Gannuşi’nin sırları, Nahda Hareketi’nin eski isimlerinden birine ait ses kaydı ile gün yüzüne çıktı

Nahda Hareketi’nin eski isimlerinden biri Gannuşi’yi, Tunus'taki iş insanlarının dünyasına girmek için kendisin kullanmakla suçladı.

Gannuşi, 21 Eylül'de Tunus Terörle Mücadele Savcılığı’ndan ayrıldığı sırada gazetecilere açıklamalarda bulundu. (EPA)
Gannuşi, 21 Eylül'de Tunus Terörle Mücadele Savcılığı’ndan ayrıldığı sırada gazetecilere açıklamalarda bulundu. (EPA)
TT

Gannuşi’nin sırları, Nahda Hareketi’nin eski isimlerinden birine ait ses kaydı ile gün yüzüne çıktı

Gannuşi, 21 Eylül'de Tunus Terörle Mücadele Savcılığı’ndan ayrıldığı sırada gazetecilere açıklamalarda bulundu. (EPA)
Gannuşi, 21 Eylül'de Tunus Terörle Mücadele Savcılığı’ndan ayrıldığı sırada gazetecilere açıklamalarda bulundu. (EPA)

Tunus’ta Nahda Hareketi’nin önde gelen isimlerinden iş insanı Adil ed-Daada, kendisine ait olduğu ileri sürülen ses kaydında, Nahda Hareketi’nin lideri Raşid Gannuşi ve oğlu Muaz’ın kendisini Tunus'taki iş insanlarının dünyasına girmek için kullandığını söyledi.  Daada söz konusu ses kaydında, 2011 devriminden sonra birçok iş insanının Gannuşi ile anlaşmayı reddettiğini ve Hammadi el-Cebali ile anlaşmayı tercih ettiğini vurguladı.
Daada aynı ses kaydında Gannuşi’nin bunu Nahda Hareketi’nin Şura Konseyi toplantılarını düzenlemek için kullandığını, kendisine yaptığı iyiliği nasıl inkar ettiğini ve yıllarca bağış yaptıktan sonra Nahda Hareketi’nden nasıl dışlandığını anlattı.
Aynı ses kaydında, 2011 devrimi sırasında Gannuşi'ye ne kadar iyi davrandığını ve onu evinde nasıl ağırladığını, kendisini ve destekçilerini nasıl kutladığını ve 100'den fazla kişiye evinde ziyafetler verdiğini de anlatan Daadaa, Gannuşi’yi yıllardır Nahda Hareketi’ni destekleyen bazı iş adamlarıyla nasıl tanıştırdığını belirtti. Ses kaydında Gannuşi'nin oğlu Muaz’ı yurt dışından para getirmekle suçlamayan Daada, para transferi yapmaya yetkili bir iş insanı sıfatıyla kendisine eşlik ettiğini ve hukuki koruma sağladığını kaydetti.
Nahda Hareketi Şura Konseyi'nin eski üyelerinden olan Adil ed-Daada, geçtiğimiz haziran ayından bu yana ‘İnstalingo Şirketi’ davası kapsamında aralarında Raşid Gannuşi ve Hammadi el-Cebali'nin de bulunduğu Nahda Hareketi’nin önde gelen isimlerinden bazıları ‘kara para aklamakla’ suçlamasıyla gözaltına alınıp sorguya çekildiler.  Aynı isimler ‘Namaa Tunus Derneği’ davası kapsamında ‘yasa dışı mali transferler yapmakla’ suçlandılar.
İş adamı Adil ed-Daada’nın sızadırılan ses kaydı hakkında yorum yapan Nahda Hareketi Sözcüsü İmad el-Hamiri bir radyoya yaptığı açıklamada, “Tunus yargısı nihai yargıç olacak ve bu suçlamaların doğru olup olmadığını kanıtlayacak” ifadelerini kullandı. Hamiri, Nahda Hareketi ve liderlerine yöneltilen suçlamaların ve ön soruşturmaların somut verilere dayanmadığını, uydurma ve asılsız iddialar içerdiğini vurguladı.
Adil ed-Daada’nın başka bir kişiyle yaptığı telefon görüşmesinden sızdırılan ses kaydı sosyal medya sitelerinde paylaşılmıştı. Daada, ses kaydında Gannuşi'nin kendisini Nahda Hareketi’nden ihraç ettiğini, Muaz Gannuşi ve Nahda Hareketi mali işler sorumlusundan Nahda’nın başkentteki merkez binasına götürülmek üzere karton kutular içinde büyük miktarda para aldığını belirtti.
Diğer yandan Nureddin el-Buhayri’nin geçtiğimiz yıl iki boyunca ev hapsine alınmasına neden olan dosyanın, Buheyri’nin Adalet Bakanı olduğu dönemde bir Suriye vatandaşına ve eşine yasa dışı yollardan pasaport ve vatandaşlık belgesi verilmesi olayının olabileceği öne sürüldü. Bu yüzden başkentteki Asliye Mahkemesi Cumhuriyet Savcılığı soruşturma başlatılması için yetkilendirildi.
Buhayri, konuyla ilgili yaptığı değerlendirmede, “Bu davaya dahil olmamın nedeninin büyük bir olasılıkla Cumhurbaşkanı Kays Said tarafından görevlendirilen Tunus Adalet Bakanı Leyla Ceffal’ın aldığı bir kararla ilgili olduğunu düşünüyorum” dedi. Eski Adalet Bakanı Buhayri, Tunus Adalet Bakanlığı'nı ‘uydurma suçlamalarda bulunmakla ve hak ve özgürlükleri ihlal etmekle’ suçlamadı.
Nahda Hareketi’nin önde gelen isimlerinden Mahir Mezyub, ‘Nureddin el-Buhayri’nin kaçırılmasının, zorla kaybedilmesinin ve keyfi olarak alıkonulması’ olarak adlandırdığı olayın birinci yıl dönümünü öncesinde  Parlamentolararası Birlik (PAB) Parlamenterlerin İnsan Hakları Komisyonu’na, Uluslararası Af Örgütü’ne (UAÖ) ve barolara şikayette bulunduğunu açıkladı. Gözlemciler, şikayeti ‘Tunus yargısının Buhayri'ye yönelik suçlamalar hakkında ne karar vereceğini tahmin etme girişimi’ olarak gördüler.



