ABD'de Burger King cinayeti zanlısı, kendisini İsa ve Nelson Mandela'ya benzetti

Winston Glynn, hapishaneden yaptığı röportajda masum olduğunu savunsa da soygun kurbanı Kristal Bayron-Nieves'in ailesi, aleyhindeki delillerin çok güçlü olduğunu söylüyor

Winston Glynn, hapishaneden yaptığı röportajda Burger King kasiyeri Kristal Bayron-Nieves cinayetini inkar etti (Facebook)
Winston Glynn, hapishaneden yaptığı röportajda Burger King kasiyeri Kristal Bayron-Nieves cinayetini inkar etti (Facebook)
TT

ABD'de Burger King cinayeti zanlısı, kendisini İsa ve Nelson Mandela'ya benzetti

Winston Glynn, hapishaneden yaptığı röportajda Burger King kasiyeri Kristal Bayron-Nieves cinayetini inkar etti (Facebook)
Winston Glynn, hapishaneden yaptığı röportajda Burger King kasiyeri Kristal Bayron-Nieves cinayetini inkar etti (Facebook)

The Independent'ta yer alan habere göre ABD'de 100 dolar çalarken bir Burger King kasiyerini sebepsizce öldürmekten hakkında dava açılan Harlemli bir adam, hapishaneden yaptığı röportajda kendisini İsa ve Nelson Mandela'yla kıyasladı.
31 yaşındaki Winston Glynn, Rikers Island'daki hücresinden New York Post'a yaptığı açıklamada, yasal suçlamalarla ilgili masum olduğunu söylerken, öfkeyle tazminattan bahsetti ve Amerika'nın "yanacağını" iddia etti.
Glynn, Post'a yaptığı açıklamada, "Nelson Mandela'ya ne oldu, İsa'ya ne oldu? (Onlar) masumdu" dedi.
Ben lider ve onun gibi şeyler olmak istiyorum. Birçok insan kıskanıyor, biliyorsunuz.
Glynn ocakta, East Harlem'deki 116. Cadde'de bir Burger King'e giren maskeli bir silahlı saldırganın 19 yaşındaki Kristal Bayron-Nieves'i vurarak öldürmesinden günler sonra tutuklanmıştı.
New York Şehri Polis Departmanı, şüphelinin para istemeden önce, 59 yaşındaki restoran müdürü de dahil iki kişinin kafalasına tabancayla vurduğunu belirtmişti.
Daha üç hafta önce gece vardiyasında çalışmaya başlayan Bayron-Nieves, saldırgana kasadan 100 dolar vermişti. Polis, kadının göğsünden vurulduğu sırada ikinci bir kasayı açmaya çalıştığını söylemişti.
Polis, Brooklyn'in Bedford-Stuyvesant mahallesine metroyla kaçan silahlı saldırganın izini sürmek için güvenlik kamerası görüntülerini kullanmıştı.

Kristal Bayron-Nieves, ocakta New York'un East Harlem mahallesindeki Burger King'de çalışırken vurularak öldürüldü (Facebook)

Görüntülerde şüphelinin silahlı saldırıdan yaklaşık bir saat önce bir büfeden kartla alışveriş yaptığı da görülüyordu.
Glynn'i birkaç gün sonra mahalledeki bir dairede tutuklayan polis, iddiaya göre yakındaki bir çöp konteynırında saldırgana ait kıyafetler de bulmuştu.
Daha önce Glynn, soygunun gerçekleştiği Burger King'de çalışmıştı. Birinci derece cinayet ve diğer yasal suçlamalarla Glynn'e dava açıldı.
Bayron-Nieves'in kederli ailesi The Post'a, genç kadının ölümünden Glynn'in sorumlu olduğundan emin olduğunu söyledi.
Annesi Kristie Nieves Post'a yaptığı açıklamada "Aleyhinde çok fazla kanıt var" dedi.



