70 yaşına girecek olan Putin’in hayatını şekillendiren 7 önemli olay

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (AFP)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (AFP)
TT

70 yaşına girecek olan Putin’in hayatını şekillendiren 7 önemli olay

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (AFP)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (AFP)

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, yarın yani 7 Ekim’de 70 yaşına girmiş olacak.
BBC, özellikle son dönemde küresel bir krize ve endişeye yol açması ışığında, Putin’in hayatında zihinsel oluşumuna ve düşünce dünyasına büyük katkı sağlayan 7 önemli anı ele aldı.

1-1964 yılında judoyu öğrendi
İkinci Dünya Savaşı sırasındaki 872 günlük kuşatmanın acı izlerini hala taşıyan Leningrad’da doğan Putin, okulda güçlü ve kavgacı bir çocuktu.
Putin’in en iyi arkadaşı, hiç kimseden korkmadığı için okuldaki herkesle kavga edebildiğini belirtmişti.
Ancak, bu zayıf ama agresif küçük çocuğun sokak çetelerinin istila ettiği bir şehirde yaşaması için dövüş sanatlarını öğrenmesi gerekiyordu.
Putin, 12 yaşında bir Rus savaş sanatı olan samboyu ve ardından judoyu öğrendi.

Azim ve disiplin sayesinde 18 yaşında judoda siyah kuşak sahibi oldu ve ulusal gençler turnuvasında üçüncülüğü elde etti.
O zamandan beri bu, Putin’in ataerkil egosunun şekillenmesine yardımcı oldu. Ayrıca her zaman tehdit altında olduğunu ve proaktif olarak savaşması ve kendisini savunması gerektiğini hissetmesini sağladı.
Putin bir konuşmasında, “Bir kişi kaçınılmaz bir savaştaysa, rakibinin ayakları üzerinde durmaması için ilk önce sert bir şekilde vurmalıdır” demişti.

2- 1968’de KGB’ye iş başvurusunda bulundu
Çoğu insan sorgulanma veya herhangi bir nedenle tutuklanma korkusuyla Leningrad’daki Sovyet gizli istihbarat servisi KGB karargahına gitmekten, hatta oradan geçmekten kaçınırken, Putin için durum çok farklıydı.
Putin, henüz 16 yaşındayken KGB binasına girdi ve o zamanlar buna oldukça şaşıran memura istihbarat servisi için nasıl çalışabileceğini sordu.
Putin’e ilk önce askerlik hizmetini yerine getirmesi veya bir diploma alması gerektiği söylendi. Bu yüzden hangi bölümü okumasının kendisine avantaj sağlayacağını bile sordu.
Putin’in aldığı cevap bir hukuk diplomasıydı ve o andan itibaren hukuk okumaya karar verdi.

Bu hedefini gerçekleştiren, Leningrad Devlet Üniversitesi’nde hukuk bölümünden mezun olan Putin KGB’ye katıldı.
Uzmanlara göre, Putin için KGB en büyük güçtü, partiyle hiçbir bağı olmayanlar için bile güvenlik ve terfi sağlardı.
KGB, aynı zamanda bir otorite figürü olma fırsatı da sunabilirdi.
Putin’in gençken izlediği casus filmleri hakkında söylediği gibi, ‘bir casus binlerce insanın kaderini belirleyebilirdi’.

3-Alman protestocular 1989’da KGB binasını basmaya çalıştı
Tüm umutlarına rağmen, Putin’in KGB’deki kariyeri başlarda hızla yükselmedi. Putin iyi bir iş çıkarıyor ama terfi alamıyordu.
Bu nedenle Almanca kursuna kaydoldu ve ardından 1985’te Dresden’deki KGB irtibat bürosuna atandı.
Ancak Kasım 1989’da Doğu Alman rejimi şok edici bir hızla parçalanmaya başladı.
5 Aralık 1989’da bir grup protestocu Dresden’deki KGB binasını kuşattı.

Putin acilen en yakın Kızıl Ordu karakolunu koruma talebinde bulunmak için aradı ve onlar çaresizce “Moskova’dan emir almadan hiçbir şey yapamayız. Moskova şu ana kadar sessiz” yanıtını verdi.
Putin, öfkeli kalabalıkla müzakere görevini üstlendi ve herhangi bir can kaybına yol açmadan kuşatmayı bitirmeyi başardı.
Bu durum Putin’in hayatını büyük ölçüde etkiledi.
Sonraki yaşamında merkezi otoritenin ani çöküş veya herhangi bir kuşatmaya maruz kalmaması için her şeyi yapmaya karar verdi.

