77. Birleşmiş Milletler Genel Kurul görüşmelerinin rahatsız edici açılışı

Görüşmelere karamsar bir hava hakim olurken BM Genel Sekreteri ve gelişmekte olan ülkeler tarafından yapılan şok edici açıklamalar, uluslararası toplumun adaletsizliğine duydukları öfkeyi ortaya koydu

77. BM Genel Kurul görüşmelerinin açılışından bir kare (AFP)
77. BM Genel Kurul görüşmelerinin açılışından bir kare (AFP)
TT

77. Birleşmiş Milletler Genel Kurul görüşmelerinin rahatsız edici açılışı

77. BM Genel Kurul görüşmelerinin açılışından bir kare (AFP)
77. BM Genel Kurul görüşmelerinin açılışından bir kare (AFP)

Nebil Fehmi
Her yıl gerçekleşen ve 190'dan fazla ülkenin çeşitli çıkarlarla ve önceliklerle ilgili konuştuğu bir platform olan Birleşmiş Milletler Genel Kurul görüşmelerinin 77’ncisinin açılışıyla birlikte New York'a sonbaharda siyasi bir hava hakim oldu. Ancak üye ülkeler arasındaki ortak endişe kaynakları ve karamsarlığa aralarındaki karşılıklı suçlamaların eşlik etmesi bu yıl ki görüşmeleri diğerlerinden ayırdı.
Soğuk Savaş'ın sona ermesinden ve hatta 1960'larda Miami yakınlarında füzelerin konuşlandırılmasıyla ilgili ABD-Sovyet-Küba krizi çerçevesinde dönemin Sovyetler Birliği lideri Kruşçev'in Genel Kurul sırasında ayakkabısıyla masaya vurmasından bu yana ABD'nin Vietnam'a müdahalesinin ardından Birlemiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde (BMGK) yaşanan sıcak tartışmalar gibi gördüklerimize benzemeyen, büyük güçler arasında sert taşlamalara tanık olduk.
Bu yıl orta ve daha küçük ülkeler, öfkelerini ve karamsarlıkları bol bol ifade ettiler. Uluslararası hukuka saygı gösterilmemesi ve uluslararası barışı koruyan kurumların bölgesel çatışmaların çözümünde rollerini oynayamamasından duydukları rahatsızlığı dile getirdiler. Her şeyden önce, gelişmiş sanayi ülkelerinin, refahlarının kaynağı olan ekonomilerini inşa etmedeki aşırılıklarının sonucunu ve yansımalarını dikkate almadıklarından başta uluslararası ekonomik sistem olmak üzere dünyanın geri kalanına ve iklim değişikliği sorununa bir takım yansımaları olacak olan kıtalara ve denizlere yayılan küresel sorunlarla başa çıkılması konusundaki adaletsizlikten duydukları memnuniyetsizliği belirttiler.
BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, ölümcül kitle imha silahlarının kullanılması tehdidi de dahil olmak üzere, büyük ülkeler arasındaki anlaşmazlıkların ve çatışmaların artmasından dolayı dünyanın karşı karşıya olduğu tehlikeler konusunda uyardığı şok edici açıklamalar yaptı. Guterres, çatışmaların küresel ekonomi ve özellikle az gelişmiş bölgelerde gerekli gıda ve ilaç güvenliği üzerindeki yansımalarını vurgularken iklim denkleminin, dünyayı hayatta kalma arasındaki uçurumun kenarına getiren bir kavşakta olduğunu söyledi.
Herkes, çağdaş uluslararası siyasi ve ekonomik sistem kurumlarının değiştirilmesi ve reform edilmesi çağrısında bulunurken ABD ve Rusya bile BMGK’ya daha fazla ülkenin üye olmasını talep ettiler. Ancak bunun, aralarındaki krizler şiddetlendiğinde ülkeleri kendi taraflarına çekme çabası çerçevesinde yaptıkları ve zaman zaman yenilenen bir çağrı olduğu biliniyor.
Ukrayna'da yaşanan gelişmeler ve büyük güçler arasındaki doğrudan tehditler olmadan geçen onlarca yılın ardından nükleer silah kullanımına yönelik aralarında artan tehditler başta olmak üzere çeşitli konuların bir sonucu olarak BM Genel Kurul görüşmelerine yoğun bir endişe atmosferi hakim oldu. Bu konuda Batı diplomasisinin Sovyet diplomasisinden daha güçlü görünmesi dikkati çekti. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov liderliğindeki Rus diplomatlar, çoğu kez bireysel olarak birçok vesileyle boykota başvursalar da bu onları daha zayıf bir konumda gösterdi. Ancak bu, uluslararası toplumun Batı'nın ya da ABD'nin yanında olduğu anlamına gelmiyor. Batılı ve kapitalist ülkelerin uluslararası sistemi adaletsiz ya da adil bir şekilde yönetme eğilimlerine dair yapılan eleştirilerin çoğu, onları standartların uygulanmasında açgözlü ve ikiyüzlü olmakla suçladılar.
