Biden-Macron zirvesi… Bir Avrupa-ABD ticaret savaşı mı çıkacak yoksa Paris ve Washington, anlaşmazlıkları aşmayı başarabilecek mi?

Macron’un ziyaretine hazırlık olarak 29 Kasım’da Washington’da Fransa ve ABD bayrakları göndere çekildi (AFP)
Macron’un ziyaretine hazırlık olarak 29 Kasım’da Washington’da Fransa ve ABD bayrakları göndere çekildi (AFP)
TT

Biden-Macron zirvesi… Bir Avrupa-ABD ticaret savaşı mı çıkacak yoksa Paris ve Washington, anlaşmazlıkları aşmayı başarabilecek mi?

Macron’un ziyaretine hazırlık olarak 29 Kasım’da Washington’da Fransa ve ABD bayrakları göndere çekildi (AFP)
Macron’un ziyaretine hazırlık olarak 29 Kasım’da Washington’da Fransa ve ABD bayrakları göndere çekildi (AFP)

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Perşembe günü Washington’da ABD Başkanı Joe Biden ile önemli bir dizi konuyu görüşecek.   
Bu ziyaret, ABD- Fransa ilişkilerine gölge düşüren gerginlik izlerinin çoğunu ortadan kaldırdığı gibi, Avrupalıları ilgilendiren tartışmalı konulara ilişkin daha net bir vizyonun da önünü açıyor.
Cumhurbaşkanı Macron, 29 Kasım akşamı başkent Washington’a ulaştı. Bugünkü programı, iki ülke arasındaki uzay alanında işbirliğini ve imzalanan ‘Artemis’ anlaşmalarının uygulanmasını geliştirmek amacıyla ABD Başkan Yardımcısı Kamala Harris ile NASA genel merkezine bir ziyaret gerçekleştirmek de dahil, birçok toplantıyla dolu. Macron, Biden yönetimi yetkilileriyle nükleer enerji alanında görüşecek ve bu akşam Virginia’daki Arlington Ulusal Mezarlığı’nı ziyaret ederek, ardından Biden ile özel bir akşam yemeğinde yer alacak. Daha sonra ise yarın askeri müzik eşliğinde top atışları ve askeri geçit töreni ile resmi karşılama töreni gerçekleştirilecek.
İki lider, ikili görüşmelerin ardından ortak basın toplantısı düzenleyecek. Ardından Macron, Biden ve eşinin kendisi ve eşi için vereceği yemek öncesinde Dışişleri Bakanlığı’nı ve Kongre’yi ziyaret edecek. Burada ise Grammy Ödüllü şarkıcı Jon Batiste tarafından karşılanacak. Cuma günü ise Macron, Amerikan okullarındaki Fransızca programlarını genişletme planlarını açıklayacağı New Orleans’a gidecek.
ABD’li ve Fransız yetkililer, liderlerin yarın Beyaz Saray’da ‘Rusya- Ukrayna savaşı, Ukrayna kuvvetlerinin Rus kuvvetlerini geri püskürtmeye çalıştığı bir dönemde Kiev’e ekonomik ve askeri desteğin nasıl sağlanacağı, savaşın Avrupa üzerindeki etkileri ve enflasyon korkuları, yüksek fiyatlar, enerji ithalatı ve Atlantik’in iki yakası arasındaki ticaret konuları da dahil’ görüşecekleri uzun bir gündemleri olduğunu belirtti. Görüşmeler sırasında Çin’in Pasifik ve Hint okyanuslarındaki artan etkisine, Çin’in askeri emellerine, İran’la nükleer mesele konusunda dondurulmuş müzakerelere ve Fransa’nın Afrika’nın Sahel bölgesindeki güvenlik ve istikrar konusundaki endişelerine de değinilecek.

