ABD, Ukrayna’daki savaşın yavaşlamaya devam etmesini bekliyor

İki Ukraynalı, Kiev yakınlarındaki savaşta yıkılan bir binanın önünde fotoğraf çekiyor (EPA)
İki Ukraynalı, Kiev yakınlarındaki savaşta yıkılan bir binanın önünde fotoğraf çekiyor (EPA)
TT

ABD, Ukrayna’daki savaşın yavaşlamaya devam etmesini bekliyor

İki Ukraynalı, Kiev yakınlarındaki savaşta yıkılan bir binanın önünde fotoğraf çekiyor (EPA)
İki Ukraynalı, Kiev yakınlarındaki savaşta yıkılan bir binanın önünde fotoğraf çekiyor (EPA)

ABD Ulusal İstihbarat Direktörü Avril Haines, Ukrayna’daki savaşta çatışmaların yavaşlayacağı beklentisini dile getirirken, İngiltere Savunma Bakanlığı, Rusya’da yapılan son kamuoyu yoklamalarına göre Rus vatandaşlarının Ukrayna’daki savaşa verdiği desteğin önemli ölçüde azaldığını bildirdi.
Bakanlığın değerlendirmesinde, “Rusya’nın önümüzdeki birkaç ay içinde büyük savaş başarıları elde etmesi pek mümkün olmadığı için, halk arasında savaşa zımni bir onay vermek bile Kremlin için giderek zorlaşacak” denildi.
Savunma Bakanlığı, bağımsız bir Rus medyası tarafından elde edilen, Kremlin’i korumakla ve üst düzey hükümet yetkililerine güvenlik sağlamakla görevli Rusya Federal Koruma Servisi tarafından yakın zamanda yürütülen bir gizli görüş anketine atıfta bulundu.
Bakanlığa göre, ankete katılan Rusların yüzde 55’i Ukrayna ile barış görüşmelerini desteklerken, sadece yüzde 25’i savaşın devam etmesini istiyor.
İngiltere Savunma Bakanlığı, savaşın başlangıcında Rusların yaklaşık yüzde 80’inin Kremlin’in ‘özel askeri operasyon’ dediği şeyi desteklediğine vurgu yaptı.

ABD istihbaratı Ukrayna’daki çatışmalarda yavaşlama bekliyor
ABD Ulusal İstihbarat Direktörü Avril Haines, Ukrayna’daki savaşın önümüzdeki birkaç ay içinde yavaşlamaya devam etmesini beklediklerini dile getirdi.
Haines, elektrik şebekesine ve diğer önemli altyapıya yönelik saldırılara rağmen, Ukrayna’nın karşılık verme isteğinin azaldığına dair hiçbir işaret görmediklerini de ekledi.
Kaliforniya’da düzenlenen Reagan Ulusal Savunma Forumu’nda konuşan Haines, “Şimdiden bir tür daha düşük tempolu çatışma görüyoruz ve muhtemelen önümüzdeki aylarda da bunu göreceğimizi umuyoruz” dedi.
Ukrayna ve Rus ordularının kış sonrası karşı saldırılara hazırlanmak için yeniden teçhizat ve ikmal yapmak istediklerini söyleyen Haines, “Aslında Rusların bunu yapmaya gerçekten hazır olup olmayacağı konusunda oldukça şüphemiz var. O zaman diliminde Ukraynalılar için daha iyimser düşünüyorum” ifadelerini kullandı.
ABD İstihbarat Direktörü ayrıca, İran’ın Rusya’ya silahlı insansız hava aracı (SİHA) sağladığını ve Moskova’nın Tahran’dan ‘yetenekleri açısından çok endişe verici’ olacak başka türden hassas mühimmat aradığını da sözlerine ekledi.

Litvanya, Ukrayna’ya iki tamir edilmiş obüs gönderdi
Litvanya, tamir ettikten sonra 2 adet 2000 kundağı motorlu obüsü Ukrayna’ya gönderdi.
Savunma Bakanlığı Cumartesi akşamı yaptığı açıklamada, tankların mühimmatla birlikte teslim edildiğini bildirdi.
Litvanya Savunma Bakanı Arvydas Anusauskas, Kasım ayı sonlarında Twitter üzerinden yaptığı açıklamada, iki obüsün ülkede tamir edildiğini ifade etti.
Litvanya’da yaz aylarından bu yana, savaş araçları için iki büyük Alman silah üreticisi Kraus-Maffei Wegmann ve Rheinmetall tarafından kurulan bir bakım merkezi bulunuyor.
Anusauskas, Litvanya’nın şu ana kadar altı obüs tamir ettiğini de ekledi.
Savunma Bakanlığı, onarım amacıyla yaklaşık 2 milyon euro (2,1 milyon dolar) tahsis edildiğini bildirdi.
Söz konusu iki obüs, ilk olarak Almanya ve Hollanda tarafından, Şubat ayından bu yana Rus işgaline karşı kendini savunan Ukrayna’ya askeri yardım olarak sağlandı.
Mühimmat ise, cephaneliğinde 2000’lerin obüsünü de kullanan Litvanya ordusundan geliyor. 
Litvanya Güvenlik Konseyi, Kasım ayında mühimmatın Kiev’e teslim edilmesine karar verdi.



