Biden karbon emisyonlarını düşürme sözü vererek, dünyayı ‘iklim krizi’ ile mücadele etmeye çağırdı

Biden Sisi ile görüşerek, Mısır'da temiz enerjiyi desteklemek için yarım milyar dolarlık bir anlaşmanın duyurusunu yaptı

Biden'in konuşmasını dinleyen seyircilerin bir kısmı (Şarku'l Avsat)
Biden'in konuşmasını dinleyen seyircilerin bir kısmı (Şarku'l Avsat)
TT

Biden karbon emisyonlarını düşürme sözü vererek, dünyayı ‘iklim krizi’ ile mücadele etmeye çağırdı

Biden'in konuşmasını dinleyen seyircilerin bir kısmı (Şarku'l Avsat)
Biden'in konuşmasını dinleyen seyircilerin bir kısmı (Şarku'l Avsat)

ABD Başkanı Joe Biden, ülkesinin 2030 yılına kadar karbon emisyonlarını düşürme hedeflerini gerçekleştireceğine söz vererek, dünya ülkelerini ‘gezegendeki yaşamı tehdit eden iklim krizi’ ile mücadele etmek için daha fazla çaba göstermeye davet etti.
ABD Başkanı dün, Mısır’ın Şarm eş-Şeyh kentinde düzenlenen BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (BMİDÇS) 27. Taraflar Konferansı’nda (COP 27) konuşma yaptı. Ana salon, özellikle ABD’nin ikinci en büyük karbon emisyonu kaynağı olmasından ötürü iklim politikasını öğrenmek isteyen katılımcılarla doluydu.
Biden, konuşmasının başında ABD'nin Paris İklim Anlaşması’ndan çekilmesinden dolayı özür dileyerek, göreve gelir gelmez anlaşmaya geri dönme kararı aldığına işaret etti. Ülkesinin iklim değişikliğiyle mücadele etmeye yönelik uluslararası çabaları harekete geçirmek için çalıştığını belirtti ve dünya ülkelerini iklim sorunuyla ‘acilen’ ilgilenmeye çağırdı. Biden’ın selefi Donald Trump, 2017 yılında Paris İklim Anlaşması'ndan çekilmişti.
İklim krizini ekonomi ve insan güvenliği ile ilişkilendiren Biden, “İklim krizi, insan güvenliği, ulusal güvenlik ve bir bütün olarak gezegenin yaşamı ile ilgilidir” dedi. Biden ‘iyi bir iklim politikasının iyi bir ekonomi politikasına bağlı olduğunu’ belirtti. Ülkesinin, 2030 yılına kadar karbon emisyonlarını 2005 seviyelerinin yüzde 50-52 kadar altına çekme hedefine ulaşmak için doğru yolda olduğuna dikkat çekti. Yönetimi tarafından kabul edilen bir yasanın ‘ABD hükümetinin temiz enerjiye yaptığı en büyük yatırım sayıldığını’ vurguladı.
Biden, ‘bu alanda planlanan hedeflere ulaşmak için tüm dünya ülkelerinin iklim konferansı sırasında daha fazla çaba göstermesi gerektiğini’ belirterek, ‘ülkesinin iklim değişiklikleri karşısında mücadele etmeye devam edeceğini’ kaydetti. Biden, temiz yatırıma yönelme ve metan emisyonlarının azaltılması da dahil olmak üzere yönetiminin bu alanda attığı bir dizi adıma işaret etti.

