‘Kötüleşen borç krizine’ ilişkin endişeler G20 Zirvesi’nin gündeminde

Uluslararası Para Fonu'nun Washington'daki genel merkezi (Reuters)
Uluslararası Para Fonu'nun Washington'daki genel merkezi (Reuters)
TT

‘Kötüleşen borç krizine’ ilişkin endişeler G20 Zirvesi’nin gündeminde

Uluslararası Para Fonu'nun Washington'daki genel merkezi (Reuters)
Uluslararası Para Fonu'nun Washington'daki genel merkezi (Reuters)

G20 liderleri, bazı orta gelirli ülkelerin karşı karşıya olduğu ‘gittikçe kötüleşen borç krizi’ konusundaki endişelerini dile getirmeye ve hem kamu hem de özel sektördeki tüm alacaklıları borç iyileştirme taleplerine derhal yanıt vermeye çağırmaya hazırlanıyorlar. G20 Liderler Zirvesi’nin sonuç bildirgesinin taslağında borç sorunları hakkında sert bir dil benimsendi ve sorunların sadece en fakir ülkelerle sınırlı olmadığı vurgulandı. Taslakta, borç yükünün hafifletilmesi ve yükün adil bir şekilde üstlenilmesi için resmi ve özel sektörden tüm alacaklıların işbirliği yapmasının önemi vurgulandı. Ancak Batılı ülkeler ve uluslararası finans kuruluşları tarafından borç yapılandırma çabalarını geciktirdiği için eleştiri oklarının hedefi olan Çin'den söz edilmedi.
Taslağa göre liderler, ‘öngörülebilir, koordineli ve düzenli bir şekilde uygun bir zamanda’ borç meselesini halletmek için ortak çerçeveyi uygulama çabalarını yoğunlaştıracaklarını belirttiler.
G20 ve resmi alacaklılardan oluşan Paris Kulübü, düşük gelirli ülkelerin yeni tip koronavirüs (Kovid-19) krizini aşmasına yardımcı olmak için 2020'nin sonlarında ortak bir çerçeve hazırlamıştı. Ancak zamanla sonuç elde edilmesinin zor olduğu anlaşıldı. Zira sadece üç ülke, (Çad, Zambiya ve Etiyopya) borcun çerçeve içinde çözülmesi için resmi talepte bulundu.
G20 liderleri, Çad'ın alacaklılarıyla vardığı bir anlaşmayı memnuniyetle karşıladı. Öte yandan Zambiya'nın borçlarının çözülmesine yönelik bir anlaşmanın 2023'ün başlarına kadar tamamlanması çağrısında bulundular. Ayrıca, Uluslararası Para Fonu (IMF) tarafından desteklenen bir program dahilinde Etiyopya'nın borç meselesini çözmeye yönelik bir anlaşmanın tamamlanması çağrısında bulundular.
IMF ve Dünya Bankası liderlerinin yanı sıra ABD liderleri ve diğer Batılı güçlerin, G20 çerçevesinin orta gelirli ve savunmasız ülkeleri içerecek şekilde genişletilmesi için çaba sarf etmeleri boşunaydı. Çünkü şu anda dünyanın en büyük alacaklısı konumunda bulunan Çin bu çabaları engelledi.
Taslakta, ilk kez orta gelirli ülkelerin boğuştuğu borç sorunlarının ciddiyetinden bahsedildi. Uzmanlar bunu, eylül ayı başlarında IMF ile bir ön anlaşmaya varan ancak ödemeleri alabilmek için Çin ve Japonya da dahil olmak üzere bir dizi alacaklıdan finansman güvencesi alması gereken Sri Lanka'ya açık bir işaret olarak değerlendirdiler.



ABD Hazine Bakanı: Çin'in hazine tahvillerini silah olarak kullanma riski yok

Hazine Bakanı Scott Besant, Washington'daki Kongre binasını gezdi (Reuters)
Hazine Bakanı Scott Besant, Washington'daki Kongre binasını gezdi (Reuters)
TT

ABD Hazine Bakanı: Çin'in hazine tahvillerini silah olarak kullanma riski yok

Hazine Bakanı Scott Besant, Washington'daki Kongre binasını gezdi (Reuters)
Hazine Bakanı Scott Besant, Washington'daki Kongre binasını gezdi (Reuters)

ABD Hazine Bakanı Scott Besant dün yaptığı açıklamada, tahvil piyasasındaki dalgalanmaya rağmen Çin'in Hazine tahvillerini ülkeye karşı bir silah olarak kullanması korkusunu küçümsedi ve Pekin'in elinde bulundurduğu devasa tahviller yoluyla ABD'ye ekonomik zarar verme riski olmadığını söyledi.

Besant Yahoo Finance'e verdiği bir röportajda, “Hazine tahvilleri belli bir seviyeye ulaşırsa ya da Federal Rezerv (ABD merkez bankası) yabancı bir varlığın- ben buna düşman demezdim ama yabancı bir varlığın- siyasi kazanç için ABD devlet tahvili piyasasını silah olarak kullandığına ya da istikrarsızlaştırmaya çalıştığına inanırsa, eminim ortak harekete geçeriz ama henüz böyle bir şey görmedik,” dedi. Besant “Güçlü bir araç setimiz var” ifadesini kullandı.

Çin, ocak ayında yaklaşık 761 milyar dolar değerinde tahvil ile Japonya'dan sonra ABD devlet borçlarının en büyük ikinci yabancı sahibi konumunda.

Besant, “(Çin) Hazine tahvillerini satsaydı, yuan satın almak zorunda kalacaktı ve bu da para birimini güçlendirecekti (bu da Çin ihracatının dış pazarlarda rekabet avantajını kaybetmesine neden olacaktı)” dedi. “Tam tersini yaptı” diyen Besant, satışın Çin'in ekonomik çıkarına olmadığını ifade etti.

ABD Başkanı Donald Trump, ABD'nin tüm ticaret ortaklarına yönelik daha geniş kapsamlı karşılıklı gümrük vergilerinin bir parçası olarak bu yıl Çin mallarına yüzde 145 gümrük vergisi getirdi. Bu durum Pekin'in alay ve eleştirilerine yol açmış, Pekin de ABD mallarına uygulanan gümrük vergilerini %125'e çıkararak karşılık vermişti. Pekin, Trump'ın gümrük vergisi stratejisini Besant'ı çok üzecek şekilde “şaka” olarak nitelendirdi.

Şarku’l Avsat’ın Bloomberg TV’den aktardığına göre Besant kanala verdiği bir röportajda “Bu bir şaka değil. Bunlar gerçekten büyük rakamlar" demişti. Besant, ABD ile Çin arasındaki herhangi bir müzakerenin “tepeden”, yani Trump ve Çinli mevkidaşı Şi Cinping ile yapılması gerektiğini ifade etti.