Tunus’ta iki eski bakan ‘devlet güvenliğine karşı komplo kurmakla’ suçlandı

IMF’in koşullarını protesto etmek için çarşamba günü bir protesto düzenlenmesi bekleniyor

Tunus’un başkentindeki Asliye Mahkemesi (Şarku’l Avsat)
Tunus’un başkentindeki Asliye Mahkemesi (Şarku’l Avsat)
TT

Tunus’ta iki eski bakan ‘devlet güvenliğine karşı komplo kurmakla’ suçlandı

Tunus’un başkentindeki Asliye Mahkemesi (Şarku’l Avsat)
Tunus’un başkentindeki Asliye Mahkemesi (Şarku’l Avsat)

Tunus Asliye Mahkemesi’nde ‘devletin dış güvenliğine karşı komplo’ davasına bakan Birinci Soruşturma Hakimi, Cumhurbaşkanı Kays Said’in onayladığı siyasi ve seçim yolunu şiddetle eleştiren eski Planlama, Kalkınma ve Uluslararası İşbirliği Bakanı ayrıca Tunus Ufukları Partisi'nin (Afak) Başkanı Fazıl Abdulkafi ve Necla Budin hükümetinin başvurduğu çözümleri eleştiren eski Maliye Bakanı Hakim Bin Hammuda’nın yanı sıra Tunus Merkez Bankası’na bağlı bir güvenlik görevlisi hakkında söz konusu kişilerin tutuklu yargılanmalarına devam edilmesi kararı verdi. Konu hakkında bilgi sahibi bir kaynak, eğer soruşturma süresince serbest bırakılmaları durumunda, davanın başlangıcında sayıları 25 olan ve aralarında medya çalışanları, güvenlik görevlileri ve önceki hükümetlerdeki yetkililerin de yer aldığı diğer sanıklar gibi ismi geçen kişilerin seyahat etmelerinin yasaklanacağını ifade etti.
Tunus yargı kaynaklarına göre, sanıkların duruşmalarının bu hafta başlaması bekleniyor. Sanıkların hepsi, ‘insanlara ve mülklere saldırı kastıyla, devletin güvenliğine karşı komplo ve yabancı bir ülke ajanlarıyla temas kurmakla’ suçlandı. Söz konusu olayların detayları, duruşma sırasında mahkeme salonunda okunacak.
Kays Said’in bu yılın başında görevden aldığı, Cumhurbaşkanlığı İletişim Ofisi Direktörü Nadia Okasha bu suçlamaları reddetmiş ve adının bu dosyaya bilerek karıştırıldığını ve yakında ‘Tunus’taki siyasi durum hakkında birçok gerçeği’ açıklayacağını belirtti.
Öte yandan, Tunus Genel İşçi Sendikası (UGTT) Genel Sekreteri Nureddin Tabbubi, sendikacıların Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) çok sayıda tüketim ürünü için devlet desteğini kademeli olarak kaldırma sözü vermesinin ardından, Necla Budin hükümetine baskı uygulamak ve önümüzdeki yıla yönelik Maliye Yasası içeriği aracılığıyla uygulayacağı ekonomik reformlara göz atmak amacıyla, Çarşamba günü başkentte düzenlenecek sendika toplantısına yoğun katılım gösterilmesi’ çağrısında bulunduğunu açıkladı.
Tabbubi, sendikanın maaş artışı talep etme mücadelesinin yanı sıra hem kamu hem de özel sektörde kazanımlar elde edebildiğini söyledi. UGTT Genel Sekreteri ayrıca sendika hakkında “Bir sonraki büyük savaşı, özellikleri henüz net olmayan ve hükümetin birçok ayrıntısını gizli tutmakta ısrar ettiği 2023 Maliye Yasası’na yönelik olacak” ifadelerini kullandı.
Tabbubi “Hükümete karşı yaklaşmakta olan sendika savaşının sloganı, maaşlarla ilgili kullanılan vergi tarifesinin gözden geçirilmesi ile ilgili olacak. Zira işçiler bundan sonra, bir taraftan maaş artışlarını kendilerine teklif edilirken diğer taraftan tahsilat ve vergi oranlarındaki artışlarla ellerinden alınmasını kabul etmeyecekler” ifadelerini kullandı.
Sendika liderleri, maaş artış oranının enflasyona uygun olmasını talep ederken, son veriler bu oranın yüzde 9’u aştığını gösterdi. Tunus Sosyal Güvenlik Fonu emeklilerinin maaşlarına yapılan son zam ise maaşların yüzde 7,5’ini aşmadı.
Diğer yandan IMF, bütçeyi finanse etmek üzere kredi alınması için müzakerelerde İşçi Sendikası başta olmak üzere sosyal tarafların da katılımını şart koştu. Ancak sendika, IMF’nin 4 yılda 1,9 milyar dolar olarak tahmin edilen krediyi alabilmesi için belirlediği ‘koşullar paketini’ kabul etmiyor ayrıca yoksul ailelere fayda sağlayan bir grup tüketici ürünü için devlet desteğini sürdürülmesi konusunda ısrar ediyor.



Lübnan: Beyrut’taki ABD Büyükelçiliği’ne saldıran kişi tutuklandı

Beyrut’taki ABD Büyükelçiliği. (Reuters)
Beyrut’taki ABD Büyükelçiliği. (Reuters)
TT

Lübnan: Beyrut’taki ABD Büyükelçiliği’ne saldıran kişi tutuklandı

Beyrut’taki ABD Büyükelçiliği. (Reuters)
Beyrut’taki ABD Büyükelçiliği. (Reuters)

Lübnan’ın başkenti Beyrut’un Aoukar ilçesinde bulunan ABD’nin Beyrut Büyükelçiliği binasına ateş açan saldırgan tutuklandı.

Şarku’l Avsat’a konuşan Lübnanlı bir güvenlik kaynağı, güvenlik güçlerinin geçen hafta Aoukar’daki ABD Büyükelçiliği binasına ateş açan saldırganı tutukladığını doğruladı.

Kaynak, saldırganın 30’lu yaşlarda bir Lübnanlı olduğunu belirtti. Ancak adını zikretmedi. Tutuklunun şu anda Askeri Mahkeme Komiseri Yargıç Fadi Akiki’nin gözetiminde, eyleminin arka planını, arkasında kimin olduğunu ve saldırıda suç ortağı olup olmadığını ortaya çıkarmak için soruşturma altında olduğuna dikkat çekti.

