Siyasi güçler arasında Cumhurbaşkanı konusundaki anlaşmazlık Lübnan krizini karmaşıklaştırıyor

Lübnan Parlamentosu’nun 24 Ekim'deki oturumundan bir kare (DPA)
Lübnan Parlamentosu’nun 24 Ekim'deki oturumundan bir kare (DPA)
TT

Siyasi güçler arasında Cumhurbaşkanı konusundaki anlaşmazlık Lübnan krizini karmaşıklaştırıyor

Lübnan Parlamentosu’nun 24 Ekim'deki oturumundan bir kare (DPA)
Lübnan Parlamentosu’nun 24 Ekim'deki oturumundan bir kare (DPA)

Lübnan'daki ana siyasi güçler arasında, Cumhurbaşkanı Mişel Avn'ın yerine geçmesi beklenen isim konusundaki anlaşmazlık, mevcut krizi karmaşıklaştıran ve cumhurbaşkanlığı koltuğunun aylarca boş kalmasına neden olabilir.
Son cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Maruni Patrikhanesi'nin çatısı altında, adayları ‘güçlüler’ yani Hristiyan partilerin başkanlarıyla sınırlandıran anlaşmayla Özgür Yurtsever Hareketi Lideri ve kurucusu Mişel Avn üzerinde anlaşmaya varılmıştı. Bugün ise Hristiyanlar arasında bir konsensüsün söz konusu olmaması nedeniyle tüm olasılıklar açık durumda. Milletvekili Cibran Basil, önceliğin güçlü bir cumhurbaşkanı seçilmesine verilmesi gerektiği ya da böyle bir başkanın desteklediği biri lehine temsilini yetkilendirmesinde ısrar ediyor. Lübnan Kuvvetleri Partisi Lideri Semir Caca ise ülkeyi kurtarmak için Basil ve Hizbullah'ın politikalarına meydan okuyan bir cumhurbaşkanı istediğini söylüyor. Bu nedenle, "Bağımsızlık Hareketi’nin Lideri Milletvekili Michel Moawad'ı desteklemeyi ve Meclis Başkanı Nebih Berri'nin, cumhurbaşkanı seçmek için düzenlediği önceki oturumlarda ona oy vermeyi tercih etti.
Öte yandan Hizbullah’ın Vekil Lideri Muhammed Raad, partinin yeni cumhurbaşkanında istediği özellikleri açıklarken, ülke menfaatini gözeten, bir ABD’liden emir almayan ve onlara itaat etmeyen, ulusal çıkarlara hizmet eden bir Cumhurbaşkanı istiyoruz. Ulusal egemenliğin korunmasında direnişin rolünü tanıyan, saygı duyan ve kabul edem bir Cumhurbaşkanı istiyoruz” dedi.
Parlamento Başkanı Nebih Berri ise daha önce Şarku'l Avsat’a yaptığı bir açıklamasında birleştirici, ayrım yapmayan, İslam ve Hristiyanlık değeri taşıyan, Arap dünyasına açık ve en önemlisi Taif Anlaşması'na sahip çıkan bir cumhurbaşkanı istediğini söylemişti. Kataeb Partisi'nin Başkanı Sami Cemayel'e gelince, o açıkça Hizbullah dosyasını açmayacak herhangi bir başkana karşı olduğunu söyledi. Cemayel, "Sorun Lübnan devleti ile devletçik Hizbullah arasındadır ve bu sorun çözüldüğünde, meseleler kurumlar içinde demokratik bir şekilde çözülür” şeklinde konuştu.
Hizbullah Partisi, müttefikleri ve muhalefet ekibi gibi iki ana çatışan parti olduğu düşünüldüğünde, son parlamento seçimlerinden çıkan dengeler cumhurbaşkanının seçilmesi sürecini kolaylaştırmıyor. Tercih ettikleri herhangi bir adayın zaferini sağlamak için gereken oyları güvence altına alacak çoğunluğa sahip değiller. Lübnan'da bir Cumhurbaşkanı seçebilmek için parlamento üyelerinin üçte ikisinin, yani 128 milletvekilinden 86'sının seçim oturumuna katılması gerekiyor. Ayrıca ilk oturumda anayasal seçim, Konsey üyelerinin üçte iki çoğunluğunu gerektirir. Takip eden oylamalarda salt çoğunluk - 65 milletvekili - yeterli olup, 43 milletvekili seçim yeter sayısını bloke edebilir.
Yukarıdakilerin tümü krizin karmaşık olduğunu ve uzun sürebileceğini öngörse de Eski Bakan İbrahim Neccar, ‘çözümün mümkün olduğunu ve uzun zaman gerektirmediğini, ‘gerekenin doğru ve utanç verici olmayan (Hizbullah) bir çıkış olduğunu’ düşünüyor. Neccar, Şarku'l Avsat’a yaptığı açıklamada, “Partinin eylem alanı daralıyor. Cibran Basil'in inandığı Hristiyan desteğine ihtiyacı olsa bile Basil'in cumhurbaşkanı seçilmesine hiçbir koşulda rıza göstermeyecek olan Meclis Başkanı Berri ile kendisi arasında bir sürtüşme olmaması önemini sürdürüyor. Basil'in, bu çabaları engellemeye çalışacağından şüphe yoktur. Ancak, siyasi arenada önde kalmasını sağlayacak bir adayın kaderini söylemsel bir şekilde artırmaya çalışacaktır” dedi.



