Lübnanlılar, Suriye ile deniz ve kara sınırı konusunun çözülmesini talep ediyor

Temsilciler Meclisi Başkan Yardımcısı İlyas Busaab, Eylül ayında Lübnan’a yaptığı ziyarette ABD’li arabulucu Amos Hochstein’a eşlik etti
Temsilciler Meclisi Başkan Yardımcısı İlyas Busaab, Eylül ayında Lübnan’a yaptığı ziyarette ABD’li arabulucu Amos Hochstein’a eşlik etti
TT

Lübnanlılar, Suriye ile deniz ve kara sınırı konusunun çözülmesini talep ediyor

Temsilciler Meclisi Başkan Yardımcısı İlyas Busaab, Eylül ayında Lübnan’a yaptığı ziyarette ABD’li arabulucu Amos Hochstein’a eşlik etti
Temsilciler Meclisi Başkan Yardımcısı İlyas Busaab, Eylül ayında Lübnan’a yaptığı ziyarette ABD’li arabulucu Amos Hochstein’a eşlik etti

Lübnan, cumhurbaşkanlığı seçimi ve hükümetin oluşum süreci önündeki engelin dışında da sınırlarını çizme alanında uzun zamandır beklenen büyük adımlar atıyor.
İsrail ile güney deniz sınırına ilişkin anlaşmanın, ABD’li arabulucu Amos Hochstein’in Salı veya Çarşamba günü Beyrut’a gelişiyle bu hafta ortasında imzalanması bekleniyor.
Temsilciler Meclisi Başkan Yardımcısı İlyas Busaab ise, Suriye ile deniz sınırının çizilmesini görüşmek üzere gelecek hafta Şam’a gitmeye hazırlanıyor.
Muhtemelen bu hafta, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) ve Lübnanlı teknik heyetler arasında bir toplantıya da tanık olacak.
Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Avn, geçtiğimiz Cumartesi günü Beşşar Esed ile yaptığı telefon görüşmesinde deniz sınırlarının çizilmesi konusunu ele aldı.
Taraflar, bu konuda resmi heyetler oluşturulması ve görüşmeler yapılması konusunda mutabık kaldı.
Şarku’l Avsat’a konuşan Lübnanlı resmi kaynaklara göre, İlyas Busaab ve beraberindeki heyet müzakere sürecini ve iki ülke arasında Lübnan’ın kuzey deniz sınırının çizilmesi konusunda bir anlaşma taslağının hazırlanma çalışmasını başlatacak.
Güçlü Lübnan bloğu milletvekili Alain Avn, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, (GKRY) ile müzakerenin muhtemelen ‘kolay ve hızlı’ olacağını söyleyerek şöyle devam etti:
“Suriye ile sınırların çizilmesi konusuna gelince, Cumhurbaşkanı Avn, Suriye Devlet Başkanı ile temasa geçip, müzakerelere başlamayı kabul ederek kapıyı açtı. Bu hedefe giden yol bu hafta başlayacak ama kesinlikle bir turda bitmeyecek. Lübnanlı heyetin ziyareti, mekanizma ve müzakere çerçevesi üzerinde anlaşmaya varılması ve büyük olasılıkla her iki taraftan da müzakere için bir komite oluşturulmasıyla sonuçlanabilir.”
Suriye hükümetinin Mart 2021’de Rus Capital şirketi ile petrol arama ve sondaj sözleşmesi imzaladığını açıklaması ve Suriye tarafının çizdiği deniz sınırlarının Lübnan tarafında 2 No’lu Blok ile büyük ölçüde örtüştüğünün ortaya çıkması Lübnan’da büyük tepkiye neden oldu.
Lübnan’da son saatlerde, deniz sınırına ek olarak, Suriye ile kara sınırı konusunun çözülmesini talep eden sesler yükseldi.
Şarku’l Avsat’a konuşan Lübnan Kuvvetleri Partisi’nden kaynaklar konuya ilişkin şu açıklamayı yaptı:
“Suriye sınırının belirlenmesi, anlaşmanın son haftasında değil, anlaşmanın başlangıcında yer almalıydı. Ancak her durumda, herhangi bir zamanda sınırların çizilmesi ulusal-egemen bir talep oluşturur. Suriye ile sınır, Şam’ın Birleşmiş Milletler (BM) nezdinde resmi olarak tanımasıyla Lübnan Şeba Çiftlikleri’nden başlaması gerek. Bildiğimiz kadarıyla, Suriye rejiminin bölgede Lübnan’ın egemenliği ve varlığını tanımadığı ve onu Baasçı kökenden Suriye’ye ilhak etmeyi düşündüğünden dolayı, yaşananların sadece bir medya hamlesi olmayacağını umuyoruz.”
Şarku’l Avsat’a konuşan bir diğer isim olan Ortadoğu Stratejik İşler Enstitüsü Müdürü Dr. Sami Nadir ise, “İsrail ile olan sınır konusunda bir ABD arabulucu çizgiye girdi, peki şimdi hangi arabulucu Suriye ile sınır çizgisi konusuna dahil olabilir?” dedi.
Nadir, iki ülke arasındaki ilişkilerin gergin olduğunu ve Lübnan’daki yerinden edilmiş insanların kaderini belirleyemediklerini vurguladı.
Nadir ayrıca, “Suriye’de büyük nüfuzu olan Rusların da bu tür bir adımı kolaylaştırmasını beklemiyoruz, çünkü çıkarlarına zarar veriyor” yorumunda bulundu.