Edinilen bilgiye göre saldırgan, Beyrut’un güney banliyösündeki Burcu’l Beracne bölgesinde ikamet ediyor. 1997 doğumlu olan saldırgan geçen yıl da benzer bir suçtan dolayı soruşturma altındaydı.

Güvenlik güçleri, saldırganın kullandığı silaha ve motosiklete el koydu.

Lübnan İç Güvenlik Güçleri Genel Müdürü Tümgeneral İmad Osman, İçişleri Bakanı Bessam Mevlevi ve Başbakan Necib Mikati’ye operasyon hakkında bilgi verdi. ABD Büyükelçisi Dorothy Shea, Osman’ı ve Mevlevi’yi arayarak teşekkür etti.

ABD’nin Beyrut Büyükelçiliği Sözcüsü Jack Nelson, yerel makamların olayı sonuna kadar takibine ve sanığın tutuklanması sebebiyle  ülkesi adına Lübnan’a teşekkür etti.


Arap ülkeleri, Husilerin Bahreyn askerlerine yönelik ‘hain’ saldırısını kınadı

Bahreynli iki askerin naaşları ülkeye ulaştı (BNA)
Bahreynli iki askerin naaşları ülkeye ulaştı (BNA)
TT

Arap ülkeleri, Husilerin Bahreyn askerlerine yönelik ‘hain’ saldırısını kınadı

Bahreynli iki askerin naaşları ülkeye ulaştı (BNA)
Bahreynli iki askerin naaşları ülkeye ulaştı (BNA)

Husi milislerin, Yemen sınırındaki Suudi Arabistan topraklarına silahlı insansız hava aracıyla (SİHA) düzenlediği, Arap Koalisyonu güçleri bünyesinde görev yapan Bahreynli iki askerin ölümüne ve bazı askerlerin yaralanmasına neden olan saldırısı Arap ülkeleri tarafından kınandı.

Şarku’l Avsat’ın Suudi Arabistan resmi haber ajansı SPA’dan aktardığı habere göre, Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı, ülkenin güney sınırında konuşlanmış olan Bahreyn savunma gücüne yönelik, bazı askerlerinin ölmesi ve diğerlerinin yaralanmasıyla sonuçlanan hain saldırıyı kınadı.

Bakanlık tarafından yapılan açıklamaya göre, Suudi Arabistan, kardeş Bahreyn’in liderlerine, halkına ve hayatını kaybeden askerlerin ailelerine taziye ve yaralılara acil şifalar diledi.

Bahreyn’e tam destek ve dayanışmasını teyit eden Suudi Arabistan, ‘terörist’ Husi milislerine silah akışının durdurulması, bunların Yemen’e ihracatının engellenmesi ve Birleşmiş Milletler kararlarını ihlal etmelerinin önlenmesi yönündeki çağrısını yineledi.

Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) resmi haber ajansı WAM’a göre, BAE Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada ise, ‘Kararlılık Fırtınası’ ve ‘Umudu Yeniden Tesis Etme’ operasyonlarına katılan Bahreyn güçleri arasında hayatını kaybeden askerler için taziye dileklerinde bulunuldu.

Bakanlık, söz konusu saldırının tüm uluslararası yasa ve normların hiçe sayılması anlamına geldiğini ve Husi milislere caydırıcı bir tepki verilmesi gerektiğini belirtti.

BAE Dışişleri Bakanlığı, uluslararası topluma bu operasyonların durdurulması ve Yemen ile bölgede barış, güvenlik ve istikrarın sağlanmasına yol açacak siyasi sürece geri dönülmesi için çabaları birleştirme ve kararlı bir duruş sergilemeye çağrısında bulundu.

Bakanlık, Bahreyn, kardeş halkı ve hayatını kaybedenlerin ailelerine en içten başsağlığı ve taziyelerini ve yaralananlara acil şifalar dileklerini iletti.

Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) Genel Sekreteri Casim Muhammed el-Budeyvi ise, Bahreyn Kralı Hamad bin İsa Al Halife ve kardeş Bahreyn halkına taziye dileklerinde bulundu.

Mısır da, operasyonlara katılan Bahreyn güçlerine yönelik saldırıyı kınadı ve olayla ilgili Bahreyn ile dayanışmasını ifade etti.

Mısır ayrıca, terörün tüm tezahürlerine karşı mücadele etmek ve Arap ülkelerini istikrarsızlaştırmayı amaçlayan eylemlere son vermek için bölgesel ve uluslararası ortak çabaların sürdürülmesi çağrısında bulundu.

Fas ise, Yemen’deki meşru hükümeti desteklemek amacıyla Arap Koalisyonu’na katılan ve Suudi Arabistan’ın güney sınırında bulunan Bahreyn güçlerinin hedef alınmasını kınadı.

Fas Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, kardeş Bahreyn ve kurbanların ailelerine başsağlığı ve yaralılara acil şifalar diledi.

Yemen’deki meşru hükümeti destekleyen Arap Koalisyonu da, hayatını kaybeden Bahreynli askerler için taziye ve yaralılara acil şifalar dileklerinde bulundu.

Arap Koalisyonu Sözcüsü Tuğgeneral Turki El-Maliki, “Müşterek Kuvvetler Komutanlığı, bazı Husi unsurlarının hain saldırısını kınıyor” dedi.

Maliki, Koalisyon liderliğinin tekrarlanan provokasyonları reddettiğini, uygun zaman ve yerde karşılık verme hakkını saklı tuttuğunu vurguladı.

Sözcü ayrıca, bu tür düşmanca ve provokatif eylemlerin, Yemen’de krizin sona erdirilmesi ve kapsamlı bir siyasi çözüme ulaşılması yönünde gösterilen olumlu çabalarla tutarlı olmadığının da altını çizdi.