Biden, ‘gelişmekte olan ülkeleri iklim konularında destekleyebilecek ve enerji geçiş sürecini kolaylaştırabilecek ülkelerin sorumluluğuna’ dikkatİ çekti.
Biden, Mısır'da temiz enerjiyi desteklemek için 500 milyon dolarlık bir anlaşmanın duyurusunu yaptı. Biden “ABD, Almanya ve Avrupa Birliği (AB) ile birlikte bu anlaşma üzerinde çalışacak. Anlaşma Mısır'ın 2030 yılına kadar 10 gigawatt yenilenebilir enerji dağıtmasını ve 5 gigawattlık verimsiz gazla çalışan tesisleri devre dışı bırakmasını sağlayacak. Bu da Mısır ve enerji sektöründeki karbon emisyonlarını yüzde 10 azaltmaya yardımcı olacak” ifadelerini kullanarak ‘bu projelerin Mısır'ın iklim alanındaki ulusal hedeflerine ulaşmasına katkıda bulunacağını’ belirtti.
ABD Başkanı, Afrika kıtasındaki ülkelerin tanık olduğu iklim değişikliğinin sonuçlarından biri olan kuraklık dalgalarına da dikkati çekerek, bunların ülkelerin zayıflamasına ve gıda güvenliklerinin etkilenmesine sebep olduğunu belirtti. Ülkesinin ‘Afrika'ya, uyum seviyesini desteklemek için 150 milyon dolar sağlayacağına’ dikkati çekti.
ABD Başkanı, Rusya-Ukrayna savaşının, küresel düzeyde gıda ve enerji krizlerini kötüleştirdiği için 'dünyanın fosil yakıtlara bağımlılığını acilen bırakması gerektiğini gösterdiğini' söyledi.

Biden, Sisi ile görüştü
Konuşma yapmak için Şarm eş-Şeyh’e birkaç saatliğine giden Biden, Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği (ASEAN) Zirvesi’ne katılmak için Kamboçya'ya ve ardından G20 Zirvesi’ne katılmak için Endonezya'ya gitmek üzere ülkeden ayrılmadan önce Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi ile görüştü.
ABD Başkanı konuşmasını yapmadan önce Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi ile ikili görüşmelerde bulundu. Mısır Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Bessam Radi, Cumhurbaşkanı Sisi'nin söz konusu görüşmede ‘iki ülke arasındaki kapsamlı stratejik ortaklık ilişkilerine ve bunların Ortadoğu'da güvenlik ve istikrarı desteklemedeki önemli rolüne’ vurgu yaptığını söyledi. Sisi’nin ‘çeşitli siyasi ve güvenlik dosyaları ve bölgesel konularda iki taraf arasındaki koordinasyonu ve istişareyi geliştirme arzusunu dile getirdiğini’ kaydetti. Ayrıca ‘karşılıklı saygı ve ortak çıkarlar çerçevesinde çeşitli ikili iş birliği alanlarında bu ortaklığı artırmaya ve güçlendirmeye devam etme arzusundan bahsettiğini’ bildirdi.
Sözcü açıklamasının devamında ‘ABD Başkanı’nın iki ülke arasındaki ilişkilerin gücü ve sağlamlığına vurgu yaparak, ABD’nin Mısır'ı bölgede güvenebileceği güçlü bir dost ve müttefik olarak gördüğünü söylediğini’ belirtti. Ayrıca ‘Mısır'ın siyasi ağırlığı, bölgesel çevresindeki dengeleyici rolü ve Sisi liderliğinde tüm bölge halkları için istikrarın sağlanmasına katkısı ışığında, bütün bölgesel ve uluslararası konularda koordinasyonu ve ortak istişareyi yoğunlaştırma arzusunu dile getirdiğini’ kaydetti.

Nahda Barajı
Toplantıda Nahda Barajı konusuna da değinildi. Sözcüye göre Sisi, ‘tüm tarafların ortak çıkarlarını sağlamak için uluslararası hukuk ilkeleri doğrultusunda Mısır'ın su güvenliğini garanti altına alacak şekilde barajı doldurmak ve işletmek için bağlayıcı bir hukuki anlaşmaya vararak, ülkesinin mevcut ve gelecek nesiller için su güvenliğini korumaya kararlı olduğunun’ altını çizdi. Ayrıca ABD’nin ‘bu sorunun çözümünde etkili bir rol üstlenmesinin önemine’ değindi.

Filistin-İsrail dosyası
Görüşmede Filistin meselesine ilişkin gelişmeler de ele alındı. ABD Başkanı, Mısır'ın bu konuda, özellikle de Filistin ve İsrail tarafları arasındaki ateşkesi koruma konusunda gösterdiği 'kararlı ve önemli' çabaları övdü. Sözcüye göre Sisi, ülkesinin 'uluslararası anlaşmalara göre Filistin halkının haklarını garanti eden adil ve kapsamlı bir çözüme ulaşmayı amaçlayan kararlı tutumunun' altını çizdi.

