NASA'nın Artemis görevinde bir ilk: Orion kapsülü, Ay'ı görüntüledi

Görüntülerin kaydedildiği sırada Orion, Ay yolculuğunun yarısını tamamlamıştı

Fotoğraf: NASA
Fotoğraf: NASA
TT

NASA'nın Artemis görevinde bir ilk: Orion kapsülü, Ay'ı görüntüledi

Fotoğraf: NASA
Fotoğraf: NASA

NASA'nın birkaç yıl içinde insanları Ay'a götürmek üzere başlattığı Artemis görevinin ilk adımı 16 Kasım'da Orion uzay aracının fırlatılmasıyla atılmıştı.
Orion, uzayda hızla yol alırken varış noktası olan Ay'ı ilk kez görüntüledi.
Uzay aracı, NASA'nın en büyük roketi Uzay Fırlatma Sistemi'yle (SLS), ABD'nin Florida eyaletindeki Kennedy Uzay Üssü'nden fırlatılmıştı.
Şimdilik mürettebatsız fırlatılan Orion, Ay yörüngesinde döndükten ve uzayda toplam 25 gün geçirdikten sonra geri gelecek.
18 Kasım Cuma günü yayımlanan yeni bir videoda, uzay aracına sabitlenen kameralardan birinin Ay'ın yarı aydınlık silüetini yakaladığı görülüyor.
Uzay ajansından gelen açıklamaya göre, araç gövdesinin bir kısmının ve üzerindeki NASA logosunun da yer aldığı görüntülerin kaydedildiği sırada Orion, Ay yolculuğunun yarısını tamamlamıştı.
NASA'nın Flickr hesabından yayımlanan açıklamada, şu ifadelere de yer verildi:
"Artemis I görevinin üçüncü günündeyiz. Orion, Güneş panellerine manevra yaptırdı. Böyle panellerden birinin ucuna monte ettiğimiz kamerayla Ay'ı görüntüledi."
Orion uzay kapsülü General Moonikin Campos adlı bir cansız mankenin "komutasında". Moonikin Campos'a, Helga ve Zohar adlı iki manken daha eşlik ediyor.
Gerçeğe uygun tasarlanan bu cansız modeller sayesinde NASA, gelecekte astronotların Ay'a gidiş ve dönüş yolculuğunda maruz kalacağı radyasyon miktarını ölçebilecek.
Orion'ın 11 Aralık'ta Pasifik Okyanusu'na inmesi bekleniyor.
Independent Türkçe, Space, Flickr



Deepfake videoları tespit etmek giderek zorlaşıyor: Artık gerçekçi kalp atışları var

Kişilerin rızası ve bilgisi dışında üretilen deepfake görüntüler endişe yaratıyor (Reuters)
Kişilerin rızası ve bilgisi dışında üretilen deepfake görüntüler endişe yaratıyor (Reuters)
TT

Deepfake videoları tespit etmek giderek zorlaşıyor: Artık gerçekçi kalp atışları var

Kişilerin rızası ve bilgisi dışında üretilen deepfake görüntüler endişe yaratıyor (Reuters)
Kişilerin rızası ve bilgisi dışında üretilen deepfake görüntüler endişe yaratıyor (Reuters)

Deepfake videoların gelişmiş saptama yöntemlerini yanıltabildiği ve her geçen gün daha gerçekçi hale geldiği tespit edildi. 

Bir kişinin yüzünün ya da vücudunun dijital olarak değiştirilmesiyle oluşturulan deepfake videolar endişe yaratmaya devam ediyor. 

Bu videolar gerçek bir kişinin görüntüsünün yapay zeka kullanılarak değiştirilmesiyle yapılıyor. Aslında bu teknoloji, kullanıcıların yüzünü kediye dönüştüren veya yaşlandıran uygulamalar gibi zararsız amaçlarla da kullanılabiliyor.

Ancak insanların cinsel içerikli videolarını üretmek veya masum insanlara iftira atmak için de kullanılabilmesi ciddi bir sorun teşkil ediyor.

Bu videoların sahte olup olmadığını anlamak için kullanılan gelişmiş yöntemlerden biri kalp atışlarını izlemek. 

Uzaktan fotopletismografi (rPPP) adlı araç, deriden geçen ışıktaki küçük değişiklikleri tespit ederek nabzı ölçüyor. Nabız ölçen pulse oksimetreyle aynı prensiple çalışan bu araç, çevrimiçi doktor randevularının yanı sıra deepfake videoları tespit etmek için de kullanılıyor.

Ancak bulguları hakemli dergi Frontiers in Imaging'de bugün (30 Nisan) yayımlanan çalışmaya göre deepfake görüntülerde artık gerçekçi kalp atışları var.

Bilim insanları çalışmalarına videolardaki nabız hızını otomatik olarak saptayıp analiz eden bir deepfake dedektörü geliştirerek başladı. 

Ardından rPPP tabanlı bu aracın verilerini, EKG kayıtlarıyla karşılaştırarak hassasiyetini ölçtüler. Son derece iyi performans gösteren aracın EKG'yle arasında dakikada sadece iki-üç atımlık fark vardı. 

Ekip aracı deepfake videolar üzerinde test ettiğindeyse rPPP, videoya kalp atışı eklenmese bile son derece gerçekçi bir kalp atışı algıladı. 

Bilim insanları kalp atışlarının videoya kasten eklenebileceği gibi, kullanılan kaynak videodan kendiliğinden geçebileceğini de söylüyor.

Almanya'daki Humboldt Üniversitesi'nden çalışmanın ortak yazarı Peter Eisert "Kaynak video gerçek bir kişiye aitse, bu artık deepfake videoya aktarılabiliyor" diyerek ekliyor: 

Sanırım tüm deepfake dedektörlerinin kaderi bu; deepfake'ler gittikçe daha iyi hale geliyor ve iki yıl önce iyi çalışan bir dedektör bugün tamamen başarısız olmaya başlıyor.

Araştırmacılar yine de sahte videoları saptamanın başka yolları olduğunu düşünüyor. Örneğin sadece nabız hızını ölçmek yerine, yüzdeki kan akışını ayrıntılı olarak takip eden dedektörler geliştirilebilir.

Eisert, "Kalp atarken kan, damarlardan geçerek yüze akıyor ve daha sonra tüm yüz bölgesine dağılıyor. Bu harekette gerçek görüntülerde tespit edebileceğimiz küçük bir gecikme var" diyor.

Ancak bilim insanına göre nihai çözüm deepfake dedektörlerinden ziyade, bir görüntünün üzerinde oynanıp oynanmadığını anlamaya yarayan dijital işaretlere odaklanmaktan geçiyor:

Bir şeyin sahte olup olmadığını tespit etmek yerine bir şeyin değiştirilmediğini kanıtlayan teknolojiye daha fazla odaklanmadığımız sürece, deepfake'lerin saptanmalarını zorlaştıracak kadar iyi olacağını düşünüyorum.

Independent Türkçe, BBC Science Focus, TechXplore, Frontiers in Imaging