İran, Batı’ya karşı mücadelesini Avrupa’ya mı taşıdı?

İran ilk kez Avrupa Kıtası’nda büyük bir savaş veriyor.

İran yapımı SİHA’lar. (Reuters)
İran yapımı SİHA’lar. (Reuters)
TT

İran, Batı’ya karşı mücadelesini Avrupa’ya mı taşıdı?

İran yapımı SİHA’lar. (Reuters)
İran yapımı SİHA’lar. (Reuters)

İranlı askeri danışmanlar ve İran Devrim Muhafızları üyeleri, işgal altındaki Ukrayna’da ve muhtemelen Belarus’ta Rusya’nın Ukrayna şehirleri ve sivil altyapıyı hedef alırken İran yapımı olan ve ‘kamikaze’ olarak bilinen silahlı insansız hava araçlarını (SİHA) kullanmasına yardım ediyor.
İsrail medyasında yer alan, Ukraynalı bir yetkiliye dayandırılan habere göre Ukrayna’nın geçtiğimiz günlerde Rus mevzilerine düzenlediği saldırıda 10 İranlı yaşamını yitirdi.
Tahran, Rusya’ya yalnızca potansiyel olarak binlerce SİHA değil, aynı zamanda Rusya’nın azalan stokunu desteklemek için ilk kez iki tür balistik füze tedarik etmeye hazırlanıyor.
Foreign Policy dergisinde yer alan analize göre Tahran’ın askeri desteği savaşa ölümcül bir iz bırakıyor. Ancak jeopolitik sonuçları bundan çok daha ötesine uzanıyor.
İran, Rusya’nın Ukrayna’yı boyunduruk altına alma amacı taşıyan emperyal girişimine desteğini artırarak, Ortadoğu’daki kendi emperyal projesini ilerletmeyi umuyor. 
Tahran, SİHA ve füzelerinin yeteneklerini geliştirmek için Ukrayna savaş alanından yararlanırken, muhtemelen Moskova ile yeni silah anlaşmalarında bu derin Rusya-İran ortaklığından yararlanmaya çalışacak.
İran rejimi, aynı zamanda Ukrayna’daki krizi körüklemenin, Batı’yı ‘İran’ın Ortadoğu’daki hegemonya arayışıyla’ yüzleşmekten alıkoyacağını umut ediyor.
Ancak Tahran’ın ‘Avrupa’da bir güç siyasetine atılması’, Washington ve Batılı müttefiklerini İran’a karşı daha sağlam bir politikaya yönlendirmeye yardımcı olabilir.
Rusya, Ukrayna’ya karşı sekiz aylık savaşını engelleyen, savaş alanındaki zayıflıkları gidermek için istekli bir destekçi buldu.
Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre 1980’lerdeki İran-Irak Savaşı’ndan bu yana SİHA ve füze programlarına önemli miktarda kaynak ve çaba harcayan Tahran, Moskova’ya başta Shahed-136 olmak üzere çeşitli tipte yüzlerce SİHA tedarik ediyor. 
İran mühimmatları, Rus kuvvetlerinin cephe hatlarının yakınındaki sabit hedefleri ortadan kaldırmasına yardımcı olmanın yanı sıra, Rusya’nın son haftalarda azalan füze stokunu korurken, Ukrayna genelindeki şehirlere de çok sayıda saldırı düzenlemesini sağladı.
Ukraynalı bir milletvekili bu hafta yaptığı açıklamada, Shahed-136’nın Rusya’nın Ukrayna’nın elektrik altyapısının yaklaşık yüzde 40’ına zarar vermesinde etkili olduğunu ve bunun ülkenin elektrik üretim kapasitesinin yarısını harap ettiğini söyledi. 
Moskova yönetimi, kış yaklaşırken muhtemelen bu yoğun saldırıların Ukrayna’nın savaşma iradesini yıpratacağını umuyor.
ABD’li yetkililer, Tahran’ın yakında Moskova’ya yalnızca daha fazla Shahed-136 ve diğer SİHA’lar değil, aynı zamanda Fatih-110 ve Zülfikar isimli kısa menzilli balistik füzeler de sağlayacağını belirtiyor.
Bu balistik silahlar, İran’ın Ortadoğu’nun en büyük balistik füze cephaneliğindeki en hassas füzeler arasında.
Fatih-110 daha eski ve 250 ila 300 kilometre menzile sahipken, Zülfikar’ın menzili 700 kilometreye çıkıyor.
İran, Ocak 2020’de Irak’taki ABD mevzilerine yapılan ve ABD askerleri arasında 100’den fazla travmatik beyin yaralanmasına neden olan saldırılar da dahil olmak üzere, son yıllarda çok sayıdaki saldırıda bu füzelerin farklı türlerini kullandı.
