Yemenlilerin Batı Üçlüsü'nden 6 talebi

Yemen’de durumun eski haline getirilmesi ve krizi körükleyen etkenlerin dağıtılması da bu talepler arasında yer aldı, Barış için ‘daha ciddi bir kararlılık’ çağrısı yapılırken uluslararası kararlara bağlılık vurgulandı

Birleşik Krallık'ın Aden Büyükelçisi Richard Oppenheim  (İngiltere Dışişleri Bakanlığı) - ABD'nin Yemen Özel Temsilcisi Tim Lenderking (ABD Dışişleri Bakanlığı) - Fransa'nın Aden Büyükelçisi Jean-Marie Safa (Fotoğraf: Ömer el-Hagil)
Birleşik Krallık'ın Aden Büyükelçisi Richard Oppenheim  (İngiltere Dışişleri Bakanlığı) - ABD'nin Yemen Özel Temsilcisi Tim Lenderking (ABD Dışişleri Bakanlığı) - Fransa'nın Aden Büyükelçisi Jean-Marie Safa (Fotoğraf: Ömer el-Hagil)
TT

Yemenlilerin Batı Üçlüsü'nden 6 talebi

Birleşik Krallık'ın Aden Büyükelçisi Richard Oppenheim  (İngiltere Dışişleri Bakanlığı) - ABD'nin Yemen Özel Temsilcisi Tim Lenderking (ABD Dışişleri Bakanlığı) - Fransa'nın Aden Büyükelçisi Jean-Marie Safa (Fotoğraf: Ömer el-Hagil)
Birleşik Krallık'ın Aden Büyükelçisi Richard Oppenheim  (İngiltere Dışişleri Bakanlığı) - ABD'nin Yemen Özel Temsilcisi Tim Lenderking (ABD Dışişleri Bakanlığı) - Fransa'nın Aden Büyükelçisi Jean-Marie Safa (Fotoğraf: Ömer el-Hagil)

