Pakistan'da aşı karşıtı fetvalar artınca çocuk felci hortladı

Ezher aşı karşıtı fetvaları ‘çocuk haklarının ihlali’ olarak değerlendiriyor

 Pakistan’da çocuk felcine karşı yürütülen aşı kampanyaları (AFP)
Pakistan’da çocuk felcine karşı yürütülen aşı kampanyaları (AFP)
TT

Pakistan'da aşı karşıtı fetvalar artınca çocuk felci hortladı

 Pakistan’da çocuk felcine karşı yürütülen aşı kampanyaları (AFP)
Pakistan’da çocuk felcine karşı yürütülen aşı kampanyaları (AFP)

Pakistan 2022 başında, 2021’i çocuk felci vakasının olmadığı yıl olarak kutladı. Ancak, Afganistan ile birlikte ‘hastalığın hala var olduğu son iki ülke’ olarak sınıflandırılan Pakistan’ın bu başarısı uzun sürmedi.
Pakistan’daki sağlık yetkilileri, çocuk felci aşılarını haram olarak gören fetvaların artışına tanık oldu. Söz konusu fetvalar, görünüşe göre Pakistan Talibanı’nın (TTP) yeniden ortaya çıkmasıyla tekrar yayılmaya başladı. Afganistan Talibanı ile ortak kökleri olan hareket 2014 yılında yenilgiye uğratılmıştı ancak Afganistan’da Taliban’ın tekrar iktidara gelmesinin ardından 2020 yazında Pakistan’da yeniden faaliyetlerine başladı. Faaliyetlerine yeniden başlamasıyla, Pakistan’da 1994’ten beri var olan ve yaklaşık 260 bin kişinin çalışmalara katıldığı aşı kampanyaları, çocuk felci aşılarını ‘bir Batı komplosu’ olarak nitelendiren eski fetvalar tekrar gündem oldu.
Şarku’l Avsat’ın Fransız haber ajansı AFP’den aktardığı habere göre Ulusal Polio Eradikasyon Programı Başkanı Dr. Shahzad Baig, 28 Ocak’ta yaptığı açıklamada, özellikle kırsal alanlarda katı din adamları tarafından desteklenen ve aşı ekiplerinin casus oldukları, aşıların kısırlığa yol açtığı veya domuzdan elde edilen malzemeleri içerdiği gibi birçok komplo teorisinin ortaya atıldığını belirtti.
İngiltere’de Lancaster Üniversitesi’nde sosyal bilimler araştırmacısı olan Müftü Osman Murafiya’nın Ocak 2020’de Journal of the British Islamic Medical Association dergisinde yayınlanan “Aşılar: İslami Perspektiften Dini ve Kültürel Argümanlar” başlıklı araştırmasına göre, yeniden ortaya çıkan bu eski fetvalar, emekli bir İngiliz psikiyatrist olan Dr. Abdulmecid Katmi tarafından 2011’de dile getirilen aşı karşıtı iddialara dayanıyordu. Çocukların aşılanmasının bir tür ‘tıbbi istismar’ olduğunu savunan Katmi, kas içi aşıların çocuklarda doğrudan bağışıklık sisteminin kalıcı kaybına yol açabileceğine zira aşılamanın ‘öldürücü kusurları olan bir müdahale sistemi’ olduğuna inanıyor. Katmi’nin bu fikirleri, kendisinin görüşlerini ele alan kitapçıklarda yayınlandı. Bunun sonucunda Pakistan’da, aşı karşıtı kampanyalar ortaya çıktı. Bu bağlamda, çocuk felci aşısı yapmaya çalışan sağlık çalışanlarını öldürüyorlardı.
