını korumak 2026 için öncelikli bir konu (Pixabay)

Koruyucu önlemlerin bir bölümünün beslenmeyle ilişkili olduğuna dikkat çekiliyor. Yoğurttaki probiyotikler, tahıllardaki lifler, sarımsak ve kırmızı meyveler gibi gıdaların beyin sağlığına katkı sağladığı belirtiliyor. Bunun yanı sıra, ashwagandha, rhodiola ve ginseng gibi bazı besin takviyelerinin de bu alanda destekleyici rol oynayabileceği ifade ediliyor.

Bu nedenle, yeni yıl kararları arasına bilişsel eğitime yönelik uygulamalara yatırım yapılmasının da eklenmesi öneriliyor. Uzmanlar, çoğunlukla hafızayı teşvik eden oyunlara dayanan bu uygulamaların yanı sıra, beyin performansını ve toparlanmasını izleyebilen akıllı saatler gibi giyilebilir teknolojilerin de giderek daha fazla ilgi gördüğünü belirtiyor.

Sağlıklı uyku

2026 yılı, ‘Erken yat, erken kalk; sağlığın yerini bulsun’ anlayışına dönüşün yılı olabilir. Artık sadece erken yatmak için bir davete katılmamayı tercih etmek utanılacak bir durum olarak görülmüyor. Özellikle Z kuşağının, kaliteli uykunun bir lüks değil, bir öncelik olduğunun daha fazla farkında olduğu belirtiliyor.

xscdf
2026, erken yatmanın önemi konusunda farkındalık yılı olabilir. (Pexels)

Uyku kalitesini izleyen akıllı elektronik cihazların yaygınlaşmasıyla birlikte bu alanda kontrol sağlamak da kolaylaştı. 2026’da yapay zekâ destekli bu teknolojilerin daha fazla gündeme gelmesi bekleniyor. Söz konusu sistemlerin, uyku sırasında solunum kesintilerini azaltmaya yardımcı olması ya da kişiye özel sağlıklı uyku eğitimi sunması öngörülüyor. Otellerin de konuklarına, dinlendirici bir uykuyu önceleyen donanımlar ve hizmetler sunmaya yönelmesi bekleniyor.

Nefes egzersizleri

Ruh sağlığının, fiziksel sağlık kadar önemli olduğu gerçeğinden hareketle, bu alana yönelik ilginin 2026 yılında daha da artması bekleniyor. Bu sürecin ilk adımını ise nefes egzersizlerinin yaygınlaşması oluşturuyor. Çoğu zaman hafife alınan bu en basit ve erişilebilir uygulamanın, psikolojik denge açısından temel bir rol oynadığı vurgulanıyor. Uzmanlara göre nefes egzersizleri, yalnızca doğru nefes alıp verme yoluyla sinir sisteminin düzenlenmesine ve zihinsel istikrarın sağlanmasına katkı sunuyor.

zxcvf
Nefes egzersizleri, daha iyi zihinsel ve fiziksel sağlık için önemli. (Pexels)

İş yerinde stres yapmaya gerek yok

Küresel şirketler, üretkenliğe verdikleri önem kadar, çalışanlarının psikolojik istikrarını da artık her zamankinden daha fazla gözetiyor. Buna paralel olarak, iş yerindeki stresin ruhsal ve sinirsel sağlık üzerinde olumsuz etkiler yarattığına dair farkındalık artıyor. Araştırmalar, sağlıklı uykuya, düzenli egzersize ve meditasyona öncelik veren büyük şirket yöneticilerinin, daha gelişmiş bir duygusal zekâya ve daha isabetli karar alma becerilerine sahip olduğunu ortaya koyuyor.

Özetle, çalışanların mesleki başarı ve yöneticilerini memnun etme uğruna sağlıklarından ve sinirlerinden fedakârlık ettiği dönemlerin geride kaldığına dikkat çekiliyor.

İş için sağlığınızı ve sinirlerinizi feda ettiğiniz günler geride kaldı. (Pexels)
İş için sağlığınızı ve sinirlerinizi feda ettiğiniz günler geride kaldı. (Pexels)

Telefonunuzu bir kenara koyun

2026’da ruh sağlığını korumak için dijital dünyadan uzaklaşmanın önemi konusunda farkındalığın artması bekleniyor. Nesiller fark etmeksizin, insanlar geçmişte popüler olan ilgi alanlarına geri dönecek; el sanatları, boyama, günlük tutma ve grup sporları bunlar arasında öne çıkacak. Dijital detoks kavramı, sanal dünyadan kopma ve mümkün olduğunca telefondan uzak durma anlayışı bu dönemde daha da yaygınlaşacak.

Manevi zenginlik

2026 yılında, bedene özen gösterirken ruhu beslemeye yönelik ilginin yeniden artması bekleniyor. Son araştırmalar, meditasyon, yoga, nefes egzersizleri ve insani amaçlarla gönüllülük gibi sağlam spiritüel ritüeller uygulayan kişilerin sadece daha uzun değil, aynı zamanda daha kaliteli bir yaşam sürdüğünü ortaya koyuyor.


