İhvan gençliğinin liderlik rekabetinde tavrı ne olacak?

İhvan gençliği, yurtdışındaki liderlerin mücadelesinde bir yer bulabilecek mi?

İhvan gençliğinin liderlik rekabetinde tavrı ne olacak?
TT

İhvan gençliğinin liderlik rekabetinde tavrı ne olacak?

İhvan gençliğinin liderlik rekabetinde tavrı ne olacak?

Mısır ile Türkiye arasındaki yakınlaşma sürerken yurtdışındaki İhvan gençliği ise kendine yer edinmeye ve nüfuz sağlamaya çalışıyor. Gözlemciler ise bunu yurtdışında ihvana bağlı gençlerin teşkilatın bazı liderlerinin yurt dışında sebep oldukları sıkıntıları gidermeye çalışması olarak niteliyor. İhvan liderlerinin örgüt liderliği üzerindeki mücadelesi sürerken İhvan gençleri ise birbiriyle çatışan Londra ve İstanbul kanatları arasında olası bir anlaşmadan korkuyor.
Geçtiğimiz ay örgütün gençlerinden birinin Türkiye'deki gizemli ölümü, yurtdışındaki İhvan liderlerinin tahliyesi ve liderlik yarışı hakkında soru işaretlerine neden oldu. Örgüt kapsamındaki bazı gençlerin geçim sıkıntısı ve kimlik belgeleri ile sorunlar ile boğuştuğunu söyleyen gözlemciler, bu gençlerden bir grubun daha önce bir clubhouse odasında Londra ve İstanbul kanatlarının yaşadığı sıkıntılar ve krizler hakkında konuştuğunu bildirdi.
Şarku’l Avsat’a konuşan Mısırlı bir uzman araştırmacı Amru Abdulmunim, bu hususta, şu ifadeleri kullanıyor:
“Şuan Türkiye'de üç farklı grup var: İstanbul kanadına bağlı ‘İhvan Online’, Londra kanadına bağlı İhvan Seyyet ve Muhammed Kemal Grubu (Kemalistler). Geçtiğimiz ay Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi ve Recep Tayyip Erdoğan’ın bir araya gelmesi ardından örgütün gençleri Türkiye'deki iç duruma ilişkin endişelenmeye başladı. Bilhassa DEAŞ yanlısı gazeteci Hüsam el-Gamri’nin gözaltına alınması sonrasında Türk makamları tarafından Mısır’a tehcir edilmekten, Mısır’da İhvan üyeleri adına verilen kararların uygulanmasından korkmaya başladılar. Bu gerçek, Mısır ile Türkiye arasında uzlaşma belgelerinin düzenlenmesiyle dayatıldı.”
Sisi ve Erdoğan'ın Katar'ın ev sahipliğinde düzenlenen Dünya Kupası'nın açılışında 2013'ten bu yana ilk kez tokalaşmaları, İstanbul’daki İhvan üyelerini endişelendirmeye devam ediyor. Bakan Mevlüt Çavuşoğlu, geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada, Türkiye ve Mısır’ın önümüzdeki aylarda tam diplomatik ilişkilere yeniden başlayabileceğini ve büyükelçi atamasının olabileceğini söylemişti. Çavuşoğlu, iki ülkenin bakan yardımcıları arasındaki siyasi istişarelerin yakında tekrar düzenlenebileceğini ifade etmişti.
Geçtiğimiz aylarda Ankara, İhvan’ın Türkiye’deki ‘kışkırtıcı’ medya ve siyasi faaliyetlerini durdurmak ve örgüte bağlı medya çalışanlarının Mısır'ı eleştirmesini engellemek amacıyla adımlar atmış, Kahire bu adımları ‘olumlu’ olarak nitelendirmişti. Türk makamları daha önce ise İhvan’a bağlı medya çalışanlarını gözaltına almış, Türkiye'nin talimatlarına uymalarını ve Mısır'a karşı kışkırtmada bulunmamalarını söylemişti.