Terörle mücadele
'Terörizm ve radikal ideolojiler' ile mücadele konusuna gelince, Mısır Cumhurbaşkanı, ‘Mısır devletinin bu bela ile mücadele etmek ve güvenlik ve fikir açısından oluşturduğu tehdidi yok etmek için yoğun çabalarını sürdürme konusundaki kararlı iradesini' vurguladı. ‘Mısır'ın bu konudaki kararlı çabalarının başarısını’ öven ABD Başkanı, ‘terörizm ve radikal ideolojilerle mücadelede sırtındaki yüklere’ işaret ederek ‘ABD yönetiminin, sınır ötesi terörizm sorununa karşı koymada merkezi bir ortak olarak Mısır'ın çabalarına destek verdiğinden’ söz etti.
Mısır Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü, Sisi ve Biden’ın bölgesel ve uluslararası bir dizi mesele ve özellikle de Rusya-Ukrayna krizi ile bunun gıda ve enerji sektörü başta olmak üzere çeşitli alanlarda küresel düzeyde oluşturduğu olumsuz etkiler hakkında görüş alışverişinde bulunduklarını kaydetti. Ayrıca ‘Libya, Yemen ve Suriye’deki gelişmeleri tartıştıklarını’ da belirtti. Son olarak ‘Cumhurbaşkanı Sisi’nin bu krizlerde siyasi çözüme ulaşmanın temel olarak ulus devlet anlayışının pekiştirilmesine ve bölgedeki paralı askerlerin ve yabancı milislerin varlığına son verilmesine bağlı olduğunu vurguladığını’ bildirdi.



Dünyada ilk kez bir böcek türüne yasal hak tanındı

Yerli halklar, Meliponini arılarının kendilerine gıda ve ilaç sağladığını söylüyor (Wikimedia Commons)
Yerli halklar, Meliponini arılarının kendilerine gıda ve ilaç sağladığını söylüyor (Wikimedia Commons)
TT

Dünyada ilk kez bir böcek türüne yasal hak tanındı

Yerli halklar, Meliponini arılarının kendilerine gıda ve ilaç sağladığını söylüyor (Wikimedia Commons)
Yerli halklar, Meliponini arılarının kendilerine gıda ve ilaç sağladığını söylüyor (Wikimedia Commons)

Dünyada ilk kez bir böcek türüne yasal haklar tanındı. Peru'da yaşayan bir arı grubunu kapsayan gelişme, koruma çalışmalarında önemli bir adıma işaret ediyor.

Amazon Ormanları'nda yaşayan Meliponini arı sınıfı, bal arısı (Apis mellifera) kuzenlerinden farklı olarak iğne taşımaz. 

Peru'nun yerli halkları tarafından Kolomb öncesi dönemden beri yetiştirilen bu arılar, yağmur ormanlarında polen taşıyıcı rolü üstlenerek biyoçeşitliliği ve ekosistemi korumada kilit rol oynuyor. 

Grubun bilinen 500 türünün yaklaşık yarısı Amazon'da yaşıyor ve kakao, kahve ve avokado gibi bitkileri de içeren floranın yüzde 80'inden fazlasının tozlaşmasında rol oynuyor.

Ancak Meliponini arıları iklim krizi, ormansızlaşma, pestisit kullanımı ve  diğer arı türleriyle rekabet yüzünden ciddi bir yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. 

Peru'nun iki belediyesinde kabul edilen yasalar artık bu böceklerin sağlıklı ekosistemlerde yaşama, üreme ve gelişme haklarını garanti altına alıyor.

Bu iğnesiz arıların yasal haklar elde etmesi, kimyasal biyolog Rosa Vásquez Espinoza'nın yerli halklarla birlikte yıllar süren çalışmaları sayesinde mümkün oldu.

Kovid-19 pandemisinde yerli halklar ilaç bulamadıklarında bu arıların balını kullanıyordu. Bir meslektaşının ricası üzerine 2020'de balı inceleyen Espinoza çarpıcı sonuçlarla karşılaştı.

