Havayı en çok kimler kirletiyor?

Şarm eş-Şeyh'te COP27 logosu önünde duran bir kadın (AP)
Şarm eş-Şeyh'te COP27 logosu önünde duran bir kadın (AP)
TT

Havayı en çok kimler kirletiyor?

Şarm eş-Şeyh'te COP27 logosu önünde duran bir kadın (AP)
Şarm eş-Şeyh'te COP27 logosu önünde duran bir kadın (AP)

Tıpkı yeryüzü gibi atmosferin de sınırları yoktur. Bu yüzünden sera gazları atmosfere ulaşır ulaşmaz tüm dünyayı etkiler. Dünyanın bu yıl yaşadığı aşırı hava olaylarının büyük bölümü de küresel ısınmadan kaynaklanıyor.
Atmosfer tüm dünyayı ilgilendiriyor. Bilim insanları, bu gazların kaynağını takip etmelerini sağlayan ve dünyadaki havayı en çok kirletenleri bulmalarına yardımcı olan araçlara sahipler ve böylece onları iklim değişikliğiyle mücadele faaliyetlerini finanse etmekten sorumlu tutabilirler.
Bilim insanları, son dönemde havayı en fazla Çin’in kirlettiğini ortaya koydular. Ancak Pekin, böyle tanımlanmayı reddederken hava kirliğine en fazla neden olanların belirlenmesinde geçmişin de kriter olmasını istiyor.
Küresel Karbon Projesi’ne (GCP) göre karbondioksit emisyonlarını izleyen ve sonuçlarını hakemli bilimsel dergilerde yayınlayan bir grup bilim insanı, Çin’in, 2020 yılında 11,7 milyar tondan fazla karbondioksit (10,6 milyar metrik tondan fazla) saldığını, bunun da dünya karbondioksit emisyonlarının yüzde 30,6'sını oluşturduğunu ve yüzde 13,5 ile en yüksek karbondioksit emisyonu oranına sahip ikinci ülke olan ABD’yi ikiye katladığını açıkladılar. ABD’yi yüzde 7,5 ile Avrupa Birliği (AB) ülkeleri ve yüzde 7 ile Hindistan izliyor.
Fakat Çinliler, sadece son emisyon oranlarına bakmanın, soruna kimin neden olduğunu gerçekten göstermediğini, çünkü karbondioksitin atmosferde 200 yılı aşkın bir süre kaldığını, dolayısıyla geçmiş emisyon oranlarının belirlenmesinin önemli olduğunu savunuyorlar.
Tarihteki en eski küresel karbon projesi 1959 yılına dayanıyor. O yıldan bu yana dünya 1,55 trilyon ton (1,41 trilyon metrik ton) karbondioksit saldı. Bu rakam, 1959’dan 2020'ye kadar tüm ülkeler emisyon oranlarını içeriyor. Dünyanın havayı en fazla kirleten ülkesi, 334 milyar tondan (303 milyar metrik ton) fazla karbondioksit salımı ile Çin değil, ABD’dir. Çin, atmosferdeki karbondioksit salımı bakımından ikinci sırada gelirken küresel karbondioksit emisyonunun toplamının yaklaşık yüzde 21,5'i Çin’indir.
Bu rakamlar, ulusal sınırlar içinde yayılan karbondioksit miktarına dayanıyor. Öte yandan insanlar genellikle bir ülkede üretilip, başka bir ülkede tüketilen malları satın alıyorlar. GCP, emisyonlara nerede tüketildikleri açısından bakıyor. Bu kritere dayalı son raporlar 1990 yılına kadar uzanıyor. Yüzde 19,2 ile tüketime dayalı emisyonlar açısından da ABD lider konumda.
Arap Çevre Uzmanları Birliği Genel Sekreteri Mecdi Allam, Şarku’l Avsat’a yaptığı değerlendirmede, şunları söyledi:
“Bu rakamlar, sorunun ahlaki boyutunu ortaya koyarken yoksul ülkeler, nedeni olmadıkları bir sorunun yükünü taşıyorlar.”
Küresel ısınmanın ilk kez 1850 yılında kaydedildiğini söyleyen Allam,  “Daha sonra sanayi devrimi ve fosil yakıtların yakılması ile sorun büyüdü. Bu süreçte Çin, emisyonlara katkıda bulunan bir ülke değildi. Fakat Çin, son yirmi yılda emisyonlardan sorumlu ülkelerin başında yer aldı” dedi.
 



Beyinde Hepatit C virüsü bulundu: Şizofreni ve bipolar semptomlarını açıklayabilir mi?