Bölgemiz Orta Doğu’dan verilen mesajlarda da karamsarlık ve endişe hakimdi. Bu mesajların başında, İsrail işgali altındaki Filistin halkının maruz kaldığı adaletsizliğin boyutunu ve uluslararası toplumun meşru özlemlerini ve haklarını savunmalarında Filistinlileri desteklememesinden duydukları hayal kırıklığını onunla iş birliğini ve idari istişareyi durduracağını belirterek vurgulamaya çalışan Filistin Devlet Başkan Mahmud Abbas'ın konuşması vardı. İsrail Başbakanı'nın sadece iki devletli çözüme atıfta bulunmasının, merkez sağcı Savunma Bakanının, Başbakan ile aynı fikirde olmadığını ve yakın gelecekte iki devletli bir çözüme ulaşılmasını beklemediğini açıklamasına itmesi dikkat çekiciydi. Bu durum, Arap-İsrail çatışmasını çözme şansına ilişkin hayal kırıklığını ve endişeyi artırdı. İsrail’de seçimlerden sonra hükümet kurma görevi merkez sağa verilse bile bu görevin aşırı sağcı partilere emanet edilmesi için güçlü fırsatlar olduğunu unutmayın.
Bazı Arap yetkili ise konuşmalarında, dış ilişkilerde uluslararası hukuka saygı gösterilmesi ve uluslararası işlemlerde adaletin sağlanması gerektiği gibi çeşitli ortak konulara ve taleplere değindiler.  Bu konular ve talepler, iklim değişikliğiyle mücadeleden dünyanın çeşitli ülkelerine sağlık, sosyal ve gıda hizmetleri sağlamak gibi adımlar atılarak bölgesel çatışmaları çözmeye kadar uzanıyordu. Bu, su kıtlığı sorunları yaşayan ve iklim değişikliğinden olumsuz etkilenecek olan ve dünyanın geri kalanıyla birlikte Kovid-19 salgınına maruz kalan bir bölgeye mantıklı bir yanıt niteliğinde olacak.
Genel Kurul görüşmelerini ilk haftalarından itibaren sürdürdüğüm yakın takibimden, dünyanın büyük bir endişe ve kargaşa döneminden geçtiği, siyasi gerilimin aşırıya kaçılmaması ve en iyi koşullarda bir silahlanma yarışına ve benzersiz bir uluslararası ve bölgesel askerileşmeye yol açmaması için acilen kontrol altına alınması gereken tehlikeli aşamalara ulaştığı, hatta geçtiğimiz yüzyılın ortalarından beri kullanılmayan silahların kullanılmasına bile yol açabileceği sonucuna vardım.
Bununla birlikte sanayileşmiş ve çatışan ülkelerin ya da son olayların yansımalarından etkilenenlerin, uluslararası toplum pahasına olsa dahi daha fazla tecride yönelme ve çıkarlarını tercih etme eğiliminde olduklarını hissettim. Bu durum, küresel sorunlarla mücadele ederken adil uluslararası iş birliği fırsatlarını sınırlayacaktır.
Gelişmekte olan ülkelerin, Uluslararası sistemin ve kurumlarının adaletsizliğine ve özellikle gelişmiş ülkeler BM tüzüğüne uygun olarak yükümlülüklerini yerine getirmedikleri için sanayileşmiş ülkelerin uygulamalarına yönelik öfkesi artık daha belirgindi. Bu yüzden görüşmelere olumlu katılımın artmasını ve ekonomik ve sosyal fedakârlıklar yapılmasını beklemiyorum.  Uluslararası kuruluşlar, gelişmekte olan ülkelerin kalkınma hedeflerini desteklemezken iklim değişikliğinin etkileriyle mücadele bağlamında yıllık 100 milyar dolar tasarruf etmek gibi belirtilen hedeflere de ulaşılamadı.
Dolayısıyla uluslararası sistemin gerilimlerin artacağı zor bir dönemden geçeceğini düşünüyorum. Batı'nın gelişimindeki yavaşlığı, Rusya ve Çin'in Batı liderliğinin sürmesine karşı olmaları ve gelişmekte olan ülkelerin sorumluluklardaki ve görevlerdeki adaletsizlikten dolayı ulusal öncelikleri pahasına ifade ettikleri memnuniyetsizlik nedeniyle ülkeler arasında daha az iş birliği var.
Dümeni güvenli bir limana kırabilecek büyük bir gücün ya da uluslararası bir kurumun olmamasıyla birlikte uluslararası arenada karanlık ve kasvetli bir atmosfer hakim ve uluslararası toplumu çok geç olmadan sorumluluklarını üstleneceğini umduğumuz zorlu ve tehlikeli bir takım göstergeler var.