Derne felaketinde sorumluluğu bulunan yetkililer için tutuklama kararı

Derne felaketinde sorumluluğu bulunan yetkililer için tutuklama kararı
TT

Derne felaketinde sorumluluğu bulunan yetkililer için tutuklama kararı

Derne felaketinde sorumluluğu bulunan yetkililer için tutuklama kararı

Libya Başsavcısı Sıddık es-Sur, Daniel Fırtınası nedeniyle Derne kentinde çöken iki barajın yol açtığı sel felaketine ilişkin yürütülen soruşturmada, aralarında Derne eski Belediye Başkanı Abdulmunim el Gaysi’nin de bulunduğu 16 kişinin tutuklanması talimatı verdiğini duyurdu.

Başsavcı açıklamasında, yetkililerin kendilerine verilen idari ve mali görevleri kötü yönettiklerini, felaket sürecinde hatalar yaparak kayıpları artırdıklarını ve ülkeye ekonomik kayıp veren felaketlere karşı önlem almayı ihmal ettiklerini bildirdi. Sur, Derne Belediye Başkanı’nın ‘görev yetkisini kötüye kullandığına ve Derne şehrinin yeniden inşası ve kalkınması için tahsis edilen fonları yönetme görevinin yükümlülüklerinden saptığına’ dikkat çekti.

Ayrıca geçtiğimiz pazar günü yapılan sorgulamanın ardından müfettişlerin, Derne kentindeki selin neden olduğu felakette sorumluluğu olanların ve ‘yeniden inşa projesini yanlış yöneten veya bunun sonucunda yasa dışı çıkarlar elde edenlerin’ geri kalanıyla yüzleşmesini talep ettiklerini kaydetti.

Diğer yandan Libya Ulusal Ordu Başkomutanı Mareşal Halife Hafter, felakete uğrayan Derne kenti halkının, kentin yeniden inşasını doğrudan denetlemek üzere ‘kişisel görevi’ bulunduğu açıklamasının ardından sessizliğe büründü. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre yapılan bir açıklamada ise yerel şirketlere değil, bunun yerine ‘kendi alanlarında uzmanlaşmış uluslararası şirketlere’ başvurulmasını tercih ettikleri bildirildi. Açıklamada ayrıca şehirlerinin bir daha kaybolmasına izin vermeyeceklerini bildirdiler. Bunun yanı sıra iki barajda meydana gelen olaya ilişkin soruşturmanın hızlandırılması ve sorumluların hesap vermesi çağrısında bulunuldu.


Irak'ta aileler parçalanıyor... Bütün yollar boşanmaya çıkıyor

Irak mahkemeleri geçen ağustos ayında 4 bin 888 anlaşmalı boşanma ve 2 bin 85 mahkeme kararı ile boşanma davasının kaydedildiğine tanık oldu
Irak mahkemeleri geçen ağustos ayında 4 bin 888 anlaşmalı boşanma ve 2 bin 85 mahkeme kararı ile boşanma davasının kaydedildiğine tanık oldu
TT

Irak'ta aileler parçalanıyor... Bütün yollar boşanmaya çıkıyor

Irak mahkemeleri geçen ağustos ayında 4 bin 888 anlaşmalı boşanma ve 2 bin 85 mahkeme kararı ile boşanma davasının kaydedildiğine tanık oldu
Irak mahkemeleri geçen ağustos ayında 4 bin 888 anlaşmalı boşanma ve 2 bin 85 mahkeme kararı ile boşanma davasının kaydedildiğine tanık oldu

Cabbar Zeydan

Irak'ta boşanma krizi son yıllarda daha da derinleşti. Mahkemeler toplumdaki korkunç rakamları ve çok tuhaf boşanma hikayeleri kaydetti. Bu olgu toplumun ilgi alanında geniş bir yer işgal etmiyor.

Boşanmanın pek çok nedeni vardır. Boşanmaların çoğu ekonomik, sosyal ve psikolojik faktörlerden kaynaklanmaktadır.

Bunların yanı sıra, evlilikteki sadakatsizlikten kaynaklanan boşanma davalarının büyük bir bölümünü oluşturan sosyal medya da bir başka faktör.

Yüksek Yargı Konseyi, ağustos ayında Irak'taki evlilik ve boşanma davalarının istatistiğini yayımladı.

Mahkemeler 4 bin 577'si mahkeme dışında onaylanan toplam 14 bin 840 evlilik sözleşmesi, 4 bin 888 anlaşmalı boşanma ve 2 bin 85 mahkeme kararıyla boşanma davasına tanık oldu.

İstatistiklere göre geçen temmuz ayında Irak'ta, Kürt Bölgesel Yönetimi hariç diğer vilayetlerde 5 bin 808 boşanma davası kaydedildi.

Garip hikayeler

Ekonomik ve sosyal koşullar, yaygın işsizlik ve istihdam olanaklarının olmayışı nedeniyle çok sayıda kişinin evliliğe isteksiz olmasının yanı sıra boşanmaların yaygınlaşması sonucunda günümüzde evliliğe yönelik adımlar birçok genç için zorlaştı.  

27 yaşındaki Hedil Ammar, ailesinden ve arkadaşlarından duyduğu hikayelerin ardından evliliği düşünmediğini söylüyor.

Çalışan ve evlenme çağında olan Hedil, tuhaf sayılabilecek boşanma hikayeleri anlattı.

Akrabalarından birinin üniversiteden bir arkadaşıyla buluştuğunu ve yaşadıkları aşk hikayesini anlatan Hedil, "Dört yıldan fazla süren buluşmalar ve aile ziyaretleri devam etti, süreç nişan ve ardından evlilikle sona erdi. Ancak bu ilişki çok uzun sürmedi ve romantik ilişkilerinde yaşanan sorunlar, uyumsuzluk ve gerçeklik farkı nedeniyle sadece iki ay sonra ayrıldılar" dedi.

Hedil, sözlerine şöyle devam etti:

Bu hikaye ve diğer hikayeler, her ne kadar bu kural herkes için geçerli olmasa da şu anda evlilik fikrini dışlamama neden oldu. Günümüzde, ister kız ister erkek olsun, eş seçmek çok zor hale geldi.

Ailesinin müdahalesi nedeniyle eşinden ayrılan Nur Muhammad ise şunları söyledi:

Akrabalarımdan biriyle geleneksel bir evlilik yaptım ve bir kızımız oldu, ancak kocamın ailesinin evlilik hayatımıza müdahale etmeleri nedeniyle iki yıl süren sorunlardan sonra ayrıldım. Kocamın aile evi dışında başka bir evde yaşama imkanı olmadığı için ayrılık, sorunlardan kurtulmanın tek yolu haline geldi. Birçok aile, evli çiftlerin hayatlarına müdahale ederek başlarına dert açıyor. Her kadının reddedeceği en küçük ayrıntılara dahi müdahale edilmesi sonucu ailem yok oldu.

