Maldivler'de dişi doğan ve yaşlandıkça erkeğe dönüşen bir balık keşfedildi

Erkekler çiftleşme mevsimi boyunca çarpıcı renklere bürünüyor

Cirrhilabrus finifenmaa, yerel Dhivehi dilinde gül anlamına geliyor. Maldivler'in milli sembollerinden pembe güle referans veriyor (Yi-Kai Tea)
Cirrhilabrus finifenmaa, yerel Dhivehi dilinde gül anlamına geliyor. Maldivler'in milli sembollerinden pembe güle referans veriyor (Yi-Kai Tea)
TT

Maldivler'de dişi doğan ve yaşlandıkça erkeğe dönüşen bir balık keşfedildi

Cirrhilabrus finifenmaa, yerel Dhivehi dilinde gül anlamına geliyor. Maldivler'in milli sembollerinden pembe güle referans veriyor (Yi-Kai Tea)
Cirrhilabrus finifenmaa, yerel Dhivehi dilinde gül anlamına geliyor. Maldivler'in milli sembollerinden pembe güle referans veriyor (Yi-Kai Tea)

Maldivler'in çevresinde, Hint Okyanusu'nun derinliklerinde araştırma yapan bilim insanları, dişi doğan ama sonradan erkeğe dönüşen yeni bir balık türü keşfetti.
Latince Cirrhilabrus finifenmaa adı verilen parlak ve rengarek balık, Maldivli bir bilim insanı tarafından tanımlanan ilk tür oldu.
Keşfin arkasında Maldivler Deniz Araştırmaları Enstitüsü'nden Ahmed Najeeb yer aldı.
Uzmanlara göre bu balıklar, yaşlandıkça görünüşlerini ve cinsiyetlerini değiştiriyor. Hayata dişi olarak başlıyor, olgunlaşınca erkeğe dönüşüyor ve çok daha renkli hale geliyor.
Erkekler, muhtemelen dişileri etkilemek için çiftleşme mevsimi boyunca çarpıcı renklere bürünüyor.
Öte yandan bu olgu, deniz canlılarında ilk kez görülmüyor. Parlak renklere sahip olduğu için genelde "gökkuşağı balıkları" diye anılan çoğu balığın sonradan cinsiyet değiştirdiği biliniyor.
The Guardian'a göre parmak boyundaki Cirrhilabrus finifenmaa balıkları sürüler halinde yüzüyor ama yüzeye yakın mercan resiflerine çıkmaya cesaret edemiyor.
Yaklaşık 150 metre derinliğe kadar dağılan bu balıklar, güneşli sığ alanlar ve karanlık derinlikler arasında uzanan mezopotik (alacakaranlık) bölgede tespit edilen birçok türden biri.
Avustralya Müze Araştırma Enstitüsü'nde doktora sonrası araştırmacı Yi-Kai Tea, "Mezofotik bölge, mercan resiflerinde en az araştırılan bölgelerden biri Bu tuhaf bir derinlik. Denizaltılarla araştırma yapmak için yeterince derin değil, geleneksel tüplü tekniklerle dalış için de fazla derin" diye konuştu.
Araştırma ekibi, mezopotik bölgeyi fotoğraflamak ve örnek toplamak için tüplü dalgıçların yaptığı gibi doğrudan suya baloncuklar üflemek yerine, solunan havayı yeniden dolaştıran özel dalış ekipmanları kullandı.
Bu teknikle dalgıçların 100 metreye kadar dalabilmesine olanak tanınıyor.
Hakemli bilimsel dergi Zoo Keys'te yayımlanan araştırmanın başyazarı Luiz Rocha, "Kimse bu suları Maldiv halkından daha iyi bilemez. Yerli araştırmacılar ve dalgıçlarla işbirliği içinde daha güçlü olduk. Ada halkının resiflerini birlikte öğrenmek ve korumak için ilişkilerimizi sürdürmekten heyecan duyuyorum" ifadelerini kullandı.
Independent Türkçe, The Guardian, Science Daily



Her şeyin nasıl başladığını ortaya çıkarabilecek bir sinyal belirlendi

(Hans Lucas/AFP)
(Hans Lucas/AFP)
TT

Her şeyin nasıl başladığını ortaya çıkarabilecek bir sinyal belirlendi

(Hans Lucas/AFP)
(Hans Lucas/AFP)

Andrew Griffin 

Evrenin erken dönemlerinden gelen bir radyo sinyali, çevremizdeki her şeyin nasıl başladığını anlamamızı sağlayabilir.

