Çin ve Vatikan arasında piskoposluk krizi

Katolik Kilisesi, Çin'i 2018'deki anlaşmayı uygulamadığı için eleştirdi

Papa Francis eylülde Kazakistan ziyareti dönüşünde, "Çin zihniyetine saygı duyulması gerektiğini" söylemişti (Reuters)
Papa Francis eylülde Kazakistan ziyareti dönüşünde, "Çin zihniyetine saygı duyulması gerektiğini" söylemişti (Reuters)
TT

Çin ve Vatikan arasında piskoposluk krizi

Papa Francis eylülde Kazakistan ziyareti dönüşünde, "Çin zihniyetine saygı duyulması gerektiğini" söylemişti (Reuters)
Papa Francis eylülde Kazakistan ziyareti dönüşünde, "Çin zihniyetine saygı duyulması gerektiğini" söylemişti (Reuters)

Çin hükümetiyle Katolik Hıristiyanların merkezi Vatikan arasında piskoposluk ataması krizi yaşanıyor. Roma içindeki kent devleti Vatikan, 26 Kasım'da yaptığı açıklamada, Pekin hükümetini 2018'de yapılan anlaşmayı çiğnemekle suçladı. Çin'in "benzer vakaları tekrarlamamasını" isteyen Vatikan, Çin'den açıklama talep etti.
Ayrıntıları açıklanmayan anlaşma, Çin'de Katolik Kilisesi'nin hiyerarşik örgütlenmesine vizin veriyor. Çin hükümeti piskoposluk bölgelerinin yöneticilerini atarken, Katolik Kilisesi'nin başındaki Papa Francis'e veto yetkisi tanınıyor. 
Anlaşmazlık, Çin hükümetinin 24 Kasım'da Giovanni Peng Veizha'yı Vatikan'ın tanımadığı piskoposluk bölgesi Ciangşi'ye piskopos yardımıcısı sıfatıyla ataması sonucu meydana geldi. Vatikan, Peng'in, Cianşi eyaletindeki Yingtan kentinin Yuciang ilçesinin piskoposu olmasını istiyordu. 
Çin'deki yaklaşık 10-12 milyon Katolik Hıristiyan, hükümet denetimindeki kilise hiyerarşisiyle denetimi kabul etmeyen gizli kiliseler arasında bölünmüş durumda. 
Çin ve Vatikan'ın 2018'deki uzlaşmasından sonra 6 piskopos ataması yapıldı ama halen 40 piskoposluk bölgesinin lideri belli değil. 
Vatikan Şehir Devleti Dışişleri Bakanı Başpiskopos Paul Gallagher, temmuzdaki açıklamasında anlaşmanın uygulanış biçimini eleştirmişti:
"Sanırım bilanoço çok berbat değil ama daha fazla sonuç görmek isterdik. Yapılması gereken çok şey var."
Papa Francis de eylülde görüşmelerin devam ettiğini belirtmişti:
"Diyalog iyi gidiyor fakat yavaşça. Çünkü, Çin'in patikalarında yavaş ilerlenir; önlerinde ebediyet var gibi. Tam bir sonsuz sabır halkı ama diyaloğu sürdürmeliyiz."
Çin Devlet Başkanı ve Çin Komünist Partisi Genel Sekreteri Şi Cinping, iktidara geldiği 2012'den beri din cemaatleri üzerindeki kontrolü sıkılaştırdı. Hatta, ibadet usullerinin, Şi'nin "Çinli özelliklere sahip sosyalist dini teoriler" diye tanımladığı doktrine göre yeniden düzenlenmesi istendi. 
Hong Kong Özel İdari Bölgesi'nin eski piskoposu Kardinal Jozef Zen, 25 Kasım'da kayıt dışı bağış toplayın demokrasi talep eden göstericilere destek olduğu gerekçesiyle mahkum oldu. Cezasını nasıl çekeceği henüz belli olmayan kardinal, mayısta Katolik Kilisesi'ni de eleştirmişti:
"Vatikan iyi niyetle davranmış olabilir ama düşüncesizce bir karar verdiler."
Indepedent Türkçe, Reuters, WSJ



Avdiivka'nın düşüşü Ukrayna savunmasının çöküşünün habercisi mi?

