Rocky Dağları'nda keçiler ve koyunlar arasında çatışma çıktı

Dağ keçilerinin üstünlük sağladığı tespit edildi

Dünyanın çeşitli bölgelerinde rastlanabilen dağ keçileri 9 türden oluşuyor (Wikimedia Commons)
Dünyanın çeşitli bölgelerinde rastlanabilen dağ keçileri 9 türden oluşuyor (Wikimedia Commons)
TT

Rocky Dağları'nda keçiler ve koyunlar arasında çatışma çıktı

Dünyanın çeşitli bölgelerinde rastlanabilen dağ keçileri 9 türden oluşuyor (Wikimedia Commons)
Dünyanın çeşitli bölgelerinde rastlanabilen dağ keçileri 9 türden oluşuyor (Wikimedia Commons)

ABD'nin batısındaki Rocky Dağları'nda koyunlar ve keçiler arasında iklim değişikliği nedeniyle çetin bir mücadele başladı.
Kolorado Eyalet Üniversitesi'nden araştırmacılar, 2 bin 400 kilometre uzunluğundaki bir alanda dağ keçileri ve büyük boynuzlu koyunların mineral yatakları üzerindeki mücadelesini gözlemledi ve kayıt altına aldı.
The Guardian'ın haberine göre sıradağlardaki buzulların hızla erimesi, bölgede tuz ve potasyum birikintilerini açığa çıkardı. Bu minerallerin hem keçi hem de koyunlar için önemli besin maddeleri olduğu biliniyor.
Yaklaşık 400 metre yükseklikteki kayalar arasında süren mineral savaşında dağ keçilerinin üstünlük sağladığı tespit edildi.
Gözlemlenen karşılaşmaların yüzde 98'inde keçilerin galip geldiği belirtildi.
Araştırma ekibine liderlik eden Joel Berger, çatışmaların yoğunluğu karşısında "şaşkına döndüğünü" ifade etti.
Yaban Hayatı Koruma Derneği ve Kolorado Üniversitesi'nde görev alan Berger, dağ keçilerinin kurduğu üstünlüğü şöyle anlattı:
"Onlar bu dağların baş belası. Kılıç benzeri boynuzları var. Daha cesur, daha agresifler."
Bölgedeki koyunlar, dağ keçileriyle kabaca aynı boyutta. Ancak uzun ve kavisli boynuzlara sahip. Keçilerin boynuzları ise daha kısa ve sivri. Bu nedenle karşılaşmalarda üstünlük sağlıyorlar. Geçen yıl Kanada'da bir dağ keçisi, karşılaştığı boz ayıyı öldürmeyi başarmıştı.
Yabani keçi ve koyunlar birlikte yaşadıkları ortamlarda normalde çatışmaya girmekten kaçınıyor.
Ancak buz kütlelerinin çekilmesiyle ortaya çıkan mineraller bu durumu değiştirdi ve keçiler genellikle minerallerin etrafından koyunları kovmaya başladı.
Kayalıklarda ustaca hareket edebilen bu hayvanlar, ortaya çıkan yeni kaynaklar için daha yükseğe çıkabiliyor.
Berger, "Kısa bir süre önce bu alanlar buz ve karla kaplıydı. Şimdi açıldılar ve çatışmalar başladı. Bu türlerin hiçbiri doğrudan çatışmayı tercih etmez. Ama şu anda olan bu" diye konuştu.
Küresel ısınma nedeniyle 20. yüzyılda Rocky Dağları'nda yaklaşık 300 büyük buz kütlesi ortadan kayboldu.
Üstelik erime hızlanarak devam ediyor. Uzmanlara göre 30 ila 40 yıl içinde sıradağlardaki tüm büyük buz oluşumlarının tamamen erimesi kaçınılmaz.
Berger, küresel ısınmanın su kaynaklarını da azalttığını ve dünyanın çeşitli bölgelerinde filler ve gergedanlar arasında da çatışmaları tetikleyebileceğini belirtti:
"İster insanlar ister insan olmayan memeliler olsun, iklim değişikliğinin tüm geleceği yeniden şekillendirdiğini biliyoruz." 
Independent Türkçe, The Guardian, Global News