21 santimetre sinyali diye bilinen bu sinyal, ilk yıldızların ve galaksilerin nasıl yanmaya başladığını ve evreni karanlıktan ışığa nasıl çıkardığını nihayet anlamamızı mümkün kılabilir.

Cambridge Üniversitesi'nden makalenin ortak yazarı Anastasia Fialkov yaptığı açıklamada, "Bu, karanlık evrendeki ilk ışığın nasıl ortaya çıktığını öğrenmek için eşsiz bir fırsat" diyor. 

Soğuk, karanlık bir evrenden yıldızlarla dolu bir evrene geçiş hikayesini yeni yeni anlamaya başlıyoruz.

Sinyal, 13 milyar yıldan fazla bir süre önceden, Büyük Patlama'nın sadece 100 milyon yıl sonrasından bize ulaşıyor. Zayıf parıltı, yıldızların oluştuğu uzay bölgeleri arasındaki boşluğu dolduran hidrojen atomları tarafından yaratılıyor.

Bilim insanları artık bu sinyalin doğasını kullanarak erken evreni daha iyi anlayabileceklerine inanıyor. Bunu, evrenin başlangıcıyla ilgili verileri ortaya çıkarmak için radyo sinyallerini yakalamaya çalışacak REACH (Radio Experiment for the Analysis of Cosmic Hydrogen / Kozmik Hidrojen Analizi için Radyo Deneyi) adlı radyo anteniyle yapacaklar.

Araştırmacılar bu projenin nasıl işleyeceğini daha iyi anlamak için REACH ve Kilometre Kare Dizisi adlı başka bir projenin, ilk yıldızların kütleleri ve diğer ayrıntıları hakkında nasıl bilgi sağlayabileceğini öngören bir model oluşturdu.

Profesör Fialkov, "İlk yıldızların kütlelerinin 21 santimetre sinyaline bağımlılığını ve ilk yıldızlar öldüğünde üretilen, X ışını ikililerinden gelen ultraviyole yıldız ışığı ve X ışını emisyonlarının etkisi de dahil olmak üzere tutarlı bir şekilde modelleyen ilk grubuz" diyor.

Bu bilgiler, Büyük Patlama'nın ürettiği hidrojen-helyum bileşimi gibi, evrenin ilkel koşullarını birleştiren simülasyonlardan elde edildi.

REACH teleskobunun baş araştırmacısı ve çalışmanın ortak yazarı Eloy de Lera Acedo, "Bildirdiğimiz tahminler, evrendeki ilk yıldızların doğasını anlamamız açısından muazzam önem taşıyor" ifadelerini kullanıyor.

Radyo teleskoplarımızın, ilk yıldızların kütlesi ve ilk ışıkların bugünkü yıldızlardan ne kadar farklı olabileceği hakkında ayrıntılı bilgiler verebileceğine dair kanıt sunuyoruz.

REACH gibi radyo teleskopları, evrenin bebeklik döneminin gizemlerini çözme yolunda umut vaat ediyor ve bu tahminler, Güney Afrika'daki Karoo'dan yaptığımız radyo gözlemlerine rehberlik etmesi açısından hayati önemde.

Çalışma, hakemli dergi Nature Astronomy'de yayımlanan "Determination of the mass distribution of the first stars from the 21-cm signal" (21 santimetre sinyalinden ilk yıldızların kütle dağılımının belirlenmesi) başlıklı yeni bir makalede anlatılıyor.

 Independent Türkçe, independent.co.uk/space