Emmanuel Macron ve Vladimir Zelensky ortak güvenlik anlaşmasını imzaladıktan sonra sıcak bir şekilde el sıkışıyor (AFP)
Emmanuel Macron ve Vladimir Zelensky ortak güvenlik anlaşmasını imzaladıktan sonra sıcak bir şekilde el sıkışıyor (AFP)
TT

Avdiivka'nın düşüşü Ukrayna savunmasının çöküşünün habercisi mi?

Emmanuel Macron ve Vladimir Zelensky ortak güvenlik anlaşmasını imzaladıktan sonra sıcak bir şekilde el sıkışıyor (AFP)
Emmanuel Macron ve Vladimir Zelensky ortak güvenlik anlaşmasını imzaladıktan sonra sıcak bir şekilde el sıkışıyor (AFP)

Kiev güçleri, Ukrayna'nın doğusundaki Avdiivka şehrinden askerlerinin çoğunun hayatını “korumak” amacıyla çekildiklerini duyurdu. ABD Başkanı Joe Biden'ın yönetimindeki askeri komutanlar şehrin Moskova güçlerinin eline geçmesinden bir gün önce, şehrin düşüşünün Ukrayna savunmasının çökmesine neden olacağına dair kötümserdi.

Telegram üzerinden açıklama yapan bölgedeki Ukrayna kuvvetlerinin komutanı General Oleksandr Tarnavsky, kuvvetlerinin büyük oranda tahrip olmuş bu sanayi şehrinin yakınında kuşatılmaktan kaçındığını ifade etti. Savaşın başlamasının ikinci yıldönümünde ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in yeniden seçilmeye hazırlanmadan önce sadece Ukrayna ile değil, tüm Batı ile olan çatışmada politikalarının doğruluğuna dair kesin “kanıt” sağlamak için şehri ele geçirmeyi hedeflemesinin uzun zaman önce Moskova'nın planladığı Rus saldırısı olması Pentagon yetkililerinin endişelerini arttırdı.

Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelensky, Münih Güvenlik Konferansı'nda Avdiivka'dan çekilmenin "en fazla sayıda hayatı kurtarabilmek için doğru bir karar" olduğunu söyledi: "Kuşatılmaktan kaçınmak için diğer sınırlara geri çekilmeye karar verdik" dedi.

Zelensky, toplananlara açıkça “gerçek dışı” olarak tanımladığı silah eksikliğini giderme çağrısında bulunarak: “Maalesef Ukrayna'da, özellikle topçu ve uzun menzilli silahların kapasite eksikliği göz önüne alındığında, gerçekçi olmayan silah temin edilememe durumunda tutmak, Putin'in mevcut savaşın temposuna ayak uydurmasını sağlıyor. Demokrasinin zamanla kendi kendine zayıflaması da ortak kararlılığımızı baltalıyor” dedi.

Rusya Ukrayna’yı neden işgal etti

Sovyetler Birliği’nin 1991’de dağılmasının ardından Ukrayna üzerindeki Rusya nüfuzu aşamalı olarak azalmaya başladı. Kiev

Hükümeti Rusya yanlısı Cumhurbaşkanı Yanukoviç’e karşı Avrupa Birliği yanlısı hükümeti destekleyen halk hareketinin Kasım 2013’te başlattığı ve Onur Devrimi olarak adlandırılan gösteriler sonrası Yanukoviç Moskova’ya kaçmak zorunda kaldı.

Moskova Ukrayna’yı ekonomik ablukaya aldıktan sonra 2014’te Kırım’ı işgal etti. Rusya ayrıca 2015’te Ukrayna’nın doğusundaki ayrılıkçıları destekleyerek Donetsk ve Donbass bölgelerini işgal etti.

21 Şubat 2022’de Putin yönetimi Ukrayna’yı topyekun işgal kararı aldı. Kiev güçlerinin savunması karşısında planını ilerletemeyen Rusya ülkenin doğu kesimlerinde saldırılarını sürdürüyor.