4-1992 tarihli ‘Gıda Karşılığı Petrol’ anlaşması
Putin daha sonra Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla birlikte KGB’den ayrıldı, ancak hızla reformist St. Petersburg belediye başkanının asistanı olarak yeni bir işe başladı.
Ekonomi serbest düşüşteydi ve Putin, şehrin sakinlerine yardım etmek için bir anlaşmayı yönetmekten, petrol ve metalleri (100 milyon dolar değerinde) yiyecek için değiştirmekle görevlendirildi.
Aslında kimse yiyecek görmedi. Kısa süre sonra yapılan bir soruşturmaya göre Putin, arkadaşları ve şehrin gangsterleri parayı cebe indirdi.
Putin, siyasi etkinin para kazandıran bir şey olduğunu ve gangsterlerin yararlı müttefikler olabileceğini çabucak öğrendi.
Etraftaki herkes güç ve yetkisinden faydalanırken, o neden bunu yapmasın?

5-2008’de Gürcistan’ın işgali
Putin 2000 yılında Devlet Başkanı olduğunda, Batı ile ‘eski Sovyetler Birliği’ndeki nüfuz alanı da dahil olmak üzere’ olumlu ilişkiler kurmayı umuyordu. Ancak kısa süre sonra hayal kırıklığına uğradı ve Batı’nın aktif olarak Rusya’yı izole etmeye ve aşağılamaya çalıştığını düşündü.
Putin, dönemin Gürcistan Devlet Başkanı Mihail Saakaşvili’nin NATO’ya katılmaya kararlı olması ve Gürcistan’ın Rus destekli Güney Osetya’nın ayrılıkçı bölgesinin kontrolünü yeniden ele geçirme girişimine kızmıştı.
Rus ordusu, 5 gün içinde Gürcü ordusunu yendi ve bu durum Saakaşvili’yi aşağılayıcı bir barışa zorladı.

Batı bu durum karşısında çileden çıktı. Ancak bir yıl içinde ABD Başkanı Barack Obama, Moskova’ya 2018 Dünya Futbol Kupası’na ev sahipliği yapma hakkı verilen Rusya ile ‘ilişkileri sıfırlamayı’ teklif etti.
Putin bu durumu, zayıf ve değişken bir Batı’nın patlayabileceği, kızabileceği ve tehdit edebileceğinin, ancak çıkarları söz konusu olduğunda nihayetinde geri adım atabileceğinin bir işareti olarak gördü.

6-2011’den 2013’e Moskova’daki protestolar
2011 parlamento seçimlerinin hileli yapıldığına dair yaygın inanç, Putin’in 2012’de devlet başkanlığına aday olacağını açıklamasıyla daha da yoğunlaşan protestolara yol açtı.
Bu protestolar, Moskova’nın merkezindeki protestocularla dolu Bolotnaya Meydanı’na atıfta bulunarak ‘Bolotnaya protestoları’ olarak biliniyordu.
Protestolar, Putin döneminin en büyük halk isyanını temsil ediyordu.

Rus lider, protestoların Washington tarafından başlatıldığına, teşvik edildiğine ve yönetildiğine inanıyor ve bundan o zamanki ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’ı sorumlu tutuyordu.
Özellikle Putin o zamandan beri Batı’nın kendisini tehdit ettiğini ve onu herhangi bir şekilde devirmek istediğini ve aslında savaşta olduğunu hissetti.

7-Koronavirüs izolasyonu
Yeni tip koronavirüs salgını tüm dünyayı kasıp kavururken, Putin olağanüstü bir izolasyona girdi.
Onu görmeye gelen herkes iki hafta karantinaya alındı ​​ve ardından mikropları öldürmek için ultraviyole ışıkla ışınlanmış ve dezenfektan püskürtülmüş bir koridordan geçmek zorunda kaldı.
Bu süre zarfında, Putin ile yüz yüze görüşebilecek müttefikler ve danışmanların sayısı önemli ölçüde azaldı.