Ukrayna
Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Stratejik İletişim Direktörü John Kirby, geçtiğimiz Pazartesi akşamı gazetecilere yaptığı açıklamada, “Hint ve Pasifik okyanuslarında yaşanan gerginlikler ve Çin’in pozisyonu da dahil Ukrayna, görüşmelerde ön sıralarda yer alacaktır. Bunların hepsi, Fransa’yı ilgilendiren konular. Bu nedenle Başkan Biden, Fransa’nın devlet ziyaretlerini başlatmak için en uygun ülke olduğunu düşünüyor” dedi. Kirby, “Ziyaret, ABD ile en eski müttefiki arasındaki uzun süreli yakın ilişkiler tarihine ışık tutarken, Biden’ın ittifaklar kurmaya yönelik dış politika yaklaşımındaki kilit bir unsura da dikkati çekiyor” değerlendirmesinde bulundu.
Kirby, savaşın Avrupa ekonomisi üzerindeki olumsuz etkilerine de değinirken, “Washington, Rusya’nın petrol fiyatlarını sınırlamaya ve Ukrayna’ya savaş bitene kadar savaş alanında başarılı olması ve tam, egemen ve özgür bir devlet olması için ihtiyaç duyduğu araçları ve yetenekleri sağlamaya çalışıyor” dedi. ABD’li yetkili, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’i ‘yiyecek ve korkuyu bir silah olarak kullanmakla’ suçlarken, “Şimdi de soğuk havayı bir silah olarak kullanıyor. Ayrıca Ukrayna halkına diz çöktürmek için altyapıyı hedef alıyor” dedi.
Analistler, Kongre’deki Cumhuriyetçilerin ABD’nin Ukrayna’ya yaptığı yardımın sıkı kontrol ve denetime tabi tutulması yönündeki açıklamalarıyla Biden ve Macron’un, ABD- Avrupa Birliği’ni (AB) korumak için çalışmak zorunda kalacağını söyledi. ABD yönetiminin, Cumhuriyetçi milletvekillerinin gelecek yıl Ukrayna’ya daha fazla yardım sağlanması konusundaki tavrına dair endişelerinin arttığına da dikkat çekildi.
Macron, Ukrayna’daki çatışmanın şiddetlenmesini durdurmanın ve ‘Biden’ın Macron’un Rusya ile Ukrayna arasındaki barış görüşmeleri çağrılarını görmezden gelmesinin ardından’ Çin’i Rusya ile arabuluculuk rolü oynamaya zorlamanın yollarını arıyor. Biden, kararı sadece Ukrayna liderliğine bırakarak, “Ukrayna olmadan Ukrayna olmaz. Görüşmelere Ukrayna liderliği karar verir. Bu durum, bu uzun savaşla ilgili bir belirsizlik halini yansıtıyor” açıklamasında bulundu.
Avrupalılar, Ukrayna’daki savaştan en çok yararlanan ülkenin, daha fazla silah ve daha yüksek fiyatlarla gaz satan ABD olduğu kanaatinde.

Ticari anlaşmazlıklar
En büyük anlaşmazlıklar, enerji ve iklim girişimleri için geniş bir yardım paketi içeren ve Kongre tarafından geçtiğimiz Ağustos ayında kabul edilen ‘ABD Enflasyonu Düşürme Yasası’ konusunda Fransa ve Avrupa Birliği (AB) tarafından dile getirilen anlaşmazlıklardır. Yasa, ABD’de üretilen elektrikli araçları satın alan tüketiciler için vergi indirimleri sağlıyor. Bu durum ise Fransız ve Alman otomobil endüstrisini büyük ölçüde etkiliyor.
Macron, Biden’ı AB’deki müttefikleriyle daha esnek pozisyonlar almaya ve bir ticaret savaşından kaçınmaya ikna etmeye çalışıyor. Öyle ki Avrupalılar, ABD’nin Avrupalı ​​rakiplerine karşı ticari avantajlar elde etmek için Ukrayna’daki savaştan yararlandığını belirtti. Bu, Atlantik’in iki tarafı arasında bir ticaret savaşı korkusunu ve iki taraf arasında misilleme uygulama yarışını artırıyor.
Beyaz Saray yetkilisi, gazetecilere yaptığı açıklamada ABD yönetiminin bu yasayı savunacağını ve ABD’nin iklim değişikliğinin etkilerini sınırlamaya yönelik küresel çabalara yanıt verme çabalarını açıklayacağını söyledi. Söz konusu yetkiliye göre Biden ve ABD’li yetkililer, bu mevzuatın Fransız ve Avrupalı ​​şirketlere sağladığı imkanları açıklamaya da yönelecek.
Kirby ayrıca, Biden yönetiminin Fransa ve Avrupa’nın endişelerini anladığını ve bu konuyu tartışmaya ve çalışmanın bir yolunu bulmaya hazır olduklarını söylerken, ancak bunun sıfır toplamlı bir oyun olmadığını da belirtti.