Murafiya yaptığı çalışmada, daha sonra El-Ezher’in konuya müdahale ettiğini ve 2013 yılında Pakistan’da İslamabad’da yer alan Uluslararası İslam Üniversitesi ile işbirliği içinde, ‘İslam Işığında Çocuk Felcinin Ortadan Kaldırılması’ konulu toplantılar düzenlendiğini belirtti.
Toplantılara katılanlar, Pakistan’da bulunan ağız yolundan kullanılan aşının herhangi bir haram içerik içermediği sonucuna vardı. Ayrıca aşıların kısırlığa, erken ergenliğe veya başka sağlık bozukluklarına yol açan herhangi bir içerik de içermediği vurgulandı.
Bu toplantıların ardından, İslam Üniversitesi (Daru’l Ulum Hakkaniye Üniversitesi) tarafından Müslüman doktorların tavsiyeleri ışığında aşıların yapılmasına izin veren bir fetva yayınlandı.
Benzer şekilde, Karaçi’deki İslami İlimler Üniversitesi’nden Müftü Muhammed Naim “Çocuk felci aşıları ile ilgili olarak, geçmişte aşı hakkında şüphelerim vardı ancak artık yok, aşı çocukları ömür boyu sürecek sakatlıklardan kurtarıyor” ifadelerini kullandı.
2014 Şubat ayında, Uluslararası İslami Fıkıh Akademisi (IIFA), İslam Kalkınma Bankası ve İslam İşbirliği Teşkilatı tarafından, çocuk felcinin ortadan kaldırılması için çalışacak bir İslami Danışma Grubu kuruldu. Kampanya, çocuk felcini ortadan kaldırmak amacıyla İslam İşbirliği Teşkilatı üyesi 57 ülkeyi hastalığa karşı mücadelede bir araya getirdi.
Hastalığı sona erdirme programı, etkili olduğu kanıtlanmış kas içi ve ağız yoluyla uygulanan aşıların kullanımını teşvik etmeyi içeriyordu.
Bunun ardından, üye devletlerden bu aşıların önemini vurgulayan dini fetvalar verildi. 2016 yılında Malezya’da aşının, İslami bir görev olduğunu ve ebeveynlerin çocuklarını her türlü zarardan korumakla yükümlü olduğunu vurgulayan bir fetva yayınlandı. Bu çabalara rağmen aşıların haram olarak görülmesine yönelik fetvalar Pakistan’da bir kez daha gündeme geldi. Söz konusu fetvalar hastalığa yakalananların sayısının artmasına neden oldu. Temmuz ayı sonuna kadarki son istatistiklere göre, 2022 yılında Pakistan’daki çocuk felci vakalarının sayısı 13’e ulaştı.
El-Ezher bu fetvalara karşı mücadele etmek için yeniden müdahalede bulundu. El-Ezher tarafından dün yapılan açıklamada, çocuk felci aşısının dini, tıbbi ve insani bir görev olduğu vurgulandı. Açıklamada, Pakistan’da aşılamayı haram olarak gören fetvaların yayılmasına tanık olunmasının, “Pakistanlı çocukların ve ailelerinin haklarına hakaret” olarak nitelendirildi. Açıklamada ayrıca, ‘çocuk felci aşısı gibi yararlı bir aşının haram olarak görülmesinin, İslam hukuku açısından haram olduğu’ belirtildi.