Bu, Putin’in yetkililer ve danışmanlarla daha az görüşmesine ve dolayısıyla bir kriz veya sorun hakkında alternatif görüşleri daha az dinlemesine neden oldu.
Uzmanlar, o zamandan beri Putin’in tek başına düşünmeye ve kimseye danışmadan karar vermeye alıştığını söylüyor.
Onların görüşüne göre, Putin tüm varsayımlarının doğru ve tüm önyargılarının haklı olduğuna inandı ve Ukrayna’yı işgal kararını da böyle aldı.



Gana Cumhurbaşkanı Akufo-Addo'dan Afrika'da darbeler ve terörizmle mücadele için destek çağrısı

Nana Akufo-Addo (AA)
Nana Akufo-Addo (AA)
TT

Gana Cumhurbaşkanı Akufo-Addo'dan Afrika'da darbeler ve terörizmle mücadele için destek çağrısı

Nana Akufo-Addo (AA)
Nana Akufo-Addo (AA)

Akufo-Addo, New York'taki Birleşmiş Milletler (BM) 78. Genel Kurulunda yaptığı konuşmada, Sahel'deki istikrarsızlığın Batı Afrika ülkelerini ciddi bir siyasi baskı ve ekonomik gerilim altına soktuğunu belirtti.

Uluslararası topluma Sahel'deki terörizm ve kıta genelinde yaygınlaşan darbelerle mücadelede Afrika'ya destek olma çağrısında bulunan Akufo-Addo, kıtadaki birçok ülkenin, teröristler yüzünden geniş topraklar kaybettiğini, bazılarının da darbelerle karşı karşıya olduğunu ifade etti.

Akufo-Addo, Batı Afrika'da, karşılaştıkları çok zor koşullar altında, terörizmle başa çıkmak için ellerinden gelenin en iyisini yapmaya çalıştıklarını kaydederek, uluslararası toplumun, bu sorunlarla başa çıkma çabalarını baltalamak yerine desteklemesi halinde çatışmaların daha tatmin edici bir şekilde çözüleceğine inandıklarını ifade etti.

Afrikalıların İkinci Dünya Savaşı'nda Avrupa ve müttefiklerini savunmak için savaştıklarına işaret eden Akufo-Addo, dünyanın, ihtiyaç duydukları anda karşılık verme zamanının kesinlikle geldiğini söyledi.


ABD Senatosu yeni Genelkurmay Başkanı’nın atanmasını onayladı

General Charles Brown, yeni Genelkurmay Başkanı olarak onaylandı. (EPA)
General Charles Brown, yeni Genelkurmay Başkanı olarak onaylandı. (EPA)
TT

ABD Senatosu yeni Genelkurmay Başkanı’nın atanmasını onayladı

General Charles Brown, yeni Genelkurmay Başkanı olarak onaylandı. (EPA)
General Charles Brown, yeni Genelkurmay Başkanı olarak onaylandı. (EPA)

ABD Senatosu dün (çarşamba), bir Cumhuriyetçi senatörün, atamanın onaylanmasını aylarca engellemesinin ardından General Charles Brown'un ABD Silahlı Kuvvetleri Genelkurmay Başkanı olarak atanmasını onayladı.

ABD Başkanı Joe Biden geçtiğimiz mayıs ayında, Afrika kökenli Amerikalı generalin Genelkurmay Başkanı olarak atandığını duyurdu ve bu ismin askeri niteliklerine ve kişisel değerlerine, özellikle de ırkçılığa karşı mücadeleye katılımına dikkat çekti. Ancak bu atamanın diğer 300'den fazla atama gibi ABD Senatosu'nda onaylanması, ABD Savunma Bakanlığı’nın (Pentagon) kadın askeri personelin alınmasına ilişkin politikasını protesto etmek amacıyla, Senatör Tommy Tuberville tarafından engellendi.


Rusya Devlet Başkanı Putin'den, Çin'e "tek kutuplu hegemonyaya direnme" çağrısı

Vladimir Putin (AA)
Vladimir Putin (AA)
TT

Rusya Devlet Başkanı Putin'den, Çin'e "tek kutuplu hegemonyaya direnme" çağrısı

Vladimir Putin (AA)
Vladimir Putin (AA)

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Birleşmiş Milletler (BM) 78. Genel Kurulu çerçevesinde Rusya-Ukrayna Savaşı'na dair tartışmaların sürdüğü günlerde, Çin-Rusya Stratejik Güvenlik İstişareleri için ülkesini ziyaret eden Çin Dışişleri Bakanı Vang Yi ile St. Petersburg'da görüştü.