ABD gazı
Öte yandan Macron, ABD’yi ‘Amerikan gazını Avrupa’ya yüksek fiyatlarla ihraç etmede saldırgan bir korumacı yaklaşım benimsemekle’ suçladı. Ayrıca AB, daha yüksek enerji fiyatlarından bahsederken Macron, dengesizliklerin daha da kötüleşeceği riskine karşı uyardı.
Görüşmelerin, ABD’nin Avrupa’ya ihraç edilen ABD gazı için daha ucuz fiyatlar teklif etme olasılığı, yeşil endüstriler için daha fazla ABD finansmanı olasılığı ve Avrupa’da yenilenebilir enerji projelerinin genişletilmesi konuları üzerinde odaklanması bekleniyor. Avrupalılar, ABD’nin ‘Rusya’nın Ukrayna’ya karşı yürüttüğü savaşın ekonomik yansımalarının ve enerji fiyatlarındaki önemli artışın yükünü taşıyan’ Avrupa ülkeleriyle daha fazla dayanışma göstermesi gerektiğine inanıyor.
Macron, Biden’dan Avrupa’ya sıvılaştırılmış doğal gaz satan şirketlere fiyatlarını düşürmeleri için baskı yapmasını istiyor. Elysee, ABD Başkanı’nın fiyatları düşürmek amacıyla bu şirketlerle çalışmak için yeterli seçeneğe sahip olduğu kanaatinde.  Dolayısıyla Macron'un ziyareti sırasında 'ABD yönetiminin Fransa- Avrupa taleplerine yanıt verme arzusunun boyutu' ve 'ABD yönetiminin ticaret ve enerji alanlarında Avrupa'nın bu isteklerine yanıt vermemesi halinde doğacak etki' test edilmiş olacak.
Elysee, birçok AB ülkesinin bu korumacı yaklaşımı benimseme konusundaki isteksizliğine rağmen Avrupalı ​​üreticilere destek ve sübvansiyon sağlamak için AB’ye kendi yasalarını çıkarması için baskı yapmaya çalışıyor.

Normal ilişkilerin yenilenmesi
Geçen yıl Washington’un İngiltere ve Avustralya ile sağladığı AUKUS anlaşmanın alevlendirdiği şiddetli tartışmanın ardından analistler, Macron’un ziyaretini, çalkantılı eski Başkan Donald Trump yıllarıyla normal ilişkilere dönüş olarak nitelendiriyor. Avustralya’nın Fransa ile yaptığı multi-milyar dolarlık denizaltı anlaşmasından çekilmesine yol açan AUKUS ile Avustralya, ABD’den nükleer enerjili denizaltılar satın aldı. Ayrıca güvenlik anlaşması, o dönemde Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian tarafından ‘sırttan bıçaklama’ olarak nitelendirilmişti. Ancak Paris ve Washington ilişkileri düzeltmeyi başardı.
 



AB’nin “iki devletli çözüm” yol haritası büyük engellerle karşı karşıya

AB Dışişleri Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ve Filistin Dışişleri Bakanı Riyad el Maliki (EPA)
AB Dışişleri Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ve Filistin Dışişleri Bakanı Riyad el Maliki (EPA)
TT

AB’nin “iki devletli çözüm” yol haritası büyük engellerle karşı karşıya

AB Dışişleri Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ve Filistin Dışişleri Bakanı Riyad el Maliki (EPA)
AB Dışişleri Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ve Filistin Dışişleri Bakanı Riyad el Maliki (EPA)

Avrupa Birliği (AB), Gazze Savaşı'nın üzerinden 109 gün geçmesine rağmen, üyeleri arasında derinleşen anlaşmazlıklar ve kendi içinde her biri büyük ölçüde bağımsız bir çizgiyi takip eden üç bloğun oluşması nedeniyle ateşkes çağrısı yapan tek bir toplu bildiri yayınlamayı başaramadı.

