İngiltere, İran'ı Ortadoğu'nun güvenliğine yönelik ‘tehdit’ olarak görüyor

İngiltere Dışişleri Bakanı James Cleverly (AP)
İngiltere Dışişleri Bakanı James Cleverly (AP)
TT

İngiltere, İran'ı Ortadoğu'nun güvenliğine yönelik ‘tehdit’ olarak görüyor

İngiltere Dışişleri Bakanı James Cleverly (AP)
İngiltere Dışişleri Bakanı James Cleverly (AP)

İngiltere Dışişleri Bakanı James Cleverly bugün yaptığı konuşmada, İran ve Rusya'ya sert suçlamalarda bulunarak iki ülkenin Ortadoğu'nun güvenliğine yönelik ‘tehdit’ oluşturduklarını vurguladı. Bugün Manama Diyaloğu forumunda yaptığı konuşmada Cleverly, İngiltere'nin İran'ın nükleer bir devlet haline gelmemesini sağlamak ve bölgedeki istikrarsızlaştırıcı faaliyetleriyle mücadele etmek için ortaklarıyla birlikte çalışma taahhüdüne bağlılığını bildirdi. 
İngiltere Dışişleri Bakanı'nın konuşmasında şu ifadeler yer alıyor:
“İran'ın sağladığı silahlar tüm bölgeyi tehdit ediyor. Bugün İran'ın nükleer programı her zamankinden daha fazla ilerlemiş durumda. Rejim (İran), Ukrayna'da sivilleri öldürmek için kullanılan silahlı insansız hava araçlarını (SİHA) Rusya'ya satmaya başvurdu. Halkları onlarca yıllık baskıya karşı gösteri yaparken, İran'ın yöneticileri kan ve yıkımı Kiev'e kadar yayıyor. İngiltere, İran tehdidine karşı koymak, konvansiyonel silah kaçakçılığını engellemek ve rejimin nükleer silah gücü elde etmesini engellemek için dostlarımızla birlikte çalışmaya kararlıdır.”
Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre Cleverly’nin gündeminde Putin'in Ukrayna'da yürüttüğü işgal de vardı. İngiltere Dışişleri Bakanı, ‘Putin'in Ukrayna'ya saldırısının, egemenlik ve toprak bütünlüğü ilkelerinin alenen ihlali anlamına geldiğini’ ve bu saldırının gıda malzemelerinin fiyatlarının yükselmesi sonucunda milyonlarca Suriyeli ve Yemen’in çektiği ‘acıları’ artırdığını belirtti. “Putin'in savaşı, (...) Suriyeliler ve Yemenliler ile ekonomik bir krizde sıkışıp kalan sıradan Lübnanlılar için daha fazla acıya neden oluyor” ifadelerini kullandı. Aynı zamanda Körfez ülkelerinin yeşil enerjiye geçişi konusunda işbirliği fırsatlarını da vurgulayarak Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) ile önümüzdeki yıl yapılması beklenen yeni bir Serbest Ticaret Anlaşması müzakerelerinin sonuçlandırılmasının ardından ülkesinin Körfez ile daha fazla ticaret yapmayı dört gözle beklediğini aktardı.
Diğer yandan İran yapımı bir SİHA'nın Umman açıklarında bir petrol tankerine saldırmasından üç gün sonra, İngiltere Deniz Ticareti Operasyonları Kuruluşu (UKMTO) dün yaptığı açıklamada Umman Körfezi'nde bir geminin üzerinde SİHA dolaştığını bildirdi. İngiliz Kraliyet Donanması'na bağlı olan UKMTO, olayın Maskat'ın yaklaşık 50 deniz mili güneybatısında meydana geldiğini söyleyerek gemi ve mürettebatın güvende olduğunu bildirdi. Ancak geminin türüne ilişkin ayrıntı vermedi. ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM) çarşamba günü yaptığı açıklamada, bir SİHA'nın salı günü Pacific Zircon adlı petrol tankerine saldırdığı aktarılmıştı.
İsrailli bir yetkili saldırının arkasında İran'ın olduğunu söylerken, İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi'ne bağlı Nur haber sitesi İsrail'i suçladı. İsrail tarafından işletilen Eastern Pacific Shipping şirketi çarşamba günü yaptığı açıklamada, Pacific Zircon tankerinin deposundan herhangi bir sızıntısı olmadan hafif derecede hasar gördüğünü bildirmişti.
Yapılan uyarılar son yıllarda bölgesel gerilimlerin artmasıyla Körfez sularında petrol tankerlerine yönelik saldırıların arttığı yönünde.



Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi: Taleplerimizin reddedilmesi ve “ayrılıkçılıkla” suçlanması ‘kasıtlı bir hile’

SDG unsurları Haseke'de (Reuters)
SDG unsurları Haseke'de (Reuters)
TT

Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi: Taleplerimizin reddedilmesi ve “ayrılıkçılıkla” suçlanması ‘kasıtlı bir hile’

SDG unsurları Haseke'de (Reuters)
SDG unsurları Haseke'de (Reuters)

Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi (KDSDÖY) tarafından dün yapılan açıklamada, Kürtlerin taleplerinin reddedilmesini ve ‘ayrılıkçılıkla’ suçlanmasını ‘Suriye'nin otoriterliğe karşı mücadelesi gerçeğinin kasıtlı olarak çarpıtılması’ olduğu belirtilerek, Suriye topraklarının birliği konusunda taviz verilmeyeceği vurgulandı.

Reuters’ın aktardığı açıklamada şu ifadeler yer aldı:

“Bugün ortaya koyduğumuz talepler, yani çoğulcu demokratik sistem, sosyal adalet, cinsiyet eşitliği ve tüm bileşenlerin haklarını güvence altına alan bir anayasa yeni talepler değil, 2011 yılından bu yana Suriyelilerin uğruna sokağa döküldükleri taleplerin özüdür. Suriye halkı, on yıllardır iktidarı ve serveti tekelinde tutan, yerel yönetimleri dışlayan ve ülkeyi arka arkaya krizlere sürükleyen merkezi bir rejim altında acı çekmiştir. Bugün, yeni Suriye'nin inşasında etkin ortaklar olmayı hedefliyoruz.”

Siyasi sürece katılmanın stratejik bir tercih olduğunu vurgularken, Suriye yönetimi ile görüşmelerin başarıya ulaşması için çalışacaklarını belirten KDSDÖY, “Demokratik temeller üzerinde devlet kurumlarına entegre olmaya ve tüm Suriyelilerin beklentilerini yansıtan yeni bir anayasanın hazırlanmasına katılmaya hazır olduğumuzu ifade ediyoruz” ifadelerini kullandı.

Toprak bütünlüğü ilkesi

KDSDÖY, Suriye'deki tüm tarafları ‘ulusal sorumluluklarını yerine getirmeye, nefret ve şiddet söylemlerini terk etmeye ve ülkeyi yıkıcı iç çatışmalara sürüklemeye yönelik tüm girişimlere karşı çıkmaya’ çağırdı.

Suriye topraklarının birliğinin tartışılmaz bir ilke olduğunu ve demokratik özyönetim vizyonunun ve ulusal değişim projesinde bizimle birlikte olan tüm siyasi güçlerin sabit bir temeli olduğunu vurgulayan KDSDÖY, bu konuda aşırıya kaçmanın, siyasi çözüm fırsatlarını baltalamak isteyenlere yarar sağlayacağı uyarısında bulundu.

KDSDÖY, Suriye hükümeti ile ABD ve Fransa hükümetlerinin temsilcilerinin de katıldığı son toplantıların, ‘Suriye devriminin başlangıcından beri hep istediğimiz ciddi bir Suriye-Suriye diyalogu sürecini başlatmak için çok önemli bir adım’ olduğunu belirtti.

"Nefret ve ihanet"

KDSDÖY Dış İlişkiler Departmanı Eş Başkanı İlham Ahmed dün yaptığı açıklamada, resmi makamlardan yapılan bazı açıklamalarda ‘nefret ve ihanet’ söylemlerinin arttığını belirterek endişesini dile getirdi.

Kürt yetkili, sosyal medya platformu X üzerinden yaptığı açıklamada, “Diyaloğu zayıflatmayan, güçlendiren yapıcı bir rol oynamasını umuyoruz. Suriye'deki siyasi çözüme yönelik ABD ve Fransa'nın sürekli desteğini ve Suriyeliler arasındaki görüş ayrılıklarını gidermeye katkıda bulunmalarını takdirle karşılıyoruz” ifadelerini kullandı.

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara, geçtiğimiz günlerde SDG lideri Mazlum Abdi ve ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi Thomas Barrack ile Şam'da üçlü görüşmelerde bulunarak, geçtiğimiz mart ayında Şara ve Abdi arasında imzalanan ve Suriye'nin kuzeyindeki ve doğusundaki sivil ve askeri kurumların yıl sonuna kadar yeni Suriye yönetimi bünyesine alınmasını öngören anlaşmanın uygulanmasının önündeki engelleri kaldırmaya çalıştı.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre anlaşmanın şu ana kadar, Halep'teki tutuklu takası ve Kürtlerin çoğunlukta olduğu Şeyh Maksud ve Eşrefiye mahallelerinin hükümet ve Kürt güçlerinin ortak kontrolü altına alınması dışındaki çoğu maddesi uygulanmadı.