Oxford araştırması tartışma yarattı: Hz. Muhammed'in Hz. Aişe ile küçük yaştayken evlendiği iddiası doğru mu?

Söz konusu hadisin sanılandan bir asır sonra ortaya çıktığı öne sürüldü

Oxford Üniversitesi bünyesindeki Doğu Çalışmaları Fakültesi'nin (Faculty of Oriental Studies) adı Eylül 2022'de Asya ve Ortadoğu Çalışmaları Fakültesi'ne çevrildi (University of Oxford)
Oxford Üniversitesi bünyesindeki Doğu Çalışmaları Fakültesi'nin (Faculty of Oriental Studies) adı Eylül 2022'de Asya ve Ortadoğu Çalışmaları Fakültesi'ne çevrildi (University of Oxford)
TT

Oxford araştırması tartışma yarattı: Hz. Muhammed'in Hz. Aişe ile küçük yaştayken evlendiği iddiası doğru mu?

Oxford Üniversitesi bünyesindeki Doğu Çalışmaları Fakültesi'nin (Faculty of Oriental Studies) adı Eylül 2022'de Asya ve Ortadoğu Çalışmaları Fakültesi'ne çevrildi (University of Oxford)
Oxford Üniversitesi bünyesindeki Doğu Çalışmaları Fakültesi'nin (Faculty of Oriental Studies) adı Eylül 2022'de Asya ve Ortadoğu Çalışmaları Fakültesi'ne çevrildi (University of Oxford)