Çin Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamaya göre, Putin, görüşmede "tek kutuplu hegemonyaya ve kamplar arası cepheleşmeye direnme" çağrısı yaparken, "stratejik işbirliğini derinleştirme" mesajı verdi.

Çin Devlet Başkanı Şi Cinping'in martta Moskova'ya yaptığı ziyareti "çağ açan" olarak tanımlayan Putin, "Mevcut uluslararası durum, Devlet Başkanı Şi Cinping'in 'dünyanın yüzyıldır görülmeyen değişimlerden geçtiğine' dair stratejik hükmünü doğruluyor" dedi.

Putin, iki ülke liderlerinin ziyarette vardığı mutabakatın başarıya ulaştığını, Rusya ile Çin arasındaki farklı alanlarda temasların ve işbirliğinin olumlu sonuçlar ürettiğini belirterek, şu ifadeleri kullandı:

Rusya, bu yılın başından itibaren, ABD ve Batı'nın tek taraflı yaptırımlarının etkilerinin üstesinden geldi, ekonomi yeniden büyüme doğrultusuna girdi ve farklı işlevlerin işleyişi normale döndü.

Rusya ve Çin'in ortak çabalarıyla BRICS'in genişleme yönünde başarılı bir adım attığını ve bunun işbirliğini yeni bir seviyeye taşıyacağına inandığını dile getiren Putin, "Rusya, Çin ile Şanghay İşbirliği Örgütü ve BRICS gibi çok taraflı çerçevelerde yakın koordinasyonu sürdürerek tek kutuplu hegemonyaya ve kamplar arası cepheleşmeye direnmeye, uluslararası barışı ve adaleti korumaya hazır" değerlendirmesinde bulundu.

Çin ile "stratejik planlamayı güçlendirmeyi" ve "pragmatik işbirliğini derinleştirmeyi" istediklerine işaret eden Putin, Rusya'nın, Çin'in Kuşak ve Yol Girişimi'ni desteklediğini, bunu bozmaya ve karalamaya yönelik çabalara karşı çıktığını dile getirdi. Putin, Avrasya Ekonomik Birliği ile Kuşak ve Yol arasında bağlantıyı güçlendirerek bölgesel bütünleşmeyi teşvik edeceklerini vurguladı.

"Hegemonyaya karşı hoşnutsuzluk artıyor"

Vang Yi de Devlet Başkanı Şi'nin "dünyanın yüzyılda görülmeyen değişim dönemine girdiği" vurgusunu yineleyerek, "Kaotik uluslararası durum karşısında dünya giderek çok kutuplu hale geliyor ve ekonomik küreselleşme karşı eğilimlere rağmen ilerliyor. Tek taraflı yaptırımlar sürdürülebilir değil ve hegemonyaya karşı hoşnutsuzluk artıyor" dedi.

Rusya ve Çin'in, BM Güvenlik Konseyinin daimi üyeleri olarak dünyada kalkınmayı ve ilerlemeyi teşvik etme sorumluluğu olduğuna dikkati çeken Vang, "Çok taraflı stratejik koordinasyonu sürdürmeli, iki ülkenin meşru haklarını ve çıkarlarını korumalı ve uluslararası düzenin daha adil ve akılcı bir doğrultuya girmesi için çaba göstermeliyiz" ifadelerini kullandı.

Ziyareti sırasında Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ve Güvenlik Konseyi Sekreteri Nikolay Patruşev ile yaptığı görüşmelerde farklı alanlarda işbirliği konularını ele aldıklarını belirten Vang, Rusya ile "stratejik güvenin geliştirilmesi" ve "pratik işbirliğinin derinleştirilmesi" için birlikte çalışmaya hazır olduklarını vurguladı.

Ukrayna sorunu

Putin ve Vang'ın, görüşmede uluslararası ve bölgesel durum hakkında da görüş alışverişinde bulunduğunu belirten Çin tarafı, "Putin'in, Rusya'nın Ukrayna sorununu diyalog ve müzakereyle çözmeyi istediğini yinelediğini" aktardı.

Vang'ın Moskova'daki temasları ve Putin ile görüşmesi, New York'ta düzenlenen 78. BM Genel Kurulu marjında bir araya gelen G7 (Grup 7) Dışişleri bakanlarının, yayımladıkları ortak açıklamada Rusya-Ukrayna Savaşı'nın sonlandırılması için Moskova'ya çağrı yapmasının ardından geldi.

