Magnus Carlsen'ın hileyle suçladığı Hans Niemann, 100 milyon dolarlık tazminat davası açtı

19 yaşındaki büyükusta, "Kariyerime büyük zarar verdi" dedi

Uluslararası Satranç Federasyonu, Carlsen (solda) ve Niemann (sağda) arasındaki müsabakada hile yapıldığı iddialarına yönelik 29 Eylül'de soruşturma başlatmıştı (Saint Louis Chess Club)
Uluslararası Satranç Federasyonu, Carlsen (solda) ve Niemann (sağda) arasındaki müsabakada hile yapıldığı iddialarına yönelik 29 Eylül'de soruşturma başlatmıştı (Saint Louis Chess Club)
TT

Magnus Carlsen'ın hileyle suçladığı Hans Niemann, 100 milyon dolarlık tazminat davası açtı

Uluslararası Satranç Federasyonu, Carlsen (solda) ve Niemann (sağda) arasındaki müsabakada hile yapıldığı iddialarına yönelik 29 Eylül'de soruşturma başlatmıştı (Saint Louis Chess Club)
Uluslararası Satranç Federasyonu, Carlsen (solda) ve Niemann (sağda) arasındaki müsabakada hile yapıldığı iddialarına yönelik 29 Eylül'de soruşturma başlatmıştı (Saint Louis Chess Club)

ABD'li satranç ustası Hans Niemann, kendisini hile yapmakla suçlayan Norveçli satranç oyuncusu Magnus Carlsen'a dava açtı.
19 yaşındaki Niemann, Carlsen'a ve ünlü çevrimiçi satranç platformu Chess.com'un baş satranç yetkilisi Danny Rensch'e karşı perşembe günü en az 100 milyon dolarlık tazminat davası başvurusu yaptı.
ABD'li satranç ustası, 31 yaşındaki Carlsen'ın şirketi Play Magnus Group'la Twitch yayımcısı ve satranç oyuncusu Hikaru Nakamura'dan da tazminat talep ediyor.
Niemann, şikayetinde Carlsen, Rensch ve Nakamura'nın kendisini hileyle suçlayarak itibarını zedelediğini ve kariyerine büyük zarar verdiğini savundu.
Dava metninde, "Niemann, 16 yaşından beri geçimini yalnızca katıldığı satranç turnuvalarından ve verdiği satranç derslerinden kazanıyor" dendi.
ABD'nin Missouri eyaletinde düzenlenen prestijli Sinquefield Kupası'nda Carlsen ve Niemann, 4 Eylül'de karşı karşıya gelmişti.
Carlsen'ın maç sırasında aniden oyundan çekilmesiyse büyük şaşkınlık yaratmış, bunun üzerine Niemann'ın üzerinde bazı cihazlar taşıyarak hile yaptığı söylentileri ortaya atılmıştı.
Norveçli satranç ustasının, Twitter'da ünlü teknik direktör Jose Mourinho'nun "Eğer konuşursam, başım büyük belaya girer" dediği videoyu paylaşması da hile iddialarını körüklemişti.
Niemann ise bugüne kadar yüz yüze karşılaştığı hiçbir rakibine karşı hile yapmadığını savunmuş fakat gençken Chess.com'da resmi olmayan oyunlarda hileye başvurduğunu itiraf etmişti.
Carlsen, daha sonra Niemann'ı açıkça hile yapmakla suçlamıştı.
 
"Carlsen'ın baskısıyla hareket ettiler"
Chess.com, 5 Eylül'de Niemann'ı platformdan ve burada düzenlenecek turnuvalardan menetmişti.
Platform daha sonra yayımladığı raporda ABD'li satranç oyuncusunun en az 100 müsabakada hile yaptığını öne sürmüştü.
Öte yandan Niemann, şikayetinde Chess.com'un söz konusu hamleyi Carlsen'ın baskısıyla yaptığını savundu.
Dava metninde, Play Magnus şirketinin, platforma 83 milyon dolara satılmasına dair işlemlerin sürdüğüne dikkat çekildi.
Chess.com'la çalışan Nakamura ise sosyal medyada ürettiği içeriklerle, Carlsen'a destek vererek Niemann'ın hile yaptığını iddia etmişti.
Independent Türkçe, BBC, AFP, Washington Post



Yanlış bilgileri çürüten gazetecilere güvenin azaldığı tespit edildi

Araştırmacılar, yanlış haberleri çürütmek için yeni yollar aranabileceğini söylüyor (Pexels)
Araştırmacılar, yanlış haberleri çürütmek için yeni yollar aranabileceğini söylüyor (Pexels)
TT

