Çeyrek asırlık reform hareketi lideri ve yeni Başbakan Enver İbrahim, Malezya'yı birleştirebilecek mi?

Tutuklandığı dönemdeki desteği nedeniyle Erdoğan'a minnettar

Malezya Başbakanı Enver İbrahim'e Kuala Lumpur'daki yemin töreninde eşi Van Azize Van İsmail eşlik etti (AFP)
Malezya Başbakanı Enver İbrahim'e Kuala Lumpur'daki yemin töreninde eşi Van Azize Van İsmail eşlik etti (AFP)
TT

Çeyrek asırlık reform hareketi lideri ve yeni Başbakan Enver İbrahim, Malezya'yı birleştirebilecek mi?

Malezya Başbakanı Enver İbrahim'e Kuala Lumpur'daki yemin töreninde eşi Van Azize Van İsmail eşlik etti (AFP)
Malezya Başbakanı Enver İbrahim'e Kuala Lumpur'daki yemin töreninde eşi Van Azize Van İsmail eşlik etti (AFP)

Malezya'nın en kıdemli politikacılarından 75 yaşındaki Enver İbrahim, yaklaşık 10 yılı parmaklıklar arkasında olmak üzere, toplam 40 yıllık kariyerini ilk defa oturduğu iktidar koltuğunda sürdürecek. İbrahim, Malezya Kralı Sultan Abdullah Şah'tan görevi bugün (24 Kasım) Kuala Lumpur'da devralırken şöyle konuştu:
"Ben, Enver İbrahim, başbakanlık makamında bulunmak için atandıktan sonra bu görevi tüm çabamla dürüstçe yürüteceğime ve Malezya'ya tam sadakatimi adayacağıma yemin ederim."
Malezya parlamentosunun 222 üyeliği için 19 Kasım'da yapılan seçimlerde ülke tarihinde ilk defa parti ve ittifakların oy oranları birbirine çok yakın çıkınca, kimin 10. Malezya Başbakanı olacağı siyasi pazarlıklara kalmıştı.
Bu seçim, ilk defa 1983'te kabine üyesi olan İbrahim'in son başbakanlık şansı olarak değerlendiriliyordu. Muson yağmurlarına rağmen 21 milyondan fazla seçmenin yüksek katılım sağladığı seçim yarışı, İbrahim liderliğindeki Umut İttifakı (PH) ve eski Başbakan 75 yaşındaki Muhyiddin Yasin liderliğindeki Ulusal İttifak (PN) arasında başa baş bir çekişmeye sahne oldu: İbrahim'in ittifakı 82 milletvekilliği kazanarak birinci olurken, Yasin'i destekleyenler 73 koltuk elde etti.
Başbakan İsmail Sabri Yakup'un liderliğinde seçime giren Ulusal Cephe (BN), ülkenin en güçlü siyasi kuruluşu Birleşik Malay Ulusal Örgütü'nün (UMNO) liderliğine rağmen ancak 30 vekillik kazanabildi. UNMO, diğer başbakan adaylarına karşı Enver'i desteleyerek başbakanlık yolunu açtı. Malezya İslam Partisi gibi toplamda 13 milletvekilliğine sahip küçük partilerle, bölgesel partiler Sabah Halkının İttifakı (GRS) ve Saravak Partileri İttifakı (GPS) Yasin'i destekliyordu.