ABD, Kanada, İngiltere, Almanya, Fransa, İtalya ve Japonya'nın oluşturduğu G7 ülkelerinin Dışişleri bakanları, 18 Eylül'de yayımladıkları ortak açıklamada, Rusya'ya "Ukrayna'daki tüm askerlerini ve harp donanımlarını derhal ve koşulsuz olarak çekmesi" çağrısında bulunmuştu.

Çin'in ABD ile jeostratejik rekabetinin ve bölgesel gerilimlerin arttığı bir dönemde başlayan Rusya-Ukrayna Savaşı'nın, Pekin yönetimini, "ortak düşman" algısıyla, benzer meydan okumalarla karşı karşıya olan Moskova ile yakınlaştırdığı gözleniyor.

ABD ve Avrupa, Rusya'ya savaşta silah desteği sağlamaması yönünde Çin'i uyarırken, Pekin, doğrudan silah satışı yapmasa da Moskova ile ortak devriye, askeri tatbikatlar ve personel eğitimi dahil savunma alanındaki işbirliğini ve BM Güvenlik Konseyi ile diğer platformlarda diplomatik ve söylem düzeyinde desteğini sürdürüyor.

Devlet Başkanı Şi Cinping'in martta Moskova'ya yaptığı ziyarette, iki ülke liderleri, Çin ile Rusya arasındaki "kapsamlı stratejik ortaklık koordinasyonunu" derinleştirme konusunda mutabakata varmıştı.

Şi, üç günlük ziyaretinin ardından veda ederken Putin'e hitaben, "Şu anda dünya yüzyılda bir görülecek bir değişimden geçiyor ve bu değişime biz yön veriyoruz" ifadelerini kullanmıştı.


Dağlık Karabağ’da açılan ateş sonucu iki Rus barış gücü öldü

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters
TT

Dağlık Karabağ’da açılan ateş sonucu iki Rus barış gücü öldü

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

Alemu’l-Arabi Haber Ajansı’na (AWP) göre, Rusya Savunma Bakanlığı, Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki tartışmalı Dağlık Karabağ bölgesinde açılan ateş sonucu iki Rus barış gücünün öldüğünü duyurdu.

Şarku’l Avsat’ın Sputnik’ten aktardığı haberde ise Canyatak yerleşim birimi yakınlarında Rus Barış Gücüne ait UAZ Patriot aracına ateş açıldığı belirtildi.

Bakanlığın açıklamasında, ateş sonucu arabadaki askerlerin yaşamlarını yitirdiği kaydedildi.

Öte yandan Kremlin, Dağlık Karabağ krizini Azerbaycan’ın ‘iç meselesi’ olarak değerlendirdi.

Kremlin Sözcüsü Dmitry Peskov, “Karabağ’ın Azerbaycan’ın iç meselesi olduğuna şüphe yok. Azerbaycan, Ermenistan’ın tanıdığı kendi topraklarında hareket ediyor” dedi.

Azerbaycan Savunma Bakanlığı, dün Karabağ’da ateşkes anlaşmasına varıldığını duyururken, ayrılıkçı Ermeniler, Rus barışı koruma komutanlığının sunduğu ateşkes teklifini kabul ettiklerini bildirdi.

Rus barışı koruma güçleri ise henüz ateşkesin herhangi bir şekilde ihlal edilmediğini belirtti.


ABD'den Hindistan'a Sih örgütü liderinin ölümüyle ilgili soruşturmada Kanada ile işbirliği çağrısı

(AA)
(AA)
TT

ABD'den Hindistan'a Sih örgütü liderinin ölümüyle ilgili soruşturmada Kanada ile işbirliği çağrısı

(AA)
(AA)

Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Stratejik İletişim Koordinatörü John Kirby, günlük çevrim içi basın toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Kanada Başbakanı Justin Trudeau'nun, Nijjar'ın öldürülmesinin arkasında Yeni Delhi hükümetinin olduğu iddiasıyla ilgili Kirby, "derin endişe" duyduklarını belirterek, Kanadalı yetkililerle konuya ilişkin yakın temasta olduklarını bildirdi.

Kirby, Nijjar'ın öldürülmesinin "ciddi" bir mesele olduğunu söyleyerek, Kanada'nın konuyla ilgili soruşturmasının engellenmeden ilerlemesi ve faillerin adalet önüne çıkarılması gerektiğini dile getirdi.