İsrail Gazze kulelerini hedef alıyor... Hamas tutuklu kartını açıyor

Filistinliler, dün Gazze Şehri'nin batısındaki Maştaha Kulesi'ni hedef alan İsrail hava saldırısının ardından yükselen dumanı izliyor (EPA)
Filistinliler, dün Gazze Şehri'nin batısındaki Maştaha Kulesi'ni hedef alan İsrail hava saldırısının ardından yükselen dumanı izliyor (EPA)
TT

İsrail Gazze kulelerini hedef alıyor... Hamas tutuklu kartını açıyor

Filistinliler, dün Gazze Şehri'nin batısındaki Maştaha Kulesi'ni hedef alan İsrail hava saldırısının ardından yükselen dumanı izliyor (EPA)
Filistinliler, dün Gazze Şehri'nin batısındaki Maştaha Kulesi'ni hedef alan İsrail hava saldırısının ardından yükselen dumanı izliyor (EPA)

İsrail, Hamas'a esirlerini serbest bırakması için baskı yapma çabalarının bir parçası olarak dün Gazze Şehri'ndeki kuleleri yıkma politikasına yeniden başladı. Bu gelişme, Hamas'ın Gazze Şehri'ndeki iki rehinenin videosunu yayınlayarak esir sorununu gündeme getirmesinden birkaç saat sonra gerçekleşti. Bu hamle, şehri işgal planını bozma girişimi olarak yorumlandı.

Uçaklar, yüzlerce dairenin bulunduğu ve Gazze şehrinin batısındaki en yüksek binalarından biri olarak kabul edilen Maştaha Kulesi'ni iki aşamalı olarak füzelerle bombaladı. İsrail ordusu, Hamas'ın kulenin içinde “terörist” altyapı kurduğu gerekçesiyle saldırdığını iddia etti, ancak kule yönetimi bunu yalanlayarak yalnızca yerinden edilmiş sivillerin kuleye girmesine izin verildiğini vurguladı.

Bu arada Kassam Tugayları, iki tutuklunun görüntülerini yayınladı. Tutuklulardan biri, esir alanların kendisine Gazze'de kalacağını söylediğini, bunun da İsrail ordusunun kente saldırısı sırasında hayatının tehlikede olacağı anlamına geldiğini belirtti.

Öte yandan, Mossad eski başkanı Yossi Cohen, muhalefet liderleri Avigdor Lieberman ve Gadi Eizenkot'un Binyamin Netanyahu'ya karşı muhalefet partilerini birleştirmek için açıkladığı girişimi desteklediğini söyledi.

Bu arada, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Filistin devletini tanıma kararının arkasında durduğunu belirterek, İsrail'in tehditlerinin kendisini caydırmayacağını ifade etti.


Suudi Arabistan, Netanyahu'nun Filistinlilerin yerinden edilmesine ilişkin açıklamalarını kınadı

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (AFP)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (AFP)
TT

Suudi Arabistan, Netanyahu'nun Filistinlilerin yerinden edilmesine ilişkin açıklamalarını kınadı

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (AFP)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (AFP)

Suudi Arabistan, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun Filistinlilerin Refah Sınır Kapısı da dahil olmak üzere topraklarından zorla çıkarılması ve zorla yerinden etme amacıyla abluka ve açlığa devam edilmesiyle ilgili tekrarlanan açıklamalarını en sert şekilde kınadı.

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı'ndan dün yapılan açıklamada, söz konusu uygulamaların uluslararası hukuk ve ilkelerin yanı sıra, en temel insani standartların da açıkça ihlali olduğu belirtilerek, Krallığın bu konuda Mısır'a tam desteğinin sağlandığı ifade edildi.