Abdulmunim, Şarku’l Avsat’a verdiği demeçte, “Örgütün Türkiye'deki gençliği artık Türkiye'deki diğer tüm İhvan gruplarından daha cüretkar ve mücadeleci. Sadece Türk makamlarına değil, aynı zamanda eski İhvan liderlerine de en çok meydan okuyan onlar. Eski İhvan liderlerine göre gençler, örgüt içindeki meseleleri kendi imkanlarıyla çözemiyorlar. Mısır ile Türkiye arasındaki yeni gerçekler, örgütün yurtdışındaki gençleri arasında sahneye hakim oluyor. Bir sonraki aşamada üyelerin Mısır'a teslimi olasılığını pekiştiriyor” vurgusunda bulunuyor.
Muhammed Abdulhafız’ın Mısır’a teslim edilmesi ve orada ölüm cezasına çarptırılması ardından Şubat 2019’da İhvan'ın gençleri ile yurtdışındaki liderler, bilhassa Türkiye'de ikamet edenler arasında ilk anlaşmazlık çıkmıştı. 2021 Nisan’da Mısır ile Türkiye arasındaki yakınlaşmaya dair konuşulması ardından ise İhvan gençlerinden bazıları (Mısır'da haklarında yargı kararları verilenler dahil olmak üzere), bilhassa İstanbul kanadı liderlerinin desteğini almayanlar, Kahire'ye sınır dışı edilmekten korkmaya başladı.
İstanbul kanadının Mahmud Hüseyin'i Genel Mürşid Vekili ilan etmesi ardından İhvan dahilinde bu pozisyona dair mücadele sürüyor. Londra kanadı ise Muhyiddin ez-Zayit’i geçici süreyle Genel Mürşid Vekili ilan etmişti.
Nitekim Londra kanadı, haklarında endişelendiği İhvan gençliğini kendi tarafına çekmeye çalışıyor. İbrahim Münir, vefatı öncesinde, Suheyb Abdulmaksud’u İhvan sözcülüğüne atamış, Örgüt İşleri Dairesi Yüksek İdare Kurulu üyeliğine dahil etmişti. Gençlerin yüzüstü bırakılması ve pozisyonlara atanmaması suçlamaları böylece reddedilmişti. Bunun üzerine İstanbul kanadı da Londra cephesi ile aynı yolu izlemiş, gençliği kontrol altına almaya çalışmıştı. Gözlemciler, iki kanadın da aslında gençleri anlamak isteme niyetinde olmadığını, sadece İhvan liderliğine isyan edecekleri korkusuyla onları kontrol altına almak istediğini düşünüyor.
İhvan gençleri, Aralık 2019’da düşüncelerini gözden geçireceklerini açıklamıştı. İhvan’a bağlı platformlar, örgütün gençlerinden geldiğini söylediği bir mesaj yayınlayarak, Mısırlı yetkililerle uzlaşma veya kapsamlı bir çözüme gidilmesi, krizlerine yurtdışındaki liderlerinin mücadelelerinden ayrı tutulmuş bir çözüm bulunması çağrısında bulundular.
Gözlemcilerin düşüncesine göre, yurtdışındaki örgüt gençlerinin çoğu, örgütün liderliği için mücadele eden Kemalistler kanadına katılmaya zorlanıyor. Aynı zamanda örgütün mevcut koşullarına başkaldırmayı gerekli görüyor. Zirâ bu gençler, Londra ve İstanbul’daki liderlerin Hasan el-Benna ve Seyyid Kutub'un teorik çizgisinden saptığına, teşkilatın bu liderlerden uzaklaşması gerektiğine inanıyor.



Hamas'ın Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına ilişkin şartları ilerleme şansını zayıflatıyor mu?

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
TT

Hamas'ın Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına ilişkin şartları ilerleme şansını zayıflatıyor mu?