Bu kapsamda Hindistan'ı tam teşekküllü işbirliği yapmaya çağıran Kirby, diğer yandan soruşturma sonuçlanmadan spekülasyon yapmak istemediğini kaydetti. Kirby, Hindistan'ın stratejik bir ortak olduğu mesajını yineledi.


Hollanda'da devletin Müslümanları ve İslami kurumları gizlice araştırdığı ortaya çıktı

(AA)
(AA)
TT

Hollanda'da devletin Müslümanları ve İslami kurumları gizlice araştırdığı ortaya çıktı

(AA)
(AA)

Hollanda Sosyal İşler ve Çalışma Bakanı Karien van Gennip, Temsilciler Meclisine yazdığı mektupta, geçmiş yıllarda Sosyal İşler ve Çalışma Bakanlığı tarafından ülkede yaşayan Müslüman topluluklar arasındaki kişiler, kurumlar ve ağlarla ilgili habersiz araştırmalar yapıldığının tespit edildiğini belirtti.

Van Gennip mektupta, ülkede yaşayan Müslümanların ve İslami kurumların gizlice araştırılmasından dolayı üzüntü duyduğunu ve bundan, gelecek için ders çıkardığını ifade etti.

Bakanlığın kişi ve kurumlarla ilgili yaptığı araştırmanın şeffaf bir şekilde yapılmadığını vurgulayan van Gennip, kişi veya kurumlar hakkında haklı bir gerekçe ve hukuki dayanak olmaksızın araştırma yapılmasını şiddetle reddettiğini kaydetti.

Van Gennip, bazı araştırmalar için dışarıdan uzmanlar görevlendirildiğini belirterek araştırmaların bir kısmında kişisel verilerin işlendiğine, Bakanlığın bu görev için kişisel verileri işlemesine yönelik herhangi bir yasal dayanağı bulunmadığına dikkati çekti.

Toplanan kişisel verilerin 1 Nisan 2024 tarihinden itibaren imha edileceğini kaydeden van Gennip, verilerinin Bakanlığın dosyasında işlenip işlenmediğini öğrenmek isteyenlerin bizzat kurumlarına başvurabileceklerini belirtti.

Bazı belediyeler, camileri ve Müslümanlara ait kurumları gizlice araştırmıştı

Hollanda'da geçen yıl, bazı belediyelerin özel şirketler aracılığıyla camiler ve Müslümanlara ait kurumlar hakkında gizli araştırma yürüttüğü ortaya çıkmıştı.

Hollanda Güvenlik ve Terörle Mücadele Kurumunun (NCTV) belediyeler aracılığıyla finanse ettiği araştırmanın, NTA (Nuance door Training en Advies) adlı özel firma aracılığıyla yaptırıldığı belirtilmişti.

Camilerde araştırma yapan NTA çalışanlarının kendilerini cemaatten biri ya da ziyaretçi olarak tanıttıkları, inceleme sırasında cemaatten birçok kişiyle kimliklerini açıklamadan görüştükleri kaydedilmişti.

NTA'nın özellikle imamların ve yöneticilerin geçmişleri, nereden geldikleri ve nerelerde eğitim gördüklerine ilişkin bulguları belediyelere "gizli bilgi" olarak raporladığı aktarılmıştı.


Kolombiya'da polis karakolu ve askeri üslere eş zamanlı bombalı saldırılar yapıldı

(AA)
(AA)
TT

Kolombiya'da polis karakolu ve askeri üslere eş zamanlı bombalı saldırılar yapıldı

(AA)
(AA)

Cauca'nın kuzeyindeki Buenos Aires, Corinto, Suarez ve Santander de Quilichao kasabalarında, polis karakolları ve askeri üsler bomba yüklü araçlarla ve patlayıcı maddelerle hedef alındı.

Cauca Valisi Elias Larrahondo Carabali yerel bir televizyon kanalına yaptığı açıklamada, aynı anda birçok saldırı düzenlendiğini belirtti.

Carabali "Saldırılardan hastane ve okullar da etkilendi. Henüz ölü ve yaralı sayısıyla ilgili elimizde net bir bilgi yok" ifadesini kullandı.

Bölgeye çok sayıda ambulans ve arama kurtarma ekibi sevk edildi.

