Salon bitkisi, robotik koluyla bir palayı hareket ettirdi

"Bitki Palası", filodendron adlı yaygın bir salon bitkisinden gelen sinyalleri okuyarak çalışıyor

Robotik bir kol için "beyin" görevi gören canlı bir bitki, "Bitki Palası" adlı kurulumun parçası olarak bir palayı kullandı (David Bowen/Vimeo/Ekran Görüntüsü)
Robotik bir kol için "beyin" görevi gören canlı bir bitki, "Bitki Palası" adlı kurulumun parçası olarak bir palayı kullandı (David Bowen/Vimeo/Ekran Görüntüsü)
TT

Salon bitkisi, robotik koluyla bir palayı hareket ettirdi

Robotik bir kol için "beyin" görevi gören canlı bir bitki, "Bitki Palası" adlı kurulumun parçası olarak bir palayı kullandı (David Bowen/Vimeo/Ekran Görüntüsü)
Robotik bir kol için "beyin" görevi gören canlı bir bitki, "Bitki Palası" adlı kurulumun parçası olarak bir palayı kullandı (David Bowen/Vimeo/Ekran Görüntüsü)

Bir mucit, canlı bir bitki tarafından üretilen sinyallerle kontrol edilen palalı robotik bir kol tasarladı.
"Bitki Palası" diye adlandırılan türünün ilk örneği kurulum, filodendron adlı yaygın bir salon bitkisinden gelen elektrik sinyallerini, bitkinin yapraklarına takılan sensörler aracılığıyla okuyarak çalışıyor.
Bu sinyaller daha sonra kol için gerçek zamanlı hareketlere çevriliyor, böylece bitki, kontrolündeki silahı saplayabiliyor, dilimleme hareketi yapabiliyor ve savurabiliyor.
The Independent'ta yer alan habere göre, tasarımcı David Bowen, Bitki Palası'nı, bir bitkinin bir robot için nasıl "beyin" görevi görebileceğinin göstergesi olarak kurdu ve bitkinin, sadece birkaç yıl önce teknolojik açıdan imkansız olan bir yolla dünyayla etkileşime girmesini sağladı.
Bowen, teknolojinin sergilendiği bir videonun açıklamasında, "Sistem, bitkinin yaprakları boyunca değişen direnç sinyallerini okumak için bitkiye bağlı açık kaynaklı bir mikro denetleyici kullanıyor" dedi.

"Özel bir yazılım kullanılarak, bu sinyaller pala tutan bir endüstriyel robotun eklemlerinin hareketleriyle gerçek zamanlı eşleştiriliyor. Bu şekilde, palanın hareketleri bitkiden gelen girdilere göre belirleniyor."
İlk olarak Designboom'un haberleştirdiği icat, tipik olarak insanlardan ve diğer hayvanlardan gelen sinyallere ve mimiklere odaklanan, otonom olarak kontrol edilen robotlardan oluşan ve gelişmekte olan alanın bir parçasını teşkil ediyor.

Bu yıl kısmen felçli bir adam, bir beyin-bilgisayar arayüzüne bağlı robotik bir kol kullanarak 30 yıldır ilk kez bir bakıcının yardımı olmadan beslenebilmişti.
Adam, yiyecekleri kesip ağzına getirmek için sadece zihnini kullanarak ayrı robotik kolların tuttuğu bir bıçak ve çatalı kontrol edebilmişti.
ABD'deki John Hopkins Uygulamalı Fizik Laboratuvarı'nda sistemi inşa eden ekip, şu anda ampute bireylerin hayalet uzuvlarının hislerini, robotik bir protezde gerçek hareketlere dönüştürmesine olanak tanıyabilecek daha da gelişmiş bir versiyonunu geliştiriyor.



Örümcekler okyanuslardan çıkmış olabilir

Arizona Üniversitesi araştırmacıları, daha önce at nalı yengeçlerinin atası olduğuna inanılan ve soyu tükenmiş bir Kambriyen türü olan Mollisonia symmetrica'nın fosilleşmiş beynini inceledi (Nick Strausfeld/Arizona Üniversitesi Sinirbilim Bölümü)
Arizona Üniversitesi araştırmacıları, daha önce at nalı yengeçlerinin atası olduğuna inanılan ve soyu tükenmiş bir Kambriyen türü olan Mollisonia symmetrica'nın fosilleşmiş beynini inceledi (Nick Strausfeld/Arizona Üniversitesi Sinirbilim Bölümü)
TT