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)

Gazze Şeridi’nde şu anda tıkanma yaşayan ateşkes anlaşması, Hamas’ın ikinci aşamada öngörülen idari ve güvenlik düzenlemelerine ilişkin çekinceleri ve kamuoyuna yansıyan talepleriyle yeniden gündeme düştü. Bu gelişme, ABD’den ikinci aşamaya geçiş konusunda ‘perde arkasında’ yürütülen çabalara dair açıklamaların yapıldığı bir döneme denk geldi.

Hamas’ın dün açıkladığı ve silahsızlanma, barış konseyi, istikrar güçleri ile Gazze Şeridi’nin yönetimi için bir komite oluşturulmasına ilişkin dört ana başlığı içeren bu çerçeveye dair değerlendirmelerde görüş ayrılığı yaşanıyor. Şarku’l Avsat’a konuşan bazı uzmanlar, söz konusu taleplerin ikinci aşamaya geçişi zorlaştıran krizleri ortaya koyduğunu ve hareketin üzerindeki baskıyı azaltmaya yönelik manevralar olduğunu savunurken, diğerleri ise İsrail kaynaklı engellere rağmen Hamas’ın anlaşmayı uygulama konusunda ciddiyetini yansıttığı görüşünü dile getiriyor.

ABD Başkanı Donald Trump tarafından önerilen ve geçtiğimiz ekim ayında Gazze’de ateşkes sağlanmasına temel oluşturan barış planı, başkanlığını Trump’ın üstleneceği bir barış konseyi kurulmasını, bu konseyin Filistinli teknokratlardan oluşan bir komiteyi denetlemesini, Hamas’ın silahsızlandırılmasını, savaş sonrası Gazze yönetiminde rol almamasını ve istikrar güçlerinin konuşlandırılmasını öngörüyor.

Hamas’ın Gazze’deki lideri Halil el-Hayye, hareketin kuruluşunun 38. yıl dönümünde yaptığı açıklamada, silahın işgal altındaki halklar için uluslararası hukukla güvence altına alınmış bir hak olduğunu belirterek, bu hakkın korunmasını ve bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasını güvence altına alan her türlü önerinin incelenmesine açık olduklarını ifade etti.

El-Hayye, Trump planında yer alan ve ABD Başkanı’nın liderliğinde kurulması öngörülen barış konseyinin görevinin, ateşkes anlaşmasının uygulanmasını gözetmek, finansmanı sağlamak ve Gazze Şeridi’nin yeniden imarını denetlemek olduğunu vurguladı. Filistinliler üzerinde ‘her türlü vesayet ve manda uygulamasını’ ise reddettiklerini söyledi.

Gazze Şeridi’nin yönetimi için Filistinli bağımsız isimlerden oluşan bir teknokratlar komitesinin derhal kurulması çağrısında bulunan el-Hayye, Hamas’ın tüm alanlardaki yetkileri bu komiteye devretmeye ve görevlerini kolaylaştırmaya hazır olduğunu kaydetti. Kurulması planlanan uluslararası gücün görevinin ise Gazze sınırlarında ateşkesi korumak olması gerektiğini vurguladı.

El-Hayye ayrıca, arabuluculara ve özellikle ‘temel garantör’ olarak nitelendirdiği ABD yönetimi ile Başkan Trump’a, İsrail’i anlaşmaya saygı göstermeye ve uygulamaya zorlamak için çalışmaları, anlaşmanın çöküşe sürüklenmesine izin vermemeleri çağrısında bulundu.

asdfr
Başlarında yük taşıyan kadınlar, Gazze Şeridi'nin güneyinde yerinden edilmiş Filistinlilere barınak sağlamak için temizlenmiş araziye kurulan çadırların önünden geçiyor. (AFP)

Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk geçen hafta yaptığı açıklamada, ateşkesin ilan edilmesinden bu yana Gazze’de sarı hattın gerisinde kalan bölgede 350’den fazla İsrail saldırısının belgelendiğini ve en az 121 Filistinlinin hayatını kaybettiğini söyledi. Öte yandan Hamas liderlerinden Raid Saad, cumartesi günü İsrail’in Gazze’de aracını hedef alan saldırısında öldürüldü.

