Apple'a AirTag davası: "Eski eşim beni takip ediyor"

(Apple)
(Apple)
TT

Apple'a AirTag davası: "Eski eşim beni takip ediyor"

(Apple)
(Apple)

AirTag'lerinin kendilerini habersizce takip etmek için kullanıldığını söyleyen iki kişi Apple'ı dava ediyor.
AirTag'ler geçen aylarda kullanıcıların eşyalarını takip edebilmesi amacıyla piyasaya sürülmüştü. Çanta ya da anahtar gibi eşyalara takılan rozet, daha sonra iPhone'daki bir uygulamadan takip edilebiliyor.
Ancak çok sayıda haberde, rozetlerin kadınları rızaları olmadan takip etmek için de kullanıldığı öne sürüldü.
The Independent'ta yer alan habere göre San Francisco'daki bir federal mahkemeye sunulan en son dava, eski partnerlerinin kendilerini takip etmek için AirTag'leri kullandığını iddia eden iki kadın tarafından açıldı. Kadınlardan biri, takip cihazının eski eşi tarafından kullanıldığını ve kendisini takip etmek için çocuklarının sırt çantasına yerleştirildiğini söyledi.
Davacılar ayrıca AirTag'lerin insanları takip edip öldürmek için kullanıldığını da iddia ederek Indiana'da bir kadının, erkek arkadaşını takip ederek sonunda öldürdüğü bir vakaya işaret ediyor.
Haberlerde, AirTag'lerin kadınları taciz ve takip etmenin yanı sıra arabaların konumunu takip edip onları çalmak için de kullanıldığı ifade ediliyor.
Apple'ın AirTag'lerin kullanımını durdurmak için yeterince çaba göstermediğini savunan kadınlar, belirsiz tazminat talebinde bulunuyor.
AirTag'ler tanıtıldığında Apple bunların kişileri takip etme amacıyla kullanılmadığına dair kullanıcıları uyarmıştı. Ayrıca telefon bilinmeyen bir AirTag tarafından takip edildiğini fark ettiğinde belirecek uyarılar ve rozetlerin sahiplerinden ayrıldığında ses çıkarmaya başlaması özelliğini eklemişti.
O zamandan bu yana, daha fazla eleştirinin ortasındaki Apple, takip cihazlarının çalışma biçiminde ayarlamalar yaptı. Önceki aylarda kullanıcıları, cihazlardan birini kişileri takip etmek için kullandığında suç işliyor olabileceğine ve AirTag'in, sahibini tanımlamak için kullanılabileceğine dair uyaran bir mesajın yanı sıra onları bulmayı kolaylaştıran yeni bir özellik eklemişti.
Apple yeni davayla ilgili yorum talebine hemen yanıt vermedi. Ancak geçmişte takip cihazlarını daha güvenli hale getirme amacıyla kolluk kuvvetleriyle birlikte çalıştığını ve yazılım güncellemeleri çıkardığını açıklamıştı.
Şubatta yeni güncellemeleri yayımladığında, "Bireylerin, birinin AirTag takılı anahtarını ödünç almak ya da bir aile üyesinin AirPods'unun içinde bırakıldığı bir arabada seyahat etmek gibi iyi niyetli nedenlerle istenmeyen takip uyarıları alabildiğini fark ettik. Ayrıca kötü niyetli kişilerin AirTag'i, art niyetli veya suç teşkil eden amaçlarla suiistimal etmeye çalıştığına dair haberler de gördük" diye belirtmişti:
"Apple, çeşitli güvenlik grupları ve kolluk kuvvetleriyle yakından çalışıyor. Kendi değerlendirmelerimiz ve bu görüşmeler sayesinde, AirTag güvenlik uyarılarını güncelleyebileceğimiz ve istenmeyen takiplere karşı koruma sağlayabileceğimiz daha da fazla yöntem belirledik."