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan çevirisi yapılmıştır.



ABD Genelkurmay Başkanı Milley'den Trump'a 'diktatör özentisi' iması

AA
AA
TT

ABD Genelkurmay Başkanı Milley'den Trump'a 'diktatör özentisi' iması

AA
AA

Görev süresinin 1 Ekim'de sona ermesi ve yeni Genelkurmay Başkanı Orgeneral Charles Q. Brown Jr'ın göreve başlayacak olması dolayısıyla Milley, Arlington'daki bir askeri üste düzenlenen resmi törende konuştu.

Milley'in konuşmasında Amerikan askerlerinin "diktatör özentisine" bağlılık yemini etmediğini söylemesi Amerikan basınında "eski ABD Başkanı Donald Trump'a gönderme" şeklinde yorumlandı.

"Biz bir ülkeye, bir kabileye, bir dine bağlılık için ant içmiyoruz. Bir krala, kraliçeye ya da tirana, diktatöre bağlılık yemini etmiyoruz. Bir diktatör özentisine bağlılık yemini etmiyoruz." diyen Milley, bunlara değil, anayasaya bağlılık üzerine yemin ettikleri vurgusunda bulundu.

Trump, 27 Eylül'de, sosyal medya platformundan Milley'in, başkanlığının son ayında kendisinin bilgisi dışında Çinli mevkidaşı ile görüşmesini eleştirmişti. Milley de Trump'ın yaptığı paylaşımların ardından kendisinin ve ailesinin güvenliğini sağlamak için "gerekli tedbirleri alacağını" söylemişti.

Biden'dan Milley'e övgü

ABD Başkanı Joe Biden da yaptığı konuşmada, Milley'in Panama'dan Haiti'ye, Afganistan'dan Irak'a birçok savaş bölgesinde görev yaptığını belirterek, askeri kariyerini ve vatanseverliğini övdü.

Dünyanın güvenlik açısından en karmaşık anlarından birinde Milley'in ABD ordusuna rehberlik ettiğini kaydeden Biden, "NATO'dan Hint-Pasifik'e, AUKUS gibi yeni stratejik ortaklıklar kurmaya, gücümüzü siber ve uzay alanlarında en ileri seviyede tutmaya kadar ABD'nin mevcut ittifaklarını güçlendirmede kritik rol oynadı." değerlendirmesinde bulundu.

Biden, Senatör Tuberville'i eleştirdi

Biden diğer yandan isim vermeden Senato'da Savunma Bakanlığına (Pentagon) yapılacak atamaları engelleyen Cumhuriyetçi Senatör Tommy Tuberville'e yüklendi.

Terfi ve atamaların gecikmesinin "kabul edilemez" olduğunu söyleyen Biden, "Uzun zamandır buradayım. Hiç böyle bir şey görmedim. Bu çok çirkin bir tutum ve buna bir son verilmesi gerekiyor. Terfileri, kariyerleri, aileleri, gelecekleri bir senatörün siyasi gündemi ve diğer 47 senatörün sessizliği tarafından rehin alındı." diye konuştu.

Biden, Kongre'de yeni bütçe üzerinde hala anlaşma sağlanamaması nedeniyle federal hükümetin "kapanma" riskine de değinerek, kapanmanın askerler ve aileleri için doğurabileceği olumsuz etkilere işaret etti.

ABD Başkanı Biden, yeni Genelkurmay Başkanı Brown'ın da deneyimli ve vatansever bir asker olduğunu söyledi.

Brown ikinci siyahi Genelkurmay Başkanı olacak

Tuberville'in, genel uygulama gereği Senato'da oylama yapılmasına ihtiyaç duyulmadan mutabakat halinde Pentagon'a yapılacak atamaları, Bakanlığın kürtaj politikaları nedeniyle marttan bu yana engellemeyi sürdürmesi nedeniyle geçen hafta Brown'ın ataması 11'e karşı 83 oyla kabul edilmişti.

Brown, ülke tarihinde Colin Powell'dan sonra Genelkurmay Başkanlığı yapacak ikinci siyahi Amerikalı olacak.


Biden ailesi, ABD Başkanı'ndan nasıl menfaat sağlıyor?

Biden, gelecek yılki seçimlerde bir dönem daha başkanlık yapabilmek için yarışacak (Reuters)
Biden, gelecek yılki seçimlerde bir dönem daha başkanlık yapabilmek için yarışacak (Reuters)
TT

Biden ailesi, ABD Başkanı'ndan nasıl menfaat sağlıyor?

Biden, gelecek yılki seçimlerde bir dönem daha başkanlık yapabilmek için yarışacak (Reuters)
Biden, gelecek yılki seçimlerde bir dönem daha başkanlık yapabilmek için yarışacak (Reuters)

ABD'nin önde gelen gazetelerinden Wall Street Journal (WSJ), ABD Başkanı Joe Biden'ın ailesinin, onun siyasi pozisyonundan nasıl menfaat sağladığını haberleştirdi.

Haberde, 80 yaşındaki Biden'ın oğlu Hunter Biden'ın yanı sıra, liderin kardeşleri James Biden ve Francis Biden'la ilgili iddialara yer verildi.

WSJ'nin haberine göre Joe Biden, aile fertlerinin iş ilişkilerinden doğrudan kazanç elde ettüyse bile buna dair bir kanıt bulunamadı.

Haberdeki iddiaların, ABD Temsilciler Meclisi Gözetim ve Hesap Verilebilirlik Komitesi'nin Joe Biden hakkında başlattığı azil soruşturmasıyla aynı döneme gelmesi de dikkat çekti. 

James Biden'ın Irak'ta 100 bin konut projesi

ABD'deki HillInternational adlı inşaat firması, 2010'da James Biden'ı Ortadoğu, Afrika ve Asya'da düşük maliyetli betonarme konutlar yapılması amacıyla başlatılan HillStone International projesinin başkan yardımcısı yaptı.

Habere göre HillStone International, 74 yaşındaki James Biden'ın da girişimiyle Güney Kore'deki bir şirketle Irak'ta 100 bin ev inşa edilmesi için 1,5 milyar dolarlık anlaşma imzaladı. Bu dönemde ABD'nin 2003'te başlattığı savaş kapsamında Irak'ta yaklaşık 50 bin Amerikan askeri de görev yapıyordu. Ancak inşaatlar hiçbir zaman gerçekleştirilemedi. James'in buradaki pozisyonunda ne kadar maaş aldığı bilinmiyor.

