Dwayne Johnson'dan çocukken çikolata aşırdığı dükkana ziyaret: Hepsini satın aldı

Black Adam yıldızı, parası yetmediğinde yerel bir marketten çikolata çaldığını itiraf etti

(Instagram/@therock)
(Instagram/@therock)
TT

Dwayne Johnson'dan çocukken çikolata aşırdığı dükkana ziyaret: Hepsini satın aldı

(Instagram/@therock)
(Instagram/@therock)

Dwayne Johnson, eskiden düzenli olarak hırsızlık yaptığını söylediği bir marketteki tüm çikolatalı barları satın alarak çocukluğunda yaptığı yanlışı düzeltti.
The Independent'ta yer alan habere göre oyuncu, çocukluğunda ABD'nin Hawaii eyaletinin Honolulu kentinde yaşıyordu. Görünüşe göre oradayken, antrenmandan önce yerel marketten çikolata çalmayı alışkanlık haline getirmiş.
Johnson, 28 Eylül Pazartesi günü sosyal medyada paylaştığı bir videoda yaptıklarını ve şimdi bunu telafi etme kararını açıkladı.
Oyuncu marketin önünden, "Şimdi yapmaya hazırlandığım şeyi yapmak için onlarca yıldır bekliyorum" dedi.
Seslendirmeye devam eden Johnson şöyle konuştu:
"14 yaşındayken, her gün bu markette durur ve büyük boy bir çikolatalı bar çalardım çünkü satın almaya param yetmezdi. Bu benim antrenman öncesi yiyeceğimdi. Bunu neredeyse bir yıl boyunca her gün yaptım. Geri dönüp o raflardaki tüm çikolatalı barları satın almam gerekiyordu."
Şaşkın müşteriler ve çalışanların bakışları arasında, Black Adam yıldızı raflardaki tüm çikolatalı barları topladıktan sonra parasını ödemek üzere kasaya götürdü.
Market çalışanı tüm çikolataları saydıktan sonra oyuncunun, o sırada dükkanda bulunan tüm müşterilerin alışverişini ödemeyi teklif etmesi, alçakgönüllü müşterilerin çok hoşuna gitti.
Ardından çikolata poşetini kasanın yanına bırakarak çalışana, çikolatalı barları çalacak gibi görünen biri olursa, ona ön taraftaki parasını ödediği poşetten bir tane almasını söylemesini tavsiye etti.
Marketten ayrıldıktan kısa süre sonra Johnson, geri ödemenin kendisine verdiği keyiften bahsetti.
Sırıtarak, "Eve ve bu markete dönüp bunu yapmak istediğim onlarca yılın ardından yaptığımı telafi etmek gerçekten çok iyi hissettirdi" dedi.
Eski WWE güreşçisi, videonun altına, "Geçmişi ve yapmış olabileceğimiz bazı aptalca şeyleri değiştiremesek de arada bir duruma biraz telafi edici bir iyilik notu ekleyebilir ve belki de birtakım yabancıların yüzünde kocaman bir gülümseme bırakabiliriz" diye ekledi.
Johnson, filmlerinin yanı sıra sosyal medyada paylaştığı, genellikle ailesini, rasgele iyilik hareketlerini ve hayranlarıyla etkileşimlerini içeren iyi hissettiren videolarla da tanınıyor.



Gençler ve sosyal medya

Şımartılmadan kaynaklanan sağlık ve davranış sorunları (Fotoğraf)
Şımartılmadan kaynaklanan sağlık ve davranış sorunları (Fotoğraf)
TT

Gençler ve sosyal medya

Şımartılmadan kaynaklanan sağlık ve davranış sorunları (Fotoğraf)
Şımartılmadan kaynaklanan sağlık ve davranış sorunları (Fotoğraf)

Sosyal medya kullanımı, özellikle gençler ve geç çocukluk dönemindeki çocuklar olmak üzere tüm aile üyeleri için bir tür günlük rutin haline geldi. Sanal da olsa sosyal ağların, gençleri psikolojik ve sosyal açıdan destekleyerek ve onları farklı yerlerdeki aile üyeleri ve sevdikleriyle bir araya getirerek duygusal farkındalıklarını geliştirmede önemli bir rol oynadığına şüphe yok.

Sosyal medya olgusunu ele alan çalışmaların çoğu esas olarak ergenler üzerindeki olumsuz etkisine odaklanmış olsa da, olumlu etkisi de yadsınamaz veya önemi küçümsenemez.

Sosyal iletişim

Bu alandaki en son çalışma bu yılın Ekim ayı başında Journal of Pediatrics'te yayımlandı ve Portekizli araştırmacılar tarafından Okul Çağındaki Çocuklarda Sağlık Davranışları üzerine yürütüldü. Bu araştırma 1998 yılından bu yana her 4 yılda bir Portekiz'de Dünya Sağlık Örgütü ile iş birliği içinde yürütülüyor. Çalışmada, sosyal medyanın -çeşitliliğine rağmen- kontrol edilebilen bir araçtan başka bir şey olmadığını ve iyi ya da sağlıklı veya yıkıcı bir şekilde kullanılmasının, internetin ortaya çıkmasından önce meydana gelen herhangi bir gelişme gibi korkunç sonuçlara yol açtığı açıklandı.