Erdoğan'a minnetar
İki dönemde toplam 24 yıl başbakanlık yaparak Malezya tarihine damga vuran Mahathir Muhammed'le görüş ayrılığına düşen dönemin Başbakan Yardımcısı Enver İbrahim 1998'de görevden alınınca siyasi hayatındaki çalkantılar eksik olmadı. Oysa, 1997'deki Asya Mali Krizi sırasında Maliye Bakanı olarak iyi bir sınav vermişti. Siyasi istikbali parlak gözüküyordu ve reformist hareketi (Reformasi) başlattı. 
Eşcinselliğin suç kabul edildiği ülkede, erkek çalışanına cinsel saldırı ve erkekle cinsel ilişki suçlamalarıyla iki kez hapis cezasına çarptırıldı. Hakkında birçok defa yolsuzluk davaları açıldı. Hakkındaki iddiaların yeniden yoğunlaştığı 2008'de bir süre Kuala Lumpur'daki Türkiye Cumhuriyeti Büyükelçiliği'ne sığındı.
Yolu, Mahathir Muhammed'le 2018'de tekrar kesişti ve hapishaneden çıkarak dönemin başbakanının siyasi varisi oldu. Ancak 2020'de başlayan ve milletvekilleriyle partilerin sıkça saf değiştirmeleriyle derinleşen kriz döneminde üç başbakan değişirken İbrahim muhalefete itildi.
Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı'nın (SETA) Haziran 2018'de düzenlediği "İslam Dünyasının Geleceği ve Malezya'nın Demokrasiye Geçişi" başlıklı konferansa katılmak için Türkiye'ye gelen Enver İbrahim şöyle konuştu:
"Ülkemin Çinlilerin, Amerikalıların veya İngilizlerin gündemine tabi olmasını istemiyorum. Malezya özgür olmalı, tıpkı Türkiye gibi. Türkiye kendi geleceğini, kendi gündemini Batı'dan bağımsız bir şekilde gerçekleştirdi. Biz de ülkemizde bu özgürlüğü bu gündemi sağlayabilmeliyiz."
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın tutuklandığı dönemde, kendisi de politikacı olan eşi Van Azize Van İsmail'i ve ailesini Türkiye'ye davet ettiğini hatırlatan İbrahim minnettar olduğunu söyledi.

Birleştiricilik bekleniyor
Malay, Çin ve Hint kökenli halkların yaşadığı ve Müslümanların çoğunlukta olduğu Malezya'da kral, 9 eyaletteki hanedanlardan 5 yıllık dönem için seçiliyor. Kralın yetkisi genel olarak parlamentoda çoğunluk sağlayacak başbakanı seçmekten ibaret.
Enver İbrahim, son seçimlerden önce Reuters'a verdiği demeçte, "yönetimi güçlendirip yolsuzlukları engelleyerek, ülkeyi ırkçı ve dinci bağnazlıktan kurtarmayı" amaçladığını söylemişti.
Singapur'daki Yusuf İshak Enstitüsü öğretim üyesi James Chai, bütçe görüşmelerinin ilk gündem maddesi olduğu ülkede Enver İbrahim'i bekleyen görevleri şöyle sıraladı:
"Siyasetin parçalanmışlıkla, ekonomik durgunluktan çıkma çabasıyla ve Kovid'in acı hatırasıyla, Malezya tarihinin önemli dönemecinde atandı. Her zaman savaşan bütün tarafları uzlaştırabilecek kişi olarak görülen İbrahim'in bu bölünmüşlük döneminde yükselmesi uygun."
Güneydoğu Asya siyaseti uzmanı Bridget Welsh, yeni koalisyonda tarafların tavizler vereceğini ve reform sürecinin kapsayıcı olacağını belirterek şöyle dedi:
"Enver İbrahim'in küreselciliği uluslararası yatırımcılara güvence sağlayacaktır. Toplumsal kesimler arasında köprü kurabilme yeteneğini göstermişti."
Enver İbrahim, 1998'de kısa bir süre Dünya Bankası-IMF Kalkınma Komitesi Başkanı olmuştu.
 