Öte yandan WSJ, James Biden işe alındığında firmadan yapılan açıklamada, James'in abisi üzerinden sahip olduğu siyasi bağlara dikkat çekilerek, "ülke çapında ve uluslararası alanda iş, siyaset, hukuk ve finans çevrelerindeki yöneticilerle yaklaşık 40 yıllık deneyimi" olduğunun belirtildiğini yazdı. 

"Hesabı Biden ailesine yazarız" 

James Biden, ABD'de bağımlılık ve ruh hastalıklarıyla ilgili yenilikçi tedaviler sunan sağlık kuruluşların geliştirilmesini hedefleyen Americore Health adlı firmanın da yatırımcıları arasındaydı. 

WSJ'ye göre Americore'un farklı sağlık kuruluşlarını satın alıp bünyesine katarak gelişmesi için yatırım yapan James Biden'ın adı, burada bir yolsuzluk davasına da karıştı. Americore, agresif büyüme planında yatırımcılardan yeterli miktarları toplamadan küçük kuruluşları satın alınca, firma finansal açıdan zor duruma düşerek iflas etti. 

James Biden, Hunter'la yürüttüğü iş bağlantılarıyla da gündemde (AP)
James Biden, Hunter'la yürüttüğü iş bağlantılarıyla da gündemde (AP)

2019'da James Biden'a hem Americore hem de firmanın iş yaptığı sağlık kuruluşlarından Azzam Medical Services ve Diverse Medical Management tarafından dava açıldı. 

Americore, James'in firmadan borç aldığı 600 bin doları ödemediğini savundu. Geçen yıl sonuçlanan davada Biden firmaya 350 bin dolar tazminat ödedi.

Diverse Medical Management'ın CEO'su Michael Frey ise davada James'in abisi Joe Biden'ın sendikalarla ve farklı kuruluşlarla bağlantılarını kullanarak şirketi geliştirmeyi vaat ettiğini öne sürdü.

Azzam Medical Services'in kurucusu Mohannad F. Azzam da davada James Biden'ın kendileriyle yaptığı görüşmede, Joe Biden başkan olunca firmalarını sağlık politikalarının parçası olarak koruma altına alacağını söylediğini savundu. Ayrıca Azzam, James Biden'ın bu süreçteki maliyetlerin "Biden ailesine yazılabileceğini" belirttiğini de iddia etti. 2020'de tarafların anlaşmaya varmasıyla dava sonlandırıldı. 

Öte yandan James Biden'ın kimliğini paylaşmayan bir temsilcisi, WSJ'ye iddiaların doğru olmadığını savunarak, "50 yıldır iş dünyasında olan James Biden, tüm iş anlaşmalarında etik ve kanunlara uygun şekilde davrandı" dedi.

Hunter Biden'ın Ukrayna ve Çin bağlantıları

53 yaşındaki Hunter Biden, Çin ve Ukrayna'daki şirketlerle bağlantıları nedeniyle 2020'deki seçim sürecinde sık sık Cumhuriyetçilerin hedefi haline gelmişti.

Söz konusu iddialara göre Ukraynalı enerji firması Burisma, 2014-2019'da şirketin yönetim kurulunda yer alan Hunter'a yıllık yaklaşık 1 milyon dolar ödedi.

Hunter, "Biden" soyadını markaya çevirdi

Hunter'ın yakın iş ortaklarından Devon Archer da ABD Temsilciler Meclisi'nde Gözetim ve Hesap Verilebilirlik Komitesi'ne temmuzda verdiği ifadede, Hunter'ın firmalarla görüşmelerinde "babasının nüfuzuna erişim yanılsamasını sattığını" öne sürmüştü. Archer, ayrıca Hunter'ın Biden soyadını bir "marka" gibi gösterdiğini savunmuştu.

Joe Biden, "Ben ölene kadar Hunter'a açılan davalar sonuçlanmaybilir" demişti (Reuters) 
Joe Biden, "Ben ölene kadar Hunter'a açılan davalar sonuçlanmaybilir" demişti (Reuters) 

Archer, Joe Biden'ın sık sık Hunter'ı aradığını fakat oğlunun şirketlerle yaptığı görüşmelerden haberdar olmadığını iddia etmişti. Biden da bu yöndeki iddiaları reddetmişti.

Öte yandan ABD'nin tanınmış tabloid gazetelerinden New York Post, 14 Ekim 2020'de yayımladığı haberde, Hunter'ın Delaware'deki bir tamircide unuttuğu bilgisayarındaki yazışmaları ortaya çıkarmıştı.

Buna göre Biden'ın, başkan yardımcılığı yaptığı dönemde Hunter'ın Burisma'daki ilişkilerine müdahil olduğu ve bu firmayı soruşturan başsavcının görevden alınması için Ukrayna'ya baskı yaptığı iddia edilmişti.

"Alıcı adresi olarak Biden'ın evi gösterildi"

ABD Temsilciler Meclisi Gözetim ve Hesap Verilebilirlik Komitesi'nin Başkan Biden'la ilgili başlattığı azil soruşturmasının dün yapılan ilk oturumunda, Biden'ın 2019'da Çinli özel sermaye şirketi Bohai Harvest RST'den (BHR) 260 bin dolar aldığı öne sürüldü.

Biden, geçen yıl avukatı aracılığıyla yaptığı açıklamada firmada hissedar olduğunu fakat BHR'den hiç para almadığını iddia etmişti.