Hizbullah'a "çağrı cihazı" operasyonunun detayları ortaya çıktı

Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)
Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)
TT

Hizbullah'a "çağrı cihazı" operasyonunun detayları ortaya çıktı

Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)
Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)

Lübnan'da Hizbullah'ın çağrı cihazlarının ardından telsiz, radyo ve güneş enerjisi panellerinin patlatılmasıyla bölge topyekun savaşa doğru sürükleniyor. 

17 Eylül'de Hizbullah'ın kullandığı çağrı cihazlarında eş zamanlı patlamalar yaşanmış, ikisi çocuk 12 kişi hayatını kaybetmiş, 2 bin 800 kişi de yaralanmıştı. 

Dün de ülkedeki telsiz, radyo ve güneş enerji sistemlerinde patlama gerçekleşti. En az 20 kişinin öldüğü, 450'den fazla kişinin de yaralandığı bildiriliyor. Lübnanlı yetkililer, olaydan İsrail'i sorumlu tutarken Tel Aviv'den henüz açıklama gelmedi.

Diğer yandan saldırıyla ilgili bilgiye sahip olan fakat adlarının gizli tutulmasını isteyen kaynaklar, Amerikan gazetesi New York Times'a (NYT) operasyonun ardında İsrail'in olduğunu doğruluyor. 

Mossad'ın BAC Consulting adlı bir paravan şirket kurduğu ve çağrı cihazlarını bubi tuzağına dönüştürerek Lübnan'a soktuğu iddia ediliyor. Macaristan merkezli bu paravan şirket, kağıt üstünde Tayvanlı Gold Apollo firması adına çağrı cihazı üretiyor. Kimliklerinin açıklanmasını istemeyen İsrailli istihbaratçılar, buna ek olarak operasyonda en az iki paravan şirket daha oluşturulduğunu belirtiyor. 

Kaynaklar, AR-924 model numaralı cihazların bataryalarına patlayıcı bir madde olan pentaeritritol tetranitrat (PENT) yerleştirildiğini ve bunların 2022 yazında Lübnan'a gönderildiğini ifade ediyor.

Hizbullah, İsrail istihbaratı tarafından takip edilmemek için cep telefonlarını bırakıp çağrı cihazı kullanmaya başlamıştı. Kaynaklar, bu kararın ardından milyonlarca dolarlık yatırımla üretimin artırıldığını ve Lübnan'a bubi tuzağı haline getirilmiş binlerce cihaz sokulduğunu söylüyor.

Öte yandan ikinci dalga saldırıda telsiz ve güneş enerji panellerinin nasıl patlatıldığı henüz bilinmiyor.

NYT'nin patlayan telsizlerin görüntülerinden yola çıkarak yaptığı analizde, bunların çağrı cihazlarından daha ağır ve büyük olduğuna, bu yüzden daha fazla hasar yarattığına işaret ediliyor. 

Ayrıca telsizlerin patlamasıyla daha büyük yangınlar çıktığına, bunun da çağrı cihazlarına kıyasla telsizlere daha fazla patlayıcı yerleştirilmiş olabileceğini gösterdiğine dikkat çekiliyor.

Lübnan'ın açıkladığı rakamlara göre telsizlerin patlatılmasıyla en az 71 ev ve dükkanla 18 sivil araç ve motosiklet yandı. 

Telsizlerden bazılarında Japon firması Icom'un amblemi görülüyor. Ancak şirket, IC-V82 model numaralı telsizlerin ve bunlarda kullanılan bataryaların üretiminin neredeyse 10 yıl önce durdurulduğunu belirtiyor. Patlayıcıların bu cihazlara nasıl yerleştirildiğiyse henüz netleştirilemedi. Icom, bu telsizlerin sahte olabileceğini öne sürüyor.

Lübnan medyasındaki haberlerde, saldırıda en az iki güneş enerjisi panelinin de alev aldığı bildiriliyor. Saldırılarda çıkan küçük çaplı yangınların söndürüldüğü bildirilirken, patlamada bir kız çocuğunun yaralandığı aktarılıyor. Ancak bu panellerin infilak ettirilen diğer cihazların etkisiyle mi alev aldığı yoksa uzaktan kumandayla mı patlatıldığı belli değil. 

Amerikan düşünce kuruluşu Soufan Center'dan Clara Broekaert, CNN'e açıklamasında saldırı dalgasının Lübnan halkının psikolojisini olumsuz etkilediğini ve Hizbullah üzerinde misilleme baskısı oluşturduğuna dikkat çekerek şunları söylüyor:

Saldırılarda günlük hayatın böylesine korkunç, beklenmedik ve geniş ölçekte kesintiye uğratılması, misilleme yapılmasına yönelik ekstra bir baskı yaratacaktır diye düşünüyorum. İnsanlar yaşananların hesabının sorulduğunu görmek istiyor.

Üst üste gelen saldırıların ardından dün Hizbullah, İsrail sınırındaki el-Merc bölgesine füze fırlattı. İkisi ağır 8 İsraillinin yaralandığı bildirilirken, bu kişilerin sivil veya asker olduğuna ilişkin bilgi paylaşılmadı.

Independent Türkçe, Times of Israel, New York Time, Japan Times, CNN, France 24