Saldırılarda, çok sayıda ölü ve yaralı olduğu değerlendiriliyor.

Henüz kimsenin üstlenmediği saldırılara ilişkin geniş çaplı soruşturma başlatıldı.

Saldırının, bölgede etkili olduğu bilinen eski Kolombiya Devrimci Silahlı Güçleri (FARC) mensuplarınca düzenlendiği düşünülüyor.


Güney Afrika'da uyuşturucu içeren kekten zehirlenen 90 ilkokul öğrencisi hastaneye kaldırıldı

(AA)
(AA)
TT

Güney Afrika'da uyuşturucu içeren kekten zehirlenen 90 ilkokul öğrencisi hastaneye kaldırıldı

(AA)
(AA)

Gauteng Eyaleti Eğitim Departmanı Sözcüsü Steve Mabona, yaptığı açıklamada, Soshanguve'deki Pulamadibogo İlkokulu'ndaki 90 öğrencide, bir sokak satıcısından aldıkları kekleri yedikten sonra mide bulantısı, mide ağrısı ve kusma gibi zehirlenme belirtileri görüldüğünü ifade etti.

Mabona, eğitimcilerin, sınıftaki öğrencilerin tuhaf davranışlarına şahit olduktan sonra destek için hemen acil servisleri aradıklarını söyledi.

Öğrencilerin çeşitli hastanelerde müşahede altına alındığını dile getiren Mabona, öğrencilerin yedikleri keklerde esrar bulunduğunun tespit edildiğini belirtti.

Mabona, polisin sokak satıcısının kimliğini tespit ettiğini ve konuya ilişkin soruşturma başlattığını kaydetti.


Azerbaycan: Karabağ'da açılan ateş sonucu Rus askerleri öldü

(AA)
(AA)
TT

Azerbaycan: Karabağ'da açılan ateş sonucu Rus askerleri öldü

(AA)
(AA)

Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamada, Canyatak yerleşim birimi yakınlarında Rusya Barış Gücüne ait UAZ Patriot aracına ateş açıldığı belirtildi. Açıklamada, ateş sonucu arabadaki askerlerin yaşamlarını yitirdiği kaydedildi.

Olayın açığa kavuşturulması için Azerbaycan ve Rusya'nın soruşturma makamlarının bölgede işbirliği içerisinde çalıştığı belirtilen açıklamada, Rusya Federasyonu Savunma Bakanlığına, Rus Barış Gücü komutanlığına, ölen askerlerin aile ve yakınlarına Azerbaycan'ın taziyeleri iletildi.

Açıklamada, ölen asker sayısı ve ateşin kimin tarafından açıldığı hususunda bilgi paylaşılmadı.


Türkiye, Yemen'de barış sürecini ilerletmeye yönelik görüşmeleri memnuniyetle karşılıyor

(AA)
(AA)
TT

Türkiye, Yemen'de barış sürecini ilerletmeye yönelik görüşmeleri memnuniyetle karşılıyor

(AA)
(AA)

Dışişleri Bakanlığı, konuyla ilgili yazılı açıklama yaptı.

Açıklamada, Yemen'de barış sürecini ilerletmeye yönelik, Umman'ın da katılımıyla Suudi Arabistan'ın ev sahipliğinde Riyad'da gerçekleştirilen görüşmelerin memnuniyetle karşılandığı belirtilerek, "Tüm tarafları, Yemen'de kalıcı çözüme ulaşılmasını teminen, barış sürecine yapıcı bir şekilde destek vermeye davet ediyoruz" ifadeleri kullanıldı.

Açıklamada ayrıca Türkiye'nin "kardeş Yemen'in ulusal birliği ve toprak bütünlüğünün" muhafazasını desteklemeyi kararlılıkla sürdüreceği vurgulandı.

Yemen'deki iç savaş ve siyasi çözüm çabaları

Yemen'de İran destekli Husiler, Eylül 2014'ten bu yana başkent Sana ve bazı bölgelerin denetimini elinde bulunduruyor. Suudi Arabistan öncülüğündeki koalisyon güçleri ise Mart 2015'ten itibaren Husilere karşı Yemen hükümetine destek veriyor.

Yemen'de 9 yıldır süregelen krizi sona erdirecek kapsamlı bir anlaşmanın hazırlanması için Suudi Arabistan ve Umman aylardır Yemen hükümeti ile Husiler arasında arabuluculuk yapıyor.