AB’nin “iki devletli çözüm” yol haritası büyük engellerle karşı karşıya

AB Dışişleri Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ve Filistin Dışişleri Bakanı Riyad el Maliki (EPA)
AB Dışişleri Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ve Filistin Dışişleri Bakanı Riyad el Maliki (EPA)
TT

AB’nin “iki devletli çözüm” yol haritası büyük engellerle karşı karşıya

AB Dışişleri Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ve Filistin Dışişleri Bakanı Riyad el Maliki (EPA)
AB Dışişleri Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ve Filistin Dışişleri Bakanı Riyad el Maliki (EPA)

Avrupa Birliği (AB), Gazze Savaşı'nın üzerinden 109 gün geçmesine rağmen, üyeleri arasında derinleşen anlaşmazlıklar ve kendi içinde her biri büyük ölçüde bağımsız bir çizgiyi takip eden üç bloğun oluşması nedeniyle ateşkes çağrısı yapan tek bir toplu bildiri yayınlamayı başaramadı.

Ancak Pazartesi günü geçekleştirilen Dışişleri Bakanları toplantısında Suudi Arabistan, Mısır ve Ürdün Dışişleri Bakanları ile Arap Birliği Genel Sekreteri’nin yanı sıra Filistin ve İsrail ve AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell tarafından Gazze savaşındaki gelişmeleri “ertesi gün” olarak adlandırılan gün konusunda bir paradoks görüldü. Buradaki ironi, Avrupalıların bölünmelerine rağmen AB, Mısır, Ürdün, Suudi Arabistan ve Arap Birliği'nin düzenlediği "barışa hazırlık konferansı düzenlenmesi" çağrısına dayanan bir plan üzerinde anlaşması oldu. Filistinli ve İsrailli tarafların yokluğunda düzenlenebilecek konferansa ABD ve Birleşmiş Milletler (BM) de davet edildi. Amaç, “iki devletli çözümü” sahada gerçeğe dönüştürmek.

Avrupa planı, "barış için yol haritası" olarak adlandırılabilir. AB Ortadoğu Barış Süreci Özel Temsilcisi Sven Koopmans tarafından hazırlanan plan, Pazartesi günkü toplantıdan önce AB’nin 27 üyesine dağıtıldı. Hollanda, Danimarka ve Baltık Denizi ülkelerinin yanı sıra Almanya, Avusturya ve Çek Cumhuriyeti ağırlıklı olmak üzere AB içinde İsrail'e en yakın grubun buna karşı çıkmadı.

Onayın ana sinyali, bugüne kadar sadece diplomatik ve siyasi olarak değil, özellikle Alman ordusunun sahip olduğu en son silah ve teknolojileri sağlayarak kesinlikle İsrail'in yanında olmayı taahhüt eden Almanya'dan geldi. Berlin'in yaptığı son şey, Uluslararası Adalet Divanı önünde İsrail'e verdiği desteği teyit etmek ve İsrail'in Gazze'de “soykırım” yapmadığını tekrar tekrar iddia etmek oldu.

Paris'teki siyasi kaynaklar, Avrupalıların, yönelimleri ne olursa olsun, "Bugün Gazze savaşının İsrail'in sorunlarını çözmeyeceği ve bu başarılsa bile Hamas'ın ortadan kaldırılacağı kanaatine vardıklarını" ancak Hamas’ın yerini başka nesillerin alacağını ve bunun son olmayacağını söylüyor. Bu kaynaklar, Avrupalıların bugün İsrail'i kendisinden daha doğrusu onun yetkililerinden kurtarmaları gerektiğini düşündüklerini ve bunu başarmanın yolunun da İsrail'den geçtiğini aktarıyor.

srftbn
Netanyahu 18 Ocak'ta Tel Aviv'de basına konuşuyor (DPA)

Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock yaptığı açıklamada, “Böyle bir çözüm duymak istemediklerini söyleyenler başka bir alternatif de sunmadı” diyerek, barışın bölgenin tüm sakinlerini kapsamadığı sürece sağlanamayacağını ifade etti. Borrell, "Akıllarında başka hangi çözümler var? Tüm Filistinlilerin ayrılmasını sağlamak mı? Ya da hepsini öldürmek mi? Amacın, Hamas'ı ortadan kaldırmak olduğunu söylemek tek taraflı. Çünkü bu, Hamas'ın ne zaman yeterince zayıf olduğuna karar vermenin İsrail'e bağlı olacağı anlamına geliyor. Bu şekilde çalışmaya devam edemeyiz” dedi.

