İtalya Başbakanı Meloni: İtalya, Avrupa’nın ve Batı’nın bir parçasıdır

Başbakan, faşizme sempati duymadığını belirterek Ukrayna’ya destek verdiğini açıkladı

İtalya Başbakanı Giorgia Meloni, parlamentoya konuşma yaparken (AFP)
İtalya Başbakanı Giorgia Meloni, parlamentoya konuşma yaparken (AFP)
TT

İtalya Başbakanı Meloni: İtalya, Avrupa’nın ve Batı’nın bir parçasıdır

İtalya Başbakanı Giorgia Meloni, parlamentoya konuşma yaparken (AFP)
İtalya Başbakanı Giorgia Meloni, parlamentoya konuşma yaparken (AFP)

İtalya’nın ilk kadın Başbakanı Giorgia Meloni, ülkesinin İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana yaşadığı en zor dönemlerden kurtulması için çalışacağına söz verdi.
Başbakan Meloni, dünyada yaşananlar nedeniyle ‘boşa harcanacak zaman olmadığını’ belirterek İtalya’nın Avrupa ve Batı dünyasının bir parçası olduğunu belirtti. Meloni, faşizme herhangi bir sempati duymadığını veya yakınlık hissetmediğini vurguladı.
İtalya Parlamentosu’na ilk defa konuşan Meloni, İtalyan sağ koalisyonun sesinin Avrupa’da yankılanacağını belirterek ırkçılığa ve ayrımcılığa karşı olduğunu vurguladı.
Bir saatten fazla bir süre boyunca çeşitli konularda konuşan Meloni, İtalya’nın Rusya’dan gaz ithalatı yaptığı için baskı altında olmasına rağmen Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e yönelik yaptırımları desteklemeye devam edeceğini belirtti.
Meloni, “Rusya Devlet Başkanı Putin’in enerji alanında yaptığı şantaja boyun eğmek sorunu çözmeyecek, aksine yaşananları daha da kötüleştirecektir. Bu şantajlar, enerji alanında Rusya’nın daha fazla talep edilmesine neden olacak” dedi. Meloni, İtalya’nın Ukrayna’yı desteklemek için NATO’nun güvenilir bir ortağı olarak kalacağına vurguladı.
Aşırı sağcı İtalya’nın Kardeşleri (Fratelli d’Italia) partisinin 45 yaşındaki lideri Meloni, eski Başbakanı Silvio Berlusconi liderliğindeki Forza Italia (FI) partisi ve Matteo Salvini’nin liderliğini yaptığı aşırı sağcı Lig Partisi’ne karşı zafer elde ederek İtalya’nın ilk kadın başbakanı oldu.
Meloni hükümeti, İtalya’nın İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana ülkenin en sağcı yönetimi oldu. Berlusconi ve Salvini’nin Moskova ile geçmişte kurduğu yakın ilişkiler, Meloni’nin dış politikası hakkında endişelere yol açtı.
Meloni’nin partisi, neo- faşist eğilimli bir parti. Ancak Meloni, faşizme herhangi bir yakınlık duymadığını belirtti. Meloni, “Faşizm de dahil olmak üzere anti- demokratik rejimlere karşı hiçbir zaman bir sempatim ya da yakınlığım olmadı” dedi.
Ülkesinin ilk kadın başbakanı olan Meloni, İtalya’nın Avrupa’nın ve Batı dünyasının bir parçası olduğunu vurgulayarak yaklaşımının Avrupa’nın entegre olmasına engel olmak olmadığını ama Avrupa ülkelerinin daha iyi çalışmasını istediklerini belirtti. Meloni, Avrupa Birliği’nin (AB), üye devletlerinin tek başına mücadele edilmesi zorlu olan sorunlarla yüzleşilmesi için ortak bir ev olduğunu belirterek AB’nin geçmişte bu konu hakkında yeteri kadar çalışmadığını vurguladı.
Parlamentoya konuşma yapan Meloni, İtalya’nın Akdeniz üzerinden yapılan insan kaçakçılığını durdurmak için Afrika ülkeleri ile birlikte çalışacağını belirtti.
Meloni, hükümetin enerji krizinden etkilenen ailelere ve işletmelere mali destekte bulunacağını belirtti. Hükümetin vereceği enerji desteğinin yüksek maliyetli olduğunu belirten Meloni, seçim kampanyası sırasında verdiği vaatlerden bazılarının ileriki günlerde uygulamak zorunda kalabileceklerini ifade etti.  
Meloni, “Hükümetin hareket etmesi gereken konular çok karmaşık, belki de bugünler, İkinci Dünya Savaşı’ndan beri yaşadığımız en zorlu günler” diyerek Kovid-19 pandemisi ve Ukrayna’da süregelen savaş nedeniyle yüksek enflasyon nedeniyle önümüzdeki yıl ülke ekonomisinde durgunluk yaşanabileceğini belirtti. 