Ancak Pazartesi günü geçekleştirilen Dışişleri Bakanları toplantısında Suudi Arabistan, Mısır ve Ürdün Dışişleri Bakanları ile Arap Birliği Genel Sekreteri’nin yanı sıra Filistin ve İsrail ve AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell tarafından Gazze savaşındaki gelişmeleri “ertesi gün” olarak adlandırılan gün konusunda bir paradoks görüldü. Buradaki ironi, Avrupalıların bölünmelerine rağmen AB, Mısır, Ürdün, Suudi Arabistan ve Arap Birliği'nin düzenlediği "barışa hazırlık konferansı düzenlenmesi" çağrısına dayanan bir plan üzerinde anlaşması oldu. Filistinli ve İsrailli tarafların yokluğunda düzenlenebilecek konferansa ABD ve Birleşmiş Milletler (BM) de davet edildi. Amaç, “iki devletli çözümü” sahada gerçeğe dönüştürmek.

Avrupa planı, "barış için yol haritası" olarak adlandırılabilir. AB Ortadoğu Barış Süreci Özel Temsilcisi Sven Koopmans tarafından hazırlanan plan, Pazartesi günkü toplantıdan önce AB’nin 27 üyesine dağıtıldı. Hollanda, Danimarka ve Baltık Denizi ülkelerinin yanı sıra Almanya, Avusturya ve Çek Cumhuriyeti ağırlıklı olmak üzere AB içinde İsrail'e en yakın grubun buna karşı çıkmadı.

Onayın ana sinyali, bugüne kadar sadece diplomatik ve siyasi olarak değil, özellikle Alman ordusunun sahip olduğu en son silah ve teknolojileri sağlayarak kesinlikle İsrail'in yanında olmayı taahhüt eden Almanya'dan geldi. Berlin'in yaptığı son şey, Uluslararası Adalet Divanı önünde İsrail'e verdiği desteği teyit etmek ve İsrail'in Gazze'de “soykırım” yapmadığını tekrar tekrar iddia etmek oldu.

Paris'teki siyasi kaynaklar, Avrupalıların, yönelimleri ne olursa olsun, "Bugün Gazze savaşının İsrail'in sorunlarını çözmeyeceği ve bu başarılsa bile Hamas'ın ortadan kaldırılacağı kanaatine vardıklarını" ancak Hamas’ın yerini başka nesillerin alacağını ve bunun son olmayacağını söylüyor. Bu kaynaklar, Avrupalıların bugün İsrail'i kendisinden daha doğrusu onun yetkililerinden kurtarmaları gerektiğini düşündüklerini ve bunu başarmanın yolunun da İsrail'den geçtiğini aktarıyor.

srftbn
Netanyahu 18 Ocak'ta Tel Aviv'de basına konuşuyor (DPA)

Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock yaptığı açıklamada, “Böyle bir çözüm duymak istemediklerini söyleyenler başka bir alternatif de sunmadı” diyerek, barışın bölgenin tüm sakinlerini kapsamadığı sürece sağlanamayacağını ifade etti. Borrell, "Akıllarında başka hangi çözümler var? Tüm Filistinlilerin ayrılmasını sağlamak mı? Ya da hepsini öldürmek mi? Amacın, Hamas'ı ortadan kaldırmak olduğunu söylemek tek taraflı. Çünkü bu, Hamas'ın ne zaman yeterince zayıf olduğuna karar vermenin İsrail'e bağlı olacağı anlamına geliyor. Bu şekilde çalışmaya devam edemeyiz” dedi.

Gerçek şu ki, Avrupalıların ortaya attığı şey yeni bir şey değil, çünkü “barışın belirleyicileri” yıllardır biliniyor ve iki devletli çözüm, John Kirby'nin başarısız olduğu 2014'ten bu yana tartışılmıyor. Eski ABD Başkanı Barack Obama’nın danışmanı olan Kirby, İsraillileri Batı Şeria'daki yerleşim hızını azaltmaya ikna edemedi. Ancak bugün yeni olan şey, AB’nin farklılıklarını ve bölünmelerini bir kenara bırakmayı başarması.