Komite, banka kayıtlarında alıcıya ait adresin Başkan Biden'ın Delaware eyaletindeki evine ait olduğuna da dikkat çekti. Hunter'ın avukatı Abbe Lowell ise gönderilen miktarın Biden'ın oğlunun firmaya yatırımı karşılığı verilen bir güvence payı olduğunu savundu. 

Francis Biden, Hunter ve James Biden'a kıyasla daha geri planda (AP)
Francis Biden, Hunter ve James Biden'a kıyasla daha geri planda (AP)

Avukat, o dönem Hunter'ın bir tek Delaware'deki evin adresini kullandığını, o yüzden banka bilgilerinde bu konuta ait bilgilerin yer aldığını söyledi. 

Lowell, WSJ'ye Hunter'ın hiçbir zaman babasıyla ortak iş projelerine girmediğini savunarak, müvekkili hakkındaki iddiaları yalanladı.

James ve Hunter ortak da çalıştı

ABD'nin önde gelen gazetelerinden Washington Post'un geçen yıl martta yayımladığı haberde, Hunter ve James'in 2020'de iflas eden Çinli enerji şirketi CEFC China Energy'den para aldığı da savunulmuştu.

WSJ, ABD Kongresi'ndeki Cumhuriyetçilerin 2020'de yayımladığı bir raporda, firmadan en az 1,4 milyon doların James'e ait danışmanlık firması Lion Hall Group'a gönderildiğinin ortaya konduğunu hatırlattı.

"Reis arıyor, açmam lazım"

WSJ, Illinois eyaletindeki endüstriyel üretim firması Federal Signal Corp.'ta bir dönem çalışan Francis Biden'ın, buradaki iş görüşmelerinde sık sık Joe Biden'ın adını kullandığını da savundu. Haberde, Francis'in hangi yıllarda firmada çalıştığı belirtilmedi. 

Eski firma çalışanlarından Matthew Brady, WSJ'ye 69 yaşındaki Francis'in haftalık toplantılarda "Bir dakika telefonu açmam lazım, reis arıyor" diyerek, Joe Biden'la konuştuğunu söyledi. 

Francis Biden, WSJ'nin yorum talebine yanıt vermedi.

Independent Türkçe


New York'un bazı bölgeleri şehrin geri kalanından daha hızlı çöküyor

(AA)
(AA)
TT

New York'un bazı bölgeleri şehrin geri kalanından daha hızlı çöküyor

(AA)
(AA)

NASA Jet Tahriki ve Rutgers Üniversitesinden bilim insanlarının yaptığı araştırmada, New York şehrinin her yıl 1,6 milimetre çöktüğü bilgisi paylaşıldı.

Şehrin metropoliteninde Amerika Açık Tenis Turnuvası'nın düzenlediği bölgede Arthur Ashe Stadyumu ile LaGuardia Havalimanı pistlerinin 2016-2023 yıllarında en fazla çöken kısımlar olduğu, Arthur Ashe Stadyumu'nun her yıl 3,7 milimetre, LaGuardia'daki pistlerin ise 4,6 milimetre çöktüğü kaydedildi.

Söz konusu yerlerdeki çökmenin inşa edildikleri alanların doldurulmuş arazi olmasından kaynaklanabileceği ifade edildi.

Interstate 78 Otoyolu'nda 3,2 milimetre çökme tespit edilirken, Governors Island'ın güney kısmı, Staten Adası'ndaki Midland ve South Beach ile Arverne semtinin de daha hızlı çöktüğü belirtildi.

Araştırmacılar, kentin çökmesinin oluşturduğu riskin, yükselen deniz suyu seviyesi sebebiyle daha da kötüleştiğine dikkati çekerek, sahil kesimindeki nüfus ve mülkleri kıyı taşkınlarından korumanın New York için giderek zorlaşan bir durum olduğunu anlattı.

ABD Jeolojik Araştırmalar Merkezi (USGS) tarafından mayısta yapılan araştırma, gökdelenlerin hakim olduğu kentteki 1 milyon binanın 764 milyon ton ağırlığında olduğu, New York'un her yıl 1 ila 2 milimetre çöktüğü belirtilmişti.


ABD Temsilciler Meclisinde Biden'a yönelik azil soruşturmasının ilk oturumu yapıldı

(AA)
(AA)
TT

ABD Temsilciler Meclisinde Biden'a yönelik azil soruşturmasının ilk oturumu yapıldı

(AA)
(AA)

ABD Temsilciler Meclisinde Gözetim ve Hesap Verilebilirlik Komitesi tarafından Başkan Joe Biden'a yönelik azil soruşturmasına ilişkin ilk oturum düzenlendi.

Yerel saatle 10.00'da başlayan ve 6 saatten fazla süren oturumda Cumhuriyetçiler ve Demokratlar arasında zaman zaman gergin anlar yaşandı.

Cumhuriyetçi üyeler, Biden'ın başkan yardımcısı olduğu dönemde "görevini kötüye kullanarak" başta oğlu Hunter Biden olmak üzere aile üyelerinin yabancıları da içeren iş ilişkilerinde imtiyaz elde ettiği iddialarına odaklandı.

