Cara Delevingne 'orgazmını bilime bağışladı'

Ünlü model, kadın orgazmını inceleyen belgesel için mastürbasyon yaptı

Cara Delevingne, cinsel kimliğiyle barışmadan önce intiharın eşiğine geldiğini söylemişti (AFP)
Cara Delevingne, cinsel kimliğiyle barışmadan önce intiharın eşiğine geldiğini söylemişti (AFP)
TT

Cara Delevingne 'orgazmını bilime bağışladı'

Cara Delevingne, cinsel kimliğiyle barışmadan önce intiharın eşiğine geldiğini söylemişti (AFP)
Cara Delevingne, cinsel kimliğiyle barışmadan önce intiharın eşiğine geldiğini söylemişti (AFP)

Ünlü model ve oyuncu Cara Delevingne, BBC'de yayımlanmaya başlayan yeni belgesel dizisinde kadın orgazmını araştıran bilim insanlarının çalışma öznesi oldu.
Cinsellik temalı belgesel serisi Planet Sex with Cara Delevingne'in (Cara Delevingne'le Seks Gezegeni) bu hafta ekrana gelecek bölümü, kadın ve erkek orgazmını hem kültürel hem biyolojik açıdan ele alacak.
30 yaşındaki model, bu bölümde cinsel ilişkide orgazma ulaşan erkeklerin neden kadınlardan daha fazla olduğunu araştıran bir çalışmaya katıldı.
Delevinge, orgazmın kadın metabolizmasını nasıl etkilediğini inceleyen araştırmacılara mastürbasyon yaptıktan önce ve sonra kan verdi.
Ünlü model, belgeselde bu davranışından "Orgazmımı bilime bağışladım" diye bahsetti ve kadın cinselliğine dair şu ifadeleri kullandı:
"Kadınların cinsel arzularının kesinlikle bastırıldığını düşünüyorum. Kadınların ne kadar tutkulu olabileceğini kendi aşk hayatımdan da biliyorum. 21. yüzyılda kadınların ve erkeklerin eşit seviyede tatmin edici seks hayatlarının olması gerekmez mi?"
Delevingne, seks sırasında kadın ve erkeklerin orgazma ulaşma oranlarına da değindi:
"Söz konusu orgazm olunca, burada da kesinlikle bir cinsiyet ayrımı var. Bilim insanları heteroseksüel erkeklerin yüzde 95'inin cinsel ilişki sırasında orgazm olurken heteroseksüel kadınlar için bu oranın sadece yüzde 65 olduğunu söylüyor."
Ünlü model, belgeselin başka bir bölümünde bir "seminere" katılmıştı ve herkesin önünde "mastürbasyon yapması" istenmişti.
Delevinge, bu olayın "gerçekten sınırlarını zorladığını" söylemişti.
BBC'de yayımlanan Planet Sex with Cara Delevingne, her bölümünde cinsellikle ilgili farklı bir soruyu odağına alıyor ve cinselliğin farklı kültürlerdeki karşılığını inceliyor.
Independent Türkçe, Metro, Hollywood Reporter



Yanlış bilgileri çürüten gazetecilere güvenin azaldığı tespit edildi

Araştırmacılar, yanlış haberleri çürütmek için yeni yollar aranabileceğini söylüyor (Pexels)
Araştırmacılar, yanlış haberleri çürütmek için yeni yollar aranabileceğini söylüyor (Pexels)
TT

Yanlış bilgileri çürüten gazetecilere güvenin azaldığı tespit edildi

Araştırmacılar, yanlış haberleri çürütmek için yeni yollar aranabileceğini söylüyor (Pexels)
Araştırmacılar, yanlış haberleri çürütmek için yeni yollar aranabileceğini söylüyor (Pexels)

Yanlış bilgileri çürüten gazetecilere daha az güvenildiği ortaya kondu. Hatta okuyucu bilginin yanlış olduğundan şüphelense bile, gerçeği ortaya çıkaran gazeteciye pek güvenmiyor. 