Baltık Denizi'nde "sabotaj" tartışması: "Çin'i suçlamak riskli bir hamle"

Tartışmaların odağındaki Yi Peng 3'ün yapımı 2001'de tamamlanmıştı (AP)
Tartışmaların odağındaki Yi Peng 3'ün yapımı 2001'de tamamlanmıştı (AP)
TT

Baltık Denizi'nde "sabotaj" tartışması: "Çin'i suçlamak riskli bir hamle"

Tartışmaların odağındaki Yi Peng 3'ün yapımı 2001'de tamamlanmıştı (AP)
Tartışmaların odağındaki Yi Peng 3'ün yapımı 2001'de tamamlanmıştı (AP)

Baltık Denizi'nde Finlandiya, Almanya, İsveç ve Litvanya arasında bağlantı kuran denizaltı telekomünikasyon kablolarının kopmasıyla sabotaj şüpheleri artıyor. Ancak uzmanlara göre gözlerin Çin'e çevrilmesi için henüz erken.

Olayla ilgili inceleme yürüten İsveç ve Danimarka, kabloların kopmasından sorumlu olabileceği gerekçesiyle Çin'e ait bir kargo gemisine odaklanıyor.

Danimarka Savunma Komutanlığı'ndan 20 Kasım'da yapılan açıklamada Çin merkezli Ningbo Yipeng şirketine ait Yi Peng 3 adlı geminin yakın takibe alındığı bildirilmişti. 

Salıyı çarşambaya bağlayan gece Danimarka ve İsveç arasındaki Kattegat Boğazı'nda demirleyen geminin, pazarı pazartesiye bağlayan gece "C-Lion 1" kablo hattının yakınlarında görüldüğü aktarılmıştı. İsveç polisi de dün incelemelerde Yi Peng 3'e odaklanıldığını duyurmuştu.

Fransa'nın kamu yayıncısı France 24'ün paylaştığı uydu takip verilerine göre, Rusya'nın St. Petersburg şehrinden Mısır'ın başkenti Kahire'ye giden kargo gemisi, Finlandiya ve Almanya arasında uzanan C-Lion 1 kablosu kesildiğinde bölge civarındaydı. Geminin daha sonra rotasını değiştirerek İsveç ve Litvanya arasında uzanan BCS kablosunun yakınına gittiği ve bu kablonun da arızalandığı belirtiliyor. 

ABD'nin Ukrayna'ya Rus topraklarına uzun menzilli füzelerle saldırma izni vermesinin ardından yaşanan olay, Avrupa'da sabotaj paniği yarattı. Gözler Çin ve Rusya'ya çevrildi.

Almanya Savunma Bakanı Boris Pistorius, "Kimse bu kabloların kazara koptuğuna inanmıyor" demişti. Danimarka Başbakanı Mette Frederiksen de durumun "sabotaj olduğu ortaya çıkarsa şaşırmayacağını" söylemişti.

Diğer yandan France 24'ün görüştüğü uzmanlar, olayda Çin'in suçlanmasının riskli bir hamle olduğunu söylüyor.

Kopenhag Üniversitesi'nden deniz güvenliği uzmanı Christian Bueger, Çin'in olayla ilgili olduğuna dair henüz hiçbir kanıta rastlanmadığını hatırlatarak, Pistorius'un açıklamasının "erken ve şaşırtıcı" bulduğunu belirtiyor ve ekliyor: 

Böyle bir açıklama, Almanya'nın diplomatik manevra için hareket alanını kısıtlıyor. Almanya savunma bakanı, açıkça Çin'i Alman altyapısına sabotaj yapmakla suçluyor.

Bueger, Çin'in Rusya'yı desteklemek için Avrupa sularında hibrit savaş taktikleri kullandığının tespit edilmesi halinde bunun "daha önce duyulmamış, çok provokatif ve şaşırtıcı bir şey olacağını" söylüyor.

Birleşik Krallık'taki Lancaster Üniversitesi'nden Basil Germond, Baltık Denizi'nin hibrit savaş stratejileri için uygun bir bölge olduğuna dikkat çekerek, "Burada şüpheli ve kötü niyetli faaliyetleri önlemek zor" diyor. 

Kremlin Sözcüsü Dmitri Peskov iddialara tepki göstererek şunları söylemişti: 

Hiçbir sebep yokken her şey için Rusya'yı suçlamaya devam etmek oldukça saçma.

Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Lin Jian da gemilerin sıkı kanunlarla denetlendiğini ve yasalara uygun şekilde hareket ettiğini savunmuştu. 

Britanya'nın tanınmış gazetelerinden Financial Times, geminin ait olduğu Ningbo Yipeng firmasıyla iletişime geçmişti. Şirket, Pekin yönetiminin kendilerinden "incelemeye katkı sağlamalarını istediğini" bildirmiş, daha fazla detay paylaşmamıştı.

Independent Türkçe, France 24, Financial Times