İran, Ortadoğu’daki vekillerine bu silahların çeşitli türlerini konuşlandırmış olsa da rejim bunları daha önce hiç Doğu Avrupa’ya göndermemişti.
Shahed-136 SİHA’lara ek olarak bu füzelerin de Rusya’nın savaş devam ederken idareli olarak kullandığı, kısa menzilli İskender balistik füzeleri ve diğer füzelerini korumasına yardımcı olması bekleniyor.
İran ve Rusya’nın Ukrayna’da bu kadar yakın işbirliği yapması, İran konusunda önde gelen bazı Rus uzmanlar da dahil olmak üzere birçok gözlemciyi şaşırttı.
Son zamanlardaki ittifaklarına rağmen İran ve Rusya, bir dizi Rusya-İran savaşı ve İran siyasetine sık sık Rus müdahalesi de dahil olmak üzere çarlık dönemine kadar uzanan uzun bir düşmanlık ve güvensizlik geçmişine sahip.
Soğuk Savaş sırasında İran’ın ABD ile müttefik olan şah tarafından yönetilmesiyle ilişkiler gerildi ve 1979’daki İran devriminden sonra daha da kötüleşti.
Yeni İran rejimi, ABD gibi Sovyetler Birliği’ni de ‘Şeytan’ olarak nitelendirdi.
Tıpkı Moskova’nın İran-Irak Savaşı sırasında Bağdat’a yardım etmesi gibi İran rejimi de Sovyetler Birliği’ne  karşı Afganları destekledi.
İlişkiler daha sonra, 1990’larda Rusya’nın İran’ın büyüyen nükleer altyapısına ve füze programlarına yardım sağlamasıyla düzeldi.
Ancak Rusya, büyüyen nükleer programı nedeniyle İran’a yaptırım uygulayan Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) çeşitli kararlarını kabul ettiğinde İran’ın güvensizliğine neden oldu.
Bununla birlikte Rusya-İran ilişkileri, Vladimir Putin’in 2012’de devlet başkanlığına dönmesi ve özellikle ortak müttefikleri Beşşar Esed’i kurtarmak için 2015’te Suriye’ye askeri müdahalesinden bu yana ivme kazandı.
Devam eden şüphe ve rekabete rağmen her iki taraf da Batı’ya karşı ortak muhalefet tarafından yönlendirilen çıkarlarının giderek daha fazla iç içe geçtiğini görüyor.
Resmi bir ittifak gelmese de, bu Rusya ve İran’ın ‘Çin ile birlikte’ anlaşmalarını derinleştirmesini engellemeyecek.
Ukrayna’yı işgalinden bu yana Moskova, Batı yaptırımlarına karşı ortak çabaları da dahil olmak üzere Tahran ile olan ortaklığını ikiye katladı.
Bu arada İran Dini Lideri Ali Hamaney, yetkililere Rusya ve Çin ile daha güçlü ilişkiler geliştirmeleri yönünde talimat verdi. 
Kremlin’in desteğiyle, İran’a geçen yıl Çin ve Rusya’nın başını çektiği Şanghay İşbirliği Örgütü’ne tam üyelik verildi.
Tahran ayrıca BRICS grubuna üye olmak istiyor ve şu anda Moskova liderliğindeki Avrasya Ekonomik Birliği ile kalıcı bir serbest ticaret anlaşması müzakere ediyor.
Bu bağlamda bakıldığında, Rusya’ya SİHA’lar, füzeler ve askeri danışmanlar sağlama anlaşması İran için stratejik bir anlam taşıyor.
Bu, İran’ın değerini, Batı karşıtı ittifaktaki iki kıdemli ortağından birine gösterebilir. 
Anlaşma aynı zamanda İran’ın karşılığında ne alabileceği sorusunu da gündeme getiriyor. 
Bugün Rusya, İran’a gelişmiş savaş uçakları veya Moskova’nın daha önce Tahran’a satmayı reddettiği S-400 hava savunma sistemini sunabilir.
Bu arada İran, Batı yapımı hava savunma sistemleri ve diğer silahlara karşı en son SİHA ve füze platformları için kapsamlı bir test alanı elde edecek. 
Tahran, Ukrayna sahasında öğrendiği dersleri, Ortadoğu’da gelecekteki silah ve taktik geliştirmede uygulayacağından emin.