Medyaya güven azalırken dezenformasyonun arttığı bir dönemde hatalı bilgileri düzeltmek de zorlaşıyor.

Yayın kuruluşları ve gazetecilerin taraflı olduğu düşüncesiyle insanlar okudukları haberlere temkinli yaklaşıyor. Daha önceki çalışmalarda veri doğrulamanın yarattığı etkiyle ilgili çelişkili sonuçlar çıkmıştı. 

Yanlış haberleri çürütmenin ne kadar işe yaradığı ve neden etki yaratmadığını öğrenmek isteyen araştırmacılar bir çalışma yürüttü.

Communication Research adlı hakemli dergide yayımlanan çalışmada 691 katılımcıya siyasi ve ekonomik haberler okutuldu. Bu haberlerde evsizlik oranlarından fentanilin aşırı doz ölümlerindeki etkisine kadar çeşitli iddialar yer alıyordu.

Bunların doğruluğuna ne kadar inandığını belirten katılımcılar daha sonra bu iddiaları onaylayan veya çürüten doğrulamayı okudu. Ardından bu doğrulamayı yapan gazeteciye ne kadar güvendikleri soruldu. 

Daha sonra bazı ürünlerle ilgili bilgiler içeren yazılarla aynı çalışma yürütüldü. Bu sefer verilen doğrulamalara "doğruluk kontrolü" işareti konmadı. Araştırmacılar bu sayede duyulan güvenin bu etiketten etkilenip etkilenmediğini anlamaya çalıştı.

İki çalışmanın sonucunda da yanlış bilgileri çürüten gazetecilere duyulan güven kayda değer derecede daha azdı. Katılımcılar inandıkları düşünceyi doğrulayanlara daha çok güvenirken, diğerlerinde daha fazla kanıt talep ediyordu. 

Çalışmanın yazarlarından Randy B. Stein, PsyPost'a yaptığı açıklamada "Halk genel olarak gazetecilere güveniyor ve doğrulayıcı makalelere duyulan güven epey yüksek" diyerek ekliyor: 

Yani klişe düşüncenin aksine, halkın doğruluk kontrollerine ve gazetecilere hiç güvenmediği doğru değil ancak düzelten/çürüten makalelere yönelik daha fazla şüphe var.

Araştırmacılar buradaki düzeltmenin, yayın kuruluşlarının haberlerindeki hataları düzeltmek için yayımladığı tekzip metinleri olmadığını ekliyor.   

Bilim insanları ilginç bir sonuçla da karşılaştı: Katılımcılar bir bilginin doğruluğundan şüphe etse bile bunu çürüten gazetecilere güvenmiyordu. 

Araştırmacılar bir haberin çürütülmesinin şaşkınlık yaratması, insanların onaylamaya kıyasla daha çok kanıt araması ve gazetecilerin taraflı davrandığından şüphelenmesinin buna yol açtığını düşünüyor. 

Şaşırtıcı bir diğer bulguysa, haberin çürütülmesi katılımcıların iddiayla ilgili düşüncesini değiştirmesine karşın gazeteciye güvenleri yine de sarsılıyordu. 

Stein, "Yanlış bilgileri düzeltmeye çalışan gazetecilerin (ya da herhangi birinin) aleyhine bir durum var" diyor. 

Araştırmacılar, halkın yanlış bilgileri çürüten haberlere nasıl ve neden güvenip güvenmediği üzerine daha fazla araştırma yapılması gerektiğini belirtiyor.

Makalenin yazarları, Conversation için kaleme aldıkları yazıda şu ifadeleri kullanıyor:

Gazetecilerin önündeki zorluk, bilgiyi çürüten biri gibi görünmeden bunu nasıl çürüteceklerini bulmak olabilir.

Independent Türkçe, PsyPost, Conversation, Communication Research