Olumsuz etkilerden duyulan korku - her ne kadar tamamen anlaşılabilir ve haklı olsa da- abartılı olabilir ve çocuklar ve ergenler için bir tür gözdağı yaratarak onları bu uygulamalarla başa çıkmaya psikolojik olarak hazır hale getirir.

Araştırmacılar çalışmayı yaşları 11 ile 13 ve 15 ile 18 arasında değişen 7 bin 643 ortaokul ve lise öğrencisi üzerinde gerçekleştirdi. Katılımcı öğrenciler, sosyal medyayı takip etme ile ilgili anket sonuçlarına dayanarak, 3 ana gruba ayrıldılar: birincisi en az takip edilen ve bu araçlara bağımlı olan, ikincisi orta düzeyde kullanım grubu ve üçüncüsü aşırı kullanım ve yüksek bağımlılık grubu.

Öğrencilere kaç saat ve ne kalitede uyudukları, sürekli uyumakta zorlanıp zorlanmadıkları, ayrıca günlük olarak ne oranda ve ne kadar süre egzersiz yaptıkları, beslenme alışkanlıkları, gencin yalnız mı yoksa başkalarıyla mı birlikte olduğu, aile üyeleri ve arkadaşlarıyla tartışmaya girip girmediği soruldu.

Gerginlik ve endişe duyguları ve öfke durumunda sözlü veya fiili şiddet uygulama olasılıkları da sorulan diğer sorular arasında yer aldı.

Sağlık ve davranışsal yönler

Sonuçlar, sosyal medyaya yoğun bir şekilde güvenen ve onu takip etmek için daha fazla zaman harcayan gençlerin uyumakta zorluk çektiğini, başkalarıyla iletişim kurmakta sorun yaşadığını, aile ve arkadaşlarıyla uyumsuzluk yaşadığını, sıklıkla şiddet içeren davranışlarda bulunduğunu ve çoğunun kötü ilişkilere sahip olduğunu gösterdi. Okuldaki öğretmenlerle ve gerçek toplantılardan çok çevrimiçi arkadaşlarla vakit geçirmeyi tercih ettikleri görüldü.

Erkeklerin aksine sosyal medyaya en çok bağımlı olanlar ise kızlardı. Daha büyük yaş grubundaki gençler de sosyal medyada çocuklardan daha fazla zaman geçiriyor; sigara, alkol ve yasaklı ilaç kullanımı gibi kendine zarar verme davranışlarına daha yatkın oluyorlardı.

Öte yandan, sosyal medyaya en az bağımlı olan gençlerin psikolojik durumlarının daha iyi olduğu, aileleri ve arkadaşlarıyla güçlü ve canlı ilişkiler kurdukları, uykusuzluk çekmedikleri ve organik sağlıklarının iyi olmasının yanı sıra öfke ve gerginlik gibi olumsuz duyguları daha iyi kontrol edebildikleri görüldü. Düzenli olarak daha uzun süre fiziksel aktivite yapmışlar, öğretmenleriyle iyi ilişkiler kurmuşlar ve çeşitli web sitelerini takip ederek vakit geçirmekten keyif almışlardı.

Çalışma, sosyal medyanın ergenleri etkileme derecesinde rol oynayan, başkalarına açık olmayı ve onlarla zorbalık ya da önyargı olmadan ilgilenmeyi teşvik eden çevre gibi dış faktörlerin yanı sıra ebeveynlerden ve akranlardan alınan psikolojik destek de dahil olmak üzere birçok faktör olduğunu doğruladı. İster okul arkadaşları ister aile üyeleri olsun. Çocuğun cinsiyeti, fiziksel aktivite oranı, psikolojik durumu ve maruz kaldığı baskılar gibi bireysel farklılıkların yanı sıra organik sağlığı, belirgin fiziksel kusurları ve ailenin mali ve sosyal düzeyi gibi her gence özgü faktörler de bulunuyor.

Çalışma, sosyal medyanın genç üzerindeki etkisini belirleyen şeyin kullanım yöntemi olduğunu, yani bu platformlarda geçirilen süreyi ve bununla uğraşmanın ne ölçüde bağımlılık yapıcı bir davranış olarak kabul edilebileceğini yalnızca bir eğlence ve insan iletişimi aracı olduğunu gösterdi. Ayrıca bu araçların çocuğun gerçek hayatını etkilediği yani onu çevreleyen toplumdan tamamen izole ettiği, başkalarıyla etkileşime girmeyi zorlaştırdığı ve gerçek arkadaş eksikliğini meydana getirdiği belirtildi.

Çalışma, gençlere psikolojik ve zihinsel sağlıklarını korumak için çeşitli sosyal medya mecralarını takip etmek ile diğer eğlence faaliyetleri arasında bir denge kurmaları ve gerçek ilişkilere alternatif olarak sanal ilişkilere güvenmemeleri gerektiği tavsiyesinde bulundu. Araştırmacılar, sosyal medya kullanımının, aile üyeleri, öğretmenler ve arkadaşlarla olumlu ilişkiler gibi belirli korunma araçlarının eşlik etmesi halinde sağlıklı bir davranış olabileceğini doğruladı. Çalışma, ebeveynlere gencin psikolojik sağlığını korumak için gence psikolojik destek sağlamalarını, çocuklarıyla yeterince zaman geçirmelerini, onları takip etmelerini ve mümkün olduğunca birlikte yemek yemelerini tavsiye etti.

Dr. Hani Remzi Avd (Danışman çocuk doktoru)