Gerçek şu ki, Avrupalıların ortaya attığı şey yeni bir şey değil, çünkü “barışın belirleyicileri” yıllardır biliniyor ve iki devletli çözüm, John Kirby'nin başarısız olduğu 2014'ten bu yana tartışılmıyor. Eski ABD Başkanı Barack Obama’nın danışmanı olan Kirby, İsraillileri Batı Şeria'daki yerleşim hızını azaltmaya ikna edemedi. Ancak bugün yeni olan şey, AB’nin farklılıklarını ve bölünmelerini bir kenara bırakmayı başarması.

AB’nin 7 Ekim'den bu yana sağladığı sınırsız desteğe rağmen AB’nin yayınladığı her açıklamaya İsrail’de büyük şüpheyle bakılıyor. Bunun son kanıtı, Fransız gazetesi Le Monde'un, İsrail Dışişleri Bakanı Israel Katz'ın Avrupa Birliği dışişleri bakanlarıyla yaptığı toplantıda aktardığı haber. Haberde Katz, İsrail’in tek müttefiki olduğunu bunun da ABD olduğunu ifade etti. Bu da Tel Aviv’in Brüksel’in değil yalnızca Washington’un planını kabul edeceği anlamına geliyor. Katz planı tartışmayı reddetti ve bunun yerine iki video kaset yayınladı. Birincisi İsrail'in Gazze Şeridi'ne liman olarak istediği yapay adayı, diğeri ise İsrail'i Hindistan'a bağlayan tren hattının güzergahını gösteriyor.

sdcevr
ABD Başkanı Joe Biden, 19 Ocak'ta ABD belediye başkanlarının toplantısı vesilesiyle Beyaz Saray’da konuşuyor (Reuters)

Avrupa Birliği'nin aradığı çözümün, İsrail'i tüm uluslararası forumlarda savunan, ona silah, teçhizat ve her türlü desteği sağlayan ABD tarafından benimsenmeden gün ışığına çıkamayacağına dair köklü bir kanaat var. Dolayısıyla onları etkileyebilecek ve bu tür bir çözümü kabul etmeye itebilecek olan taraf da AB. Geçtiğimiz hafta ABD Başkanı Joe Biden ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu arasında geçtiğimiz Pazar günü gerçekleşen son telefon görüşmesi, Netanyahu'nun reddettiği iki devletli çözüm konusunda aralarındaki derin anlaşmazlığı kamuoyuna ortaya çıkardı.

Pek çok analist, Netanyahu'nun cesaretini ve Biden'ı kızdırma isteğini iki devletli çözümü reddetmesini iki ana faktörle tekrarlayarak açıklıyor: Bunlardan biri, aşırı sağla olan siyasi ittifaka esir olması, iki devletli çözüme açılması durumunda bu ittifakın sürekli çökmesi ve Knesset'te sahip olduğu küçük çoğunluğu kaybetmesi tehdidi, ikinci ise Biden, başkanlık mücadelesinde İsrail'i desteklemek için Yahudi seslerine ve ABD'de İsrail adına çalışan dernek ve kuruluşların etkisine yöneldi. Ayrıca, Biden  İsrail Avrupalıların, Arapların ve dünya ülkeleri ve halklarının ezici çoğunluğunun istediği barışçıl çözümü kabul etmesi için İsrail'e ciddi baskı uygulayabilecek bir konumda.

Netanyahu iki devletli çözüme her zaman karşı çıktı ve bunu yalnızca bir kez ve gönülsüzce kabul etti. Burada, Avrupa'nın Washington'un tutumunun değişeceği yönündeki iddiası muhtemelen kaybedilecek ve eski Başkan Donald Trump'ın önümüzdeki Kasım ayında başkanlığı kazanması durumunda boşa çıkacak.

Soru şu, Avrupalıların elinde ne var? İsrail'in planlarına uymayı reddederek onlarla yüzleşmesi durumunda ellerindeki baskı araçlarına başvurmaya hazırlar mı? Bu soruları cevaplamak zor. Ancak bunun tersine, Tel Aviv'in geleneksel olarak Brüksel'de sahip olduğu siyasi ilişkiler ve diplomatik desteğe paralel olarak İsrail'in Birlik ile yakın ekonomik, ticari, bilimsel ve yatırım ilişkilerinin olduğu ve bu nedenle Avrupalıların İsrail üzerinde ciddi baskı kartlarının olduğu doğrulanabilir. Ancak İsrail'le daha önceki birleşme deneyimlerinden yararlanmak cesaret verici değil ve dolayısıyla buna güvenmek de garanti değil.