Olay yerindeki DNA'dan zanlının üç boyutlu görüntüsünü oluşturan Kanada polisi özür diledi

Polis teşkilatını eleştiren bir uzman, "Binlerce masum insana karşı şüphe uyandırabilir" dedi

Bilgisayar tarafından oluşturulan görüntüde zanlıya dair dövme veya yara izi gibi belirleyici özellikler yer almadı (Electronic Frontier Foundation / LinkedIn)
Bilgisayar tarafından oluşturulan görüntüde zanlıya dair dövme veya yara izi gibi belirleyici özellikler yer almadı (Electronic Frontier Foundation / LinkedIn)
TT

Olay yerindeki DNA'dan zanlının üç boyutlu görüntüsünü oluşturan Kanada polisi özür diledi

Bilgisayar tarafından oluşturulan görüntüde zanlıya dair dövme veya yara izi gibi belirleyici özellikler yer almadı (Electronic Frontier Foundation / LinkedIn)
Bilgisayar tarafından oluşturulan görüntüde zanlıya dair dövme veya yara izi gibi belirleyici özellikler yer almadı (Electronic Frontier Foundation / LinkedIn)

Kanada'nın Alberta eyaletindeki Edmonton Polis Teşkilatı, uzun süredir yakalanamayan bir zanlıyı bulmak için "DNA fenotipleme" yöntemine başvurdu.
Ancak işler beklendiği gitmedi ve bu hamle sosyal medyada büyük tepki çekti. Bunun üzerine teşkilattan özür açıklaması geldi.
2019'da bir kadına cinsel saldırıda bulunan zanlıya dair hiçbir iz veya kamera görüntüsü elde edilememişti. Teşkilat bu nedenle "son çare olarak" ABD merkezli Parabon NanoLabs'a başvurdu.
Parabon NanoLabs, olay yerinde bulunan DNA'yı kullanarak suçluların üç boyutlu tahmini görüntülerini oluşturuyor. Şirket, Edmonton Polis Teşkilatı'na da 1700 dolar karşılığında cinsel saldırı failinin tahmini bir görüntüsünü verdi.
Zanlının Doğu Afrika kökenli olduğu ifade edilirken, polis teşkilatı da kısa saçlı, siyah bir adamın yer aldığı, bilgisayarda üretilmiş görüntüyü internet sitesinde yayımladı.
Ancak sosyal medya kullanıcıları ve uzmanlar, görüntüde resmedilen kişinin siyahlar arasında çok yaygın görülen özelliklere sahip olduğunu ve çoğu kişiyi zan altında bırakarak ırkçı saldırılara neden olabileceğini savundu.
ABD'li veri gizliliği uzmanı Callie Schroeder, "Bu şüpheli havuzu çok geniş. Binlerce masum insana karşı şüphe uyandırabilir" dedi.
Polis teşkilatına göre saldırıya uğrayan kadın, zanlının "kısa boylu, minyon biri" olduğunu ve farklı bir aksanla konuştuğunu söylemişti. Ayrıca siyah bir bere taktığını ve kapüşonlu bir ceket giydiğini belirtmişti. Zanlıya dair ayrıntılar bunlardan ibaretti.
VICE'a konuşan Schroeder, "Bilgisayar tarafından oluşturulmuş bir tahminin geniş çapta yayılması, kısa boylu herhangi bir siyah erkeğin hem kendi çevresinde hem de kolluk kuvvetleri içinde şüphe uyandırmasına yol açabilir" diye ekledi.
Uzmanlar ayrıca, siyahların polis tarafından herhangi bir nedenle durdurulma olasılığının beyazlara kıyasla 5 kat fazla olduğunu vurguladı.
Polis sisteminin ırkçı önyargılarla dolu olduğunu söyleyen ABD'li hukukçu Jennifer Lynch, "Bu, sorunu daha da kötüleştirmekle kalmayıp, aynı zamanda bireylerin zarar görmesine yol açabilir" ifadelerini kullandı.
Bu tepkilerin ardından Edmonton Polis Teşkilatı, bir basın toplantısı düzenledi. Teşkilatın Topluluk Güvenliği Bürosu'nun başındaki Enyinnah Okere toplantıda konuşarak özür diledi:
"Hissettiğim gerilim çok gerçek olsa da soruşturmaya öncelik verdim. Bu olayın mağduru da ayrımcılığa uğrayan bir topluluğun üyesiydi."
Polis teşkilatı açıklamanın ardından görüntüyü internet sitesinden ve sosyal medya hesaplarından kaldırdı.
Alberta Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde Prof. Ubaka Ogbogu ise bu açıklamayı yeterli bulmadı ve polis teşkilatının "öz-farkındalık" eksiği olduğunu söyledi.
CBC News'e konuşan Ogbogu, "Bu bir özür değil. Bunu neden yaptıklarının açıklaması. Bir bütün olarak siyahları etkilediniz. Yaptığınız şey buydu. Bu görüntü tanıdığım birçok insana benziyor" dedi.
Independent Türkçe, VICE, CBC News



