Zelenskiy: Rus işgalciler Herson’un altyapısını tahrip etti

Moskova, Ukrayna’nın ilerleyişini doğruladı

Herson sakinleri Ukrayna askerlerini karşıladı (AFP)
Herson sakinleri Ukrayna askerlerini karşıladı (AFP)
TT

Zelenskiy: Rus işgalciler Herson’un altyapısını tahrip etti

Herson sakinleri Ukrayna askerlerini karşıladı (AFP)
Herson sakinleri Ukrayna askerlerini karşıladı (AFP)

Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, Rus güçlerinin kaçmadan önce Ukrayna'nın güneyindeki Herson kentinin altyapısını ciddi şekilde tahrip ettiğini açıkladı.
Zelenskiy, Rusya'nın Cuma günü, işgal saldırılarının başladığı Şubat ayından bu yana ele geçirdiği tek bölgesel başkentten çekilmesinin ardından, Moskova yanlısı güçler ile Donetsk’in doğusunda şiddetli çatışmaların yaşandığını ifade etti.
Herson sakinleri Ukrayna askerlerinin gelişini sevinç gösterileriyle karşılarken Zelenskiy, yetkililerin bölgeyi istikrara kavuşturmak için ayrılan Rusların bıraktığı yaklaşık iki bin mayın ve patlamamış mühimmatı temizlemeye başladığını kaydetti.
Zelenskiy, Cumartesi akşamı paylaştığı bir video konuşmasında, “Rusların her yerde aynı amacı var, insanları olabildiğince küçük düşürmek. Ama biz her şeyi geri alacağız, bana güvenin. İşgalciler Herson'dan kaçmadan önce iletişim, su, ısıtma ve elektrik dahil tüm hayati altyapıyı yok ettiler" şeklinde açıklamada bulundu. Zelenskiy, Ukrayna'nın Herson ve diğer bölgelerdeki başarısının kısmen Donetsk bölgesindeki Rus saldırıları karşısında gösterdiği direnişten kaynaklandığına dikkat çekerek şu ifadeleri kullandı: “Orada durum cehennem gibi, her gün şiddetli çatışmalar yaşanıyor. Ancak birliklerimiz cesurca savunma yapıyor, işgalcilerin baskısına dayanıyorlar, savunma hatlarımızı koruyorlar".
Rusya Savunma Bakanlığı, Ukrayna'nın doğusundaki Donetsk bölgesinde hafif ilerleme kaydettiklerini bildirdi. Bakanlık sözcüsü İgor Konaşenkov, Rus askerlerinin Horlivka kasabası yakınlarındaki Majorsk köyünü ele geçirdiğini aktardı. Ukrayna, bu Rus açıklamalarını destekleyecek herhangi bir bilgi henüz yayınlamadı. Son zamanlarda Rus kuvvetleri Herson'da ağır kayıp verdi. Ukrayna'nın başarılı karşı saldırılarının ardından Rus kuvvetler, savaşın başlamasından 8 aydan fazla bir süre sonra eyalet başkenti Herson'dan ve Dinyeper Nehri'nin kuzeybatısındaki diğer bölgelerden çekildi. Pazar günü Ukrayna medyası, Herson'da askerlerini karşılayan sevinçli vatandaşların videolarını yayınlamaya başladı.
Diğer taraftan Kremlin, Cumartesi akşamı Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin bir telefon görüşmesinde "ulaştırma ve lojistik sektörü de dahil olmak üzere siyasi, ticari ve ekonomik alanlarda iş birliğinin daha da güçlendirilmesi" kararını aldıklarını bildirdi. Rusya, üst düzey bir Rus güvenlik yetkilisinin Çarşamba günü Tahran'da İranlı liderlerle görüşerek, savaş sırasında İran ve diğer Batılı olmayan ülkelerle ilişkiler kurma çabalarını yoğunlaştırdığını gösterdi. Ziyaret, Ukrayna ve Batı'dan, Rusya'nın Ukrayna'nın enerji altyapısını hedef almak için İran'ın insansız hava araçlarını kullandığı yönündeki suçlamaların ardından geldi. İran, savaş başlamadan önce Rusya'ya az sayıda insansız hava aracı gönderdiğini bildirdi.
Şarku'l Avsat'ın Reuters'dan aktardığına göre geçen ay iki İranlı yetkili ve diplomat, İran'ın Rusya'ya karadan karaya füze sağlama sözü verdiğini açıkladı. Ancak ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ve Ukraynalı mevkidaşı Dmitro Kuleba'nın Cumartesi günü yapacağı toplantıya ilişkin bir açıklamada, Ukrayna'nın zamanlama ve içeriğe karar vereceği belirtildi.
Şarku'l Avsat'ın Washington Post'tan edindiği bilgilere göre ABD yönetimi, Ukrayna liderini Rusya ile müzakere etmeye istekli göstermeye, ancak Vladimir Putin iktidardayken barış görüşmelerini reddetmeye gizlice teşvik etti.
Rus yetkililer, Herson'dan ayrıldıktan günler sonra, Dinyeper Nehri barajının bulunduğu Nova Kahovka şehrini terk etmeye hazırlandıklarını açıkladı. Rusya'nın TASS haber ajansına göre Kahovka lideri Pavel Filipchuk yaptığı konuşmada, şehir yöneticilerinin ve sakinlerinin güvenli bir yere çekileceğini ve 15 km'lik bir alanda yaşayan vatandaşların şehri terk etmeye hazırlanmaları gerektiğini belirtti.  Filipchuk konuşmasında şu sözlere yer verdi: "Barajın füzeler tarafından hasar görüp sele yol açabileceğine dair korkular var. Bugün şehir yönetimi, Ukrayna saldırılarının bir numaralı hedefidir".