Ancak İran yöneticileri için Rusya’nın Ukrayna’daki savaşını desteklemek, aynı zamanda Batı'ya yönelik saldırılarının bir uzantısı. 
İran onlarca yıldır Lübnan’daki Hizbullah ve Yemen’deki Husiler gibi Ortadoğulu militan gruplara, Rusya’ya sağladığı bazı SİHA ve füzeler de dahil olmak üzere silah tedarik ederek nüfuzunu genişletmeye ve rakiplerini zayıflatmaya çalıştı. 
Bugün Tahran, aslında aynı silahlanma stratejisini Avrupa’ya uyguluyor.
İran, Ukrayna’daki krizi körükleyerek, muhtemelen ABD’nin dikkatini Ortadoğu’dan başka yöne çekmeye devam etmeyi umuyor. 
Washington arka arkaya üç başkanın yönetiminde, askeri kaynakları başka yerlere kaydırmak ve ülke içindeki sorunlara odaklanmak için bölgeden büyük ölçüde çekilmeyi tercih edeceğinin sinyallerini verdi. 
Putin’in Ukrayna’daki savaşı Batı’nın dikkatini ve kaynaklarını çektiğine göre, Tahran bu eğilimi körüklemek için bir fırsat görüyor.
Bunun yerine Washington, İran’ın Rusya’nın savaşına verdiği desteğin, ABD’nin Ortadoğu’da daha güçlü bir şekilde kararlılığına yol açacağını açıkça belirtmelidir.
Özellikle İran genelinde protestolar devam ederken şimdi Başkan Joe Biden yönetiminin, bölgedeki İran nüfuzunu zayıflatmaya odaklanmak için İran politikasını yeniden gözden geçirmesi için iyi bir zaman olabilir.
ABD’nin kınamaları ve yaptırımları, daha büyük bir stratejinin parçası değilse, çok az şey başaracaktır.
İronik olarak, Tahran’ın Ukrayna’daki savaşta Rusya’ya verdiği destek, özellikle Avrupa’nın Ortadoğu’ya daha fazla dikkat etmesine neden olabilir.
İngiltere ve Avrupa Birliği (AB), geçen hafta Washington’ın ayak izlerini takip etti ve İran’ın SİHA programının unsurlarına karşı yaptırımlar uyguladı.
İran’ın Avrupa'ya yönelik tehdidi yaklaştıkça ABD, İran’a yönelik Atlantik ötesi politikaları daha güçlendirmek için bu fırsatı kaçırmamalı.
ABD ayrıca Rusya’nın İran’la derinleşen bağlarına işaret ederek, İsrail ve Körfez ülkelerinden Moskova’ya karşı daha fazla destek almalı.
İran’ın Rusya’nın savaşına verdiği destek, İsrail’in veya Körfez ülkelerinin Rusya’ya yönelik hesaplarını şu an için değiştirmiyor. 
Örneğin Tel Aviv, Kiev’in hava savunma sistemleri talebini karşılama konusunda isteksizliğini koruyor.
Ancak Rusya İran’a gelişmiş silahlar satmaya başlarsa, bölgedeki ABD müttefikleri fikirlerini değiştirebilir.
Bu nedenle Moskova daha önce bunu yapmaktan kısmen kaçınmıştı.
Aynı zamanda ABD, İran’ın SİHA ve füze tehdidinin ön saflarında yıllarca yaşayan İsrailli ve Arap müttefiklerinin, İran saldırganlığına karşı koymak için ihtiyaç duydukları askeri yeteneklere ve desteğe sahip olmalarını sağlamak için çalışmalıdır.
Washington ayrıca Arap-İsrail güvenlik işbirliğini teşvik etme ve kolaylaştırma çabalarını iki katına çıkarmalıdır.
İran’a karşı koymaya yardımcı olmanın yanı sıra, Ortadoğu’daki müttefiklerine yönelik güçlü ABD desteği de onları ABD’nin Rusya ile ilgili taleplerine daha açık hale getirebilir.
Son olarak, İran’ın Ukrayna’daki eylemleri, Biden yönetimi ve Avrupalı ​​ortaklarına, Tahran ile 2015 tarihli nükleer anlaşmayı canlandırma arayışlarından vazgeçmeleri için bir neden daha veriyor. 
Anlaşma, İran’ın nükleer silah hırslarını kontrol altına almamanın yanı sıra, sivil nükleer projeler ve yaptırımlardan kaçınma konusunda daha fazla Rusya-İran işbirliğini mümkün kılıyor.
Aynı zamanda, Tahran’a Rusya’dan ve başka yerlerden gelişmiş konvansiyonel silahlar tedarik etmek için ihtiyaç duyduğu fonları sunuyor.