Hizbullah'a "çağrı cihazı" operasyonunun detayları ortaya çıktı

Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)
Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)
TT

Hizbullah'a "çağrı cihazı" operasyonunun detayları ortaya çıktı

Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)
Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)

Lübnan'da Hizbullah'ın çağrı cihazlarının ardından telsiz, radyo ve güneş enerjisi panellerinin patlatılmasıyla bölge topyekun savaşa doğru sürükleniyor. 

17 Eylül'de Hizbullah'ın kullandığı çağrı cihazlarında eş zamanlı patlamalar yaşanmış, ikisi çocuk 12 kişi hayatını kaybetmiş, 2 bin 800 kişi de yaralanmıştı. 

Dün de ülkedeki telsiz, radyo ve güneş enerji sistemlerinde patlama gerçekleşti. En az 20 kişinin öldüğü, 450'den fazla kişinin de yaralandığı bildiriliyor. Lübnanlı yetkililer, olaydan İsrail'i sorumlu tutarken Tel Aviv'den henüz açıklama gelmedi.

Diğer yandan saldırıyla ilgili bilgiye sahip olan fakat adlarının gizli tutulmasını isteyen kaynaklar, Amerikan gazetesi New York Times'a (NYT) operasyonun ardında İsrail'in olduğunu doğruluyor. 

Mossad'ın BAC Consulting adlı bir paravan şirket kurduğu ve çağrı cihazlarını bubi tuzağına dönüştürerek Lübnan'a soktuğu iddia ediliyor. Macaristan merkezli bu paravan şirket, kağıt üstünde Tayvanlı Gold Apollo firması adına çağrı cihazı üretiyor. Kimliklerinin açıklanmasını istemeyen İsrailli istihbaratçılar, buna ek olarak operasyonda en az iki paravan şirket daha oluşturulduğunu belirtiyor. 

Kaynaklar, AR-924 model numaralı cihazların bataryalarına patlayıcı bir madde olan pentaeritritol tetranitrat (PENT) yerleştirildiğini ve bunların 2022 yazında Lübnan'a gönderildiğini ifade ediyor.

Hizbullah, İsrail istihbaratı tarafından takip edilmemek için cep telefonlarını bırakıp çağrı cihazı kullanmaya başlamıştı. Kaynaklar, bu kararın ardından milyonlarca dolarlık yatırımla üretimin artırıldığını ve Lübnan'a bubi tuzağı haline getirilmiş binlerce cihaz sokulduğunu söylüyor.

Öte yandan ikinci dalga saldırıda telsiz ve güneş enerji panellerinin nasıl patlatıldığı henüz bilinmiyor.

NYT'nin patlayan telsizlerin görüntülerinden yola çıkarak yaptığı analizde, bunların çağrı cihazlarından daha ağır ve büyük olduğuna, bu yüzden daha fazla hasar yarattığına işaret ediliyor. 

Ayrıca telsizlerin patlamasıyla daha büyük yangınlar çıktığına, bunun da çağrı cihazlarına kıyasla telsizlere daha fazla patlayıcı yerleştirilmiş olabileceğini gösterdiğine dikkat çekiliyor.

Lübnan'ın açıkladığı rakamlara göre telsizlerin patlatılmasıyla en az 71 ev ve dükkanla 18 sivil araç ve motosiklet yandı. 

Telsizlerden bazılarında Japon firması Icom'un amblemi görülüyor. Ancak şirket, IC-V82 model numaralı telsizlerin ve bunlarda kullanılan bataryaların üretiminin neredeyse 10 yıl önce durdurulduğunu belirtiyor. Patlayıcıların bu cihazlara nasıl yerleştirildiğiyse henüz netleştirilemedi. Icom, bu telsizlerin sahte olabileceğini öne sürüyor.

Lübnan medyasındaki haberlerde, saldırıda en az iki güneş enerjisi panelinin de alev aldığı bildiriliyor. Saldırılarda çıkan küçük çaplı yangınların söndürüldüğü bildirilirken, patlamada bir kız çocuğunun yaralandığı aktarılıyor. Ancak bu panellerin infilak ettirilen diğer cihazların etkisiyle mi alev aldığı yoksa uzaktan kumandayla mı patlatıldığı belli değil. 

Amerikan düşünce kuruluşu Soufan Center'dan Clara Broekaert, CNN'e açıklamasında saldırı dalgasının Lübnan halkının psikolojisini olumsuz etkilediğini ve Hizbullah üzerinde misilleme baskısı oluşturduğuna dikkat çekerek şunları söylüyor:

Saldırılarda günlük hayatın böylesine korkunç, beklenmedik ve geniş ölçekte kesintiye uğratılması, misilleme yapılmasına yönelik ekstra bir baskı yaratacaktır diye düşünüyorum. İnsanlar yaşananların hesabının sorulduğunu görmek istiyor.

Üst üste gelen saldırıların ardından dün Hizbullah, İsrail sınırındaki el-Merc bölgesine füze fırlattı. İkisi ağır 8 İsraillinin yaralandığı bildirilirken, bu kişilerin sivil veya asker olduğuna ilişkin bilgi paylaşılmadı.

Independent Türkçe, Times of Israel, New York Time, Japan Times, CNN, France 24