Trump'ın Ortadoğu ziyaretine dahil edilmeyen İsrail üzgün ama sessiz

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters
TT

Trump'ın Ortadoğu ziyaretine dahil edilmeyen İsrail üzgün ama sessiz

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

ABD Başkanı Donald Trump, İsraillilerin ülkelerinin en önemli müttefikiyle olan ilişkilerine dair varsayımlarını sarsan açıklamalar yaparken, İsrail'in aşırı sağcı hükümeti bu hafta diplomatik açıdan sessizliğini korudu.

Trump'ın Ortadoğu ziyareti sırasında İsrail'i es geçme kararı alması, yönetiminin İsrailli yetkililerin uzun süredir Hamas'a yardım etmekle suçladığı Katar da dahil olmak üzere Körfez ülkeleriyle iş anlaşmalarına giderek daha fazla odaklanmasının bir işareti olarak görülüyor.

İsrail, Trump’ın Ortadoğu ziyareti öncesinde de ABD'nin ezeli düşmanı İran'la yaptığı görüşmeler ve Trump'ın, İsrail'e yönelik füze saldırılarını sürdürme kararlılığına rağmen, Yemen'deki İran destekli Husileri bombalamayı durdurma kararı alması nedeniyle gergindi.

ABD, Gazze'deki son ABD vatandaşı İsrailli rehine Edan Alexander'ı eve getirmek için Hamas'la bir anlaşma müzakere ederken, İsrailli yetkililer bu duruma seyirci kaldı.

İsrailli yetkililer kendilerini Trump’ın Suriye’ye yönelik yaptırımların sona erdirileceğini duyurmasını ve İsrail'in gerçek yüzünü zar zor gizleyen tekfirci bir rejim olarak gördüğü Şam’daki yeni hükümetle ilişkilerin normalleştirilmesi çağrısını dinlerken buldular.

ABD Başkanı salı günü Riyad'da konuşurken Husilerle yapılan ateşkesten övgüyle söz ediyordu. İsrail basını, Yemen'den atılan bir füzenin kendilerine doğru yönelmesi nedeniyle Kudüs ve Tel Aviv başta olmak üzere İsrail'in çeşitli bölgelerinde siren seslerinin duyulduğunu bildirdi.

Trump da İsrail ile herhangi bir kopuş imasında bulunmaktan kaçınırken Körfez'de kendisine eşlik eden gazetecilere yaptığı açıklamada, ziyaretinin şimdiye kadar sadık destekçisi olduğu bir ülkeye nihayetinde fayda sağlayacağını söyledi.

Trump, “Ortadoğu'daki bu ülkelerle ve tüm ülkelerle böyle bir ilişkiye sahip olmak İsrail için iyi bir olur” dedi.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu şimdiye kadar Edan Alexander'ın serbest bırakılmasına yardımcı olduğu için Trump'a teşekkür etmek dışında bir yorumda bulunmadı.

Ancak Gazze Şeridi’nde sürdürdüğü savaş nedeniyle zaten uluslararası baskı altında olan ve Suudi Arabistan'la ilişkilerini normalleştirme umutlarını sekteye uğratan İsrail kamuoyu başta olmak üzere İsrail'in geride bırakıldığına dair kamuoyun yaygın bir algı hâkim.

Şarku’l Avsat’ın Reuters'ten aktardığı habere göre İsrail’in sağ eğilimli Israel Hayom gazetesinin yorumcularından Yoav Limor, “Ortadoğu gözlerimizin önünde çok sayıda anlaşma ve toplantı ile yeniden şekillenirken, İsrail (en iyi ihtimalle) seyirci konumunda” diye yazdı.

Netanyahu, bazı ağır silahların sevkiyatlarını durduran ve radikal İsrailli yerleşimci gruplara yaptırımlar uygulayan eski ABD Başkanı Joe Biden yerine Trump'ı tercih ettiğini gizlememişti.

