Sincan'daki yangının ardından Çin'de Kovid-19 huzursuzluğu büyüyor

Fotoğraf (AA)
Fotoğraf (AA)
TT

Sincan'daki yangının ardından Çin'de Kovid-19 huzursuzluğu büyüyor

Fotoğraf (AA)
Fotoğraf (AA)

Çin'in Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nin merkezi Urumçi'de karantina altında olduğu iddia edilen apartmanda çıkan yangında, 10 kişinin hayatını kaybetmesinin ardından Kovid-19 tedbirlerine yönelik protesto ve tepkiler ülke genelinde artıyor.
Ülkenin en büyük şehri Şanghay'da dün gece, yangında hayatını kaybedenleri anmak ve karantina politikasını protesto etmek için Anfu semtinde Orta Urumçi Caddesi'nde toplanan kalabalığa polis müdahale etti.
Çin'de Sincan'ın Urumçi kentinde karantinadaki apartmanda çıkan yangında 10 kişi öldü
Sosyal medyada yayılan videolarda caddede toplanan yaklaşık 300 göstericinin kaldırımda mumlar yakarak yangın kurbanlarını andığı, Kovid-19 politikasını eleştiren ve ifade özgürlüğünü savunan sloganlar attığı gözlendi.
Gösteriyi izleyen Hollanda gazetesi "Trouw"un Şanghay'daki muhabiri Eva Rammeloo, Twitter'daki paylaşımında, protestocuların ellerinde boş beyaz kağıtlar taşıdığını, "Üzerine hiçbir şey yazmamıza gerek yok. Bu halkın devriminin bir sembolü." ifadelerini kullandığını aktardı.
Videolarda göstericilerin, yangının meydana geldiği Urumçi şehrinin adının yazılı olduğu tabelanın etrafındaki parkta toplanan göstericiler, "Özgürlük istiyoruz", "Karantinaya hayır", "Sincan'a özgürlük", "Parti istifa", "Şi Cinping istifa" sloganları attığı, Çin Milli Marşı'nı ve Enternasyonel Marşı'nı söylediği görüldü.
Olay yerine gelen polisin kalabalığa biber gazıyla müdahale ettiği, bazı göstericilerin gözaltına alındığı bildirildi.
Şanghay dışında ülkedeki çok sayıda üniversite kampüsünde yangın kurbanları için anma ve protestolar organize edildi. Jiangsu eyaletindeki Nancing Radyo-Televizyon Yayıncılığı Fakültesindeki anma için yüzlerce öğrencinin kampüste toplandığı görüldü.

Urumçi yangınıyla tepkiler arttı
Urumçi kentinde meydana gelen yangın, Çin genelinde Kovid-19 tedbirlerine karşı artan huzursuzluğu tepkiye dönüştürdü.
Tianşan ilçesindeki apartman kompleksinde 24 Kasım'da bir dairedeki elektrik kaçağından çıktığı sanılan yangında 10 kişi hayatını kaybetmiş, 9 kişi yaralanmıştı. Apartmanın 15. katında başlayan yangın, 17'nci kata kadar yayılmış, dumanlar 21'inci kata ulaşmıştı.
Yangının çıktığı apartmanda yaşayanların karantina nedeniyle evlerini terk edemediği, itfaiye ekiplerinin metal bariyer ve engellerle çevrili komplekse giremedikleri için yangına zamanında müdahale edemediğine ilişkin iddialar, tepkileri büyütmüştü.
İtfaiye ekiplerinin yangını müdahalede gecikmesi, izolasyon bariyerlerinin engel olması nedeniyle apartman kompleksinin içine girmeyen itfaiye aracının sıktığı tazyikli suyun binaya erişemediğini gösteren videoların sosyal medyada yayılması protestolara dönüşen tepkilere yol açmıştı.
Sosyal medyada yayılan videolarda, halkın yerel hükümet binasının bulunduğu meydanda toplanarak karantina tedbirlerini protesto eden sloganlar attığı, kentin farklı bölgelerinde çok sayıda vatandaşın ellerinde bayraklarla sokaklarda yürüdüğü görülmüştü.
"Karantinayı kaldırın", "Halka hizmet edin", "Öleceksek birlikte ölelim!" sloganları atan protestocular, siyasi yetkililere ve sağlık görevlilerine tepki göstermişti.