Gazze’de açlık dehşeti: Çocuklar iskelete döndü

İsrail'in Gazze Şeridi'ne 7 Ekim 2023'ten bu yana düzenlediği saldırılarda çoğu kadın ve çocuk olmak üzere en az 59 bin Filistinli öldürüldü (Reuters)
İsrail'in Gazze Şeridi'ne 7 Ekim 2023'ten bu yana düzenlediği saldırılarda çoğu kadın ve çocuk olmak üzere en az 59 bin Filistinli öldürüldü (Reuters)
TT

Gazze’de açlık dehşeti: Çocuklar iskelete döndü

İsrail'in Gazze Şeridi'ne 7 Ekim 2023'ten bu yana düzenlediği saldırılarda çoğu kadın ve çocuk olmak üzere en az 59 bin Filistinli öldürüldü (Reuters)
İsrail'in Gazze Şeridi'ne 7 Ekim 2023'ten bu yana düzenlediği saldırılarda çoğu kadın ve çocuk olmak üzere en az 59 bin Filistinli öldürüldü (Reuters)

Gazze Şeridi’ndeki Filistinliler, İsrail ablukasının yol açtığı kıtlıkta yaşadıklarını anlattı.

Guardian’ın irtibata geçtiği Feyza Abdul Rahman, torunlarının açlıktan hastanelik olduğunu söylüyor.

7 aylık torunu Muhammed’in yetersiz beslenmeden ötürü 4 kiloya düştüğünü ve ikinci kez hastaneye yatırıldığını belirten Rahman, Muhammed’in annesinin de açlıktan ötürü bebeğine süt veremediğini ve doğumdan bu yana sadece iki kutu bebek maması alabildiklerini ifade ediyor.

Bölgenin en büyük şehri olan Gazze’de sadece iki faal pediatri ekibi kaldı. Her gün 200’e yakın çocuk tedavi için hastaneye götürülüyor.

Filistinli sivil toplum kuruluşu Hasta Dostları Yardımlaşma Derneği’nin hastanesinde görev yapan Dr. Musab Fervena, çocukların iskelete dönüştüğünü ve çoğunu kurtaramadıklarını söylüyor.

Çocuk doktoru Fervena, kendi kızı ve oğlunun da açlıkla mücadele ettiğini belirterek şu ifadeleri kullanıyor:

Yaklaşık iki yıldır buradaki çocuklar açlık çekiyor. Bazı günler tok hissetseler bile, mesele sadece tokluk değil, vücudun ihtiyaç duyduğu besinleri almakla ilgili. Ve bunların hiçbiri yok.

Doktor, basit ilaçlarla kurtarılabilecek birçok çocuğun, İsrail ablukası nedeniyle bu ilaçlara erişim kesildiği için öldüğünü söylüyor.

Umum Yusuf Halidi de ailesinin geçen hafta 4 gün boyunca hiçbir şey yiyemediğini belirtiyor.

Çocuklarının yaptığı birkaç bileklik ve kolyeyi satarak geçinmeye çalıştıklarını ifade eden Halidi, şöyle devam ediyor:

Çocuklarım iskelete dönüştü, bir deri bir kemik kaldılar. En ufak bir hareket bile başlarını döndürüyor. Tekrar oturup yemek istiyorlar ama verecek hiçbir şeyim yok.

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus, dünkü açıklamasında İsrail'in saldırılarını sürdürdüğü Gazze'de halkın "kitlesel açlıkla" karşı karşıya kaldığını, yetersiz beslenmeye bağlı ölümlerde ciddi artış görüldüğünü belirtti.

Gazze'de akut yetersiz beslenme oranının yüzde 10'u aştığına işaret eden Ghebreyesus, bu yıl 5 yaş altı çocuklarda yetersiz beslenmeyle ilişkili 21 ölümün kaydedildiğini aktardı.

Gazze’deki Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre açlık nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısı 78'i çocuk en az 88'e çıktı.

Independent Türkçe, Guardian, Reuters