Yanlış bilgileri çürüten gazetecilere güvenin azaldığı tespit edildi

Araştırmacılar, yanlış haberleri çürütmek için yeni yollar aranabileceğini söylüyor (Pexels)
Araştırmacılar, yanlış haberleri çürütmek için yeni yollar aranabileceğini söylüyor (Pexels)

Yanlış bilgileri çürüten gazetecilere daha az güvenildiği ortaya kondu. Hatta okuyucu bilginin yanlış olduğundan şüphelense bile, gerçeği ortaya çıkaran gazeteciye pek güvenmiyor. 

Medyaya güven azalırken dezenformasyonun arttığı bir dönemde hatalı bilgileri düzeltmek de zorlaşıyor.

Yayın kuruluşları ve gazetecilerin taraflı olduğu düşüncesiyle insanlar okudukları haberlere temkinli yaklaşıyor. Daha önceki çalışmalarda veri doğrulamanın yarattığı etkiyle ilgili çelişkili sonuçlar çıkmıştı. 

Yanlış haberleri çürütmenin ne kadar işe yaradığı ve neden etki yaratmadığını öğrenmek isteyen araştırmacılar bir çalışma yürüttü.

Communication Research adlı hakemli dergide yayımlanan çalışmada 691 katılımcıya siyasi ve ekonomik haberler okutuldu. Bu haberlerde evsizlik oranlarından fentanilin aşırı doz ölümlerindeki etkisine kadar çeşitli iddialar yer alıyordu.

Bunların doğruluğuna ne kadar inandığını belirten katılımcılar daha sonra bu iddiaları onaylayan veya çürüten doğrulamayı okudu. Ardından bu doğrulamayı yapan gazeteciye ne kadar güvendikleri soruldu. 

Daha sonra bazı ürünlerle ilgili bilgiler içeren yazılarla aynı çalışma yürütüldü. Bu sefer verilen doğrulamalara "doğruluk kontrolü" işareti konmadı. Araştırmacılar bu sayede duyulan güvenin bu etiketten etkilenip etkilenmediğini anlamaya çalıştı.

İki çalışmanın sonucunda da yanlış bilgileri çürüten gazetecilere duyulan güven kayda değer derecede daha azdı. Katılımcılar inandıkları düşünceyi doğrulayanlara daha çok güvenirken, diğerlerinde daha fazla kanıt talep ediyordu. 

Çalışmanın yazarlarından Randy B. Stein, PsyPost'a yaptığı açıklamada "Halk genel olarak gazetecilere güveniyor ve doğrulayıcı makalelere duyulan güven epey yüksek" diyerek ekliyor: 

Yani klişe düşüncenin aksine, halkın doğruluk kontrollerine ve gazetecilere hiç güvenmediği doğru değil ancak düzelten/çürüten makalelere yönelik daha fazla şüphe var.

Araştırmacılar buradaki düzeltmenin, yayın kuruluşlarının haberlerindeki hataları düzeltmek için yayımladığı tekzip metinleri olmadığını ekliyor.   

Bilim insanları ilginç bir sonuçla da karşılaştı: Katılımcılar bir bilginin doğruluğundan şüphe etse bile bunu çürüten gazetecilere güvenmiyordu. 

Araştırmacılar bir haberin çürütülmesinin şaşkınlık yaratması, insanların onaylamaya kıyasla daha çok kanıt araması ve gazetecilerin taraflı davrandığından şüphelenmesinin buna yol açtığını düşünüyor. 

Şaşırtıcı bir diğer bulguysa, haberin çürütülmesi katılımcıların iddiayla ilgili düşüncesini değiştirmesine karşın gazeteciye güvenleri yine de sarsılıyordu. 

Stein, "Yanlış bilgileri düzeltmeye çalışan gazetecilerin (ya da herhangi birinin) aleyhine bir durum var" diyor. 

Araştırmacılar, halkın yanlış bilgileri çürüten haberlere nasıl ve neden güvenip güvenmediği üzerine daha fazla araştırma yapılması gerektiğini belirtiyor.

Makalenin yazarları, Conversation için kaleme aldıkları yazıda şu ifadeleri kullanıyor:

Gazetecilerin önündeki zorluk, bilgiyi çürüten biri gibi görünmeden bunu nasıl çürüteceklerini bulmak olabilir.

Independent Türkçe, PsyPost, Conversation, Communication Research