Bilim insanlarından yeni iddia: "Bruce Lee'nin gerçek ölüm nedenini bulduk"

"Su gibi ol" mottosuna sahip ünlü aktörün, çok su içtiği için öldüğü öne sürüldü

Bruce Lee şu sözleriyle de biliniyor: "Zihnini boşalt. Su gibi formsuz, şekilsiz ol. Suyu bir bardağa doldurursan, su bardak olur. Onu çay demliğine doldur, o zaman su, demlik olur. Bak, su akar, yayılır, damlar ya da parçalanır. Su gibi ol dostum" (AFP)
Bruce Lee şu sözleriyle de biliniyor: "Zihnini boşalt. Su gibi formsuz, şekilsiz ol. Suyu bir bardağa doldurursan, su bardak olur. Onu çay demliğine doldur, o zaman su, demlik olur. Bak, su akar, yayılır, damlar ya da parçalanır. Su gibi ol dostum" (AFP)
TT

Bilim insanlarından yeni iddia: "Bruce Lee'nin gerçek ölüm nedenini bulduk"

Bruce Lee şu sözleriyle de biliniyor: "Zihnini boşalt. Su gibi formsuz, şekilsiz ol. Suyu bir bardağa doldurursan, su bardak olur. Onu çay demliğine doldur, o zaman su, demlik olur. Bak, su akar, yayılır, damlar ya da parçalanır. Su gibi ol dostum" (AFP)
Bruce Lee şu sözleriyle de biliniyor: "Zihnini boşalt. Su gibi formsuz, şekilsiz ol. Suyu bir bardağa doldurursan, su bardak olur. Onu çay demliğine doldur, o zaman su, demlik olur. Bak, su akar, yayılır, damlar ya da parçalanır. Su gibi ol dostum" (AFP)

İspanya'daki bilim insanları, Bruce Lee'nin ölümüyle ilgili yeni bir fikir ortaya attı. Nefrologlar, ikonik aktörün çok fazla su içmesi sebebiyle ölmüş olabileceğini söyledi.
Lee, 20 Temmuz 1973'te 32 yaşındayken yatağında ölü bulunmuştu. Yapılan otopsi, Lee'nin beyninin çok fazla şiştiğini göstermişti. Bunun, ölmeden önce Equagesic adlı ağrı kesiciyi almasından kaynaklandığı düşünülüyordu.
Clinical Kidney Journal adlı hakemli bilimsel dergide yayımlanan çalışmanın yazarlarıysa ölüm nedeninin, dövüş sanatçısının böbreklerinin fazla suyu işleyememesi olabileceğini savundu.
Priscila Villalvazo, Raul Fernandez-Prado ve Maria Dolores Sánchez Niño gibi böbrek hastalıkları uzmanlarının imza attığı araştırmada, beyin ödeminin sebebinin kandaki sodyum konsantrasyonunda azalma (hiponatremi) olabileceği yazdı.
Bilim insanları makalelerinde, Lee'nin ölümüyle ilgili bilinen gerçekleri gözden geçirdi. Ünlü aktör, ölmeden önce esrarla su içtikten sonra baş ağrısı ve dönmesi yaşamıştı. Bunun ardından Equagesic alan Lee, iki saat sonra hareketsiz bulunmuştu.

Çalışmanın yazarları, Lee'nin ilacı baş ağrısı ve dönmesinden mustarip olduktan sonra kullandığına dikkat çekti. Uzmanlara göre bu durum, beynin haptan önce şişmeye başladığını düşündürtüyor.
Nefrologlar ayrıca Equagesic'e duyarlılığın ölüm nedeni olması halinde otopsideki tek bulgunun beyin ödemi olmaması gerektiğini savundu.
Hiponatremi, sıvı alımı böbreklerin kandaki suyu süzme kapasitesini aştığında ortaya çıkıyor ve genellikle bir kişi, kısa sürede fazla miktarda sıvı aldığında meydana geliyor. Lee'nin bunu yaptığına dair bir kanıt olmasa da nefrologlar, aktörün hiponatremi için birden fazla risk faktörü taşıdığını söyledi.
Bilim insanları, Lee'nin eşi ve doktorlarının ifadelerini hatırlattı. Açıklamalara göre oyuncu katı gıdaları tüketmeyi bırakırken, sadece havuç ve elma suyuyla yaşamını sürdürüyordu.
Lee hakkındaki iddialar arasında vücudundaki sodyumu atıp kaslarını daha iyi göstermek için idrar söktürücü kullandığı ve hayatının son döneminde günde 10-20 şişe sake içmeye başladığı da var. Pirinçten yapılan sake, Japonya'nın milli içkisi.
Bütün bunlara dikkat çeken uzmanlar, Lee'nin vücudunun suyu dışarı atamadığını ve bu yüzden öldüğünü düşündüklerini belirtti.
 