Guardian'a konuşan bilim insanı "Yüzlerce tıbbi molekül gördüm, tedavi potansiyeli taşıdığı bilinen moleküller" diyerek ekliyor: 

 Üstelik çeşitlilik de gerçekten çok fazlaydı. Bu moleküllerin antiinflamatuvar, antiviral, antibakteriyel, antioksidan, hatta kanser önleyici etkileri olduğu biliniyor.

Bu nedenle saha çalışmalarını genişleten araştırmacı, yerli halktan uzmanlarla birlikte ormanın derinlerine keşif gezileri düzenledi. Nesillerdir devam eden geleneksel arıcılık yöntemlerini kaydettiler.

Ancak kısa süre sonra ciddi bir sorun olduğu fark edildi: Arıcılar, eskiden arı kolonilerini yarım saatte bulurken, artık saatler sürüyordu.

Espinoza, "Farklı topluluk üyeleriyle konuşuyorduk ve ilk söyledikleri 'Artık arılarımı göremiyorum' oldu" diye anlatıyor.

Biyoloğun yaptığı çalışmada, endüstriyel çiftliklerden uzak bölgelerdeki arıların bile balında pestisit izlerine rastlandı.

Meliponini arılarının korumaya ihtiyaç duyduğuna karar veren Espinoza ve meslektaşları, ilk olarak bu hayvanların tanınması için çaba gösterdi.

Araştırmaları sayesinde 2024'te, Meliponini arılarını Peru'ya özgü yerli türler olarak resmen tanıyan bir yasa kabul edildi. Peru yasaları yerli türlerin korunmasını gerektirdiği için bu kritik bir adımdı.

Daha sonra bu yıl ekimde Satipo, 22 Aralık Pazartesi de Nauta belediyeleri dünyada bir ilke imza atarak bu böcekleri yasal hak sahibi olarak tanımladı. 

Earth Law Center'ın Latin Amerika direktörü ve kampanyanın parçası olan Constanza Prieto gelişmeyi şöyle değerlendiriyor: 

Bu yönetmelik, doğayla ilişkimizde bir dönüm noktası: Meliponini arılarını görünür kılıyor, onları hak sahibi özneler olarak tanıyor ve ekosistemlerin korunmasında temel rol oynadıklarını onaylıyor.

Hukuk uzmanları yeni yasaların habitat restorasyonunu, daha sıkı pestisit kontrollerini ve genişletilmiş araştırmaları zorunlu kılabileceğini söylüyor.

Düzenlemeyi Peru genelinde uygulamaya koymak için bir imza kampanyası düzenlenirken, Bolivya, Hollanda ve ABD gibi ülkelerdeki koruma grupları da kendi bölgelerindeki arılar için benzer yasal yaklaşımları inceliyor.

Independent Türkçe, Guardian, Interesting Engineering


Trump'la Musk nasıl barıştırıldı?

Elon Musk, Trump'ın seçim kampanyasına verdiği destekle gündem olmuştu (Reuters)
Elon Musk, Trump'ın seçim kampanyasına verdiği destekle gündem olmuştu (Reuters)
TT

Trump'la Musk nasıl barıştırıldı?

Elon Musk, Trump'ın seçim kampanyasına verdiği destekle gündem olmuştu (Reuters)
Elon Musk, Trump'ın seçim kampanyasına verdiği destekle gündem olmuştu (Reuters)

ABD Başkan Yardımcısı JD Vance'in Donald Trump ve Elon Musk arasında arabuluculuk yaptığı ortaya çıktı.

Dünyanın en zengin kişisi, yeni Donald Trump yönetiminin ilk aylarında Hükümet Verimliliği Bakanlığı'nın (DOGE) başına getirilince manşetlerden düşmemişti. 

Ancak Musk'ın, Trump'ın Büyük Güzel Yasa Tasarısı'nı sert bir dille eleştirmesinin ardından ikili arasındaki ipler haziranda kopmuştu. 