Gazze Şeridi’ndeki savaşı Hamas kesin bir yenilgiye uğratılana kadar sürdürmekte ısrar eden hükümetindeki dinci-milliyetçi aşırı sağcıların yanında yer alan Netanyahu, 18 aydır süren çatışmalardan artık bıkmış olan İsraillilerin baskısıyla karşı karşıya.

ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı'nın (CIA) eski Ortadoğu İşleri Direktör Yardımcısı Jonathan Panikoff, son iki haftada yaşanan olayların 'önceliklerde açıkça bir farklılaşma olduğuna’ ve İsrail'in geleneksel olarak ABD yönetimlerinden gördüğü özel muamelenin artık var olmayabileceğine işaret ettiği değerlendirmesinde bulundu.

Şu anda Washington merkezli Atlantik Konseyi Ortadoğu Programı'ndaki Scowcroft Ortadoğu Güvenlik Girişimi Direktörü olarak çalışan Panikoff, “Trump'ın anlaşmalar, ticaret ve yatırım odaklı bir öncelikler listesiyle ilerlemeye kararlı olduğu açık” ifadelerini kullandı.

Panikoff, sözlerini şöyle sürdürdü:

“ABD ve İsrail'in sıklıkla yakın iş birliği içinde olduğu geleneksel siyasi ya da güvenlik konuları Trump'ın önceliklerine uymuyorsa, Trump yine de bu konularda ilerleme kaydedecektir.”

Trump yönetimi yetkilileri, ABD-İsrail ilişkilerinin hala güçlü olduğunu vurguluyorlar, ancak Trump'ın seçim kampanyasında verdiği Gazze ve Ukrayna'daki savaşları hızla sona erdirme sözünü yerine getirmeye çalıştığı bir dönemde, özel toplantılarda Netanyahu'ya yönelik hayal kırıklıklarını zaman zaman dile getiriyorlar.

Yetkililer Netanyahu'nun ateşkes ve rehinelerin serbest bırakılması için Hamas ile bir anlaşmaya varmak üzere daha fazla çalışmasını isterken, ABD, diplomatik bir çözüm arıyor ve İsrail'in İran'ın nükleer tesislerini vurmasına çok az destek veriyor.

Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Sözcüsü James Hewitt, ABD yönetiminin Gazze'de halen tutulan 58 rehinenin serbest bırakılması ve Ortadoğu'da bölgesel güvenliğin güçlendirilmesi için İsrail'le birlikte çalışmaya devam ettiğini söyledi. Hewitt, “İsrail'in tarihinde Başkan Trump'tan daha iyi bir dostu olamaz” ifadesini kullandı.

İsrail hükümetindeki aşırı sağcılar, Trump'ın Gazze'yi Filistinlilerden arındırma ve Gazze’yi bir tatil beldesine dönüştürme planını açıklamasının ardından daha fazla sessiz kalmayı tercih ederken İsrailli yetkililer, ABD yönetimine yönelik herhangi bir eleştiriden kaçınmaya özen gösteriyor.

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü bu hafta ABD vatandaşlığına sahip İsrailli asker Edan Alexander'ın serbest bırakılmasında İsrail'in saf dışı bırakıldığı yönündeki endişelere ilişkin bir soruya “ABD egemen bir devlettir” yanıtını verdi. Sözcü, İsrail ile ABD arasındaki ‘dostane ilişkilerin medya aracılığıyla değil, doğrudan olduğunu’ ifade etti.

İsrail, Trump'ın Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff tarafından koordine edilen ateşkes görüşmeleri için Katar’ın başkenti Doha'ya bir heyet gönderdi, ancak İsrail ordusu, Gazze'ye yönelik saldırılarını yoğunlaştırarak dün onlarca Filistinliyi daha öldürdü.

Dün yaptığı açıklamada ‘İsrail'in durmayacağını ve teslim olmayacağını’ yineleyen Netanyahu, “Bu ayın başlarında Gazze'deki askeri operasyonlarını yoğunlaştıracağını açıklayan İsrail, Hamas'ın askeri yeteneklerinin yanı sıra yönetim kabiliyetinin de ortadan kaldırılmasını içeren savaş hedeflerine sadık kalmaya devam ediyor” şeklinde konuştu.