2024 Paris Olimpiyatları'nın maskotu 'ayakkabılı klitorise' benzetildi

"Fransa'nın başkentinin devrimci ve feminist yeni bir temsili"

Olimpiyat maskotları pelüş oyuncak, elektronik eşya ve valiz gibi yaklaşık 10 bin çeşit üründe kullanılıyor (AP)
Olimpiyat maskotları pelüş oyuncak, elektronik eşya ve valiz gibi yaklaşık 10 bin çeşit üründe kullanılıyor (AP)
TT

2024 Paris Olimpiyatları'nın maskotu 'ayakkabılı klitorise' benzetildi

Olimpiyat maskotları pelüş oyuncak, elektronik eşya ve valiz gibi yaklaşık 10 bin çeşit üründe kullanılıyor (AP)
Olimpiyat maskotları pelüş oyuncak, elektronik eşya ve valiz gibi yaklaşık 10 bin çeşit üründe kullanılıyor (AP)

2024'te düzenlenecek Paris Olimpiyatları ve Paralimpik Oyunları'nın maskotu iki gün önce açıklandı. Ancak maskot, "ayakkabılı klitorise" benzetildi.
Maskot olarak gözlere ve güler bir yüze sahip üçgen şeklinde kırmızı şapka seçildi. Şapkada, tarihi Sakarya Nehri'nin çevresinde Antik Çağ'da kurulan Frig Uygarlığı'na kadar uzanan Frig başlığından esinlenildi.
Kırmızı Frig başlığı, özgürlük sembolü olarak kullanıldığı Fransız Devrimi'nin de simgesi.
Paris 2024 organizasyon komitesi maskot için önceki olimpiyatlarda genellikle hayvan figürü seçildiğini, kendilerininse "yeni bir soluk getirerek Fransız ruhunu somutlaştırmak istediklerini" söyledi.

Komite başkanı Tony Estanguet şöyle konuştu:
"Frig başlığını, Fransa Cumhuriyeti için çok güçlü bir sembol olduğu için seçtik. Fransızlar için özgürlüğü simgeleyen çok meşhur ve bütün dünyadaki maskotları temsil edecek bir nesne."
Ancak The Guardian, kırmızı figürlerin güler yüzlü klitorislere benzetildiğini yazdı. Maskotların, geçen seneki Dünya Kadınlar Günü'nde Eyfel Kulesi'nin karşısına konan dev klitorisi andırdığı belirtildi.
 
Cinsel eğitimle ilgili çalışmalar yürüten "Gang du Clito" adlı grup, 5 metrelik klitorisi havaya bırakmıştı (AFP)​​​
Gazeteci Quentin Girard, şapkanın sarkık tepesinin klitorisin başına benzediğini yazdı. Fransa'daki olimpiyatlarda "maskot olarak klitoris seçilmesinin "anatomik açıdan çok iyi bir haber" diyen Girard, yıllarca süren tabunun ve eğitimsizliğin ardından "ülkenin sonunda klitorisin neye benzediğini öğrendiğini" ifade etti.
Gazeteci, "Siyasi açıdan bakıncaysa fallik Eyfel Kulesi yerine klitorisi" seçilmesinin kötü değil" dedi:
"Fransa'nın başkentinin devrimci ve feminist yeni bir temsili."
Independent Türkçe, The Guardian, New York Post



Yanlış bilgileri çürüten gazetecilere güvenin azaldığı tespit edildi

Araştırmacılar, yanlış haberleri çürütmek için yeni yollar aranabileceğini söylüyor (Pexels)
Araştırmacılar, yanlış haberleri çürütmek için yeni yollar aranabileceğini söylüyor (Pexels)
TT

Yanlış bilgileri çürüten gazetecilere güvenin azaldığı tespit edildi

Araştırmacılar, yanlış haberleri çürütmek için yeni yollar aranabileceğini söylüyor (Pexels)
Araştırmacılar, yanlış haberleri çürütmek için yeni yollar aranabileceğini söylüyor (Pexels)

Yanlış bilgileri çürüten gazetecilere daha az güvenildiği ortaya kondu. Hatta okuyucu bilginin yanlış olduğundan şüphelense bile, gerçeği ortaya çıkaran gazeteciye pek güvenmiyor. 