Trump, elektrikli otomobil teşviklerini kestiği için Musk'ın "çıldırdığını" söylemişti. 

Amerika Partisi'ni kuracağını öne süren Musk "Büyük bombayı patlatmanın zamanı geldi" diyerek Trump'ın Jeffrey Epstein dosyasında adının geçtiğini iddia etmişti.

İkili suikastla öldürülen sağcı aktivist Charlie Kirk'ün eylüldeki cenaze töreninde bir araya gelerek buzları eritmişti. 

Washington Post, ABD Başkan Yardımcısı JD Vance'in perde arkasında ikiliyi nasıl yumuşattığını dünkü haberinde işledi. 

41 yaşındaki Cumhuriyetçi'nin ekibiyle birlikte büyük çaba göstererek Amerika Partisi'nin kurulmasını engellediği bildirildi. 

Vance'in bunun için hem Musk'a hem de çevresine baskı yaptığı ifade edildi.

Washington Post, Musk-Trump ilişkisinin yumuşamasıyla birlikte teknoloji milyarderinin 2026'daki ara seçimlerde yarışacak Cumhuriyetçi adaylara bağış yapmaya başladığını belirtti. 

Aylar boyunca uğraşan Vance'in de 2028'de başkan adayı olup Musk'tan destek görmeyi planladığı öne sürüldü. 

Musk'ın kasımda Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman şerefine Beyaz Saray'da verilen akşam yemeğine katıldığı hatırlatıldı. 

Musk-Trump ilişkisinin hâlâ hassas bir dengede durduğu aktarılan haberde Jared Isaacman'ın NASA Direktörlüğü'ne atanmasının önüne engeller çıkarılmasının teknoloji milyarderini kızdırdığı da ifade edildi. 

ABD Başkanı Donald Trump, "geçmişteki bağlantılarını yeniden değerlendirdikten sonra" adaylığını haziranda geri çektiği milyarder iş insanı Isaacman'ı, NASA Direktörlüğü görevine yeniden aday gösterdiğini kasımda açıklamıştı.

Musk'ın iyi ilişkilere sahip olduğu bilinen Isaacman, önceki haftalarda resmen bu göreve getirilmişti. 

Isaacman, 2021 ve 2024'te Musk'ın SpaceX roketleriyle uzaya çıkmıştı.

Independent Türkçe, Washington Post, Daily Beast, Gizmodo


ABD, Venezuela topraklarını vursa da Maduro dans ediyor

Maduro, başkent Karakas'taki bir etkinlikte Bobby McFerrin'in meşhur Don't Worry Be Happy şarkısının sözlerine eşlik ederek "Endişelenme, mutlu ol" dedi (AP)
Maduro, başkent Karakas'taki bir etkinlikte Bobby McFerrin'in meşhur Don't Worry Be Happy şarkısının sözlerine eşlik ederek "Endişelenme, mutlu ol" dedi (AP)
TT

ABD, Venezuela topraklarını vursa da Maduro dans ediyor

Maduro, başkent Karakas'taki bir etkinlikte Bobby McFerrin'in meşhur Don't Worry Be Happy şarkısının sözlerine eşlik ederek "Endişelenme, mutlu ol" dedi (AP)
Maduro, başkent Karakas'taki bir etkinlikte Bobby McFerrin'in meşhur Don't Worry Be Happy şarkısının sözlerine eşlik ederek "Endişelenme, mutlu ol" dedi (AP)

ABD tehdidi altındaki Nicolás Maduro denizdeki ablukanın ardından ülkesinin topraklarına saldırı düzenlenmesine rağmen görevden ayrılacağına dair herhangi bir sinyal vermiyor.

Donald Trump, Venezuela liderinin zamanının dolduğunu öne sürerken 63 yaşındaki siyasetçi son haftalarda katıldığı etkinliklerde dans ederken görülüyor. 

Wall Street Journal (WSJ), ABD'nin askeri yığınağı ve petrol gemilerine uygulanan ablukayla karşı karşıya olan Maduro'nun kendine güvenini hem ülkesine hem de dünyaya göstermeye çalıştığını bildiriyor. 