Oxford Üniversitesi'nden erken İslam tarihi uzmanı Joshua Little'ın hazırladığı tamamlanmamış doktora tezinde Hz. Muhammed'in üçüncü eşi Hz. Aişe'yle 6 yaşındayken evlendiği ve 9 yaşındayken birleşmenin yaşandığı iddiasının tarihsel gerçeklerle uyuşmadığını öne sürmesi tartışma yarattı.
Little, 28 Ekim'de açtığı internet günlüğü islamicorigins.com'da, tanınmış Amerikalı İslam araştırmaları profesörü Christopher Melchert gözetiminde sürdürdüğü çalışmanın eylülde savunma aşamasından geçtiğini ve küçük düzeltmeler yapılacağını belirtti. 
Çalışmasının sonuçlarını özetle aktaran Little, özellikle Sünni İslam'ın hadis geleneğindeki yaygın kabulün aksine, aktarılan bilginin kaynağının 7. yüzyıl değil, 8. yüzyılda Sünni-Şii ayrılığının sertleştiği Irak kenti Kufe olduğunu yazdı.
Akademisyen bulgusunu, yaygın kabulün kaynağı olan hadisin metinsel, biçimsel, coğrafi ve tarihsel eleştirisine dayandırdığını dile getirerek şöyle dedi:
"İlk değerlendirmem, Urve bin el-Zübeyr ve öğrencilerinin, Zübeyrilerin hakim olduğu Medine'de, hadisi ilk formülleştirenler ve yayanlar olduğu yönündeydi. Fakat daha sonra; coğrafi modellere, ilgili isnâdlara ve erken Medine kaynaklarının sessizliğine dikkat çeken Yasmin Amin tarafından, hadisin esas kökeninin Abbasi dönemindeki Irak olduğu görüşüne yönlendirildim. Eleştirel ve biyografik-tarihsel analizler başta olmak üzere, ilerlettiğim çalışmalar beni, hadisin asıl formülleştiricisi ve yayıcısının, 8. yüzyılın ortasında Medine'den Kufe'ye göçen Hişam bin Urve olduğuna ikna etti."
Little, sözlerinin devamında, Hz. Aişe hadisinin o dönemde Kufe'de Şii Müslümanlarla mücadele halindeki Sünnilere "cephane" sağladığını, onun Hz. Muhammed'in diğer eşlerinin aksine evlilik sırasında bakire olmasının en sevilen eş olduğu yönündeki söylemi güçlendirdiğini ve Hz. Aişe'nin de Hz. Ali gibi peygamber ocağında büyüdüğü inancına destek olduğunu belirtti.
"Bu hadis, Hişam'dan bazen metin değişiklikleriyle ve silsile ekleriyle birlikte 8. yüzyıl Irak'ındaki çağdaşlarına ve öğrencilerine, oradan Abbasi Halifeliği'nin dört yanına yayılarak sonunda 9. yüzyıldaki proto-Sünni hadis eleştirmenleri ve geleneksel toplayıcıları tarafından miras alınıp kabul edildi."
Little, Sünni hadis geleneğinin başyapıtlarından Sahih-i Buhârî'de de Hz. Aişe hadisinin yer almasını bu tezine bağladı.
Bulgularını ileride ayrıntılarıyla yayımlayacağını söyleyen Little, makalesinin büyük bölümünü, neden bu konuyu seçtiğine ayırdı. Söz konusu hadisi, "Yeni Ateist ve İslamofobik" olduğu dönemde Müslüman topluluklar içinde çocukların evlendirilmesine kaynak oluşturduğu iddiasıyla sıkça duyduğunu belirten Little, son tezlerinin İslamofobiklerden İslam savunucularına ve Hristiyan misyonerlerine kadar farklı kesimlerden tepkiler alacağının farkında olduğunu belirtti. 
Little ayrıca, tezlerinin İslam'daki hadis ve fıkıh geleneklerine topyekün bir saldırıya malzeme yapılamayacağını, çünkü bu geleneklerin köklerinin daha geriye gittiğini sözlerine ekledi.
Little'ın makalesi sosyal medyada kısa sürede yankı buldu. Harvard Üniversitesi'nde İslam çalışmaları alanında doktora adayı Javad T. Hashmi, Little'ın tezlerinden övgüyle bahsettiği bir makale yazarak, İslam dünyasındaki "reformistler, muhafazakârlar ve köktenciler" arasındaki mücadelede artık modern tarihçilerin de söz sahibi olduğunu savundu:
"Little'ın argümanlarına şahsen ikna olsam da, bunlar ancak akademik ve dini çevrelerde devam eden son derece çekişmeli bir konudaki en son salvolar olabilir. İnsan hakları savunucuları özel olarak çocukların evlendirilmesi gibi güncel bir konuda kaygılı olabilir ama dini aktörler için mesele daha büyük. Modern tarihsel-eleştirel bilim, geleneksel İslami kaynakların üzerine doğru gelirken, en azından bazı Müslüman bilim ve din insanları arasında kaygı hissedilebiliyor."
Hadis uzmanı Prof. Serdar Demirel, bu makaleyi paylaşanlara tepki gösterdi:
"Ortada Oxford Üniversitesi tarihçisi Joshua Little'ın araştırması yok. Olan Javad T. Hashmi’nin yayımlanmamış o çalışmadan anladığı ve özetlediği bilgiler. Kitabı görmeden hakkıyla değerlendirmek mümkün değil."
Demirel, hadisler konusundaki doktora tezini hazırlarken, Şii din alimlerinin bile Little'ın bahsettiği tezleri ileri sürmediğine şahit olduğunu söyledi.
Independent Türkçe, New Lines Magazine, Islamic Origins



Gazze'deki kadın gazetecilerin hikayeleri

Gazze’de 21 kadın gazeteci İsrail’in yürüttüğü savaş sırasında öldürüldü (Independent Arabia - Meryem Ebu Dakka)
Gazze’de 21 kadın gazeteci İsrail’in yürüttüğü savaş sırasında öldürüldü (Independent Arabia - Meryem Ebu Dakka)
TT

Gazze'deki kadın gazetecilerin hikayeleri

Gazze’de 21 kadın gazeteci İsrail’in yürüttüğü savaş sırasında öldürüldü (Independent Arabia - Meryem Ebu Dakka)
Gazze’de 21 kadın gazeteci İsrail’in yürüttüğü savaş sırasında öldürüldü (Independent Arabia - Meryem Ebu Dakka)

İzzettin Ebu Ayşe

Gazeteci Velaa Cenine elindeki sebzeleri pişirmek için odunları tutuşturup bir ateş yaktı. Gazze'de çalıştığı televizyon kanalında canlı yayına çıkmak için acele eden kameramanının seslenmesi üzerine hızla kıyafetlerinin üstündeki tozu silkeledi, gazeteciliği gereği son dakika haberlerini okudu.