Yüksek Yargı Konseyi'nin aylık dergisinde, Mart 2021'de yayımlanan bir çalışma, kocanın ailesiyle birlikte yaşamasının çoğu zaman eşlerin hayatlarına olumsuz yönde müdahale edilmesine yol açtığını ortaya koydu.

Söz konusu çalışmaya göre, kocanın mali açıdan ailesine bağımlılığı ve Irak'taki zorlu ekonomik koşullar göz önüne alındığında iş fırsatları elde etmenin zorluğu ve ayrıca sosyal paylaşım siteleri aracılığıyla evlilikte sadakatsizlik birden fazla boşanmaya yol açtı.

2003'ten sonra, Irak'ın tanık olduğu fikri açılım ışığında, sosyal paylaşım siteleri Iraklı ailelerin büyük ölçüde ilgisini çekti ve evlilikte sadakatsizliğin ve ailelerin bütünüyle parçalanmasının nedenlerinden biri haline geldi.

Ailenin parçalanması

Boşanmanın içsel ve sosyal olarak parçalanmış bir ailede büyüyen ve ayrılmış eşler arasında bir bağ kuran çocukların psikolojisi üzerinde ciddi nedenleri ve sonuçları var.

Bu bağlamda insan hakları savunucusu Vasan ed-Düleymi, boşanmanın ekonomik, sosyal ve psikolojik olmak üzere pek çok nedeninin olduğuna dikkat çekti.

Düleymi, "Vakaların çoğunun ekonomik, yaşamsal, sosyal ve psikolojik yansımaları var. Bu da önce yabancılaşmaya, sonra da ayrılığı doğuran psikolojik sorunların birikmesine neden oluyor. Her iki tarafta reşit olmayan veya genç bir çiftin evliliğinde hayatı yönetme, engelleri aşma ve evlilik ilişkisini sürdürme konusunda deneyim eksikliği var. Bu durum bazı kişilerin ekonomik ve yaşam koşulları nedeniyle başvurduğu uyuşturucunun yaygınlaşmasının yanı sıra şiddete ve evlilik ve sosyal görev ihmallerine de yol açmaktadır" diye konuştu.

Düleymi'ye göre boşanma vakaları toplum için tehlikeli bir gösterge:

Pek çok aile parçalanması vakası, çocukların kaybına, dağılmasına ve değerlerinin yok olmasına yol açarak ilerleyemeyen, üretemeyen ve veremeyen parçalanmış bir nesil yaratıyor.

Bir adamın, karısının modem bağlantısını kesmesinden dolayı eşinden boşandığını söyleyen Düleymi, avukat olarak yaptığı işin doğası gereği karşılaştığı tuhaf boşanma hikayesini şöyle anlattı:

Modem bağlantısının kesilmesinin ardından adam karısına şiddet uyguladı ve onu darp etti. Bu da kadının vücudunda çeşitli kırıklar ve morluklar oluşmasına neden oldu ve dolayısıyla ilişki ayrılıkla ve kocanın hapsedilmesiyle sonuçlandı.

Sosyal sorun

Bu bağlamda sosyal araştırmacı Belkıs ez-Zamili, son dönemde Iraklı aileleri etkileyen en önemli sorunun boşanma olduğunu belirterek, mahkeme dışında gerçekleşen kayıt dışı davaların yanı sıra yetkili mahkemelere her ay binlerce başvuru geldiğine dikkat çekti.

Özellikle ayrılan çiftlerin çocuk sahibi olması durumunda bunun toplum üzerinde ekstra boyutları ve etkileri olacağını vurgulayan Zamili sözlerine şöyle devam etti:

Çocuk, babasından ve annesinden uzakta ya da çatışmaların, tartışmaların, anlaşmazlıkların olduğu bir ailede yaşarsa sarsılmış bir kişilikle, özgüven eksikliğiyle büyür. Verimsiz olur, içten içe kırılır. Görevlerini yerine getiremez, arzu ve emellerine ulaşamaz. Boşanmanın nedenleri çok ve çeşitlidir; bunlar arasında işsizlik, iş fırsatlarının olmaması, internetin yanı sıra sosyal medya, uyuşturucu ve diğer yasaklanmış şeyler de vardır.

Çözümlerle ilgili olarak Zamili, eşlerin haklarını ve görevlerini bilmeleri, ilişki ve evliliğin değerini, aile kurma ve çocuk sahibi olmanın sorumluluklarını anlamaları için sosyal, dini ve kültürel farkındalığın artırılmasının önemine dikkat çekti.

Eşlere olumlu bir şekilde aile müdahalesinin gerekliliğini vurgulayan Zamili, "En büyük sorumluluk ise devlette. Bu sorumluluk gençlere iş fırsatları sağlamanın yanı sıra sivil toplumun, dini ve devlet kurumlarının bilinçlendirme rollerini harekete geçirmekte kendini gösterir" diye konuştu.

Independent Arabia - Independent Türkçe


Doğu Libya hükümetinden Derna Barajı'nın yeniden inşasına ilişkin toplantı

1970'lerde bir Yugoslav şirketi tarafından inşa edilen iki barajın yapım amacı su toplamak değil, Derne'yı sellerden korumaktı. (AFP)
1970'lerde bir Yugoslav şirketi tarafından inşa edilen iki barajın yapım amacı su toplamak değil, Derne'yı sellerden korumaktı. (AFP)
TT

Doğu Libya hükümetinden Derna Barajı'nın yeniden inşasına ilişkin toplantı

1970'lerde bir Yugoslav şirketi tarafından inşa edilen iki barajın yapım amacı su toplamak değil, Derne'yı sellerden korumaktı. (AFP)
1970'lerde bir Yugoslav şirketi tarafından inşa edilen iki barajın yapım amacı su toplamak değil, Derne'yı sellerden korumaktı. (AFP)

Libya Cumhuriyet Savcısı dün, Libya'nın doğusunda binlerce kişinin hayatına mal olan sel felaketiyle ilgili soruşturma kapsamında sekiz yetkili hakkında tutuklama emri çıkardı.

