George Clooney: Kariyerimin başında objeleştirildim

George Clooney, oyunculuk kariyerine 1978'de başlamıştı (Reuters)
George Clooney, oyunculuk kariyerine 1978'de başlamıştı (Reuters)
TT

George Clooney: Kariyerimin başında objeleştirildim

George Clooney, oyunculuk kariyerine 1978'de başlamıştı (Reuters)
George Clooney, oyunculuk kariyerine 1978'de başlamıştı (Reuters)

Ünlü oyuncu George Clooney, The Washington Post'la yaptığı söyleşide kariyerinin ilk yıllarında "objeleştirildiğini" ve seks sembolü imajından kurtulmak için çok uğraştığını söyledi.
61 yaşındaki oyuncu şu ifadeleri kullandı:
"Dürüst olmak gerekirse objeleştirildim. Roseanne'in çekimlerini hatırlıyorum. Elimden bir şey düşürüp eğildiğimde herkes popomu tokatlardı."
Clooney, 1980'lerde oynadığı The Facts of Life (Hayatın Gerçekleri) ve 1990'lardaki Sisters'ta (Kız kardeşler) da benzer tutumlarla karşılaştığını söyledi.
Ünlü oyuncu, ilk kez 2005'te hem oynayıp hem de yönetmenliğini üstlendiği İyi Geceler, İyi Şanslar'dan (Good Night, and Good Luck) sonra ciddiye alındığını ifade etti:
"Bundan daha fazlası olduğunuzu göstermeniz gerekiyor. İyi Geceler, İyi Şanslar kelimenin her anlamıyla bana bunu sağladı."
İyi Geceler, İyi Şanslar 2006'da 6 dalda Oscar'a aday gösterilmişti.
Bugüne kadar 6 film yöneten Clooney, 2005'te Syriana'daki rolüyle de En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu ödülünü kazandı.
Ünlü oyuncu, en son eski rol arkadaşı Julia Roberts'la tekrar bir araya geldiği ve yakın zamanda gösterime giren Cennete Bilet'te (Ticket to Paradise) oynadı.
Independent Türkçe, Insider, The Washington Post



Yanlış bilgileri çürüten gazetecilere güvenin azaldığı tespit edildi

Araştırmacılar, yanlış haberleri çürütmek için yeni yollar aranabileceğini söylüyor (Pexels)
Araştırmacılar, yanlış haberleri çürütmek için yeni yollar aranabileceğini söylüyor (Pexels)
TT

Yanlış bilgileri çürüten gazetecilere güvenin azaldığı tespit edildi

Araştırmacılar, yanlış haberleri çürütmek için yeni yollar aranabileceğini söylüyor (Pexels)
Araştırmacılar, yanlış haberleri çürütmek için yeni yollar aranabileceğini söylüyor (Pexels)

Yanlış bilgileri çürüten gazetecilere daha az güvenildiği ortaya kondu. Hatta okuyucu bilginin yanlış olduğundan şüphelense bile, gerçeği ortaya çıkaran gazeteciye pek güvenmiyor. 

Medyaya güven azalırken dezenformasyonun arttığı bir dönemde hatalı bilgileri düzeltmek de zorlaşıyor.

Yayın kuruluşları ve gazetecilerin taraflı olduğu düşüncesiyle insanlar okudukları haberlere temkinli yaklaşıyor. Daha önceki çalışmalarda veri doğrulamanın yarattığı etkiyle ilgili çelişkili sonuçlar çıkmıştı. 

Yanlış haberleri çürütmenin ne kadar işe yaradığı ve neden etki yaratmadığını öğrenmek isteyen araştırmacılar bir çalışma yürüttü.

Communication Research adlı hakemli dergide yayımlanan çalışmada 691 katılımcıya siyasi ve ekonomik haberler okutuldu. Bu haberlerde evsizlik oranlarından fentanilin aşırı doz ölümlerindeki etkisine kadar çeşitli iddialar yer alıyordu.

Bunların doğruluğuna ne kadar inandığını belirten katılımcılar daha sonra bu iddiaları onaylayan veya çürüten doğrulamayı okudu. Ardından bu doğrulamayı yapan gazeteciye ne kadar güvendikleri soruldu. 

Daha sonra bazı ürünlerle ilgili bilgiler içeren yazılarla aynı çalışma yürütüldü. Bu sefer verilen doğrulamalara "doğruluk kontrolü" işareti konmadı. Araştırmacılar bu sayede duyulan güvenin bu etiketten etkilenip etkilenmediğini anlamaya çalıştı.

İki çalışmanın sonucunda da yanlış bilgileri çürüten gazetecilere duyulan güven kayda değer derecede daha azdı. Katılımcılar inandıkları düşünceyi doğrulayanlara daha çok güvenirken, diğerlerinde daha fazla kanıt talep ediyordu. 

Çalışmanın yazarlarından Randy B. Stein, PsyPost'a yaptığı açıklamada "Halk genel olarak gazetecilere güveniyor ve doğrulayıcı makalelere duyulan güven epey yüksek" diyerek ekliyor: 

Yani klişe düşüncenin aksine, halkın doğruluk kontrollerine ve gazetecilere hiç güvenmediği doğru değil ancak düzelten/çürüten makalelere yönelik daha fazla şüphe var.

Araştırmacılar buradaki düzeltmenin, yayın kuruluşlarının haberlerindeki hataları düzeltmek için yayımladığı tekzip metinleri olmadığını ekliyor.   

Bilim insanları ilginç bir sonuçla da karşılaştı: Katılımcılar bir bilginin doğruluğundan şüphe etse bile bunu çürüten gazetecilere güvenmiyordu. 

Araştırmacılar bir haberin çürütülmesinin şaşkınlık yaratması, insanların onaylamaya kıyasla daha çok kanıt araması ve gazetecilerin taraflı davrandığından şüphelenmesinin buna yol açtığını düşünüyor. 

Şaşırtıcı bir diğer bulguysa, haberin çürütülmesi katılımcıların iddiayla ilgili düşüncesini değiştirmesine karşın gazeteciye güvenleri yine de sarsılıyordu. 

Stein, "Yanlış bilgileri düzeltmeye çalışan gazetecilerin (ya da herhangi birinin) aleyhine bir durum var" diyor. 

Araştırmacılar, halkın yanlış bilgileri çürüten haberlere nasıl ve neden güvenip güvenmediği üzerine daha fazla araştırma yapılması gerektiğini belirtiyor.

Makalenin yazarları, Conversation için kaleme aldıkları yazıda şu ifadeleri kullanıyor:

Gazetecilerin önündeki zorluk, bilgiyi çürüten biri gibi görünmeden bunu nasıl çürüteceklerini bulmak olabilir.

Independent Türkçe, PsyPost, Conversation, Communication Research