Independent Türkçe, Straits Times, AFP, Reuters, AP, AA



BM, İsrail'in Golan Tepeleri'nden çekilmesini talep eden kararı kabul etti

Golan Tepeleri'nde bulunan Kuneytra geçiş noktası yakınlarındaki Birleşmiş Milletler Ateşkes Gözlem Gücü (UNDOF) karakolunda bir tabelanın yanında duran iki İsrail askeri. (EPA)
Golan Tepeleri'nde bulunan Kuneytra geçiş noktası yakınlarındaki Birleşmiş Milletler Ateşkes Gözlem Gücü (UNDOF) karakolunda bir tabelanın yanında duran iki İsrail askeri. (EPA)
TT

BM, İsrail'in Golan Tepeleri'nden çekilmesini talep eden kararı kabul etti

Golan Tepeleri'nde bulunan Kuneytra geçiş noktası yakınlarındaki Birleşmiş Milletler Ateşkes Gözlem Gücü (UNDOF) karakolunda bir tabelanın yanında duran iki İsrail askeri. (EPA)
Golan Tepeleri'nde bulunan Kuneytra geçiş noktası yakınlarındaki Birleşmiş Milletler Ateşkes Gözlem Gücü (UNDOF) karakolunda bir tabelanın yanında duran iki İsrail askeri. (EPA)

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu dün akşam, İsrail'in 1967'de işgal ettiği ve 1981'de ilhak ettiği Golan Tepeleri'nden çekilmesini talep eden bir karar aldı.

Karar, 123 lehte, İsrail ve ABD dahil 7 aleyhte ve 41 çekimser oyla kabul edildi.

Golan Tepeleri, yaklaşık 60 kilometre uzunluğunda ve 25 kilometre genişliğinde stratejik bir kayalık platodur. İsrail, 1967'de burayı ele geçirdi ve 1981'de ilhak etti; ancak bu adım uluslararası alanda tanınmadı.

Genel Kurul kararı, İsrail'in 1981 yılında ‘işgal altındaki Suriye Golan'ına kendi kanunlarını, otoritesini ve yönetimini dayatma’ kararının ‘geçersiz ve hükümsüz’ olduğunu belirtti ve bu kararın iptalini talep etti.

rg
Golan Tepeleri'ndeki Kuneytra geçiş noktasında bir İsrail askeri (Arşiv – Reuters)

Kararda, BM Genel Kurulu'nun İsrail'e Suriye ve Lübnan ile müzakereleri yeniden başlatması ve önceki taahhüt ve vaatlerine uyması çağrısında bulunduğu da belirtildi. Ayrıca İsrail'in işgal altındaki Suriye Golanı'ndan 4 Haziran 1967 sınırlarına çekilmesi talep edildi.

193 üyeli BM Genel Kurulu tarafından çıkarılan kararlar yasal olarak bağlayıcı olmasa da, sembolik bir ağırlığa sahip ve küresel kamuoyunu yansıtıyor.

X platformunda oylama hakkında yorum yapan İsrail'in BM Daimî Temsilcisi Danny Danon şunları söyledi: “Genel Kurul, gerçeklikten ne kadar kopuk olduğunu bir kez daha kanıtladı. İran ekseninin suçları ve Suriye'deki milislerin tehlikeli faaliyetleriyle ilgilenmek yerine, İsrail'in vatandaşlarını koruyan hayati savunma hattı olan Golan Tepeleri'nden çekilmesini talep ediyor. İsrail 1967 sınırlarına geri dönmeyecek ve Golan'ı asla terk etmeyecek.”


Rubio: Amerika ile Rusya arasında Ukrayna konusunda yapılan görüşmelerde bazı ilerlemeler kaydedildi

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio (AFP)
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio (AFP)
TT

Rubio: Amerika ile Rusya arasında Ukrayna konusunda yapılan görüşmelerde bazı ilerlemeler kaydedildi

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio (AFP)
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio (AFP)

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, dün yayınlanan bir röportajında, Ukrayna ile savaşı sona erdirmek için Rusya ile yapılan görüşmelerde "bazı ilerlemeler" sağlandığını söyledi.

Rubio, Fox News’te yaptığı açıklamada, "Yapmaya çalıştığımız şey, bu konuda bir miktar ilerleme kaydettiğimizi düşünüyorum, Ukraynalıların gelecekte güvenlik garantisi sağlayacak şekilde yaşayabilecekleri şeyleri bulmaktır" dedi. ABD'nin, anlaşmanın onlara "sadece ekonomilerini yeniden inşa etmelerine değil, aynı zamanda bir ulus olarak refaha kavuşmalarına da olanak sağlayacağını" umduğunu belirtti.