- Apartman karantinada mıydı?
Yetkililer, düzenledikleri basın toplantısından, apartmanın olduğu bölgenin, "düşük riskli" salgın kontrol bölgesi olduğunu, dolayısıyla sakinlerin yangın esnasında dışarı çıkabileceğini ileri sürerken sosyal medya kullanıcıları, salgın kontrolüne ilişkin veri tabanlarında bölgenin hala "yüksek riskli" işaretlendiğini gösteren paylaşımlar yaptı.
Sosyal medyada paylaşılan, yangının çıktığı apartmanın sakinlerine 21 Kasım'da gönderildiği iddia edilen notta, apartmanda pozitif vakalara rastlandığı, vatandaşların 3 gün boyunca evlerinden çıkamayacağı, daire kapılarının mühürleneceğinin bildirildiği görülüyor.
Ayrıca daire kapılarının kollarının çelik tellerle mühürlendiğini gösteren bazı fotoğraflar da paylaşımlarda yer aldı.
Urumçi İtfaiye Şefi Li Vınşıng'ın, ölümlerin, "bazı apartman sakinlerinin yangında kendilerini kurtaracak becerilerinin zayıf olmasından" kaynaklandığını savunan sözleri, sosyal medyada büyük tepkiyle karşılanırken "kurbanı suçlayarak sorumluktan kurtulma çabası" olarak kınandı.
Yangınla ilgili paylaşımlar sosyal medyada sansürlenirken 24 yaşındaki bir kadın, paylaşımları nedeniyle, "dedikodu yaymak" suçlamasıyla gözaltına alındı.

Uygurlar tedirgin
Yangında hayatını kaybedenlerin büyük bölümü Uygur Türkleri olmasına rağmen etnik azınlık mensuplarının protestolarda öne çıkmadığı, daha çok Han Çinlilerinin tepkilere öncülük ettiği dikkati çekiyor.
Bölgede yaşayan Uygurlar, uluslararası basın organlarına adlarını gizleyerek verdikleri demeçlerde, bölgede son yıllarda azınlıklar üzerinde artan baskı nedeniyle hedefe konulmaktan çekindiklerini, siyasi yetkililerin ve güvenlik güçlerinin Han Çinlilerinin protestolarına belirli düzeyde hoşgörü gösterdiğini fakat kendilerinin hapsedilme ve eğitim kamplarında alıkonulma endişesi yaşadıklarını söyledi.

"Şiddet içeren her türlü direnişi bastırın" talimatı
Yerel yetkililer tepkilerin ardından Urumçi'deki karantinaların aşamalı olarak kaldırılacağını duyururken kentin de büyük bölümü hala kısmi karantina altında bulunuyor.
Ulusal basında yer alan haberlere göre, Sincan Komünist Partisi Komitesi, Urumçi hükümetine, "sosyal düzenin sağlanması ve Kovid-19 tedbirlerine karşı şiddet içeren her türlü direnişin bastırılması" talimatını verdi.
Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nin merkezi Urumçi'de Kovid-19 vakaları nedeniyle 10 Ağustos'tan bu yana kentin farklı bölgelerinde kısmi karantina uygulanıyor. Geçen ay Urumçi ve Sincan'ın diğer kentlerinde uzayan karantina süreçlerinin yarattığı sıkıntılarla ilgili şikayetler sosyal medyaya yansımıştı.
Vatandaşlar, sosyal medyada yaptıkları paylaşımlarda, ağustos başında ortaya çıkan bazı vakaların ardından uygulanmaya başlanan karantina tedbirlerinin, resmi bir açıklama olmamasına rağmen halen devam ettiğini, gıda ve ihtiyaç malzemelerinin temini ile sağlık bakımına erişimde büyük sıkıntılar yaşandığını bildirdi. Mahallelerinden ve apartman kompleksinden dışarı çıkamayan vatandaşlar, sosyal medya paylaşımlarında öfke ve çaresizliklerini dile getirmişti.