Yanlış bilgileri çürüten gazetecilere güvenin azaldığı tespit edildi

Araştırmacılar, yanlış haberleri çürütmek için yeni yollar aranabileceğini söylüyor (Pexels)
Araştırmacılar, yanlış haberleri çürütmek için yeni yollar aranabileceğini söylüyor (Pexels)
TT

Yanlış bilgileri çürüten gazetecilere güvenin azaldığı tespit edildi

Araştırmacılar, yanlış haberleri çürütmek için yeni yollar aranabileceğini söylüyor (Pexels)
Araştırmacılar, yanlış haberleri çürütmek için yeni yollar aranabileceğini söylüyor (Pexels)

Yanlış bilgileri çürüten gazetecilere daha az güvenildiği ortaya kondu. Hatta okuyucu bilginin yanlış olduğundan şüphelense bile, gerçeği ortaya çıkaran gazeteciye pek güvenmiyor. 

Medyaya güven azalırken dezenformasyonun arttığı bir dönemde hatalı bilgileri düzeltmek de zorlaşıyor.

Yayın kuruluşları ve gazetecilerin taraflı olduğu düşüncesiyle insanlar okudukları haberlere temkinli yaklaşıyor. Daha önceki çalışmalarda veri doğrulamanın yarattığı etkiyle ilgili çelişkili sonuçlar çıkmıştı. 

Yanlış haberleri çürütmenin ne kadar işe yaradığı ve neden etki yaratmadığını öğrenmek isteyen araştırmacılar bir çalışma yürüttü.

Communication Research adlı hakemli dergide yayımlanan çalışmada 691 katılımcıya siyasi ve ekonomik haberler okutuldu. Bu haberlerde evsizlik oranlarından fentanilin aşırı doz ölümlerindeki etkisine kadar çeşitli iddialar yer alıyordu.

Bunların doğruluğuna ne kadar inandığını belirten katılımcılar daha sonra bu iddiaları onaylayan veya çürüten doğrulamayı okudu. Ardından bu doğrulamayı yapan gazeteciye ne kadar güvendikleri soruldu. 

Daha sonra bazı ürünlerle ilgili bilgiler içeren yazılarla aynı çalışma yürütüldü. Bu sefer verilen doğrulamalara "doğruluk kontrolü" işareti konmadı. Araştırmacılar bu sayede duyulan güvenin bu etiketten etkilenip etkilenmediğini anlamaya çalıştı.

İki çalışmanın sonucunda da yanlış bilgileri çürüten gazetecilere duyulan güven kayda değer derecede daha azdı. Katılımcılar inandıkları düşünceyi doğrulayanlara daha çok güvenirken, diğerlerinde daha fazla kanıt talep ediyordu. 

Çalışmanın yazarlarından Randy B. Stein, PsyPost'a yaptığı açıklamada "Halk genel olarak gazetecilere güveniyor ve doğrulayıcı makalelere duyulan güven epey yüksek" diyerek ekliyor: 

Yani klişe düşüncenin aksine, halkın doğruluk kontrollerine ve gazetecilere hiç güvenmediği doğru değil ancak düzelten/çürüten makalelere yönelik daha fazla şüphe var.

Araştırmacılar buradaki düzeltmenin, yayın kuruluşlarının haberlerindeki hataları düzeltmek için yayımladığı tekzip metinleri olmadığını ekliyor.   

Bilim insanları ilginç bir sonuçla da karşılaştı: Katılımcılar bir bilginin doğruluğundan şüphe etse bile bunu çürüten gazetecilere güvenmiyordu. 

Araştırmacılar bir haberin çürütülmesinin şaşkınlık yaratması, insanların onaylamaya kıyasla daha çok kanıt araması ve gazetecilerin taraflı davrandığından şüphelenmesinin buna yol açtığını düşünüyor. 

Şaşırtıcı bir diğer bulguysa, haberin çürütülmesi katılımcıların iddiayla ilgili düşüncesini değiştirmesine karşın gazeteciye güvenleri yine de sarsılıyordu. 

Stein, "Yanlış bilgileri düzeltmeye çalışan gazetecilerin (ya da herhangi birinin) aleyhine bir durum var" diyor. 

Araştırmacılar, halkın yanlış bilgileri çürüten haberlere nasıl ve neden güvenip güvenmediği üzerine daha fazla araştırma yapılması gerektiğini belirtiyor.

Makalenin yazarları, Conversation için kaleme aldıkları yazıda şu ifadeleri kullanıyor:

Gazetecilerin önündeki zorluk, bilgiyi çürüten biri gibi görünmeden bunu nasıl çürüteceklerini bulmak olabilir.

Independent Türkçe, PsyPost, Conversation, Communication Research