Cumhuriyetçilerin iddiaları

Cumhuriyetçiler bu kapsamda, Hunter Biden'ın 2019'da Çin uyruklu birkaç kişiden totalde 260 bin dolar aldığını gösterdiği iddia edilen iki banka havalesi kayıtları, başkan yardımcısı olduğu dönemde Biden'ın aile üyelerinin, Romanya'da yolsuzlukla mücadele kapsamında soruşturma altında olan ve daha sonra hüküm giyen Rumen uyruklu bir kişiyle yaptığı işbirliğinden aldığı iddia edilen para ve Ukraynalı enerji şirketi Burisma'nın üst yöneticisinin Biden ve oğluna rüşvet verdiği gibi iddiaları gündeme getirdi.

Gözetim ve Hesap Verilebilirlik Komitesi Başkanı James Comer, "Biden bu kadar parayı kazanmak için ne satıyordu? Joe Biden'ın kendisini 'Joe Biden' markasını" ifadesini kullanarak ailenin, "Biden" soy ismini ve nüfuzunu kullanarak yolsuzluğa karıştığını ve bu kapsamda çok sayıda kanıt olduğunu iddia etti.

"Amerikan halkı bu yolsuzluk kültürü hakkında hesap verilmesini talep ediyor" diyen Comer, azil soruşturmasının bu kapsamda önemli olduğunu öne sürdü.

Demokratlar iddiaların "temelsiz" olduğunu savundu

Demokratlar ise federal hükümete finansman sağlayacak yeni bütçe üzerinde anlaşma sağlanmaması durumunda 3 günden az bir sürede "hükümetin kapanacak" olmasına işaret ederek, Biden hakkında "temelsiz iddialarla ve kanıt olmadan" düzenlenen bu oturumla gündemin işgal edildiğini savunup Cumhuriyetçileri suçladı.

Demokrat Kongre Üyesi Jamie Raskin önünde uzlaşı sağlanmazsa hükümetin kapanmasına kalan süreyi geri sayımla gösteren bir ekranla oturuma katıldı.

Diğer yandan zaman zaman eski ABD Başkanı Donald Trump'ın 6 Ocak Kongre baskınındaki tutumuna atıfta bulunan Demokratlar, Biden'ın azil soruşturulmasına tabi tutulmasını isteyen Cumhuriyetçilerin "iki yüzlü" davrandığını ima etti.

Cumhuriyetçilerin iki tanığı kanıtların azil maddelerini desteklemediği görüşünde

Oturumda, adli muhasebe uzmanı Bruce Dubinsky, eskiden Adalet Bakanlığında vergi bölümünde çalışan Elieen O'Connor, George Washington Üniversitesinde hukuk profesörü olan Jonathan Turley ve Chapel Hill'deki Kuzey Carolina Üniversitesinde hukuk profesörü olan Michael Gerhardt üyelerin sorularını yanıtladı.

Cumhuriyetçilerin tanıklarından Dubinsky, Biden hakkındaki yolsuzluk ve dolandırıcılık iddialarıyla ilgili değerlendirme yapılması için daha çok bilgiye ihtiyaç olduğunu söyledi.

Turley de mevcut kanıtların azil maddelerini destekleyemeyeceğini ancak diğer yandan Temsilciler Meclisi'nin azil soruşturması eşiğini geçtiğine inandığını ifade etti. Turley, mevcut kanıtların azil maddelerini destekleyip desteklemeyeceğini soruşturmanın ortaya koyması gerektiğini kaydetti.

Oturum sonunda James Comer, Biden'ın oğlu Hunter Biden ve kardeşi James Biden'ın banka kayıtlarıyla ilgili Kongre'ye bilgi verilmesi için emir çıkaracağını bildirdi.

Temsilciler Meclisi Başkanı Kevin McCarthy, 12 Eylül'de ABD Başkanı Biden hakkında "görevini kötüye kullandığı" gerekçesiyle azil soruşturulması açılması çağrısında bulunmuştu.


ABD Savunma Bakanı'nın yıllık maaşının 1 dolara düşürülmesini öngören düzenleme Temsilciler Meclisinden geçti

(AA)
(AA)
TT

ABD Savunma Bakanı'nın yıllık maaşının 1 dolara düşürülmesini öngören düzenleme Temsilciler Meclisinden geçti

(AA)
(AA)

The New York Times gazetesinin haberine göre Cumhuriyetçi Vekil Marjorie Taylor-Greene, Austin'in 221 bin dolardan fazla olan yıllık maaşının 1 dolara düşürülmesi için Temsilciler Meclisine düzenleme sundu.

Greene, yaptığı açıklamda, Austin'i, "korkunç Afganistan çekilmesine", "asker alımlarının azalmasına ve Kovid-19 aşısını reddettikleri için binlerce askerin kovulmasına" yol açmakla suçlayarak, "ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin, kesinlikle kovulmayı hak ediyor. 1 dolar çok bile. ifadelerini kullandı.

Düzenlemenin onaylandığı Temsilciler Meclisindeki Cumhuriyetçiler, çoğunlukta olmalarını gelecek yılın bütçesinin henüz kabul edilmemesini hükümete karşı koz olarak kullanıyor.

Askeri harcamalar düzenlemesinin Senatoda kabul edilmeyeceği, bu nedenle de Austin'in maaşının kesilmesi ihtimalinin düşük olduğu değerlendiriliyor.


Trump, Biden hakkında "çürümüş" ve "çarpık" siyasetçi ifadelerini kullandı

Eski ABD Başkanı Donald Trump (AA)
Eski ABD Başkanı Donald Trump (AA)
TT

Trump, Biden hakkında "çürümüş" ve "çarpık" siyasetçi ifadelerini kullandı

Eski ABD Başkanı Donald Trump (AA)
Eski ABD Başkanı Donald Trump (AA)

Trump, otomobil endüstrisinin önemli merkezlerinden Michigan'da yaptığı konuşmada, Biden'ın otomobil işçilerinin grevine katılmasını ve elektrikli araçlara geçiş yanlısı politikalarını eleştirdi.