Sosyal paylaşımlarda tepkiler
Urumçi'deki olay, Çin genelinde Kovid-19 tedbirlerine karşı artan huzursuzluğu tepkiye dönüştürdü. Sosyal paylaşım sitesi Weibo'daki çok sayıda kullanıcı, karantina tedbirlerinin yol açtığı önceki insani felaketleri hatırlatan yorumlar yaptı.
Bir kullanıcı, "Önce Guicou'daki otobüs kazası, şimdi de Urumçi'de yangın. Tarih tekerrür ediyor ve bedelini sıradan yoksul insanlar ödüyor." ifadelerini kullandı.
Guicou eyaletinde, 18 Eylül'de zorunlu karantina için başka şehre sevk edilen yolcuları taşıyan otobüsün yaptığı kazada 27 kişi hayatını kaybetmişti.
Başka bir kullanıcı, 200 binden fazla beğeni aldığı görülen paylaşımında, şu ifadelere yer verdi:
"Guicou'da karantina otobüsünde 27 kişi can verdi. Çonçing'de bir kadın karantinada düşük yaptı, Lancou'da gazdan zehirlenen bir çocuk öldü. Çıngdu'da deprem evlerinden çıkmaya çalışan insanlar acil durum çıkışlarının kapatıldığını gördü, Şian'da hastaneye alınmayan kadın, kanlar içinde kapıda bekledi, İç Moğolistan'da gözü yaşlı genç kız, apartmandan atlayan annesine erişemedi ve şimdi bir kez daha Sincan'da karantinadaki insanların yanarak öldüğüne tanıklık ediyoruz."

"Sıfır vaka" politikası
Kovid-19 salgınında ilk vakaların görüldüğü Çin, vaka sayısı nüfusuna oranla az olmasına ve büyük bölümünün hastalık belirtisi göstermemesine rağmen Çin, "sıfır vaka" olarak adlandırılan katı salgın kontrol tedbirlerini uygulamaya devam ediyor.
Kovid-19 vakalarını ortaya çıktığı yerde bastırmayı ve bulaşma zincirini kesmeyi hedefleyen strateji, karantina, seyahat kısıtlamaları, toplu testler, imalat, ticaret ve hizmetler sektöründeki işletmelerin faaliyetlerinin kısıtlanması veya kapalı devre sürdürülmesi gibi katı ve geniş ölçekli tedbirleri gerektiriyor. Tedbirler, hayatın olağan akışına müdahalenin yanında ekonomik maliyeti açısından da tartışmalara yol açıyor.
Dünyanın ülkeleri virüsle belirli uyum içinde yaşamaya, hayatın akışını ve ekonomik faaliyetleri aksatacak kontrol tedbirlerinden kaçınmaya yönelik stratejileri benimserken Çin, salgının başından beri başvurduğu tedbirleri sürdürmekte ısrar ediyor.



Bondi plaj saldırısının failleri Avustralya kırsalında eğitim almış

14 Aralık'ta Bondi Plajı'nda düzenlenen Yahudi Hanuka kutlaması sırasında meydana gelen silahlı saldırıyla suçlanan Naveed Akram, Avustralya'nın Yeni Güney Galler eyaletinde olduğu düşünülen bir yerde ateşli silahlarla talim yaparken görülüyor... Bu fotoğraf, 22 Aralık 2025'te yayınlanan bir mahkeme belgesinden alınmıştır (AFP)
14 Aralık'ta Bondi Plajı'nda düzenlenen Yahudi Hanuka kutlaması sırasında meydana gelen silahlı saldırıyla suçlanan Naveed Akram, Avustralya'nın Yeni Güney Galler eyaletinde olduğu düşünülen bir yerde ateşli silahlarla talim yaparken görülüyor... Bu fotoğraf, 22 Aralık 2025'te yayınlanan bir mahkeme belgesinden alınmıştır (AFP)
TT

Bondi plaj saldırısının failleri Avustralya kırsalında eğitim almış

14 Aralık'ta Bondi Plajı'nda düzenlenen Yahudi Hanuka kutlaması sırasında meydana gelen silahlı saldırıyla suçlanan Naveed Akram, Avustralya'nın Yeni Güney Galler eyaletinde olduğu düşünülen bir yerde ateşli silahlarla talim yaparken görülüyor... Bu fotoğraf, 22 Aralık 2025'te yayınlanan bir mahkeme belgesinden alınmıştır (AFP)
14 Aralık'ta Bondi Plajı'nda düzenlenen Yahudi Hanuka kutlaması sırasında meydana gelen silahlı saldırıyla suçlanan Naveed Akram, Avustralya'nın Yeni Güney Galler eyaletinde olduğu düşünülen bir yerde ateşli silahlarla talim yaparken görülüyor... Bu fotoğraf, 22 Aralık 2025'te yayınlanan bir mahkeme belgesinden alınmıştır (AFP)

Polisin bugün yaptığı açıklamaya göre, geçen hafta Sidney'deki Bondi plajına düzenlenen saldırıyla suçlanan iki kişi, Avustralya'nın kırsal kesimlerinde topçu eğitimi almış. Başbakan Anthony Albanese ise ülkenin Yahudi topluluğundan özür dileyerek, nefret suçlarına karşı yasaları sıkılaştırma sözü verdi.