Yanlış bilgileri çürüten gazetecilere güvenin azaldığı tespit edildi

Araştırmacılar, yanlış haberleri çürütmek için yeni yollar aranabileceğini söylüyor (Pexels)
Araştırmacılar, yanlış haberleri çürütmek için yeni yollar aranabileceğini söylüyor (Pexels)
TT

Yanlış bilgileri çürüten gazetecilere güvenin azaldığı tespit edildi

Araştırmacılar, yanlış haberleri çürütmek için yeni yollar aranabileceğini söylüyor (Pexels)
Araştırmacılar, yanlış haberleri çürütmek için yeni yollar aranabileceğini söylüyor (Pexels)

Yanlış bilgileri çürüten gazetecilere daha az güvenildiği ortaya kondu. Hatta okuyucu bilginin yanlış olduğundan şüphelense bile, gerçeği ortaya çıkaran gazeteciye pek güvenmiyor. 

Medyaya güven azalırken dezenformasyonun arttığı bir dönemde hatalı bilgileri düzeltmek de zorlaşıyor.

Yayın kuruluşları ve gazetecilerin taraflı olduğu düşüncesiyle insanlar okudukları haberlere temkinli yaklaşıyor. Daha önceki çalışmalarda veri doğrulamanın yarattığı etkiyle ilgili çelişkili sonuçlar çıkmıştı. 

Yanlış haberleri çürütmenin ne kadar işe yaradığı ve neden etki yaratmadığını öğrenmek isteyen araştırmacılar bir çalışma yürüttü.

Communication Research adlı hakemli dergide yayımlanan çalışmada 691 katılımcıya siyasi ve ekonomik haberler okutuldu. Bu haberlerde evsizlik oranlarından fentanilin aşırı doz ölümlerindeki etkisine kadar çeşitli iddialar yer alıyordu.

Bunların doğruluğuna ne kadar inandığını belirten katılımcılar daha sonra bu iddiaları onaylayan veya çürüten doğrulamayı okudu. Ardından bu doğrulamayı yapan gazeteciye ne kadar güvendikleri soruldu. 

Daha sonra bazı ürünlerle ilgili bilgiler içeren yazılarla aynı çalışma yürütüldü. Bu sefer verilen doğrulamalara "doğruluk kontrolü" işareti konmadı. Araştırmacılar bu sayede duyulan güvenin bu etiketten etkilenip etkilenmediğini anlamaya çalıştı.

İki çalışmanın sonucunda da yanlış bilgileri çürüten gazetecilere duyulan güven kayda değer derecede daha azdı. Katılımcılar inandıkları düşünceyi doğrulayanlara daha çok güvenirken, diğerlerinde daha fazla kanıt talep ediyordu. 

Çalışmanın yazarlarından Randy B. Stein, PsyPost'a yaptığı açıklamada "Halk genel olarak gazetecilere güveniyor ve doğrulayıcı makalelere duyulan güven epey yüksek" diyerek ekliyor: 

Yani klişe düşüncenin aksine, halkın doğruluk kontrollerine ve gazetecilere hiç güvenmediği doğru değil ancak düzelten/çürüten makalelere yönelik daha fazla şüphe var.

Araştırmacılar buradaki düzeltmenin, yayın kuruluşlarının haberlerindeki hataları düzeltmek için yayımladığı tekzip metinleri olmadığını ekliyor.   

Bilim insanları ilginç bir sonuçla da karşılaştı: Katılımcılar bir bilginin doğruluğundan şüphe etse bile bunu çürüten gazetecilere güvenmiyordu. 

Araştırmacılar bir haberin çürütülmesinin şaşkınlık yaratması, insanların onaylamaya kıyasla daha çok kanıt araması ve gazetecilerin taraflı davrandığından şüphelenmesinin buna yol açtığını düşünüyor. 

Şaşırtıcı bir diğer bulguysa, haberin çürütülmesi katılımcıların iddiayla ilgili düşüncesini değiştirmesine karşın gazeteciye güvenleri yine de sarsılıyordu. 

Stein, "Yanlış bilgileri düzeltmeye çalışan gazetecilerin (ya da herhangi birinin) aleyhine bir durum var" diyor. 

Araştırmacılar, halkın yanlış bilgileri çürüten haberlere nasıl ve neden güvenip güvenmediği üzerine daha fazla araştırma yapılması gerektiğini belirtiyor.

Makalenin yazarları, Conversation için kaleme aldıkları yazıda şu ifadeleri kullanıyor:

Gazetecilerin önündeki zorluk, bilgiyi çürüten biri gibi görünmeden bunu nasıl çürüteceklerini bulmak olabilir.

Independent Türkçe, PsyPost, Conversation, Communication Research