Sudan, Rusya'ya silah karşılığında deniz üssü ve altın teklif ediyor

TT

Sudan, Rusya'ya silah karşılığında deniz üssü ve altın teklif ediyor

Sudan, Rusya'ya silah karşılığında deniz üssü ve altın teklif ediyor

Amerikan yönetimi Sudan’daki çatışmanın taraflarına ülkedeki savaşı durdurmaya yönelik bir yol haritasını kabul ettirmeye çalışırken, ABD ve Sudanlı kaynaklar, Port Sudan yönetiminin Rusya’dan silah desteği almak için Moskova ile temas kurduğunu bildirdi. Kaynaklara göre Port Sudan, gelişmiş silahlar karşılığında Rusya’ya Kızıldeniz kıyısında deniz üssü kurma imkânı ve maden ile altın yatırımları teklif etti. Bu durum, Sudan’daki savaşın, küresel ölçekte kritik öneme sahip deniz geçişlerinden birinde, ABD baskıları ile Rusya’nın cazip teklifleri arasında daha geniş bir güç mücadelesine dönüşmesi riskini artırıyor.

Bu gelişmelerle eş zamanlı olarak, ABD’nin Sudan’da ateşkes için hazırladığı yeni öneriye ilişkin daha fazla ayrıntı ortaya çıktı. Teklifin, İslamcı akım ve Müslüman Kardeşler’i dışarıda bırakan, askeri, insani ve siyasi alanları kapsayan üç paralel yol haritası içerdiği belirtildi.

Rusya için deniz üssü ve altın

ABD’nin yoğun diplomatik girişimleri sürerken, Wall Street Journal dün yayımladığı haberinde, geçici başkent olarak Port Sudan’ı kullanan hükümetin Rusya’ya Kızıldeniz kıyısında deniz üssü kurma ve maden ile altın alanlarında yatırım yapma teklifinde bulunduğunu aktardı. Habere göre bu teklif, Sudan ordusunun Rusya’dan gelişmiş silahlarla yeniden donatılması karşılığında yapıldı.

fvbg
Kızıldeniz'deki Port Sudan limanı (Getty Images)

Gazetenin adını vermediği Sudanlı yetkililere dayandırdığı habere göre, Sudan’ın Rusya’ya ilettiği teklif, 25 yıllık bir anlaşmayı kapsıyor. Buna göre Rusya, Port Sudan Limanı’nda veya Kızıldeniz kıyısındaki başka bir deniz tesisinde, aralarında nükleer güçle çalışan savaş gemilerinin de bulunduğu dört deniz unsurunu ve en fazla 300 askeri konuşlandırabilecek.

Amerikan gazetesi, böyle bir üssün Rusya’ya Süveyş Kanalı üzerinden geçen ve küresel ticaretin yaklaşık yüzde 12’sini oluşturan deniz hattını izleme imkânı vereceğine dikkat çekti.

ABD uyarısı

Gazete ayrıca, üst düzey bir ABD yetkilisinin, Port Sudan ya da Libya’da kurulacak bir Rus askeri üssünün Moskova’nın güç kullanma kapasitesini artırabileceği ve daha az kısıtlamayla hareket etmesine yol açabileceği uyarısında bulunduğunu aktardı. Emekli Tümgeneral Mark Hicks’in değerlendirmesine göre ise böyle bir deniz üssü, Rusya’nın uluslararası konumunu güçlendirecek ve bölgedeki nüfuz alanını genişletecek.

fv
Sudan Ordusu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan (AFP)

Bu gelişme, Port Sudan’daki askeri yönetimin yeni silah kaynakları arayışını sürdürdüğü bir dönemde ortaya çıktı. Gazetenin adını açıklamadığı bir Sudanlı yetkili, ülkenin gelişmiş silah sistemlerine ve hava savunma kapasitesine ihtiyaç duyduğunu, ancak bu tür bir anlaşmanın ABD ve Avrupa Birliği (AB) ile sorun yaratabileceğini belirtti.