Yeni Güney Galler Mahkemeleri tarafından 22 Aralık 2025 tarihli Polis Bilgi Formu'nda yayınlanan bir mahkeme deliline eklenen bu fotoğraf, Sydney'de Naveed Akram adına kayıtlı CN59DR plakalı aracın içinde bulunan ve siyah kumaş üzerine beyaz boyayla yapılmış gibi görünen ev yapımı bir DEAŞ bayrağını göstermektedir (AFP)Yeni Güney Galler Mahkemeleri tarafından 22 Aralık 2025 tarihli Polis Bilgi Formu'nda yayınlanan bir mahkeme deliline eklenen bu fotoğraf, Sydney'de Naveed Akram adına kayıtlı CN59DR plakalı aracın içinde bulunan ve siyah kumaş üzerine beyaz boyayla yapılmış gibi görünen ev yapımı bir DEAŞ bayrağını göstermektedir (AFP)

Yetkililer, 14 Aralık'ta Bondi Plajı'nda düzenlenen bir Yahudi festivali sırasında ateş açarak 15 kişiyi öldürmek ve onlarca kişiyi yaralamakla suçladıkları Naveed Akram ve babası Sajid'i suçluyor. Bu, ülkenin son otuz yıla yakın süredir yaşadığı en kötü saldırı olarak değerlendiriliyor.

Polis, saldırı sırasında 50 yaşındaki Sajid Akram'ı vurarak öldürürken, 24 yaşındaki Naveed ise yaralandı. Polis, Naveed'in bugün hastaneden cezaevine nakledildiğini açıkladı.

Polis belgeleri, iki şüphelinin saldırıdan önce Yeni Güney Galler kırsalında ateşli silahlarla eğitim aldığını ortaya koydu. Şüphelilerin tüfek ateşlerken ve polis tarafından "taktiksel" olarak tanımlanan bir şekilde hareket ederken çekilmiş fotoğrafları yayınlandı.

Polis, şüphelilerin saldırıyı aylarca titizlikle planladığını belirtti.

 Ayrıca, iki adamın saldırıyı gerçekleştirmeden önce "Siyonistleri" kınayan bir video kaydettiğini bildirdi.

Yeni Güney Galler Mahkemeleri tarafından 22 Aralık 2025 tarihli "Polis Bilgi Formu"nda yayımlanan bir mahkeme deliline eklenen bu fotoğraf, başlangıçta patlayıcı cihaz olarak değerlendirilen iki patlamamış boru bombasını göstermektedir (AFP)Yeni Güney Galler Mahkemeleri tarafından 22 Aralık 2025 tarihli "Polis Bilgi Formu"nda yayımlanan bir mahkeme deliline eklenen bu fotoğraf, başlangıçta patlayıcı cihaz olarak değerlendirilen iki patlamamış boru bombasını göstermektedir (AFP)

Telefonlarından birinde bulunan videoda, DEAŞ bayrağının önünde oturmuş, Kur'an ayetleri okuyup ardından Bondi saldırısının nedenlerini tartıştıkları görülüyor.

Belgelerde ayrıca Sajid ve Naveed Akram'ın saldırıdan günler önce Bondi Plajı'nda keşif yaptıkları belirtiliyor.

Polis ayrıca, saldırı sırasında Bondi Plajı'ndaki insanlara el bombası attıklarını, ancak bombaların patlamadığını ifade etti.

Avustralya, saldırının birinci haftasını pazar günü saat 18:47'de bir dakikalık saygı duruşuyla andı.

Şarku'l Avsat'ın AFP'den aktardığına göre, Bondi Plajı'nda hayat yavaş yavaş normale döndü. Ziyaretçiler, kurbanları anmak için köprüye ve duvarlara çiçekler bıraktı.