Hastaneden çalışıyor

Gazzeli kadın gazetecilerden Velaa, kameranın önünde durmuş, bir yandan aklı ailesiyle meşgul olurken bir gözüyle ateşin üzerinde tenceredeki yemeği izliyor, diğer gözüyle de son haberleri okuyordu. Savaşın başlamasının ardından 10 aydır gazeteci olarak çalıştığını söyleyen Velaa, “Savaşın ilk gününden beri ailemi ziyaret etmedim, yüzlerini tamamen unuttum” dedi.

Geceleri kadın gazetecilere ayrılmış bir çadırda uyuyan Velaa, gündüzleri gününü çalışmalarını takip edebilmeleri için ayrılan başka bir çadırda geçiriyor.

dcefvr
İsrail ordusu Filistinli gazetecileri hedef aldığına ilişkin kendisine yöneltilen suçlamaları reddediyor (Independent Arabia - Meryem Ebu Dakka)

Savaşın en zor kısmının yerinden edilmek olduğunu söyleyen Velaa, “Evimi terk ettim, mahallemden çıkarıldım ve iş yerimden ayrıldım. Yerinden edilmek daha önce hiç yaşamadığım bir deneyimdi. Şimdi bir gün yeniden istikrarlı bir hayatın hayalini kuruyorum. Odamda uyumayı ve sessizliği özledim” ifadelerini kullandı.

Gazetecilik işinin çok stresli olduğunu belirten Velaa, bir yandan profesyonel işlerini sürdürürken diğer yandan kişisel işlerini yürütmek, yemek pişirmek ve su bulmak zorunda olduğunu ifade ederken özellikle regl döneminde mahremiyete ihtiyaç duyduğunu vurguladı.

dfvbr
Gazze'deki kadın gazetecilerin kalpleri meslek hayatları ile aileleri arasında kalmış durumda (Independent Arabia- Meryem Ebu Dakka)

Gazze'deki tüm kadın gazeteciler, savaşta zor koşullarla karşı karşıyalar. Gazetecileri Koruma Komitesi'ne (CPJ) göre Gazze'deki savaş gazeteciler için ‘şimdiye kadarki en ölümcül’ savaş oldu. Gazze'deki savaş, 21’i kadın 171 gazetecinin kısa bir süre içinde öldürülmesi nedeniyle gazeteciler için ‘en ölümcül’ kayıtlara geçti.

Gazeteci Feryal Abdu, uzun bir su kuyruğunda beklerken zamanını haberleri okuyarak ve hikayesini yazmaya hazırlanarak geçirdi. İnsan hikayelerini aktarmaya çalışan Feryal, ancak gürültü yüzünden işine konsantre olmakta zorlandı.

Su kuyruğunda hikaye oluşturma

Feryal, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Yemin ederim buna katlanması çok zor. 10 saattir sadece bir şişe su almak için bu kuyrukta bekliyorum. Beklerken hikayelerimi yazmak zorundayım. Gürültü işime odaklanmamı engelliyor. Bu çok stresli ve bana acı veriyor.”

Cep telefonundan hikayesini yazan Feryal, bize gazeteci olarak sahada çalışmakla ihtiyaçlarını karşılamak için kuyrukta beklemek arasında bir çatışma girdabında yaşadığını anlattı. Bu işlerle ilgilenecek bir geçim kaynağının olmaması, Feryal’in omzundaki yükleri daha da ağırlaştırıyor.

xscdvfb
Gazze'deki kadın gazeteciler kötü sağlık ve yaşam koşullarından şikayetçi (Independent Arabia- Meryem Ebu Dakka)

Derin bir iç çekerek tüm kadın gazetecilerin çektiği sıkıntıları özetleyen Feryal, “Düzgün bir yemek yiyebilmenin, mahremiyeti olmayan bir kuyrukta beklemek zorunda kalmadan tuvalete gidebilmenin ve almak için mücadele etmek zorunda kalmadan temiz su içebilmenin hayalini kuruyorum” şeklinde konuştu.

Anne Gazze Şeridi’nin güneyinde çocuğu ise kuzeyinde

Gazeteci Emira el-Guseyin son 10 aydır diğer gazeteci meslektaşlarıyla birlikte yerinden edilmiş durumda. Güvenliğin olmamasının kendilerini çok zorladığını söyleyen Emira, kaçamayan ve kuzeyde kalan ailesi için endişelendiğini söyledi.