Yanlış bilgileri çürüten gazetecilere güvenin azaldığı tespit edildi

Araştırmacılar, yanlış haberleri çürütmek için yeni yollar aranabileceğini söylüyor (Pexels)
Araştırmacılar, yanlış haberleri çürütmek için yeni yollar aranabileceğini söylüyor (Pexels)
TT

Yanlış bilgileri çürüten gazetecilere güvenin azaldığı tespit edildi

Araştırmacılar, yanlış haberleri çürütmek için yeni yollar aranabileceğini söylüyor (Pexels)
Araştırmacılar, yanlış haberleri çürütmek için yeni yollar aranabileceğini söylüyor (Pexels)

Yanlış bilgileri çürüten gazetecilere daha az güvenildiği ortaya kondu. Hatta okuyucu bilginin yanlış olduğundan şüphelense bile, gerçeği ortaya çıkaran gazeteciye pek güvenmiyor. 

Medyaya güven azalırken dezenformasyonun arttığı bir dönemde hatalı bilgileri düzeltmek de zorlaşıyor.

Yayın kuruluşları ve gazetecilerin taraflı olduğu düşüncesiyle insanlar okudukları haberlere temkinli yaklaşıyor. Daha önceki çalışmalarda veri doğrulamanın yarattığı etkiyle ilgili çelişkili sonuçlar çıkmıştı. 

Yanlış haberleri çürütmenin ne kadar işe yaradığı ve neden etki yaratmadığını öğrenmek isteyen araştırmacılar bir çalışma yürüttü.

Communication Research adlı hakemli dergide yayımlanan çalışmada 691 katılımcıya siyasi ve ekonomik haberler okutuldu. Bu haberlerde evsizlik oranlarından fentanilin aşırı doz ölümlerindeki etkisine kadar çeşitli iddialar yer alıyordu.

Bunların doğruluğuna ne kadar inandığını belirten katılımcılar daha sonra bu iddiaları onaylayan veya çürüten doğrulamayı okudu. Ardından bu doğrulamayı yapan gazeteciye ne kadar güvendikleri soruldu. 

Daha sonra bazı ürünlerle ilgili bilgiler içeren yazılarla aynı çalışma yürütüldü. Bu sefer verilen doğrulamalara "doğruluk kontrolü" işareti konmadı. Araştırmacılar bu sayede duyulan güvenin bu etiketten etkilenip etkilenmediğini anlamaya çalıştı.

İki çalışmanın sonucunda da yanlış bilgileri çürüten gazetecilere duyulan güven kayda değer derecede daha azdı. Katılımcılar inandıkları düşünceyi doğrulayanlara daha çok güvenirken, diğerlerinde daha fazla kanıt talep ediyordu. 

Çalışmanın yazarlarından Randy B. Stein, PsyPost'a yaptığı açıklamada "Halk genel olarak gazetecilere güveniyor ve doğrulayıcı makalelere duyulan güven epey yüksek" diyerek ekliyor: 

Yani klişe düşüncenin aksine, halkın doğruluk kontrollerine ve gazetecilere hiç güvenmediği doğru değil ancak düzelten/çürüten makalelere yönelik daha fazla şüphe var.

Araştırmacılar buradaki düzeltmenin, yayın kuruluşlarının haberlerindeki hataları düzeltmek için yayımladığı tekzip metinleri olmadığını ekliyor.   

Bilim insanları ilginç bir sonuçla da karşılaştı: Katılımcılar bir bilginin doğruluğundan şüphe etse bile bunu çürüten gazetecilere güvenmiyordu. 

Araştırmacılar bir haberin çürütülmesinin şaşkınlık yaratması, insanların onaylamaya kıyasla daha çok kanıt araması ve gazetecilerin taraflı davrandığından şüphelenmesinin buna yol açtığını düşünüyor. 

Şaşırtıcı bir diğer bulguysa, haberin çürütülmesi katılımcıların iddiayla ilgili düşüncesini değiştirmesine karşın gazeteciye güvenleri yine de sarsılıyordu. 

Stein, "Yanlış bilgileri düzeltmeye çalışan gazetecilerin (ya da herhangi birinin) aleyhine bir durum var" diyor. 

Araştırmacılar, halkın yanlış bilgileri çürüten haberlere nasıl ve neden güvenip güvenmediği üzerine daha fazla araştırma yapılması gerektiğini belirtiyor.

Makalenin yazarları, Conversation için kaleme aldıkları yazıda şu ifadeleri kullanıyor:

Gazetecilerin önündeki zorluk, bilgiyi çürüten biri gibi görünmeden bunu nasıl çürüteceklerini bulmak olabilir.

Independent Türkçe, PsyPost, Conversation, Communication Research