Sorumluluk üstlenmek

Saldırının ardından artan baskıyla karşı karşıya kalan Albanese, aşırılıkçı ve nefret söylemine karşı daha sert yasalar çıkaracağına söz verdi.

Yeni Güney Galler Başbakanı Chris Minns, Bondi Plajı'nda Yahudi Hanuka kutlaması sırasında meydana gelen ölümcül silahlı saldırıyla ilgili son gelişmeleri paylaşmak üzere bugün Yeni Güney Galler Parlamento Binası'nda bir basın toplantısı düzenledi (Reuters)Yeni Güney Galler Başbakanı Chris Minns, Bondi Plajı'nda Yahudi Hanuka kutlaması sırasında meydana gelen ölümcül silahlı saldırıyla ilgili son gelişmeleri paylaşmak üzere bugün Yeni Güney Galler Parlamento Binası'nda bir basın toplantısı düzenledi (Reuters)

Başbakan bugün yaptığı açıklamada, “DEAŞ'tan ilham alan teröristlerin galip gelmesine izin vermeyeceğiz. Toplumumuzu bölmelerine izin vermeyeceğiz ve birlikte bunun üstesinden geleceğiz” dedi.

Şöyle devam etti: “Başbakan olarak, görev sürem boyunca işlenen vahşetten sorumlu hissediyorum ve Yahudi topluluğunun ve ülkemizin bir bütün olarak yaşadıkları için üzgünüm.”

"Hükümetin Avustralyalı Yahudileri korumak ve onların temel haklarını, yani kim olduklarıyla gurur duyma, dinlerini uygulama, çocuklarını eğitme ve Avustralya toplumuna tam olarak katılma haklarını garanti altına almak için her gün çalışacağını" vurguladı.

Avustralya federal hükümeti, silah yasaları, nefret söylemi ve polis ve istihbarat teşkilatı prosedürlerinin gözden geçirilmesiyle ilgili bir dizi reform açıkladı.

Albanese ayrıca “sokaklarımızdan silahları kaldırmaya” yönelik kapsamlı bir öneriyi de duyurdu. Bu geri alım programı, 35 kişinin ölümüne yol açan Port Arthur saldırısının ardından Avustralya'nın silah sahipliğine karşı sert önlemler aldığı 1996 yılından bu yana en büyük program olma özelliğini taşıyor.

Bu arada, saldırının gerçekleştiği Yeni Güney Galler hükümeti, eyalet parlamentosuna “ülkedeki en sert” olarak nitelendirdiği bir dizi silah kontrolü reformu sundu.

Yeni Güney Galler Başbakanı Chris Minns gazetecilere yaptığı açıklamada, “Dünyanın pazar günkü terör saldırısından öncekiyle aynı olduğunu iddia edemeyiz” dedi.

Yeni düzenlemelere göre, bireyler en fazla dört ateşli silaha sahip olabilirken, çiftçiler gibi istisnai durumlar için bu sayı 10'a kadar çıkabiliyor. Yetkililere göre, eyalette şu anda 1,1 milyondan fazla ateşli silah dolaşımda bulunuyor.

Yeni yasa ayrıca, şüphelilerden birine kayıtlı bir araçta bulunan DEAŞ bayrağı da dahil olmak üzere "terörist sembollerin" sergilenmesini yasaklıyor.

Yetkililer ayrıca, bir terör saldırısının ardından üç aya kadar protestoları yasaklayabilecekler.

Minns, Filistin yanlısı gösteriler sırasında kullanılan "intifadanın küreselleşmesi" ifadesi de dahil olmak üzere, nefret söylemini kısıtlamayı gelecek yıl değerlendireceğini belirtti.


BM: Afganistan'da DEAŞ Horasan'a bağlı 2 bin savaşçı faaliyet gösteriyor

11 Aralık'ta Celalabad'da düzenlenen mezuniyet töreninde Afgan polis memurları (EPA)
11 Aralık'ta Celalabad'da düzenlenen mezuniyet töreninde Afgan polis memurları (EPA)
TT

BM: Afganistan'da DEAŞ Horasan'a bağlı 2 bin savaşçı faaliyet gösteriyor

11 Aralık'ta Celalabad'da düzenlenen mezuniyet töreninde Afgan polis memurları (EPA)
11 Aralık'ta Celalabad'da düzenlenen mezuniyet töreninde Afgan polis memurları (EPA)

Birleşmiş Milletler’in (BM) yayımladığı bir raporda, DEAŞ Horasan örgütünün Afganistan’da yaklaşık 2 bin savaşçıyı bünyesinde barındırdığı, 14 yaşın altındaki çocuklara ideolojisini aşıladığı ve sürdürdüğü terör eylemleriyle bölgesel güvenliği tehdit ettiği belirtildi.