Gençler ve sosyal medya

Şımartılmadan kaynaklanan sağlık ve davranış sorunları (Fotoğraf)
Şımartılmadan kaynaklanan sağlık ve davranış sorunları (Fotoğraf)
TT

Gençler ve sosyal medya

Şımartılmadan kaynaklanan sağlık ve davranış sorunları (Fotoğraf)
Şımartılmadan kaynaklanan sağlık ve davranış sorunları (Fotoğraf)

Sosyal medya kullanımı, özellikle gençler ve geç çocukluk dönemindeki çocuklar olmak üzere tüm aile üyeleri için bir tür günlük rutin haline geldi. Sanal da olsa sosyal ağların, gençleri psikolojik ve sosyal açıdan destekleyerek ve onları farklı yerlerdeki aile üyeleri ve sevdikleriyle bir araya getirerek duygusal farkındalıklarını geliştirmede önemli bir rol oynadığına şüphe yok.

Sosyal medya olgusunu ele alan çalışmaların çoğu esas olarak ergenler üzerindeki olumsuz etkisine odaklanmış olsa da, olumlu etkisi de yadsınamaz veya önemi küçümsenemez.

Sosyal iletişim

Bu alandaki en son çalışma bu yılın Ekim ayı başında Journal of Pediatrics'te yayımlandı ve Portekizli araştırmacılar tarafından Okul Çağındaki Çocuklarda Sağlık Davranışları üzerine yürütüldü. Bu araştırma 1998 yılından bu yana her 4 yılda bir Portekiz'de Dünya Sağlık Örgütü ile iş birliği içinde yürütülüyor. Çalışmada, sosyal medyanın -çeşitliliğine rağmen- kontrol edilebilen bir araçtan başka bir şey olmadığını ve iyi ya da sağlıklı veya yıkıcı bir şekilde kullanılmasının, internetin ortaya çıkmasından önce meydana gelen herhangi bir gelişme gibi korkunç sonuçlara yol açtığı açıklandı.

Olumsuz etkilerden duyulan korku - her ne kadar tamamen anlaşılabilir ve haklı olsa da- abartılı olabilir ve çocuklar ve ergenler için bir tür gözdağı yaratarak onları bu uygulamalarla başa çıkmaya psikolojik olarak hazır hale getirir.

Araştırmacılar çalışmayı yaşları 11 ile 13 ve 15 ile 18 arasında değişen 7 bin 643 ortaokul ve lise öğrencisi üzerinde gerçekleştirdi. Katılımcı öğrenciler, sosyal medyayı takip etme ile ilgili anket sonuçlarına dayanarak, 3 ana gruba ayrıldılar: birincisi en az takip edilen ve bu araçlara bağımlı olan, ikincisi orta düzeyde kullanım grubu ve üçüncüsü aşırı kullanım ve yüksek bağımlılık grubu.

Öğrencilere kaç saat ve ne kalitede uyudukları, sürekli uyumakta zorlanıp zorlanmadıkları, ayrıca günlük olarak ne oranda ve ne kadar süre egzersiz yaptıkları, beslenme alışkanlıkları, gencin yalnız mı yoksa başkalarıyla mı birlikte olduğu, aile üyeleri ve arkadaşlarıyla tartışmaya girip girmediği soruldu.

Gerginlik ve endişe duyguları ve öfke durumunda sözlü veya fiili şiddet uygulama olasılıkları da sorulan diğer sorular arasında yer aldı.