Netflix izleyicileri seçti: 2025'in en büyük hayal kırıklığı hangisi?

İlk sezonda aşklarını kanıtlayan agnostik podcast sunucusu Joanne ve yakışıklı haham Noah, ikinci sezonda hayatlarını ve ailelerini bir araya getirerek yeni bir sınavdan geçiyor (Netflix)
İlk sezonda aşklarını kanıtlayan agnostik podcast sunucusu Joanne ve yakışıklı haham Noah, ikinci sezonda hayatlarını ve ailelerini bir araya getirerek yeni bir sınavdan geçiyor (Netflix)
TT

Netflix izleyicileri seçti: 2025'in en büyük hayal kırıklığı hangisi?

İlk sezonda aşklarını kanıtlayan agnostik podcast sunucusu Joanne ve yakışıklı haham Noah, ikinci sezonda hayatlarını ve ailelerini bir araya getirerek yeni bir sınavdan geçiyor (Netflix)
İlk sezonda aşklarını kanıtlayan agnostik podcast sunucusu Joanne ve yakışıklı haham Noah, ikinci sezonda hayatlarını ve ailelerini bir araya getirerek yeni bir sınavdan geçiyor (Netflix)

Netflix izleyicileri, bu yıl yayımlanan yapımlar arasından "en hayal kırıklığı yaratan dizileri" seçti. Listede yer alan bir dizi ise aldığı görece yüksek puanlara rağmen tepkilerin odağına yerleşti.

Bir Reddit kullanıcısı, diğer izleyicilere "2025'in en kötü ya da en hayal kırıklığı yaratan Netflix dizileri hangileri?" sorusunu yöneltti. Kullanıcı, paylaşımında "Bu yıl Netflix'te iyi diziler olduğu kadar, platformun sömürdüğü ya da çok kötü şekilde ürettiği için insanları öfkelendiren pek çok yapım da var" ifadelerini kullandı.

Aynı izleyici, kendi tercihini Squid Game'in üçüncü sezonundan yana yaparken, "Siz ne düşünüyorsunuz? Lütfen oylayın ve paylaşın" çağrısında bulundu.

Romantik drama "izlenemez" diye nitelendirildi

Tartışmada en çok öne çıkan yapımlardan biri ise sürpriz biçimde Nobody Wants This'in ikinci sezonu oldu. Bazı izleyiciler diziyi "izlenemez" diye nitelendirdi.

Romantik drama türündeki dizi, 2024'te yayımlanan ilk sezonuyla hem eleştirmenlerin hem de izleyicilerin beğenisini kazanmıştı. 

Dizi, agnostik bir podcast yayıncısı olan Joanne'in (Kristen Bell), haham Noah'yla (Adam Brody) yaşadığı ilişkiyi konu alıyordu. Derin bağlarına rağmen çift, birbirinden son derece farklı yaşam tarzları nedeniyle ilişkilerini sürdürmekte zorlanıyordu. Bu çatışma, ilk sezonda ele alınmış ve yapım Rotten Tomatoes'ta eleştirmenler nezdinde yüzde 95'lik etkileyici bir başarı yakalamıştı.

Ancak ekimde yayımlanan ikinci sezon için tablo tersine döndü. İzleyiciler, dizinin "cazibesini kaybettiğini" savunurken, eleştirmenler de yeni sezonun seyirciye taze bir hikaye sunmak yerine ilk sezonun olay örgüsünü tekrar ettiğini belirtti.

Sonuç olarak ikinci sezon, izleyicilerden yüzde 53'lük bir puan alabildi. Eleştirmenler ise daha cömert davranarak diziye yüzde 79'luk beğeni puanı verdi. Bu tablo, dizinin genel eleştirmen ortalamasını yüzde 87'ye düşürdü; bu hâlâ saygın bir oran olsa da izleyici tepkilerini yumuşatmaya yetmedi.

"Kimse üçüncü sezonu istemiyor"

Sosyal medya tartışmasında bir izleyici, "İlk sezonu çok sevmiştim. İkinci sezon aynı hikayeyi tekrar edip durdu" derken, bir diğeri şöyle yazdı: 

Birinci sezon harikaydı, ikinci sezon ise izlenemezdi. Kimse üçüncü sezonu istemiyor.

Başka bir kullanıcı ise, "İkinci sezon inanılmaz derecede kötüydü, ortada doğru düzgün bir hikaye yoktu. Ben bu diziyi bıraktım" ifadelerini kullandı. 

Bir başka izleyici de "Üç bölüm dayanabildim ve bıraktım. İlk sezon mükemmeldi. Yazık oldu" dedi. 

Tartışmaya katılan son bir kullanıcıysa, "Katılıyorum, ikinci sezon berbattı. Joanne dayanılmaz bir karaktere dönüştü" diye yazdı.

Tüm bu sert eleştirilere rağmen Nobody Wants This, gelecek yıl üçüncü sezonuyla ekrana dönmeye hazırlanıyor. Yeni sezonun, dizinin ilk sezonundaki beğeni düzeyini yakalayıp yakalayamayacağı ise şimdiden merak konusu.

Independent Türkçe, Daily Record, Mirror