Cumhuriyet Savcılığı tarafından yapılan açıklamada, yetkililerin kötü yönetim ve ihmal şüphesiyle tutuklandıkları ve şu an su kaynakları ve baraj yönetiminden sorumlu ofislerde çalıştıkları veya daha önce çalışmış oldukları belirtildi.

Hakkında tutuklama kararı alınanlar arasında, felaketin ardından diğer belediye meclisi üyeleriyle birlikte görevden alınan Derne Belediye Başkanı Abdülmuin el-Gaysi de bulunuyor.

Resmi kaynaklara göre Libya'nın doğusundaki hükümet bugün Derne Barajı'nın yeniden inşası konusunda bir toplantı düzenleyecek.

Libya'da iki hafta önce meydana gelen Daniel fırtınasının yol açtığı sel felaketinde, ülkenin doğusundaki yetkililer tarafından dün akşam açıklanan bilançoya göre en az 3 bin 875 kişi yaşamını yitirdi.

Uluslararası yardım kuruluşlarına göre kayıp insan sayısı on bin veya daha fazla olabilir.

Savcılık, ülkenin baraj tesislerinin yönetiminden sorumlu 16 yetkili hakkında ceza davası açıldığını duyurdu.

Aralarında Derne Su Kaynakları Ofisi Başkanı'nın da bulunduğu yedi tutuklu, kendilerine verilen idari ve mali görevleri kötü yönettikleri, yaptıkları hataların sel felaketine yol açan afetin meydana gelmesinde sorumlulukları bulunduğu, afetlere karşı önlem almayı ihmal ettikleri ve ülkeyi ekonomik zarara uğrattıkları suçlamalarıyla karşı karşıyalar.

Açıklamada belediye başkanıyla ilgili olarak, görevinin yetkilerini kötüye kullandığı ve Derne şehrinin yeniden inşası ve kalkınması için tahsis edilen fonları yönetme görevinin yükümlülüklerinden saptığı belirtildi.

Fırtına özellikle 100 bin nüfuslu ve Akdeniz'e bakan Derne şehrini vurdu. Burada iki barajın çöktü ve önüne çıkan her şeyi sürükleyen seller meydana geldi.

Uluslararası Göç Örgütü'nün son istatistiklerine göre seller 43 binden fazla insanın yerinden olmasına neden oldu.

Soruşturmanın açılmasının ardından Libya Başsavcısı Sıddık es-Sur, yaklaşık bir hafta önce yaptığı açıklamada, Libya'nın doğusundaki kıyı kentini çevreleyen ve bölgeyi vuran kasırganın neden olduğu ani seller sonucu Derne kentinde çöken iki barajda 1998 yılından bu yana çatlaklar olduğunu söyledi.

Derne sakinleri 19 Eylül'de, sel felaketinin yansımalarından sorumlu tuttukları ülkenin doğusundaki yetkililerin hesap vermesini talep eden bir gösteri düzenledi.

2010 yılında bir Türk şirketi iki barajın onarımı için çalışmalara başlamış ancak birkaç ay sonra, 2011 yılında Libya'da devrim patlak verince çalışmalar durdurulmuştu.

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığına göre Başsavcı 16 Eylül'de yaptığı açıklamada, sorumlularla kararlı bir şekilde mücadele edeceğini vurguladı.

NATO tarafından desteklenen 2011 Devrimi, Muammer Kaddafi'yi devirdi ve Libya o zamandan bu yana ülkenin iki ayrı hükümet tarafından yönetilmesine yol açan çatışmalara sürüklendi.

Birkaç yıl önce doğuda konuşlanan ve Mareşal Halife Hafter liderliğindeki güçler Trablus'u kontrol etmek için bir saldırı başlattı ve bu saldırı 2020'de ateşkesle sona erdi.

O zamandan bu yana Libya, yeniden yapılanmaya çalışmasına izin veren göreceli bir istikrar dönemi yaşadı.

Şiddetli seller

Felaket sonucunda ilk yıkılan, Derne’ye 13 kilometre uzaklıkta bulunan ve rezervuarında 22,5 milyon metreküp (yaklaşık 800 milyon fit küp) su bulunan Ebu Mansur Barajı oldu.

Taşkınlar daha sonra 1,5 milyon metreküp kapasiteli ve kıyı şehrinden sadece bir kilometre uzaklıkta bulunan ikinci barajı yıktı.

Enkaz yüklü sağanak yağışlar şehrin iki yakasını birbirinden ayıran kuru vadiyi etkisi altına aldı.

Libya Başsavcısı daha önce yaptığı açıklamada, 1970'lerde bir Yugoslav şirketi tarafından inşa edilen iki barajın inşa amacının su toplamak değil, Derna'yı sellerden korumak olduğunu söylemişti.

Bir yetkililiğe göre, rejimin yıkılmasından sonra her yıl iki barajın onarımı için bir bütçe ayrıldı. Ancak birbirini izleyen hükümetlerin hiçbiri işe başlamak için inisiyatif almadı.

Libya Denetim Bürosu tarafından 2021 yılında yayınlanan bir raporda yetkililer, iki barajdaki onarım çalışmalarının yeniden başlatılmasındaki ertelemeyi eleştirdi.

Mühendis ve akademisyen Abdülvenis Aşur, Kasım 2022'deki bir çalışmasında, yetkililerin iki barajın bakımına başlamaması halinde Derne’yi bir felaketin beklediğini uyarısında bulunmuştu.


Irak Başbakanı: DEAŞ, Irak devletine yönelik bir tehdit teşkil etmediği için Uluslararası Koalisyona artık ihtiyaç yok

Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani (Reuters)
Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani (Reuters)
TT

Irak Başbakanı: DEAŞ, Irak devletine yönelik bir tehdit teşkil etmediği için Uluslararası Koalisyona artık ihtiyaç yok

Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani (Reuters)
Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani (Reuters)

Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani, DEAŞ’ın artık Irak devletine tehdit oluşturmaması nedeniyle Uluslararası Koalisyon’un varlığına artık gerek olmadığını söyledi.