AB’nin 7 Ekim'den bu yana sağladığı sınırsız desteğe rağmen AB’nin yayınladığı her açıklamaya İsrail’de büyük şüpheyle bakılıyor. Bunun son kanıtı, Fransız gazetesi Le Monde'un, İsrail Dışişleri Bakanı Israel Katz'ın Avrupa Birliği dışişleri bakanlarıyla yaptığı toplantıda aktardığı haber. Haberde Katz, İsrail’in tek müttefiki olduğunu bunun da ABD olduğunu ifade etti. Bu da Tel Aviv’in Brüksel’in değil yalnızca Washington’un planını kabul edeceği anlamına geliyor. Katz planı tartışmayı reddetti ve bunun yerine iki video kaset yayınladı. Birincisi İsrail'in Gazze Şeridi'ne liman olarak istediği yapay adayı, diğeri ise İsrail'i Hindistan'a bağlayan tren hattının güzergahını gösteriyor.

sdcevr
ABD Başkanı Joe Biden, 19 Ocak'ta ABD belediye başkanlarının toplantısı vesilesiyle Beyaz Saray’da konuşuyor (Reuters)

Avrupa Birliği'nin aradığı çözümün, İsrail'i tüm uluslararası forumlarda savunan, ona silah, teçhizat ve her türlü desteği sağlayan ABD tarafından benimsenmeden gün ışığına çıkamayacağına dair köklü bir kanaat var. Dolayısıyla onları etkileyebilecek ve bu tür bir çözümü kabul etmeye itebilecek olan taraf da AB. Geçtiğimiz hafta ABD Başkanı Joe Biden ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu arasında geçtiğimiz Pazar günü gerçekleşen son telefon görüşmesi, Netanyahu'nun reddettiği iki devletli çözüm konusunda aralarındaki derin anlaşmazlığı kamuoyuna ortaya çıkardı.

Pek çok analist, Netanyahu'nun cesaretini ve Biden'ı kızdırma isteğini iki devletli çözümü reddetmesini iki ana faktörle tekrarlayarak açıklıyor: Bunlardan biri, aşırı sağla olan siyasi ittifaka esir olması, iki devletli çözüme açılması durumunda bu ittifakın sürekli çökmesi ve Knesset'te sahip olduğu küçük çoğunluğu kaybetmesi tehdidi, ikinci ise Biden, başkanlık mücadelesinde İsrail'i desteklemek için Yahudi seslerine ve ABD'de İsrail adına çalışan dernek ve kuruluşların etkisine yöneldi. Ayrıca, Biden  İsrail Avrupalıların, Arapların ve dünya ülkeleri ve halklarının ezici çoğunluğunun istediği barışçıl çözümü kabul etmesi için İsrail'e ciddi baskı uygulayabilecek bir konumda.

Netanyahu iki devletli çözüme her zaman karşı çıktı ve bunu yalnızca bir kez ve gönülsüzce kabul etti. Burada, Avrupa'nın Washington'un tutumunun değişeceği yönündeki iddiası muhtemelen kaybedilecek ve eski Başkan Donald Trump'ın önümüzdeki Kasım ayında başkanlığı kazanması durumunda boşa çıkacak.

Soru şu, Avrupalıların elinde ne var? İsrail'in planlarına uymayı reddederek onlarla yüzleşmesi durumunda ellerindeki baskı araçlarına başvurmaya hazırlar mı? Bu soruları cevaplamak zor. Ancak bunun tersine, Tel Aviv'in geleneksel olarak Brüksel'de sahip olduğu siyasi ilişkiler ve diplomatik desteğe paralel olarak İsrail'in Birlik ile yakın ekonomik, ticari, bilimsel ve yatırım ilişkilerinin olduğu ve bu nedenle Avrupalıların İsrail üzerinde ciddi baskı kartlarının olduğu doğrulanabilir. Ancak İsrail'le daha önceki birleşme deneyimlerinden yararlanmak cesaret verici değil ve dolayısıyla buna güvenmek de garanti değil.