Eski Başkan, konuşmasında "Diğer ülkelerin işlerimize ve servetimize tecavüz etmesine ve yağmalamasına izin vermek için rüşvet alarak zenginleşildiğinde yan gelip yattılar. Onlarca yıldır, ABD'li işçilere gözden çıkarılabilir, işlere ise elden çıkarılabilir gözüyle bakan Biden gibi çürümüş ve çarpık liderleri izlediniz" dedi.

Trump, Biden'ın Michigan'a otomobil üretim sektöründe çalışan işçilerin grevinde görüntü vermeye geldiğini ancak işçilerin işsiz kalmasının sebebinin kendi politikaları olduğunu ileri sürdü.

Biden'ın elektrikli araçlara verdiği desteği ise "cehenneme geçiş" olarak nitelendiren Trump, bu adımın Amerikan otomobil endüstrisinin sonu olabileceği uyarısında bulundu.

Trump, "çarpık Biden için verilen her oyun otomobil endüstrisinin geleceğinin Çin'de belirlenmesi anlamına geleceğini" iddia etti.


Harlem’deki "Target" mağazası güvenlik endişeleri nedeniyle kapanıyor

(AA)
(AA)
TT

Harlem’deki "Target" mağazası güvenlik endişeleri nedeniyle kapanıyor

(AA)
(AA)

New York bölgesinde Doğu Harlem'deki mağaza, Target'ın açıklamasına göre, 21 Ekim tarihinde kapanacak. Aynı tarihte Seattle'da bulunan iki mağaza, Portland, Oregon'da üç mağaza ve San Francisco ile Oakland, California'da bulunan üç mağaza da kapılarını kapatmış olacak.

Harlem'deki mağazanın kapanışı, bölge sakinlerinden tepki çekmiş olsa da şirket güvenlik endişeleri nedeniyle aldığı bu kararı uygulama konusunda kararlı görünüyor.


ABD'de hükümet bir kez daha "kapanma" riskiyle karşı karşıya

(AA)
(AA)
TT

ABD'de hükümet bir kez daha "kapanma" riskiyle karşı karşıya

(AA)
(AA)

Ülkede 1 Ekim'de başlayacak yeni mali yıla çok az bir süre kalırken, Kongre, federal hükümete finansman sağlayacak bütçe tasarısı üzerinde henüz bir uzlaşmaya varamadı.

Son 47 yılda 21 kez hükümetin bütçesizlikten "kepenk kapattığı" ülkede, Kongre'nin federal hükümete finansman sağlayacak yeni bütçe tasarısı üzerinde anlaşmaya varmak ve yeni bir kapanmayı engellemek için 30 Eylül ABD yerel saatiyle gece yarısına kadar vakti bulunuyor.

Aşırı sağcı Cumhuriyetçi kanat "kapanmayı" harcama kesintileri için koz olarak kullanıyor

ABD Kongre'sinin Demokratların kontrolündeki Senato ile Cumhuriyetçilerin yönetimindeki Temsilciler Meclisi arasında bölünmüş olması ve Cumhuriyetçi aşırı sağcı muhafazakarların hükümetin kapanmasını bütçede harcama kesintileri için bir koz olarak kullanmak istemesi işleri zorlaştırıyor.

Cumhuriyetçiler harcama planları konusunda anlaşmazlık yaşarken, parti içindeki aşırı sağcı muhafazakar kesim harcama kesintilerinin yanı sıra Ukrayna'daki savaşa daha fazla fon sağlanmasının durdurulmasını istiyor.

ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Kevin McCarthy liderliğindeki uzlaşma girişimlerini reddeden bu grup, ılımlı Cumhuriyetçilerin geçici bütçeyi geçirmek için Demokratlarla anlaşmaya varmaları halinde McCarthy'yi devirme tehdidinde bulunuyor.

Herhangi bir bütçenin yasalaşması için Meclis'te onaylanmasının ardından Demokratların kontrolündeki Senato'dan geçmesi ve ardından ABD Başkanı Joe Biden tarafından imzalanması gerekiyor.

Hükümetin "kapanması" operasyonların çoğunun durması anlamına geliyor

Amerikan kanunlarına göre, Kongre, 1 Ekim'de başlayıp 30 Eylül'de sona eren mali yıl için kalıcı bütçeyi onaylayamazsa geçici bütçelerle aranın kapatılması gerekiyor. Geçici bütçenin de onaylanamadığı dönemlerde harcama yetkisini kaybeden federal kurumlar, geçici olarak faaliyetlerini durduruyor. Bu durum, mali yıl başlamadan hükümete fon sağlayacak bir yasanın geçirilmemesi halinde federal hükümetin operasyonlarının çoğunun durması anlamına geliyor.

Söz konusu durum tam anlamıyla bir ekonomik kriz oluşturmasa da ABD'de yaşamın federal hükümetle etkileşimde olduğu birçok bölümünde aksama yaşanması riski taşıyor.