Amerikan gazetesi, ekonominin büyük ölçüde devlet kontrolüne alındığı Venezuela'da Maduro'nun ihaleleri yandaşlarına vererek kendi konumunu güçlendirdiğini iddia ediyor. 

13 yılı aşkın süredir iktidarda olan lider, ülkeden kaçacağı iddialarına rağmen mitinglerde "Bizi devrim yolunda asla çıkaramayacaklar. Sonsuza kadar zafer!" diyor. 

Geçmişte ABD adına Venezuela'yla pek çok müzakere yapan eski diplomat Thomas A. Shannon Jr., 14 yıllık iktidarın ardından 2013'te ölen Hugo Chávez'in ülkeyi devrime ve anti emperyalizme inandırdığını söylüyor:

Chavezciler ne kadar yoz, zalim ve suçlu olursa olsun Latin Amerika'da onlardan başka anti emperyalist solcu kaldığına inanmıyor. Bu pozisyonlarından vazgeçmek istediklerini sanmıyorum.

Önceki haftalarda Nobel Barış Ödülü'nü almak için gizli bir operasyonla Venezuela'dan Norveç'e giden María Corina Machado ise Oslo'da yaptığı konuşmada "Müzakereyle ya da değil Maduro iktidardan düşecek" dedi. 

Geçmişte Chávez'e danışmanlık yapan Amerikalı avukat Eva Golinger, Maduro için şu yorumu yaptı:

Trump'ın Kim Jong-un'u övdüğünü, eski El Kaide liderini Beyaz Saray'a çağırdığını görünce 'Neden onunla müzakere edemeyim ki?' diye düşünüyor. Kanımca ülkeyi terk edeceğine orada ölmeyi tercih eder.

Diğer yandan Donald Trump, Venezuela'nın topraklarına ilk kez saldırı düzenlediklerini duyurdu. 

Cuma günü yaptığı açıklamada saldırının geçen hafta düzenlendiği dışında pek bir bilgi vermeyen ABD Başkanı teknelere uyuşturucu yüklenen bir limanı vurduklarını dün söyledi. 

CNN de kaynaklarına dayandırdığı haberde saldırıda drone kullanıldığını bildirdi. 

Karakas yönetimi hâlâ konuya dair sessizliğini koruyor. 

İnsan hakları ihlalleri ve siyasi mahkumlara işkenceyle suçlanan Maduro yönetimi, kendi doğal kaynaklarına göz diken ABD'nin bu iddiaları kullandığını savunuyor. 

ABD, Karakas yönetiminin kartellerle işbirliği yaptığını da iddia ediyor. Venezuela ise Washington'ın ülkede darbe planladığını öne sürüyor. 

ABD eylülden beri Karayipler ve Pasifik Okyanusu'ndaki teknelere uyuşturucu ticaretiyle mücadele iddiasıyla saldırılar düzenliyor.

En az 105 kişinin öldürüldüğü operasyonlar, yargısız infaz eleştirilerinin hedefi oluyor. 

"Uyuşturucu kaçakçılığıyla mücadele" gerekçesiyle Güney Mızrağı Operasyonu'nu geçen ay başlattığını duyuran ABD'nin Venezuela'ya askeri hareket düzenlemesi ihtimali haftalardır dünya gündeminde.

Amerikan ordusu, dünyanın en büyük uçak gemisi USS Gerald R. Ford'un da aralarında bulunduğu çok sayıda savaş gemisiyle birlikte 15 bin askerini bölgeye sevk etti.

Trump, iki hafta önce Venezuela limanlarında yaptırıma tabi tankerlere "tam abluka" uygulanması talimatını verdi.

Washington, geçen ay yabancı terör örgütü olarak ilan ettiği Güneşler Karteli'nin (Cartel de los Soles) liderinin Maduro olduğunu savunuyor. 

Beyaz Saray, Maduro'nun tutuklanması veya mahkum edilmesine ilişkin bilgi sağlanması karşılığında verilecek ödülü iki katına çıkararak 50 milyon dolara yükselttiğini 8 Ağustos'ta duyurmuştu.

Independent Türkçe, Wall Street Journal, CNN, Reuters