Şarku’l Avsat’ın resmi Irak haber ajansı INA’dan aktardığı habere göre, Sudani bugün yaptığı açıklamada, “Bugün DEAŞ, Irak devleti için önemli bir tehdit teşkil etmiyor ve örgüte karşı oluşturulan Uluslararası Koalisyona da artık ihtiyaç yok” dedi.

ABD, ‘Doğal Kararlılık Operasyonu’ adı altında Irak ve Suriye’de DEAŞ’a karşı operasyon yürüten, Tümgeneral Matthew McFarlane liderliğindeki Uluslararası Koalisyona liderlik ediyor.

Irak Başbakanı açıklamasında ayrıca, erken seçimlerin Temsilciler Konseyi’nin kendisini feshetmesine bağlı olduğunu ve hükümetin bu tür seçimlere hazır olduğunu söyledi.

Sudani, “Bizim değerlendirmelerimize göre, siyasi güçlerin hükümete güven duyduğu görülüyor” diye ekledi.


Ayn el-Hilve’ye ortak bir Filistin güvenlik gücü konuşlandırıldı

Ayn el-Hilve’deki güvenlik gücü üyelerinin bir fotoğrafı (Ulusal Ajans)
Ayn el-Hilve’deki güvenlik gücü üyelerinin bir fotoğrafı (Ulusal Ajans)
TT

Ayn el-Hilve’ye ortak bir Filistin güvenlik gücü konuşlandırıldı

Ayn el-Hilve’deki güvenlik gücü üyelerinin bir fotoğrafı (Ulusal Ajans)
Ayn el-Hilve’deki güvenlik gücü üyelerinin bir fotoğrafı (Ulusal Ajans)

Güney Lübnan’daki Ayn El-Hilve Filistin mülteci kampındaki çatışmaların sona ermesinden yaklaşık bir buçuk hafta sonra, dün, ortak bir Filistin güvenlik gücü, son çatışmalar sırasında temas hattı haline gelen iki ana bölgeye konuşlandırıldı.

Sosyal medyada yayılan bir videoda, kamptaki Filistin güçlerinden bazı yetkililerin bir mahalleyi gezdiği ve onların arkasında da askeri üniforma giyen bir grup silahlı unsurun olduğu görülüyordu. Ayn el Hilve’deki ortak Filistin güvenlik gücünün komutanı Tümgeneral Mahmud El-Acuri, Şarku’l Avsat’a verdiği demeçte, 45 üyenin ve subayın iki bölgeye sorunsuz bir şekilde konuşlandırıldığını söyledi. Filistinli ana gruplara mensup 165 üyenin bulunduğu bu güvenlik gücünün güçlendirildiğini belirtti. Önümüzdeki 48 saat içinde Filistin siyasi güçlerinin bir sonraki adım için yani okullardan çekilme tarihini belirlemek için bir araya gelmesi gerektiğini açıkladı.

Acuri “Bu kişilerin Et-Tiri mahallesine konuşlandırılması yönünde temenniler vardı. Ancak bunun için siyasi bir karar gerekiyor” dedi. Güvenlik gücünün konuşlandırılma sürecine tüm ilgili tarafların yanıt verdiğini vurgulayarak “Yeni bir savaş döngüsüne giden yolu kesme doğrultusunda pratik adımlar attığımızı umuyoruz” ifadelerini kullandı.

Lübnan Meclis Başkanı Nebih Berri, kampın bu yaz tanık olduğu ve tekrarlanan çatışmaların ardından ateşkes sağlanması için hummalı bir çaba göstermişti. Kampta Fetih Hareketi ile radikal gruplar arasında çıkan çatışma bir hafta sürmüş ve bu süre zarfında 15 kişi hayatını kaybederken 150’den fazla kişi yaralanmıştı.

İlk çatışmalar ise geçtiğimiz Ağustos ayının başında başlamış ve Fetih liderlerinden birinin de aralarında bulunduğu 13 kişinin pusuya düşürülüp öldürülmesiyle sonuçlanmıştı.

Fetih kaynakları iyimser değil

Ayn el-Hilve içindeki Fetih kaynakları, çatışmaların durdurulmasına yönelik anlaşmanın ikinci aşamasının tamamlanması konusunda pek iyimser görünmüyor. İkinci aşama, radikallerin okulları terk etmesini ve ardından Fetih lideri Tümgeneral Ebu Eşref el-Armuşi’nin katillerinin teslim edilmesini içeriyor.

Şarku’l Avsat’a konuşan kaynaklar, daha önce söylenen iki noktaya güvenlik gücü konuşlandırma adımını ‘gereksiz ayrıntılı bir adım’ olarak nitelendirdiler. Kaynaklar “Çünkü konuşlandırmanın yapıldığı bölgelerde hakimiyet, Fetih’le büyük bir sorunu olmayan Asabetu’l-Ensar’ın elinde (...) Asıl önemli olan şey, okullardan geri çekilmeyi sağlamak ve katilleri teslim etme mevzusunda ilerleme kaydedilmesi” dediler.

Hamas: Doğru yönde atılmış bir adım

Öte yandan, Hamas Hareketi’nin Sözcüsü Cihad Taha, Sputnik’e verdiği demeçte, “Fetih ve Hamas hareketleri de dahil olmak üzere tüm ulusal ve İslami güçleri kapsayan ortak güvenlik gücünün Ayn el-Hilve kampına konuşlandırılması doğru yönde atılmış bir adımdır ve yakın zamanda Meclis Başkanı Nebih Berri’nin arabuluculuğunda mutabakata varılan sürecin sahaya dökülüşünün bir yansımasıdır” ifadelerini kullandı.

Taha “Ortak güç kampın içindeki hassas bölgelerde konuşlanacak. Bunun amacı huzur, istikrar ve güvenliği sağlamak, kampta yerinden edilmiş ve göç etmiş insanların geri dönüşünü teşvik edecek bir sükunet ortamı yaratmak ve son çatışmaların geride bıraktığı tüm mücadelelerin yansımalarını gidermektir” dedi.

Taha ‘şu ana kadar girişimin, Filistin-Filistin koordinasyonu, tüm Filistin ulusal ve İslami bileşenleri arasındaki koordinasyon ve Başkan Berri’nin girişiminin uygulanmasına eşlik eden tüm Lübnanlı resmi ve parti tarafları ile koordinasyon üzerinden kararlaştırıldığı şekilde ilerlediğini’ vurguladı.