Bu süreçte hayati olmayan kamu çalışanları zorunlu izne çıkarılırken, ABD ordusu, Merkezi İstihbarat Teşkilatı (CIA), Federal Soruşturma Bürosu (FBI) ve Ulusal Güvenlik Ajansı (NSA) gibi istihbarat kurumları, kamu hastanelerinde çalışan doktor ve hemşireler, havaalanları ve hapishanelerdeki güvenlik görevlileri gibi kamu çalışanları görevlerine devam ediyor.

"Hayati" personel kategorisinde yer alan bu çalışanlar, kapanma dönemlerindeki maaşlarını genellikle Kongre yeni bir bütçe geçirene kadar alamıyor.

En son Trump döneminde hükümet kapanmıştı

Her federal kurum, önceki kapatmalarda yayınlanan, Yönetim ve Bütçe Ofisi (OMB) tarafından koordine edilen yönergeleri izleyerek kendi kapatma planını izliyor. Planlar, ödenekler geri alınana kadar hangi hükümet faaliyetlerinin devam edemeyeceğini belirliyor.

Ülkede federal hükümetin bütçe krizleri nedeniyle zaman zaman "kapanması", dünyada başka örnekleri olmaması nedeniyle diğer ülkelerde yaşayanlara garip gelirken Amerikan halkının, ülke ekonomisine milyarlarca dolar zarar veren bu durumu bütçe konusundaki mevcut yasal düzenlemenin hayata geçtiği 1976'dan bu yana 21 kez belirli aralıklarla yaşadığı kayıtlarda yer alıyor.

Cumhuriyetçiler ve Demokratların anlaşamamasından ötürü meydana gelen kapanmaların ilki ABD'nin 38'inci Başkanı Gerald Ford döneminde gerçekleşmiş ve 11 gün sürmüştü. Federal hükümet, Ford'un görevi 1977’de devrettiği 39'uncu ABD Başkanı Jimmy Carter döneminde de beş kez kapanmıştı.

ABD'de federal hükümetin 8 yıllık başkanlık süresince 8 kez kapandığı 40'ıncı ABD Başkanı Ronald Reagan ise kapanmayı en çok tecrübe eden başkan olmuştu. Ülkenin eski başkanlarından George Bush ve Barack Obama birer kez, Bill Clinton da 2 kez hükümetin kapanmasını tecrübe etmişti.

Eski ABD Başkanı Donald Trump döneminde ise hükümet 3 kez kapanmış ve Aralık 2018'de başlayarak Ocak 2019'da biten son kapanma 35 gün sürerek ABD tarihinin en uzun süreli kapanması olmuştu.


ABD'nin Philadelphia kentinde birçok mağaza yağmalandı

(AA)
(AA)
TT

ABD'nin Philadelphia kentinde birçok mağaza yağmalandı

(AA)
(AA)

Philadelphia polisinden yapılan açıklamada, aralarında 18 yaşından küçüklerin bulunduğu bir grubun şehir merkezindeki teknoloji ürünlerinden giyime kadar çeşitli sektörlerden mağazaları yağmaladığı ve çıkan olaylarda bir güvenlik görevlisinin yaralandığı bildirildi.

Olaylara karışan çok sayıda kişinin gözaltına alındığı belirtilen açıklamada, yağmalamanın 14 Ağustos'ta Eddie Irizarry'nin polis tarafından öldürülmesiyle bağlantılı olmadığı öne sürüldü.

Irizarry, park halindeki aracının içinde otururken polis tarafından açılan 6 kurşunla yaşamını yitirmişti.

Savcılar, Irizarry'i yakın mesafeden vuran polis memuru Mark Dial'e birinci dereceden cinayet başta olmak üzere çeşitli suçlamalar yöneltmişti.

Yerel yargıç Wendy L. Pew, dün, Dial'in kendisini savunduğuna ve savcıların yönelttiği suçlamalarda yeterli kanıtın bulunmadığına hükmetmişti.


Biden'ın köpeği "Commander" bir Gizli Servis personelini daha ısırdı

Joe Biden (AA)
Joe Biden (AA)
TT

Biden'ın köpeği "Commander" bir Gizli Servis personelini daha ısırdı

Joe Biden (AA)
Joe Biden (AA)

CNN'in haberine göre, Beyaz Saray'da ve Başkan'ın evinin bulunduğu Delaware'de "Commander"ın, bir Gizli Servis personelini daha ısırmasıyla 11. ısırma vakası kayıtlara geçti.

Beyaz Saray'a 2021'de gelen Alman çoban köpeğinin, Ekim 2022'den Ocak 2023'e kadar en az 10 Gizli Servis personeline saldırdığı bildirilmişti.

"Commander"ın ısırma vakalarından birkaçının tıbbi müdahale gerektirdiği, Kasım 2022'de kollarına ve bacaklarına saldırdığı bir görevlinin hastaneye kaldırıldığı aktarılmıştı.

Beyaz Saray yetkilileri, ısırma hadiselerinin ardından Biden ailesinin, köpek için yeni bir eğitim üzerinde çalıştığını ve daha aktif olacağı alanlar hazırlandığını belirtmişti.

Biden'ın eşi Jill Biden'ın İletişim Direktörü Elizabeth Alexander, Beyaz Saray kompleksinin "evcil hayvanlar için stresli bir ortam" olduğuna dikkati çekerek, Biden ailesinin, durumu herkes için daha iyi bir hale getirmenin yollarını aradığını ifade etmişti.

İki yaşındaki Alman çoban köpeği "Commander", Biden'a kardeşi James Biden tarafından Aralık 2021'de hediye edilmişti.