Yanlış bilgileri çürüten gazetecilere güvenin azaldığı tespit edildi

Araştırmacılar, yanlış haberleri çürütmek için yeni yollar aranabileceğini söylüyor (Pexels)
Araştırmacılar, yanlış haberleri çürütmek için yeni yollar aranabileceğini söylüyor (Pexels)
TT

Yanlış bilgileri çürüten gazetecilere güvenin azaldığı tespit edildi

Araştırmacılar, yanlış haberleri çürütmek için yeni yollar aranabileceğini söylüyor (Pexels)
Araştırmacılar, yanlış haberleri çürütmek için yeni yollar aranabileceğini söylüyor (Pexels)

Yanlış bilgileri çürüten gazetecilere daha az güvenildiği ortaya kondu. Hatta okuyucu bilginin yanlış olduğundan şüphelense bile, gerçeği ortaya çıkaran gazeteciye pek güvenmiyor. 

Medyaya güven azalırken dezenformasyonun arttığı bir dönemde hatalı bilgileri düzeltmek de zorlaşıyor.

Yayın kuruluşları ve gazetecilerin taraflı olduğu düşüncesiyle insanlar okudukları haberlere temkinli yaklaşıyor. Daha önceki çalışmalarda veri doğrulamanın yarattığı etkiyle ilgili çelişkili sonuçlar çıkmıştı. 

Yanlış haberleri çürütmenin ne kadar işe yaradığı ve neden etki yaratmadığını öğrenmek isteyen araştırmacılar bir çalışma yürüttü.

Communication Research adlı hakemli dergide yayımlanan çalışmada 691 katılımcıya siyasi ve ekonomik haberler okutuldu. Bu haberlerde evsizlik oranlarından fentanilin aşırı doz ölümlerindeki etkisine kadar çeşitli iddialar yer alıyordu.

Bunların doğruluğuna ne kadar inandığını belirten katılımcılar daha sonra bu iddiaları onaylayan veya çürüten doğrulamayı okudu. Ardından bu doğrulamayı yapan gazeteciye ne kadar güvendikleri soruldu. 

Daha sonra bazı ürünlerle ilgili bilgiler içeren yazılarla aynı çalışma yürütüldü. Bu sefer verilen doğrulamalara "doğruluk kontrolü" işareti konmadı. Araştırmacılar bu sayede duyulan güvenin bu etiketten etkilenip etkilenmediğini anlamaya çalıştı.

İki çalışmanın sonucunda da yanlış bilgileri çürüten gazetecilere duyulan güven kayda değer derecede daha azdı. Katılımcılar inandıkları düşünceyi doğrulayanlara daha çok güvenirken, diğerlerinde daha fazla kanıt talep ediyordu. 

Çalışmanın yazarlarından Randy B. Stein, PsyPost'a yaptığı açıklamada "Halk genel olarak gazetecilere güveniyor ve doğrulayıcı makalelere duyulan güven epey yüksek" diyerek ekliyor: 

Yani klişe düşüncenin aksine, halkın doğruluk kontrollerine ve gazetecilere hiç güvenmediği doğru değil ancak düzelten/çürüten makalelere yönelik daha fazla şüphe var.

Araştırmacılar buradaki düzeltmenin, yayın kuruluşlarının haberlerindeki hataları düzeltmek için yayımladığı tekzip metinleri olmadığını ekliyor.   

Bilim insanları ilginç bir sonuçla da karşılaştı: Katılımcılar bir bilginin doğruluğundan şüphe etse bile bunu çürüten gazetecilere güvenmiyordu. 

Araştırmacılar bir haberin çürütülmesinin şaşkınlık yaratması, insanların onaylamaya kıyasla daha çok kanıt araması ve gazetecilerin taraflı davrandığından şüphelenmesinin buna yol açtığını düşünüyor. 

Şaşırtıcı bir diğer bulguysa, haberin çürütülmesi katılımcıların iddiayla ilgili düşüncesini değiştirmesine karşın gazeteciye güvenleri yine de sarsılıyordu. 

Stein, "Yanlış bilgileri düzeltmeye çalışan gazetecilerin (ya da herhangi birinin) aleyhine bir durum var" diyor. 

Araştırmacılar, halkın yanlış bilgileri çürüten haberlere nasıl ve neden güvenip güvenmediği üzerine daha fazla araştırma yapılması gerektiğini belirtiyor.

Makalenin yazarları, Conversation için kaleme aldıkları yazıda şu ifadeleri kullanıyor:

Gazetecilerin önündeki zorluk, bilgiyi çürüten biri gibi görünmeden bunu nasıl çürüteceklerini bulmak olabilir.

Independent Türkçe, PsyPost, Conversation, Communication Research