Foto muhabiri olarak çalışan Emira, savaştan görüntüler yakalamak için hayatını riske atıyor. Beş kez ölümden dönen Emira, “İnsan hikayelerinin aktarıldığı bir haber için röportaj yaparken yakınlarımda İsrail tarafından bir bombardıman düzenlendi. Şarapnel parçaları bana doğru uçtu. İkinci kez İsrail ordusu beni aradı ve haber yaptığım yeri terk etmemi istedi, ancak reddettim, bu yüzden bulunduğum yeri bastılar. Ölümden kurtuldum, ama ölüm tehlikesi peşimi bırakmadı” diye anlattı.

Emira, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Kadın gazeteciler için savaş deneyimi, bir yerden diğerine yer değiştirmenin yanı sıra mahremiyetin olmaması ve su, yiyecek ve hatta gazetecilik ekipmanı gibi tüm yaşam gereksinimlerinin eksikliği açısından en zoru. Sivillerin savaşın dehşetini yaşamasından daha sert bir deneyim yok, hele ki bu savaş, gücü elinde bulunduran ve silahlanma yeteneğine sahip olanlar tarafından yürütülen bir imha savaşıysa… Her gün acı çekiyorum. Ben bir insanım ve fotoğrafladığım hikayelere karşı hissettiğim duygular var. Gazeteciliğin yanı sıra bir anne, eş ve kız kardeş olarak yerinden edilme yolculuğum ve gazeteciliğe devam etme kararım sırasında pek çok zorlukla karşılaştım. İsrail ordusunun operasyonlarının kendilerine dayattığı engellere rağmen sahada hayatta kalan çok sayıda kadın gazeteci var.”

Oğlu da bir savaş kurbanı

Şarku’l Avsat’ın Indepent Arabia’dan aktardığı habere göre Şuruk Esed, meslektaşlarıyla birlikte hastanenin acil servisinden haberleri takip ederken oğlunun cenazesiyle karşılaştı. O anları anlatan Şuruk, “Şok geçirdim, ama sadece birkaç günlüğüne çalışmayı bıraktım” dedi.

xcsvfbrg
Kask, yelek ve kamera artık medya çalışanlarını hedef alınmaktan korumuyor (Independent Arabia- Meryem Ebu Dakka)

Şuruk, şöyle devam etti:

“Kadın gazeteciler kötü sağlık ve hayat şartlarından şikayetçiler ve bu durum hiçbir şekilde mahremiyetlerinin olmamasıyla birlikte daha da kötüleşiyor. Sahada çalışan pek çok kadın gazeteci, kaos ve panik ortamında, herhangi bir koruma ya da kişisel hijyen olmaksızın kaldırımlardaki açık çadırlarda uyumak zorunda kalıyor.”

“Kadın gazeteciler aynı zamanda birer aktivisttir”

Filistinli Gazeteciler Sendikası Başkan Yardımcısı Tahsin el-Astal, çok sayıda kadının gazetecilik mesleğini seçtiklerini ve savaşın tehlikelerine rağmen bu mesleği icra etmekte ısrar ettiklerini söyledi.

Bunun Filistinli kadınların mücadelesinin ve medya sahnesinde en büyük etkiye sahip olan muazzam rollerinin önemli bir kanıtı olduğunun altının çizen Astal, “Gazetecilik İsrail'de bir suç haline geldi. Gazeteci Selma Kaddumi’nin, üzerinde gazeteci yeleğiyle tankların fotoğrafını çekmeye çalışırken İsrail ordusu tarafından vurulması olayında olduğu gibi kask, yelek ve kamera gibi kişinin gazeteci olduğunu gösteren araçlar artık gazetecileri hedef alınmaktan korunmuyor” ifadelerini kullandı.

İsrail Ordu Sözcüsü Avichai Adrai, İsrail ordusunun gazetecileri hedef aldığı yönündeki suçlamaları reddederek, ‘hava saldırıları ya da askeri hedeflere yönelik operasyonlar sırasında yaralanabilecek ya da ölebilecek olan gazetecilere kasıtlı olarak zarar verilmediğini’ söyledi.