II. Dünya Savaşı'nın ünlü uçağı Spitfire'ın 'ev yapımı' replikası uçuş izni aldı

Uçağı 16 yılda imal eden Britanyalı mühendis Steve Markham ilk yolcuğunda dondurma yemeye gideceğini söyledi

Steve Markham'a göre dünya genelinde yaklaşık 100 Spitfire kaldı (Steve Markham)
Steve Markham'a göre dünya genelinde yaklaşık 100 Spitfire kaldı (Steve Markham)
TT

II. Dünya Savaşı'nın ünlü uçağı Spitfire'ın 'ev yapımı' replikası uçuş izni aldı

Steve Markham'a göre dünya genelinde yaklaşık 100 Spitfire kaldı (Steve Markham)
Steve Markham'a göre dünya genelinde yaklaşık 100 Spitfire kaldı (Steve Markham)

Britanyalı emekli mühendis, yapımı 16 yıl süren II. Dünya Savaşı'nın ünlü savaş uçaklarından Spitfire'ın replikası için uçuş izni aldı. Steve Markham, 5 yılda aldığı iznin ardından ilk uçuşunu dondurma yemek için yapacağını söyledi.
Kraliyet Hava Kuvvetleri'nin Hampshire'daki RAF Odiham üssünün yakınlarında yaşayan Markham, 8 yaşından beri Spitfire istediğini söyledi. Mühendis, uçak için iki kere açık artırmaya katılsa da kendisinden daha yüksek teklif veren kişilere kaybetti.
Uçağın gövdesini 2005'te Avustralya'dan temin eden Markham motor parçalarını, pervaneyi ve boyayı ayrı ayrı yerlerden buldu.
16 yılda 11 bin 250 saatini harcayarak 2017'de uçağı tamamlayan mühendis, Birleşik Krallık Sivil Havacılık Otoritesi'nin uçuş izni vermesi için 5 yıl bekledi.
2018'de bir test pilotu uçağı uçursa da motor aşırı ısınınca hava aracı bakıma alındı. Toplamda 32 test uçuşunun ardından "ev yapımı" uçağın havalanmaya hazır olduğuna karar verildi.
Uçağın saatte 428 kilometre hıza ulaşabiliyor.
RAF Odiham üssündeki PL793'den ilham alan Markham, "Kraliyet Hava Kuvvetleri ve II. Dünya Savaşı'ndaki başarıları olmasaydı, benim kuşağımın hayatı çok farklı olurdu. Onlara çok şey borçluyuz" dedi.
Markham, eşi Kay Markham'ın da kendisine uçakta yardım ettiğini belirtti.
Aynı zamanda pilot olan Markham, ilk yolculuğunda Wight Adası'na gidip dondurmak yemek istiyor. Mühendis ayrıca gelecek yaz eşiyle İtalya'nın başkenti Roma'ya gidip yemek yedikten sonra aynı gün geri dönmeyi planlıyor.
Independent Türkçe, The Telegraph, BBC



Yanlış bilgileri çürüten gazetecilere güvenin azaldığı tespit edildi

Araştırmacılar, yanlış haberleri çürütmek için yeni yollar aranabileceğini söylüyor (Pexels)
Araştırmacılar, yanlış haberleri çürütmek için yeni yollar aranabileceğini söylüyor (Pexels)
TT

Yanlış bilgileri çürüten gazetecilere güvenin azaldığı tespit edildi

Araştırmacılar, yanlış haberleri çürütmek için yeni yollar aranabileceğini söylüyor (Pexels)
Araştırmacılar, yanlış haberleri çürütmek için yeni yollar aranabileceğini söylüyor (Pexels)

Yanlış bilgileri çürüten gazetecilere daha az güvenildiği ortaya kondu. Hatta okuyucu bilginin yanlış olduğundan şüphelense bile, gerçeği ortaya çıkaran gazeteciye pek güvenmiyor. 

Medyaya güven azalırken dezenformasyonun arttığı bir dönemde hatalı bilgileri düzeltmek de zorlaşıyor.

Yayın kuruluşları ve gazetecilerin taraflı olduğu düşüncesiyle insanlar okudukları haberlere temkinli yaklaşıyor. Daha önceki çalışmalarda veri doğrulamanın yarattığı etkiyle ilgili çelişkili sonuçlar çıkmıştı. 

Yanlış haberleri çürütmenin ne kadar işe yaradığı ve neden etki yaratmadığını öğrenmek isteyen araştırmacılar bir çalışma yürüttü.

Communication Research adlı hakemli dergide yayımlanan çalışmada 691 katılımcıya siyasi ve ekonomik haberler okutuldu. Bu haberlerde evsizlik oranlarından fentanilin aşırı doz ölümlerindeki etkisine kadar çeşitli iddialar yer alıyordu.

Bunların doğruluğuna ne kadar inandığını belirten katılımcılar daha sonra bu iddiaları onaylayan veya çürüten doğrulamayı okudu. Ardından bu doğrulamayı yapan gazeteciye ne kadar güvendikleri soruldu. 

Daha sonra bazı ürünlerle ilgili bilgiler içeren yazılarla aynı çalışma yürütüldü. Bu sefer verilen doğrulamalara "doğruluk kontrolü" işareti konmadı. Araştırmacılar bu sayede duyulan güvenin bu etiketten etkilenip etkilenmediğini anlamaya çalıştı.

İki çalışmanın sonucunda da yanlış bilgileri çürüten gazetecilere duyulan güven kayda değer derecede daha azdı. Katılımcılar inandıkları düşünceyi doğrulayanlara daha çok güvenirken, diğerlerinde daha fazla kanıt talep ediyordu. 

Çalışmanın yazarlarından Randy B. Stein, PsyPost'a yaptığı açıklamada "Halk genel olarak gazetecilere güveniyor ve doğrulayıcı makalelere duyulan güven epey yüksek" diyerek ekliyor: 

Yani klişe düşüncenin aksine, halkın doğruluk kontrollerine ve gazetecilere hiç güvenmediği doğru değil ancak düzelten/çürüten makalelere yönelik daha fazla şüphe var.

Araştırmacılar buradaki düzeltmenin, yayın kuruluşlarının haberlerindeki hataları düzeltmek için yayımladığı tekzip metinleri olmadığını ekliyor.   

Bilim insanları ilginç bir sonuçla da karşılaştı: Katılımcılar bir bilginin doğruluğundan şüphe etse bile bunu çürüten gazetecilere güvenmiyordu. 

Araştırmacılar bir haberin çürütülmesinin şaşkınlık yaratması, insanların onaylamaya kıyasla daha çok kanıt araması ve gazetecilerin taraflı davrandığından şüphelenmesinin buna yol açtığını düşünüyor. 

Şaşırtıcı bir diğer bulguysa, haberin çürütülmesi katılımcıların iddiayla ilgili düşüncesini değiştirmesine karşın gazeteciye güvenleri yine de sarsılıyordu. 

Stein, "Yanlış bilgileri düzeltmeye çalışan gazetecilerin (ya da herhangi birinin) aleyhine bir durum var" diyor. 

Araştırmacılar, halkın yanlış bilgileri çürüten haberlere nasıl ve neden güvenip güvenmediği üzerine daha fazla araştırma yapılması gerektiğini belirtiyor.

Makalenin yazarları, Conversation için kaleme aldıkları yazıda şu ifadeleri kullanıyor:

Gazetecilerin önündeki zorluk, bilgiyi çürüten biri gibi görünmeden bunu nasıl çürüteceklerini bulmak olabilir.

Independent Türkçe, PsyPost, Conversation, Communication Research