Sağlık ve davranışsal yönler

Sonuçlar, sosyal medyaya yoğun bir şekilde güvenen ve onu takip etmek için daha fazla zaman harcayan gençlerin uyumakta zorluk çektiğini, başkalarıyla iletişim kurmakta sorun yaşadığını, aile ve arkadaşlarıyla uyumsuzluk yaşadığını, sıklıkla şiddet içeren davranışlarda bulunduğunu ve çoğunun kötü ilişkilere sahip olduğunu gösterdi. Okuldaki öğretmenlerle ve gerçek toplantılardan çok çevrimiçi arkadaşlarla vakit geçirmeyi tercih ettikleri görüldü.

Erkeklerin aksine sosyal medyaya en çok bağımlı olanlar ise kızlardı. Daha büyük yaş grubundaki gençler de sosyal medyada çocuklardan daha fazla zaman geçiriyor; sigara, alkol ve yasaklı ilaç kullanımı gibi kendine zarar verme davranışlarına daha yatkın oluyorlardı.

Öte yandan, sosyal medyaya en az bağımlı olan gençlerin psikolojik durumlarının daha iyi olduğu, aileleri ve arkadaşlarıyla güçlü ve canlı ilişkiler kurdukları, uykusuzluk çekmedikleri ve organik sağlıklarının iyi olmasının yanı sıra öfke ve gerginlik gibi olumsuz duyguları daha iyi kontrol edebildikleri görüldü. Düzenli olarak daha uzun süre fiziksel aktivite yapmışlar, öğretmenleriyle iyi ilişkiler kurmuşlar ve çeşitli web sitelerini takip ederek vakit geçirmekten keyif almışlardı.

Çalışma, sosyal medyanın ergenleri etkileme derecesinde rol oynayan, başkalarına açık olmayı ve onlarla zorbalık ya da önyargı olmadan ilgilenmeyi teşvik eden çevre gibi dış faktörlerin yanı sıra ebeveynlerden ve akranlardan alınan psikolojik destek de dahil olmak üzere birçok faktör olduğunu doğruladı. İster okul arkadaşları ister aile üyeleri olsun. Çocuğun cinsiyeti, fiziksel aktivite oranı, psikolojik durumu ve maruz kaldığı baskılar gibi bireysel farklılıkların yanı sıra organik sağlığı, belirgin fiziksel kusurları ve ailenin mali ve sosyal düzeyi gibi her gence özgü faktörler de bulunuyor.

Çalışma, sosyal medyanın genç üzerindeki etkisini belirleyen şeyin kullanım yöntemi olduğunu, yani bu platformlarda geçirilen süreyi ve bununla uğraşmanın ne ölçüde bağımlılık yapıcı bir davranış olarak kabul edilebileceğini yalnızca bir eğlence ve insan iletişimi aracı olduğunu gösterdi. Ayrıca bu araçların çocuğun gerçek hayatını etkilediği yani onu çevreleyen toplumdan tamamen izole ettiği, başkalarıyla etkileşime girmeyi zorlaştırdığı ve gerçek arkadaş eksikliğini meydana getirdiği belirtildi.

Çalışma, gençlere psikolojik ve zihinsel sağlıklarını korumak için çeşitli sosyal medya mecralarını takip etmek ile diğer eğlence faaliyetleri arasında bir denge kurmaları ve gerçek ilişkilere alternatif olarak sanal ilişkilere güvenmemeleri gerektiği tavsiyesinde bulundu. Araştırmacılar, sosyal medya kullanımının, aile üyeleri, öğretmenler ve arkadaşlarla olumlu ilişkiler gibi belirli korunma araçlarının eşlik etmesi halinde sağlıklı bir davranış olabileceğini doğruladı. Çalışma, ebeveynlere gencin psikolojik sağlığını korumak için gence psikolojik destek sağlamalarını, çocuklarıyla yeterince zaman geçirmelerini, onları takip etmelerini ve mümkün olduğunca birlikte yemek yemelerini tavsiye etti.

Dr. Hani Remzi Avd (Danışman çocuk doktoru)