AB’nin “iki devletli çözüm” yol haritası büyük engellerle karşı karşıya

AB Dışişleri Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ve Filistin Dışişleri Bakanı Riyad el Maliki (EPA)
AB Dışişleri Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ve Filistin Dışişleri Bakanı Riyad el Maliki (EPA)
TT

AB’nin “iki devletli çözüm” yol haritası büyük engellerle karşı karşıya

AB Dışişleri Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ve Filistin Dışişleri Bakanı Riyad el Maliki (EPA)
AB Dışişleri Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ve Filistin Dışişleri Bakanı Riyad el Maliki (EPA)

Avrupa Birliği (AB), Gazze Savaşı'nın üzerinden 109 gün geçmesine rağmen, üyeleri arasında derinleşen anlaşmazlıklar ve kendi içinde her biri büyük ölçüde bağımsız bir çizgiyi takip eden üç bloğun oluşması nedeniyle ateşkes çağrısı yapan tek bir toplu bildiri yayınlamayı başaramadı.

Ancak Pazartesi günü geçekleştirilen Dışişleri Bakanları toplantısında Suudi Arabistan, Mısır ve Ürdün Dışişleri Bakanları ile Arap Birliği Genel Sekreteri’nin yanı sıra Filistin ve İsrail ve AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell tarafından Gazze savaşındaki gelişmeleri “ertesi gün” olarak adlandırılan gün konusunda bir paradoks görüldü. Buradaki ironi, Avrupalıların bölünmelerine rağmen AB, Mısır, Ürdün, Suudi Arabistan ve Arap Birliği'nin düzenlediği "barışa hazırlık konferansı düzenlenmesi" çağrısına dayanan bir plan üzerinde anlaşması oldu. Filistinli ve İsrailli tarafların yokluğunda düzenlenebilecek konferansa ABD ve Birleşmiş Milletler (BM) de davet edildi. Amaç, “iki devletli çözümü” sahada gerçeğe dönüştürmek.

Avrupa planı, "barış için yol haritası" olarak adlandırılabilir. AB Ortadoğu Barış Süreci Özel Temsilcisi Sven Koopmans tarafından hazırlanan plan, Pazartesi günkü toplantıdan önce AB’nin 27 üyesine dağıtıldı. Hollanda, Danimarka ve Baltık Denizi ülkelerinin yanı sıra Almanya, Avusturya ve Çek Cumhuriyeti ağırlıklı olmak üzere AB içinde İsrail'e en yakın grubun buna karşı çıkmadı.

Onayın ana sinyali, bugüne kadar sadece diplomatik ve siyasi olarak değil, özellikle Alman ordusunun sahip olduğu en son silah ve teknolojileri sağlayarak kesinlikle İsrail'in yanında olmayı taahhüt eden Almanya'dan geldi. Berlin'in yaptığı son şey, Uluslararası Adalet Divanı önünde İsrail'e verdiği desteği teyit etmek ve İsrail'in Gazze'de “soykırım” yapmadığını tekrar tekrar iddia etmek oldu.

Paris'teki siyasi kaynaklar, Avrupalıların, yönelimleri ne olursa olsun, "Bugün Gazze savaşının İsrail'in sorunlarını çözmeyeceği ve bu başarılsa bile Hamas'ın ortadan kaldırılacağı kanaatine vardıklarını" ancak Hamas’ın yerini başka nesillerin alacağını ve bunun son olmayacağını söylüyor. Bu kaynaklar, Avrupalıların bugün İsrail'i kendisinden daha doğrusu onun yetkililerinden kurtarmaları gerektiğini düşündüklerini ve bunu başarmanın yolunun da İsrail'den geçtiğini aktarıyor.

srftbn
Netanyahu 18 Ocak'ta Tel Aviv'de basına konuşuyor (DPA)

Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock yaptığı açıklamada, “Böyle bir çözüm duymak istemediklerini söyleyenler başka bir alternatif de sunmadı” diyerek, barışın bölgenin tüm sakinlerini kapsamadığı sürece sağlanamayacağını ifade etti. Borrell, "Akıllarında başka hangi çözümler var? Tüm Filistinlilerin ayrılmasını sağlamak mı? Ya da hepsini öldürmek mi? Amacın, Hamas'ı ortadan kaldırmak olduğunu söylemek tek taraflı. Çünkü bu, Hamas'ın ne zaman yeterince zayıf olduğuna karar vermenin İsrail'e bağlı olacağı anlamına geliyor. Bu şekilde çalışmaya devam edemeyiz” dedi.