Örümcekler okyanuslardan çıkmış olabilir

Arizona Üniversitesi araştırmacıları, daha önce at nalı yengeçlerinin atası olduğuna inanılan ve soyu tükenmiş bir Kambriyen türü olan Mollisonia symmetrica'nın fosilleşmiş beynini inceledi (Nick Strausfeld/Arizona Üniversitesi Sinirbilim Bölümü)
Arizona Üniversitesi araştırmacıları, daha önce at nalı yengeçlerinin atası olduğuna inanılan ve soyu tükenmiş bir Kambriyen türü olan Mollisonia symmetrica'nın fosilleşmiş beynini inceledi (Nick Strausfeld/Arizona Üniversitesi Sinirbilim Bölümü)

Erin Keller Son dakika haberleri ve gündem muhabiri 

Arizona Üniversitesi araştırmacıları, daha önce at nalı yengeçlerinin atası olduğuna inanılan ve soyu tükenmiş bir Kambriyen türü olan Mollisonia symmetrica'nın fosilleşmiş beynini inceledi (Nick Strausfeld/Arizona Üniversitesi Sinirbilim Bölümü)

500 milyon yıllık bir fosilin analizine dayanan yeni araştırma, örümcekler ve diğer araknidlerin denizden gelmiş olabileceğini öne sürüyor.

Bilim dergisi Current Biology'de salı günü yayımlanan araştırmaya göre, "mükemmel şekilde korunmuş" örnek, bu canlıların kara hayatına uyum sağlamadan önce yüzdüğü fikrini destekliyor.

Arizona Üniversitesi'ndeki araştırmacılar, bir zamanlar at nalı yengeçlerinin atası olduğu düşünülen ve nesli tükenmiş bir Kambriyen dönemi türü olan Mollisonia symmetrica'nın fosilleşmiş beynini analiz etti. Bununla birlikte çalışma, bu canlının sinir yapısının modern örümcekler ve akrabalarına daha çok benzediğini ortaya koydu ki bu da araknidlerle daha önce düşünülenden daha yakın bir evrimsel bağa sahip olduğunu işaret ediyor.

Mollisonia'nın vücudunun prosoma adı verilen ön kısmı, beş çift uzantıyı kontrol etmek üzere yayılan bir sinir demetleri örüntüsüne sahip. İlaveten örümceklerde ve diğer araknidlerde bulunan dişlere benzeyen bir çift kıskaç benzeri "pençelere", bölünmemiş beyninden kısa sinirler uzanır.

Araştırmacılar, fosilin bir ilk araknid olarak tanımlanmasını sağlayan en önemli özelliğin, beyninin benzersiz organizasyonu olduğunu söyledi: Modern kabuklular, böcekler, çıyanlar ve at nalı yengeçlerinde görülen önden arkaya düzenlemenin tersi, bu fosilin beyninde var.  

Arizona Üniversitesi'nde ders veren Nick Strausfeld başyazarı olduğu araştırma hakkında yaptığı açıklamada, fosilin beyninin modern örümceklere benzer şekilde "geriye doğru çevrilmiş" gibi göründüğünü söyledi.

Bu arkadan öne beyin düzenlemesi, hareket kontrolünü artıran sinir kısayolları sağlayan, çok önemli bir evrimsel adaptasyon olabilir.

Araştırmaya göre bu keşif, çeşitlenmenin yalnızca ortak bir atanın karaya geçişinden sonra gerçekleştiğine dair yaygın inancı sorgulanmasına neden oluyor. Daha önceki fosil kanıtları, araknidlerin yalnızca karada yaşayıp evrimleştiğini öne sürüyordu.

Görsel kaldırıldı.Mollisonia'nın vücudunun ön kısmı ya da prosoma, beş çift uzantıyı kontrol etmek üzere yayılan bir sinir demetleri düzenine sahip (Nick Strausfeld/Arizona Üniversitesi Sinirbilim Bölümü)


Strausfeld, "Araknidlerin ilk ne zaman ve nerede ortaya çıktığı, atalarının ne tür keliserliler olduğu ve bunların at nalı yengeçleri gibi deniz türü veya yarı sucul olup olmadığı hala şiddetle tartışılıyor" dedi.

Mollisonia benzeri araknidler karadaki yaşama adapte olurken, muhtemelen ilk böcekler ve kırkayaklarla beslendi. Bu ilk araknidler, önemli bir savunma mekanizması olan böcek kanatlarının evrimini de etkilemiş olabilir.

Araştırmacılar, Mollisonia'nın soyunun muhtemelen örümceklere, akreplere, böğlere, kırbaç akreplerine ve kamçılı akreplere yol açtığını söylüyor.

Independent Türkçe, independent.co.uk/news