Raporda, Peştunların Afganistan’daki DEAŞ unsurlarının lider kadrolarında ağırlıkta olduğu, buna karşılık çok sayıda militanın Orta Asya ülkelerinden geldiği kaydedildi. Şarku’l Avsat’ın Khaama Press’ten aktardığına göre, örgütün yapısı ulusötesi bir nitelik taşıyor.

Rapora göre, DEAŞ Horasan’ın temel hedefleri arasında küresel ölçekte geniş çaplı saldırılar düzenlemek, savaşçı devşirme kapasitesini göstermek ve mali destek sağlamak yer alıyor. Analistler, örgütün etki alanını genişletmesinin Afganistan ve genel olarak bölge için kalıcı bir tehdit oluşturduğu uyarısında bulunuyor.

BM raporunda ayrıca, örgütün Afganistan’ın kuzeyindeki bazı bölgelerde ve Pakistan sınırına yakın alanlarda okullar kurduğu, bu merkezlerde 14 yaşın altındaki çocuklara ideolojik eğitim verildiği ve intihar saldırıları için hazırlandıkları ifade edildi. BM, çocukların bu şekilde kullanılmasını son derece tehlikeli olarak nitelendirdi.

Uzmanlar, söz konusu raporun Afganistan’ın hâlen birçok aşırılık yanlısı örgüt için güvenli bir sığınak olma özelliğini koruduğunu ortaya koyduğunu belirtiyor. Bölgesel ve uluslararası otoriteler, terörle mücadelede eşgüdümlü adımlar atılmaması halinde bu örgütlerin nüfuzlarını genişletebileceği ve bölgenin farklı noktalarında yeni saldırılar gerçekleştirebileceği endişesini dile getiriyor.


Pakistan: İmran Han ve eşi yolsuzluk davasında 17 yıl hapis cezasına çarptırıldı

Eski Pakistan Başbakanı İmran Han'ın Mart 2023 tarihli bir fotoğrafı (Reuters)
Eski Pakistan Başbakanı İmran Han'ın Mart 2023 tarihli bir fotoğrafı (Reuters)
TT

Pakistan: İmran Han ve eşi yolsuzluk davasında 17 yıl hapis cezasına çarptırıldı

Eski Pakistan Başbakanı İmran Han'ın Mart 2023 tarihli bir fotoğrafı (Reuters)
Eski Pakistan Başbakanı İmran Han'ın Mart 2023 tarihli bir fotoğrafı (Reuters)

Pakistan merkezli Geo News televizyonu, bir mahkemenin bugün eski Başbakan İmran Han ve eşi Büşra Bibi hakkında, devlete ait hediyelerin gerçek değerinin altında elden çıkarılmasıyla bağlantılı bir yolsuzluk davasında her biri için 17 yıl hapis cezası verdiğini duyurdu.

Han ailesinin avukatı Rana Mudassir Umar, Reuters’a yaptığı açıklamada, mahkemenin savunmayı dinlemeden karar verdiğini belirterek, “Mahkeme, İmran Han ve Büşra Bibi’yi yüksek para cezalarıyla birlikte 17’şer yıl hapis cezasına çarptırdı” dedi.

Eski bir uluslararası kriket oyuncusu olan İmran Han, daha sonra siyasete atılarak öne çıkan bir isim olmuş ve Ağustos 2018 ile Nisan 2022 arasında Pakistan Başbakanı olarak görev yapmıştı.

Han, 10 Nisan 2022’de mecliste yapılan güven oylaması sonucunda görevden alınmış ve Pakistan tarihinde bu yöntemle görevden düşürülen ilk başbakan olmuştu.

2024’ün başlarında ise İmran Han hakkında birden fazla yolsuzluk davasında hapis cezaları verilmişti. Han ve eşi, halen Ravalpindi’de tutuklu bulunuyor.