Virüslerin, bazı psikiyatrik semptomlarla ilişkili olduğu düşünülse de daha önce bir kanıt bulunamamıştı (Pexels)
Virüslerin, bazı psikiyatrik semptomlarla ilişkili olduğu düşünülse de daha önce bir kanıt bulunamamıştı (Pexels)
TT

Beyinde Hepatit C virüsü bulundu: Şizofreni ve bipolar semptomlarını açıklayabilir mi?

Virüslerin, bazı psikiyatrik semptomlarla ilişkili olduğu düşünülse de daha önce bir kanıt bulunamamıştı (Pexels)
Virüslerin, bazı psikiyatrik semptomlarla ilişkili olduğu düşünülse de daha önce bir kanıt bulunamamıştı (Pexels)

Bilim insanları şizofreni ve bipolar bozukluktan muzdarip kişilerin beyin zarında Hepatit C virüsü tespit etti. Bulgular bu kişilerdeki bazı semptomlara enfeksiyonun yol açabileceğine işaret ediyor.

Şizofreni, bipolar bozukluk ve majör depresyon gibi sorunların bazı psikiyatrik belirtileri uzun zamandır viral enfeksiyonlarla ilişkilendiriliyor. Ancak bugüne dek bu teoriyi doğrudan destekleyecek bir virüse beyinde rastlanmamıştı.

Johns Hopkins Üniversitesi'nden araştırmacılar bu durumun virüslerin doğrudan beyne girmeyip beyin zarını hedef almasından kaynaklanabileceğini söylüyor.

Bulguları hakemli dergi Translational Psychiatry'de 14 Temmuz Pazartesi günü yayımlanan çalışmayı yürüten ekip, şizofreni, bipolar bozukluk veya majör depresyonu olan kişilerin ölümden sonra beyinlerinden alınan koroid pleksus örneklerini, sağlıklı bireylerin beyinlerinden alınanlarla karşılaştırdı.

Koroid pleksus, sıvı dolu boşlukların yani ventriküllerin zarını oluşturan ve özellikle beyni ve omuriliği koruyan beyin omurilik sıvısını üreten hücre topluluğunu ifade ediyor. Daha önceki çalışmalarda beyin içinde virüs keşfedilmediği için virüslerin bulaştığı bilinen bu bölgeye odaklandılar. 

Araştırmacılar 3 binden fazla hücreyi saptayabilen bir teknolojiyi kullanarak şizofreni veya bipolar bozukluktan muzdarip kişilerden alınan örneklerde daha fazla virüs tespit etti. Ancak sadece bu kişilerin beyin zarında Hepatit C vardı. 

Ayrıca kronik Hepatit C tanısı olan bazı kişilerde virüse rastlanmadı. Bu da enfeksiyonun her zaman beyin zarına ulaşmadığını gösteriyor

Bilim insanları daha sonra yaklaşık 285 milyon kişinin sağlık verilerinin tutulduğu bir veritabanına başvurdu. Şizofreni hastalarının yüzde 3,6'sında ve bipolar bozukluğu olanların yüzde 3,9'unda Hepatit C virüsünün belgelendiği saptandı. 

Majör depresyonu olanların neredeyse yüzde 1,8'inde virüs tanısı görülürken, kontrol grubunda bu oran sadece yüzde 0,5'ti. 

Ayrıca beyin zarında Hepatit C olan kişilerin, öğrenme ve hafızayla ilgili beyin bölümü hipokampusunda virüse rastlanmadı. Ancak yine de virüsün varlığı, hipokampustaki gen ifadesini değiştiriyordu. Bu durum zarda meydana gelen bir enfeksiyonun, beyin fonksiyonlarını ve davranışını etkileyebileceği ihtimaline işaret ediyor.

Araştırmacılar bulguların, şizofreni veya bipolar bozukluğu olan herkesin Hepatit C enfeksiyonu olduğunu göstermediği uyarısında bulunuyor. Ancak beyin zarındaki virüsün, semptomlarla ilişkili olabileceğini gösteriyor.

Bu rahatsızlıklardan muzdarip kişilere virüs testi yapılması ve buna yönelik tedavi uygulanması semptomların azaltılmasına katkı sağlayabilir. Enfeksiyon genellikle antiviral ilaçlarla tedavi ediliyor.

Çalışmaya liderlik eden Sarven Sabunciyan "Bulgularımız, bazı kişilerin enfeksiyon nedeniyle psikiyatrik semptomlar yaşıyor olabileceğini gösteriyor" diyerek ekliyor:

Hepatit C enfeksiyonu tedavi edilebildiğinden, bu hastalara antiviral ilaçlar verilerek psikiyatrik semptomlarının azalmasına yardımcı olunabilir.

Independent Türkçe, Johns Hopkins Üniversitesi, Neuroscience News, Translational Psychiatry