İsrailli yetkililer, ABD yönetiminin Gazze’de savaşı sona erdirmeyi amaçlayan planın ikinci aşamasını şekillendirmek üzere çalışmalar yürüttüğünü ve çok uluslu uluslararası gücün gelecek aydan itibaren bölgede göreve başlamasının planlandığını belirtti. İsrail Yayın Kurumu’na göre, ABD’li yetkililer bu bilgileri son günlerde yapılan görüşmelerde İsrailli muhataplarına iletti.

İsrail Kanal 14 televizyonu, kasım ayının sonlarında yaptığı bir haberde, ABD’nin uluslararası istikrar gücünün Gazze’de konuşlandırılması için tarih olarak ocak ayının ortasını belirlediğini, nisan ayı sonunu ise bölgedeki silahsızlanma sürecinin tamamlanması için nihai takvim olarak öngördüğünü aktarmıştı. Kanal, bu hedeflerin gerçeklikten kopuk bir beklenti olduğunu ve sürecin yeniden ertelenebileceğini kaydetmişti.

El-Ehram Stratejik Araştırmalar Merkezi’nde İsrail meseleleri uzmanı olan Mısırlı analist Dr. Said Ukkaşe, Hamas’ın ortaya koyduğu çerçevenin ikinci aşamada ilerleme ihtimalinin zayıf olduğunu gösterdiğini ve bunun daha fazla İsrail saldırısını tetikleyebileceğini savundu. Ukkaşe, bu tutumun, tehlikeli koşullar altında ilerleyen ikinci aşama yükümlülükleri öncesinde Hamas üzerindeki baskıyı azaltmaya yönelik ‘manevralar’ olduğunu ifade etti.

Hamas dosyasına odaklanan Filistinli siyaset analisti İbrahim el-Medhun ise İsrail’in anlaşmayı sabote etmeye yönelik tekrarlanan engellerine rağmen ikinci aşamaya geçilmesi ve uygulanmasının kaçınılmaz olduğunu dile getirdi. Silah meselesine ilişkin olarak Hamas’ın, Filistin iç kamuoyunda derinlemesine bir diyalog yürüttüğünü, Kahire’deki arabulucularla da şeffaf ve açık görüşmeler yaptığını belirten el-Medhun, tüm taraflarca kabul edilebilecek bir vizyonun şekillenebileceğini ve hareketin barış güçlerinin varlığına açık olduğunu söyledi.

Hamas’ın ortaya koyduğu bu çerçeveye arabulucuların henüz yorum yapmadığı bir ortamda, Mısır Dışişleri Bakanlığı dün yaptığı açıklamada, Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati’nin, İngiliz mevkidaşı Yvette Cooper ile gerçekleştirdiği telefon görüşmesinde Gazze’de geçici bir uluslararası istikrar gücünün konuşlandırılmasının önemini vurguladığını bildirdi. Abdulati, ateşkesin sürdürülebilirliğinin sağlanması ve Trump planının ikinci aşamasına ilişkin yükümlülüklerin uygulanmasının önemine dikkat çekti.

Birleşik Arap Emirlikleri’nde (BAE) düzenlenen Sir Bani Yas Forumu’na katılımı sırasında konuşan Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına geçilmesinin gerekliliğini ve uluslararası istikrar gücünün oluşturulmasının önemini yineledi.

Beyaz Saray Sözcüsü Karoline Leavitt, cuma günü gazetecilere Gazze anlaşmasındaki gelişmelere ilişkin yaptığı açıklamada, “Barış anlaşmasının ikinci aşamasına yönelik olarak şu anda perde arkasında çok sayıda sessiz planlama yürütülüyor… Kalıcı ve sürdürülebilir bir barış sağlamak istiyoruz” ifadelerini kullandı.

