ABD ulusal güvenlik tehdidi gerekçesiyle Huawei'ye yasak getirdi

4 Çinli firma daha ithalat ve satış yasağı kapsamına alındı

Huawei Technologies'e bağlı bir merkez (AP)
Huawei Technologies'e bağlı bir merkez (AP)
TT

ABD ulusal güvenlik tehdidi gerekçesiyle Huawei'ye yasak getirdi

Huawei Technologies'e bağlı bir merkez (AP)
Huawei Technologies'e bağlı bir merkez (AP)

ABD, ulusal güvenliği tehdit ettiği gerekçesiyle Huawei cihazlarının satışını yasakladı.
Federal İletişim Kurulu (FCC) tarafından cuma günü yapılan açıklamada, Huawei'nin yanı sıra Çin merkezli ZTE, Hikvision, Dahua ve Hytera şirketlerine de yasak getirildiği belirtildi.
Buna göre şirketlerin ürettiği telekomünikasyon cihazlarının ve güvenlik kamerası sistemlerinin ithalatı ve bunların ABD'de satılması yasaklandı.
FCC'den Jessica Rosenworcel, açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
"Bu yeni kurallar, Amerikan halkını telekomünikasyon alanındaki ulusal güvenlik tehditlerinden korumak için sürdürdüğümüz çalışmalarımızın önemli bir parçası."
Çin telekomünikasyon devi ZTE, güvenlik cihazı firması Dahua, Çin Kamu Güvenliği Bakanlığı'nın en büyük tedarikçisi konumundaki radyo sistemi şirketi Hytera ve Washington'daki Çin Büyükelçiliği, Birleşik Krallık (BK) merkezli haber ajansı Reuters'ın yorum talebini reddetti.
Kısmen devlete ait askeri video cihazı üreticisi Hikvision ise ürünlerinin ABD'nin ulusal güvenliğine tehdit oluşturmadığını öne sürdü.
FCC'nin kararının ulusal güvenliği korumaktan çok ülkedeki yerel işletmelere zarar vereceğini savunan firma, ülkede kurallara uygun şekilde hizmet vermeyi sürdüreceklerini belirtti.
Söz konusu uygulama geriye dönük işlemediği için firmalar, önceden onaylanmış ürünlerini satabilecek.
İkişer Cumhuriyetçi ve Demokratın yer aldığı FCC'de kararın oybirliğiyle verildiği de ifade edildi.
Çinli telekomünikasyon firmalarının ABD'deki faaliyetlerinin kısıtlanmasına yönelik ilk adımlar, 2009-2017'de ülkenin liderliğini yapan Barack Obama tarafından atılmıştı. Eski ABD Başkanı Donald Trump döneminde hızlanan çalışmalar, Joe Biden yönetimi altında da devam ediyor.
FCC, haziranda söz konusu şirketlerin faaliyetlerine yasak getirilebileceğini açıklamıştı.



Kremlin: Putin önümüzdeki ekim ayında ilk Rus-Arap zirvesine ev sahipliği yapacak

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (Reuters)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (Reuters)
TT

Kremlin: Putin önümüzdeki ekim ayında ilk Rus-Arap zirvesine ev sahipliği yapacak

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (Reuters)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (Reuters)

Rus haber ajansları, Kremlin'in bugün yaptığı açıklamaya atıfta bulunarak, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in tüm Arap liderlerini ve Arap Birliği Genel Sekreteri'ni 15 Ekim'de yapılacak ilk Rus-Arap zirvesine davet ettiğini bildirdi.

Şarku’l Avsat’ın Rusya'nın Sputnik haber ajansından aktardığına göre davette, “Sayın Devlet ve Hükümet Başkanları! 34. Arap Birliği Zirvesi'nin açılışı vesilesiyle sizi içtenlikle selamlıyorum... Arap Birliği ile yapıcı diyalog ve tüm üyeleriyle dostane ilişkiler geliştirmeye kararlıyız. Bu bağlamda, Birliğinizin üye ülkelerinin tüm liderlerini ve Birliğin Genel Sekreterini, 15 Ekim'de yapmayı planladığımız ilk Rus-Arap Zirvesi'ne katılmaya davet ediyorum" ifadeleri yer aldı.

Putin, "Toplantının, tüm ülkeler arasında çok yönlü, karşılıklı yarar sağlayan iş birliğinin güçlendirilmesine katkı sağlayacağına ve Ortadoğu ve Kuzey Afrika'da barış, güvenlik ve istikrarın sağlanmasının yollarının bulunmasına yardımcı olacağına" inandığını belirtti.

Cumhurbaşkanı zirvenin, on binlerce sivilin hayatına mal olan Filistin-İsrail ihtilafının tırmanmasının, gerginliğin keskin bir şekilde artmasına ve komşu ülkeler ile Ortadoğu'nun tamamında çok sayıda toplumsal ve ekonomik sorunu daha da ağırlaştırmasına yol açtığı son derece zor bir zamanda düzenlendiğini kaydetti. Böyle bir ortamda Arap Birliği'nin çok taraflı diyalog ve etkileşim için etkili bir mekanizma olarak rolünün özellikle önemli hale geldiğini vurguladı.

Putin, Rusya'nın Arap ülkelerinin hem Milletler Cemiyeti içinde hem de diğer formatlarda bölgedeki mevcut çelişkileri çözmek için yürüttükleri ortak siyasi ve diplomatik çabaları kararlılıkla desteklediğini belirtti. Tüm ihtilaflı konuların, ülkelerin egemenlik ve toprak bütünlüğüne sıkı sıkıya saygıyı esas alan uluslararası hukuk temelinde çözülmesi gerektiği vurguladı.