Gazetenin değerlendirmesine göre Washington, savaşı durduracak ve sivil yönetime geçiş sürecini başlatacak bir yol haritasına odaklanırken, Port Sudan yönetimi ise Rusya ile yakınlaşmanın getireceği askeri ve ekonomik kazanımları önceliklendiriyor.

Ateşkes ve uluslararası mekanizma

Bu çerçevede, ABD’nin Sudan’da ateşkese yönelik yeni önerisine ilişkin ayrıntılar da ortaya çıkmaya devam ediyor. Al Arabiya’ya konuşan kaynaklar, teklifin askeri, insani ve siyasi başlıklardan oluşan üç paralel süreci kapsadığını ve İslamcı akım ile Müslüman Kardeşler’in bu süreç dışında tutulduğunu aktardı.

Mısır kaynaklarına dayandırılan habere göre, askeri başlık, ülke genelinde kapsamlı bir ateşkesi öngörüyor. Buna göre ateşkesten sonra geniş ölçekli bir insani operasyon başlatılacak, yardım kuruluşlarının erişimi sağlanacak ve temel hizmetler yeniden tesis edilecek. Ayrıca ateşkesi denetlemek üzere, sahada gözetim mekanizmalarına sahip bir uluslararası komite kurulması planlanıyor. Bu komite, insani koridorların güvenliğini sağlamak, sivilleri korumak ve olası ihlalleri takip etmekle görevlendirilecek.

cdfrgt
ABD Başkanı Donald Trump’ın Arap ve Afrika İşlerinden Sorumlu Başdanışmanı Massad Boulos (AFP)

İnsani sürecin başarısı, ateşkesin kalıcılığına ve yardımın ülke geneline etkin biçimde ulaşmasına bağlanıyor. Buna göre sağlam bir ateşkes, insani operasyonların başlaması için temel koşul olacak; bu da yardım ekiplerinin erişimini kolaylaştırarak yerinden edilmiş kişiler ile mültecilerin güvenli dönüşü için gerekli ortamın hazırlanmasına katkı sağlayacak.

Siyasi sürece ilişkin öneri ise eski rejim mensupları ve İslamcılar hariç, sivil güçlerin öncülüğünde bir geçiş süreci öngörüyor. Bu süreç, ordunun ve Hızlı Destek Kuvvetleri’nin (HDK) ateşkese onay vermesiyle eş zamanlı olarak başlayacak ve savaşın sonlandırılmasına giden yolun ilk adımını oluşturacak.

Askeri alanda kapsamlı reform

Yol haritası ayrıca kapsamlı bir askeri reform sürecini de içeriyor. Buna göre Sudan İslami Hareketi ve Müslüman Kardeşler çizgisine yakın isimlerin ordu ve güvenlik kurumlarından çıkarılması, silahlı grupların entegrasyonu ve iki tarafla birlikte savaşan milis yapılanmalarının tasfiyesi planlanıyor. Amaç, sivil otoriteye tabi, birleşik ve profesyonel bir ordu ile yeniden yapılandırılmış güvenlik kurumları oluşturmak. Bu süreçte karar merciinin ordu veya HDK olmayacağı özellikle vurgulanıyor.

Öte yandan, eylül ayında ABD’li arabulucu Massad Boulos tarafından sunulan planın, Sudan hükümeti ile HDK temsilcilerine ateşkes ve kapsamlı bir insani süreç önerdiği biliniyor. Ancak Boulos 25 Kasım’da her iki tarafın da plana henüz onay vermediğini açıklamıştı.

Boulos o dönemde yaptığı açıklamada, tarafların ateşkesi ‘ön koşul olmadan’ kabul etmesinin önemine dikkat çekmiş; bunun can kayıplarını azaltmak, siyasi sürecin yeniden başlamasını sağlamak ve ülkenin sivil yönetime geçişi için gerekli koşulları oluşturmak açısından kritik olduğunu ifade etmişti.