Fetih Hareketi, Hamas Hareketi’nin ve diğer grupların da yer aldığı kamptaki en büyük grup sayılıyor. Radikal gruplar kamptaki birçok mahalleyi kendilerine kale olarak görüyor. Lübnan güvenlik güçleri, Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) ile Lübnanlı yetkililer arasındaki zımni bir anlaşmaya göre Filistin kamplarına girmiyor. Filistinli gruplar, ortak bir güvenlik gücü aracılığıyla kamplarda bir tür öz güvenlik sağlıyor.


SDG, Suriye’nin doğusundaki Diban kasabasında sokağa çıkma yasağı ilan etti

Suriye’nin kuzeydoğusundaki Resulayn şehrini gösteren trafik levhası (Şarku’l-Avsat)
Suriye’nin kuzeydoğusundaki Resulayn şehrini gösteren trafik levhası (Şarku’l-Avsat)
TT

SDG, Suriye’nin doğusundaki Diban kasabasında sokağa çıkma yasağı ilan etti

Suriye’nin kuzeydoğusundaki Resulayn şehrini gösteren trafik levhası (Şarku’l-Avsat)
Suriye’nin kuzeydoğusundaki Resulayn şehrini gösteren trafik levhası (Şarku’l-Avsat)

Suriye Demokratik Güçleri (SDG), ülkenin doğusundaki Deyr-i Zor’un doğu kırsalındaki Diban kasabasında, kendileriyle çatışan silahlı kişilerin ilerlemesini önlemek amacıyla sokağa çıkma yasağı ilan etti.

Söz konusu silahlı grupların kasabaya saldırmaya çalıştığı yönünde haberler çıkarken, SDG güçleri, militanların ilerleyişini engellemek ve onları takip edebilmek için Diban ve çevre kasabalarda sokağa çıkma yasağı uyguladı.

Diban kasabasındaki yerel kaynaklar, söz konusu silahlı kişilerin, Şam’a bağlı Ulusal Savunma Güçleri’nin üyesi olan milisler olduğunu, bunların Pazar ve Pazartesi gecesi ilçenin dış mahallelerine sızarak, SDG noktalarını hedef aldıklarını söyledi.

Bölge halkı ise, El-Latva, Et-Taimat ve Er-Ramliyye mahallelerinden patlama, top ve mermi sesleri duyduklarını ifade etti.

Deyr-i Zor’un doğu ve kuzey kırsalındaki Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi ve askeri güçlerin kontrolündeki birçok bölgede, geçtiğimiz ay Arap aşiretlerine mensup silahlı kişiler ve SDG arasında şiddetli çatışmalar yaşandı.

Söz konusu çatışmalar, 27 Ağustos-8 Eylül tarihleri ​​arasında yaklaşık 10 gün sürdü.

O dönemde SDG Genel Komutanlığı tarafından yapılan açıklamada, Suriye rejimi, İran bağlantılı milisler ve Türkiye’ye yakın Suriyeli gruplar ‘bölge halkı arasında anlaşmazlık yaratmak için Arap aşiretleri’ desteklemekle suçlandı.

SDG ayrıca, söz konusu çatışmalarda kendi saflarından 25 unsur, karşı taraftan 29 milis ve 9 sivilin öldüğü bilgisini de verdi.

Irak sınırındaki Deyr-i Zor’un kontrolü, Suriye’de savaşın başladığı 2011 yılından bu yana bölünmüş durumda.

SDG güçleri ile Washington liderliğindeki Uluslararası Koalisyon, Fırat Nehri’nin doğu ve kuzey kıyılarındaki kontrollerini genişletiyor.

İran’a yakın yabancı milislerden oluşan gruplar tarafından desteklenen rejim güçleri ise, nehrin batı ve güney kıyılarını kontrol ediyor.

sc
2018 yılında, Türkiye’ye yakın Suriyeli gruplar bölgenin kontrolünü ele geçirmeden önce, ABD’ye ait bir askeri araç Resulayn’da devriye yapıyor (Şarku'l-Avsat)

Öte yandan, isminin açıklanmasını istemeyen bir Kürt kaynağa göre, Uluslararası Koalisyon güçleri, Türkiye’ye yakın muhalif grupların kontrolündeki Resulayn ilçesi kırsalındaki Mabrouka kasabasına bağlı Umm Calud köyüne düzenlediği çıkarma operasyonunda DEAŞ saflarında faaliyet gösteren iki önemli lideri yakaladı.

Uluslararası Koalisyon tarafından dün yapılan açıklamada da, örgütün iki liderinin, Haseke’nin kuzeyindeki Resulayn yakınlarındaki bir köye düzenlenen çıkarma operasyonu sırasında yakalandığı bilgisi verildi.

Kaynaklar, yakalanan örgüt liderlerinden birinin Ebu Taha el-Iraki lakaplı bir Iraklı olduğunu ve Resulayn kırsalındaki Suluk beldesinde yaşayan bu kişinin, örgütün güvenlik liderleri arasında en öne çıkan isimlerden biri olarak kabul edildiğini söyledi.

Kaynaklara göre, Uluslararası Koalisyon güçlerinin yakaladığı bir diğer kişi ise, yine örgütte üst düzey bir güvenlik lideri olan Ebu Wael el-Fadaani el-Anzi’ydi.

Humus şehrinden yerinden edilmiş biri olan Ebu Wael, Suluk beldesinin Ez-Zaidi köyünde ikamet ediyordu.

Kaynaklar, bu iki kişinin Uluslararası Koalisyon’un arananlar listelerinde yer alan, örgütün en tehlikeli güvenlik liderleri arasında yer aldığını bildirdi.

Ayrıca, SDG güçlerinin ve ona bağlı güvenlik servislerinin, Uluslararası Koalisyon güçleri ve ABD’lilere istihbarat bilgisi sağladığını, söz konusu iki kişinin bulundukları yer hakkında doğru bilgileri toplayıp yakalanmalarını sağladığını da söylediler.

ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM) tarafından geçtiğimiz Cuma günü yapılan açıklamada, SDG güçleriyle birlikte, Ağustos ayında Suriye’nin doğusunda DEAŞ’a karşı 8 operasyon gerçekleştirildiği bilgisi verildi.