ABD’nin Wall Street Journal gazetesi, cumartesi günü yetkililere dayandırdığı haberinde, Trump yönetiminin Gazze Şeridi’nde istikrarı sağlamak amacıyla bir ABD’li generalin komutasında 10 bin askerden oluşan çok uluslu bir güç oluşturmayı hedeflediğini aktardı. Haberde, bazı ülkelerin, gücün görev kapsamının Hamas’ın silahsızlandırılmasını da içerebileceğine yönelik çekinceleri nedeniyle henüz asker göndermediği belirtildi.

Gazete ayrıca ABD Dışişleri Bakanlığı’nın, Gazze’de konuşlandırılması planlanan bu güç için yaklaşık 70 ülkeden askerî veya mali katkı talebinde bulunduğunu, ancak yalnızca 19 ülkenin asker göndermeye ya da ekipman ve lojistik destek gibi farklı şekillerde katkı sunmaya istekli olduğunu yazdı.

Ukkaşe, Trump’ın 29 Aralık’ta İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile yapacağı görüşmede ikinci aşamanın başlatılması için baskı kuracağını öngörerek, İsrail’in bu aşamaya girmeyi kabul edeceğini ancak çekilmelerin uygulanmasına ilişkin müzakerelerin süresiz biçimde uzayabileceğini söyledi.

El-Medhun ise Kahire’nin İsrail kaynaklı engellerin farkında olduğunu ve anlaşmanın başarısızlığa uğramasına yol açabilecek muhtemel İsrail gerekçelerini ortadan kaldırmak için ikinci aşamaya geçişin hızlandırılmasını talep edeceğini ifade etti.


Tunus'taki protestoların ardından Kayravan'da çatışmalar çıktı

Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
TT

Tunus'taki protestoların ardından Kayravan'da çatışmalar çıktı

Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)

Tunus'un merkezindeki Kayravan şehrinde, cumartesi akşamı, polis ve gençler arasında art arda ikinci gece çatışmalar yaşandı.

Ailesinin ifadesine göre, çatışmalar bir kişinin polisin kovalamacası ve ardından kendisine yönelik şiddet sonucu ölmesinin ardından patlak verdi. Ölen kişinin akrabaları, ehliyetsiz motosiklet kullandığını ve bir polis aracı tarafından takip edildiğini söylüyor. Ardından dövülerek hastaneye kaldırılan adam, hastaneden kaçmayı başardı. Cumartesi günü geçirdiği kafa travması sonucu hayatını kaybetti.

Tunus'ta da yüzlerce kişi, muhalefet dernekleri ve partilerinin çağrısına yanıt olarak, dördüncü hafta üst üste başkentte "özgürlükleri savunmak ve Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarını protesto etmek" amacıyla gösteri düzenledi.


Lübnan ve İran ilişkileri "hassas" bir aşamada bulunuyor

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
TT

Lübnan ve İran ilişkileri "hassas" bir aşamada bulunuyor

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)

Lübnan-İran ilişkileri çok hassas bir aşamaya geldi ve şu anda, İran liderliği kararını verip Lübnan işlerine müdahalesini durdurmadığı sürece, kontrolden çıkma ve önlenemez olumsuz sonuçlar doğurma riskiyle karşı karşıya. Önde gelen bir siyasi kaynak Şarku’l Avsat'a durumu böyle aktardı. İran'ın Beyrut'taki elçileri müdahaleyi reddederken, Lübnan'daki resmi makamlar müdahaleyi kanıtlayan delillere sahip olduklarını vurguluyor.

Kaynak, İran'ın müdahalesine örnekler verdi; bunlardan ilki, resmi davet olmadan elçilerin gelmesiydi ve resmi görüşmelerinin çoğunun, Hizbullah, Hamas ve İslami Cihad hareketlerinin önderliğindeki görüşmelerini haklı çıkarmak için siyasi bir kılıf sağlama bağlamında kaldığını vurguladı.