Suudi Arabistan, başta Güvenlik Konseyi daimi üyeleri olmak üzere uluslararası toplumun, İsrail'in Filistin halkına ve topraklarına yönelik saldırgan politikalarını durdurmak için müdahale etmesi gerektiğini vurguladı. Ayrıca, gerekçesi ne olursa olsun her türlü yerinden etme eylemini reddetti ve işgalci yetkililerin soykırım ve sivillere yönelik ağır ihlallerden sorumlu tutulması çağrısını yineledi.

Bu suç ve ihlallere derhal son verilmesi, Filistin halkına koruma sağlanması ve 1967 sınırlarında başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız bir devlet kurma yönündeki meşru haklarının yerine getirilmesi gerektiğini vurgulayan bakanlık, bölgenin güvenlik ve istikrarının ancak bu şekilde sağlanabileceğini kaydetti.

Körfez İşbirliği Konseyi Genel Sekreteri Casim el-Budeyvi ise bu tehlikeli ve sorumsuz açıklamaları en şiddetli şekilde kınayarak, bunların etnik temizlik suçunu işlemeyi açıkça teşvik eden ve tüm uluslararası sözleşmeler, normlar ve yasaları açıkça ihlal eden beyanlar olduğunu ifade etti.

El- Budeyvi, bölgesel ve uluslararası düzeyde reddedilen bu tür tehlikeli açıklamaların ve uygulamaların, işgal güçlerinin adil ve kapsamlı bir barışa ulaşma çabalarını engellemek ve başkenti Doğu Kudüs olan 1967 sınırları içinde bağımsız bir Filistin devleti kurma şansını baltalamak için izledikleri saldırgan tutumu bir kez daha kanıtladığını vurguladı.

Uluslararası toplumu, tüm taraflarıyla birlikte, hukuki ve insani sorumluluklarını acilen üstlenmeye, bu tehlikeli uygulama ve açıklamaları durdurmak için kararlı ve acil önlemler almaya, bölge ve dünya istikrarını tehdit eden durumun tırmanmasını önlemeye ve başta Arap Barış Girişimi ve uluslararası meşruiyet kararları temelinde, Filistin halkının kendi kaderini tayin hakkı ve bağımsız devletini kurma hakkı olmak üzere meşru haklarını desteklemek için çalışmaya çağırdı.


Yemen’de el Kaide güvenlik güçlerine saldırdı 3 kişi öldü, 15 kişi yaralandı

Yemen'deki Arap Yarımadası El Kaidesi unsurları (yerel medya)
Yemen'deki Arap Yarımadası El Kaidesi unsurları (yerel medya)
TT

Yemen’de el Kaide güvenlik güçlerine saldırdı 3 kişi öldü, 15 kişi yaralandı

Yemen'deki Arap Yarımadası El Kaidesi unsurları (yerel medya)
Yemen'deki Arap Yarımadası El Kaidesi unsurları (yerel medya)

Bir askeri sözcü ve bölge sakinleri, dün Yemen'in güneyindeki Abyan eyaletinde El Kaide tarafından gerçekleştirildiği sanılan saldırıda 3 askerin öldüğünü, 15 askerin yaralandığını bildirdi. Bu saldırı, dağlık bir bölgede militanları takip etmek için düzenlenen güvenlik operasyonu sırasında meydana geldi ve eyalette beş aydan uzun süredir meydana gelen ilk saldırı oldu.

Şarku'l Avsat'ın Reuters'ten aktardığına göre Güney Geçiş Konseyi güçlerinin askeri sözcüsü Muhammed el-Nakib yaptığı açıklamada, saldırının iki aşamalı olduğunu ve Loder şehrinin doğusunda, Üçüncü Destek ve Takviye Tugayına ait bir askeri aracı insansız hava aracıyla (İHA) hedef aldığını söyledi. Tek bir silahlı kişi tarafından gerçekleştirilen doğrudan saldırıda ise iki asker öldü ve 10 asker yaralandı. Yaralılardan bazılarının durumu ciddi.

Sözcü, güvenlik güçlerinin militan unsurların aktif olduğu Abyan'ın doğusundaki Mudiyah bölgesinde düzenlediği operasyonda bir askerin öldürüldüğünü ve 5 askerin de yaralandığını belirtti. Sözcü, silahlı kişilerin Abyan eyaleti ile ülkenin merkezindeki komşu el-Bayda eyaletini birbirine bağlayan dağlık bölgelere kaçtıklarını ifade etti.

El Kaide'nin küresel çapta en aktif kollarından biri olan Yemen kolu, İran destekli Husi grubu ile Yemen hükümeti arasında on yıldır süren savaşı, ülkenin güneyindeki varlığını güçlendirmek için kullanıyor.

Güney Geçiş Konseyi, "Doğu Okları" adını verdiği operasyon kapsamında, iki buçuk yıldan uzun süredir Abyan Valiliği'ndeki grup unsurlarına yönelik askeri operasyonlarını yoğunlaştırdı.