CENTCOM, operasyonlarda örgüte bağlı uyuyan hücrelere mensup olduklarından şüphelenilen bir kişinin öldürüldüğü ve diğer 7 kişinin yakalandığını da bildirdi.


Arap ülkelerinden Lahey’de Kur’an-ı Kerim’e yapılan saldırıya tepki

Bir adam elinde Kur’an-ı Kerim tutuyor. (Arşiv-AP)
Bir adam elinde Kur’an-ı Kerim tutuyor. (Arşiv-AP)
TT

Arap ülkelerinden Lahey’de Kur’an-ı Kerim’e yapılan saldırıya tepki

Bir adam elinde Kur’an-ı Kerim tutuyor. (Arşiv-AP)
Bir adam elinde Kur’an-ı Kerim tutuyor. (Arşiv-AP)

Mısır, Kuveyt, Umman ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) dün, Hollanda’nın Lahey kentindeki bir dizi büyükelçiliğin önünde aşırılık yanlısı bir grup tarafından Kur’an-ı Kerim nüshalarının yırtılmasını kınadı.

Mısır Dışişleri Bakanlığı yaptığı açıklamada, Mısır’ın Hollanda’daki aşırılık yanlısı eylemlerin tekrarlanmasından duyduğu derin üzüntüyü dile getirdi. Bakanlık, “Milyonlarca Müslümanın kutsalını ihlal eden kışkırtıcı ve sorumsuz uygulamalar nefret söylemini körüklüyor” açıklamalarında bulundu.

BAE

BAE resmi haber ajansı WAM’da yer alan habere göre, BAE Dışişleri Bakanlığı Hollanda’daki aşırılık yanlılarının Kur’an-ı Kerim’e yönelik saldırılarını kınadı. Bakanlık, bu konuda Hollanda hükümetini sorumlu davranmaya ve bu taciz edici eylemleri durdurmaya çağırdı.

BAE Dışişleri Bakanlığı, güvenlik ve istikrara yönelik, insani ve ahlaki ilkelere aykırı tüm uygulamaları reddettiğini vurguladı. Nefret söylemi ve aşırılığın, hoşgörü, bir arada yaşama ve barış değerlerini halklar arasında yaymaya çalışan uluslararası çabalarla çeliştiği konusunda uyardı.

El-Ezher’den tepki

Bugün erken saatlerde El-Ezher, Facebook sayfası aracılığıyla Lahey’deki bir dizi büyükelçiliğin önünde İslam’a ve Kur’an’a yönelik saldırıları kınadı.

El-Ezher açıklamasında, “Bu suçların tekrarlanması gösteriyor ki bazı Batılı hükümetler, El-Ezher’in yaymak için çaba gösterdiği dünya barışı ve bir arada yaşama değerlerinin zıddına hareket ediyor. El-Ezher, Batı’nın, halklarının ve tüm dünyanın İslam’ı derinlemesine incelemeye ve bu ülkelerin iddia ettiği ilerleme ve medeniyete yakışır bir anlayışla anlamaya çağırıyor” ifadelerine yer verdi.

Kuveyt

Kuveyt Dışişleri Bakanlığı da kınamalarını dile getirerek, bu iğrenç ve utanç verici uygulamaların tekrarlanmasına karşı uyarıda bulundu. Bakanlık, uluslararası topluma, yalnızca Müslümanların duygularını alevlendirecek ve ifade özgürlüğü bahanesiyle nefret söylemi yayacak bu tür eylemleri durdurma çağrısını yineledi.

Kuveyt Dışişleri Bakanlığı X platformundaki açıklamasında, bu tür eylemlerle yüzleşmek için tüm ülkelerin işbirliğinin önemini vurguladı.

Umman

Umman Sultanlığı Dışişleri Bakanlığı da yaşananları kınadı. Bakanlık X platformundaki hesabından yaptığı açıklamada, tekrarlanan provokasyonları şiddetle kınadığının altını çizdi. Bakanlık ayrıca bu tür eylemleri şiddet ve nefrete teşvik olarak nitelendirdi.


Suriye Devlet Başkanı, Çin'de temaslarını sürdürüyor

Beşşar Esed (AA)
Beşşar Esed (AA)
TT

Suriye Devlet Başkanı, Çin'de temaslarını sürdürüyor

Beşşar Esed (AA)
Beşşar Esed (AA)

Xinhua'nın haberine göre Esed, Çin Başbakanı Li Çiang ile görüştü.

Başbakan Li, görüşmede, Çin'in, Suriye'nin egemenliğini ve toprak bütünlüğünü korumasını ve kendi ulusal koşullarına uygun kalkınma yolunu izlemesini desteklediğini, Suriye'nin iç işlerine karışılmasına karşı çıktığını belirtti.

Çin'in Suriye'nin Kuşak ve Yol Girişimi'ne katılımını memnuniyetle karşıladığını ifade eden Li, Suriye'nin yeniden inşasını ve kalkınmasını desteklemeyi sürdüreceklerini, ekonomik ve ticari ilişkileri geliştireceklerini vurguladı.

Li, Suriye'nin "terörle etkin mücadele edebilmesi için" koordinasyonu güçlendirmeye hazır olduğunu kaydederek, "hegemonyaya karşı koymak" ve uluslararası eşitliği ve adaleti sağlamak için dayanışma çağrısı yaptı.

Esed de, Çin'in Suriye'nin ekonomik ve sosyal kalkınmasına, insani krizin hafifletilmesine katkıları ve depremde yaptığı yardımlar için teşekkür etti.

Çin'in uluslararası ilişkilerde önemli bir rol üstlendiğine ifade eden Esed, Suriye'nin Kuşak ve Yol, Küresel Kalkınma, Küresel Güvenlik ve Küresel Uygarlık girişimlerinin hayata geçirilmesi için birlikte çalışmaya hazır olduğunu dile getirdi.

Suriye Devlet Başkanı Esed, Çin'in Hangcou şehrinde düzenlenen 19. Asya Oyunları'nın açılış törenine katılmış, tören öncesinde Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ile bir araya gelmişti.

Görüşmede iki lider, Çin ve Suriye arasında "stratejik ortaklık" kurulduğunu duyurmuştu.