Medyaya güven azalırken dezenformasyonun arttığı bir dönemde hatalı bilgileri düzeltmek de zorlaşıyor.

Yayın kuruluşları ve gazetecilerin taraflı olduğu düşüncesiyle insanlar okudukları haberlere temkinli yaklaşıyor. Daha önceki çalışmalarda veri doğrulamanın yarattığı etkiyle ilgili çelişkili sonuçlar çıkmıştı. 

Yanlış haberleri çürütmenin ne kadar işe yaradığı ve neden etki yaratmadığını öğrenmek isteyen araştırmacılar bir çalışma yürüttü.

Communication Research adlı hakemli dergide yayımlanan çalışmada 691 katılımcıya siyasi ve ekonomik haberler okutuldu. Bu haberlerde evsizlik oranlarından fentanilin aşırı doz ölümlerindeki etkisine kadar çeşitli iddialar yer alıyordu.

Bunların doğruluğuna ne kadar inandığını belirten katılımcılar daha sonra bu iddiaları onaylayan veya çürüten doğrulamayı okudu. Ardından bu doğrulamayı yapan gazeteciye ne kadar güvendikleri soruldu. 

Daha sonra bazı ürünlerle ilgili bilgiler içeren yazılarla aynı çalışma yürütüldü. Bu sefer verilen doğrulamalara "doğruluk kontrolü" işareti konmadı. Araştırmacılar bu sayede duyulan güvenin bu etiketten etkilenip etkilenmediğini anlamaya çalıştı.

İki çalışmanın sonucunda da yanlış bilgileri çürüten gazetecilere duyulan güven kayda değer derecede daha azdı. Katılımcılar inandıkları düşünceyi doğrulayanlara daha çok güvenirken, diğerlerinde daha fazla kanıt talep ediyordu. 

Çalışmanın yazarlarından Randy B. Stein, PsyPost'a yaptığı açıklamada "Halk genel olarak gazetecilere güveniyor ve doğrulayıcı makalelere duyulan güven epey yüksek" diyerek ekliyor: 

Yani klişe düşüncenin aksine, halkın doğruluk kontrollerine ve gazetecilere hiç güvenmediği doğru değil ancak düzelten/çürüten makalelere yönelik daha fazla şüphe var.

Araştırmacılar buradaki düzeltmenin, yayın kuruluşlarının haberlerindeki hataları düzeltmek için yayımladığı tekzip metinleri olmadığını ekliyor.   

Bilim insanları ilginç bir sonuçla da karşılaştı: Katılımcılar bir bilginin doğruluğundan şüphe etse bile bunu çürüten gazetecilere güvenmiyordu. 

Araştırmacılar bir haberin çürütülmesinin şaşkınlık yaratması, insanların onaylamaya kıyasla daha çok kanıt araması ve gazetecilerin taraflı davrandığından şüphelenmesinin buna yol açtığını düşünüyor. 

Şaşırtıcı bir diğer bulguysa, haberin çürütülmesi katılımcıların iddiayla ilgili düşüncesini değiştirmesine karşın gazeteciye güvenleri yine de sarsılıyordu. 

Stein, "Yanlış bilgileri düzeltmeye çalışan gazetecilerin (ya da herhangi birinin) aleyhine bir durum var" diyor. 

Araştırmacılar, halkın yanlış bilgileri çürüten haberlere nasıl ve neden güvenip güvenmediği üzerine daha fazla araştırma yapılması gerektiğini belirtiyor.

Makalenin yazarları, Conversation için kaleme aldıkları yazıda şu ifadeleri kullanıyor:

Gazetecilerin önündeki zorluk, bilgiyi çürüten biri gibi görünmeden bunu nasıl çürüteceklerini bulmak olabilir.

Independent Türkçe, PsyPost, Conversation, Communication Research