Gerçek şu ki, Avrupalıların ortaya attığı şey yeni bir şey değil, çünkü “barışın belirleyicileri” yıllardır biliniyor ve iki devletli çözüm, John Kirby'nin başarısız olduğu 2014'ten bu yana tartışılmıyor. Eski ABD Başkanı Barack Obama’nın danışmanı olan Kirby, İsraillileri Batı Şeria'daki yerleşim hızını azaltmaya ikna edemedi. Ancak bugün yeni olan şey, AB’nin farklılıklarını ve bölünmelerini bir kenara bırakmayı başarması.

AB’nin 7 Ekim'den bu yana sağladığı sınırsız desteğe rağmen AB’nin yayınladığı her açıklamaya İsrail’de büyük şüpheyle bakılıyor. Bunun son kanıtı, Fransız gazetesi Le Monde'un, İsrail Dışişleri Bakanı Israel Katz'ın Avrupa Birliği dışişleri bakanlarıyla yaptığı toplantıda aktardığı haber. Haberde Katz, İsrail’in tek müttefiki olduğunu bunun da ABD olduğunu ifade etti. Bu da Tel Aviv’in Brüksel’in değil yalnızca Washington’un planını kabul edeceği anlamına geliyor. Katz planı tartışmayı reddetti ve bunun yerine iki video kaset yayınladı. Birincisi İsrail'in Gazze Şeridi'ne liman olarak istediği yapay adayı, diğeri ise İsrail'i Hindistan'a bağlayan tren hattının güzergahını gösteriyor.

sdcevr
ABD Başkanı Joe Biden, 19 Ocak'ta ABD belediye başkanlarının toplantısı vesilesiyle Beyaz Saray’da konuşuyor (Reuters)

Avrupa Birliği'nin aradığı çözümün, İsrail'i tüm uluslararası forumlarda savunan, ona silah, teçhizat ve her türlü desteği sağlayan ABD tarafından benimsenmeden gün ışığına çıkamayacağına dair köklü bir kanaat var. Dolayısıyla onları etkileyebilecek ve bu tür bir çözümü kabul etmeye itebilecek olan taraf da AB. Geçtiğimiz hafta ABD Başkanı Joe Biden ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu arasında geçtiğimiz Pazar günü gerçekleşen son telefon görüşmesi, Netanyahu'nun reddettiği iki devletli çözüm konusunda aralarındaki derin anlaşmazlığı kamuoyuna ortaya çıkardı.

Pek çok analist, Netanyahu'nun cesaretini ve Biden'ı kızdırma isteğini iki devletli çözümü reddetmesini iki ana faktörle tekrarlayarak açıklıyor: Bunlardan biri, aşırı sağla olan siyasi ittifaka esir olması, iki devletli çözüme açılması durumunda bu ittifakın sürekli çökmesi ve Knesset'te sahip olduğu küçük çoğunluğu kaybetmesi tehdidi, ikinci ise Biden, başkanlık mücadelesinde İsrail'i desteklemek için Yahudi seslerine ve ABD'de İsrail adına çalışan dernek ve kuruluşların etkisine yöneldi. Ayrıca, Biden  İsrail Avrupalıların, Arapların ve dünya ülkeleri ve halklarının ezici çoğunluğunun istediği barışçıl çözümü kabul etmesi için İsrail'e ciddi baskı uygulayabilecek bir konumda.

Netanyahu iki devletli çözüme her zaman karşı çıktı ve bunu yalnızca bir kez ve gönülsüzce kabul etti. Burada, Avrupa'nın Washington'un tutumunun değişeceği yönündeki iddiası muhtemelen kaybedilecek ve eski Başkan Donald Trump'ın önümüzdeki Kasım ayında başkanlığı kazanması durumunda boşa çıkacak.

Soru şu, Avrupalıların elinde ne var? İsrail'in planlarına uymayı reddederek onlarla yüzleşmesi durumunda ellerindeki baskı araçlarına başvurmaya hazırlar mı? Bu soruları cevaplamak zor. Ancak bunun tersine, Tel Aviv'in geleneksel olarak Brüksel'de sahip olduğu siyasi ilişkiler ve diplomatik desteğe paralel olarak İsrail'in Birlik ile yakın ekonomik, ticari, bilimsel ve yatırım ilişkilerinin olduğu ve bu nedenle Avrupalıların İsrail üzerinde ciddi baskı kartlarının olduğu doğrulanabilir. Ancak İsrail'le daha önceki birleşme deneyimlerinden yararlanmak cesaret verici değil ve dolayısıyla buna güvenmek de garanti değil.