Yemenliler, Batılı taraflardan Husilere karşı her zamankinden daha sert açıklamalar yapıldığına tanık oldular.  ABD'nin Yemen Özel Temsilcisi Tim Lenderking, ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi önünde yaptığı açıklamada, darbeci Husileri geçtiğimiz ay Birleşmiş Milletler’in (BM) himayesinde yapılan ateşkesi ‘sona erdirmekle’ suçladı.
Fransa'nın Aden Büyükelçisi Jean-Marie Safa, Husilerin son zamanlarda tansiyonu yükselten tutumlarını eleştirdi. Safa, Husilerin, ‘mağdur rolü oynayarak artık kimseyi kandıramadıklarını’ söyledi. Aynı ifadeyi 6 Aralık 2022 tarihinde Şarku’l Avsat’ta yayınlanan bir röportajda da kullanmıştı. Birleşik Krallık'ın Aden Büyükelçisi Richard Oppenheim da 27 Kasım'da yayınlanan başka bir röportajda, Husilerin petrol tesisleri gibi altyapıya yönelik) son üç saldırısında olduğu gibi terörist saldırılara karşı ülkesinin tutumunun açık olduğunu belirtmişti.
Öte yandan Yemen hükümeti, uluslararası topluma Husileri terör örgütü olarak sınıflandırma ve Yemen’e daha fazla ekonomik destek sağlama çağrısında bulunurken Şarku'l Avsat, Yemenlilerin BM Güvenlik Konseyi'ndeki (BMGK) Batı Üçlüsü’nden tam olarak ne istediğini öğrenmek amacıyla araştırmacı ve analistlerle görüştü.
Baskı araçları ve terör örgütü olarak sınıflandırma
Yemenli siyasi analist el-Bera Şeyban, Yemenlilerin Batı Üçlüsü’nden (Fransa, Birleşik Krallık ve ABD) Husilere para ve silah akışını onları ablukaya alacak ve grubun savaşı sürdürmeleri için lazım olan finansman imkanını sınırlayacak şekilde durdurmalarına yardım ederek Yemen’de devleti yeniden kurmalarını ciddi bir şekilde ele alınmasına ihtiyaç duyduklarını söyledi. Şeyban, BMGK’nın 2216 sayılı kararını uygulamaya devam etmeleri ve Husilere hiçbir meşruluk vermemeleri gerektiğini, çünkü siyasi bağlamdaki herhangi bir tavizin Husilere yanlış bir mesaj verilmesine neden olduğunu belirtti.
Sana Stratejik Araştırmalar Merkezi Yönetim Kurulu Başkanı Macid el-Mizahci ise Yemenlilerin ülkelerinde barış için ‘daha büyük bir kararlılığın olmasını’ istediklerini belirterek, “Bu sadece uluslararası alanda tanınan Yemen hükümetine baskı yapmak anlamına gelmiyor, aynı zamanda Husilere de baskı yapmak anlamına geliyor” dedi.
Husiler üzerinde baskı araçlarına sahip olunmaması halinde, bu araçların geliştirilmesi gerektiğini vurgulayarak, “Husilerin müttefikleriyle açık, Husilerle da sorumlu bir şekilde konuşmamız gerekiyor. Yemen'de siyasi süreci engelleyen bir taraf var ve uluslararası toplumun elinde hiçbir araç yok. Bazen de kendisine sunulan araçları kullanmaktan kaçınıyor. Bu da baskı dengesini eşitsiz hale getiriyor ve bir dengesizliğe yol açıyor. Bunun sonucunda uluslararası kabul görmüş hükümet tarafından daha fazla taviz verilmesine karşın Husilerin gerginliği daha fazla tırmandırdığına tanık oluyoruz.
Yemen Gençlik ve Spor Bakanlığı Müsteşarı Hamza el-Kemali, Husileri ‘ilahi hak’ iddialarına inanan ve iktidara gelmek için şiddet kullanan radikal, aşırılık yanlısı bir grup olarak sınıflandırarak net bir tutum sergilenmesi çağrısında bulundu. Kemali, “Husilerin böyle sınıflandırılması ve ardından uygulanacak ekonomik ve siyasi yaptırımlar, Yemenlilere boyun eğdirmek için güç kullanan Husi milislerin gücünü azaltarak Yemen'in toparlanmasını sağlayacaktır” dedi.
Bunun yanında Yemen hükümetine sadece yardım düzeyinde değil, gerçek bir ekonomik desteğin de sağlanması gerektiğini söyleyen Kemali, böylece hükümetin toparlanacağını, bunun da ekonomi çarkının eskisi gibi dönmesini sağlayacağını ve ardından hükümet tüm Yemenlilere hizmet edebilir hale geleceğini belirtti.
Bu desteğin ekonomik boyutla sınırlı kalmaması, ortak güvenlik açısından askeri ve güvenlik boyutuyla da desteklenmesi gerektiğini belirten Bakanlık Müsteşarı, “Yemen en az Ukrayna kadar önemli ve bunu onların çıkarlarından uzak görmek dar görüşlülük ve mevcut bir gerçeği göz ardı etmek olur. Çünkü Körfez bölgesinin güvenliği yerel ya da bölgesel olmaktan önce uluslararası güvenliktir” ifadelerini kullandı.
Anlatım değişti
ABD'nin Yemen Özel Temsilcisi Tim Lenderking, 6 Aralık'ta ABD Temsilciler Meclisi Dışişleri Komitesi alt komitesi üyelerine verdiği brifing sırasında, Husilerin tutumlarının Yemen’de istikrarı bozduğunu söyledi. Lenderking, “Nisan ayından bu yana yakaladığımız olumlu ivmeyi ve kazanımları devam ettirmeliyiz. Buna Husilerin son saldırılarını kınamak ve Yemen liderliğinde kapsamlı bir siyasi süreç için çağrılarımızı artırmak da dahil” şeklinde konuştu.
ABD'nin Yemen Özel Temsilcisi, Suudi Arabistan’a ateşkesi korumak ve Yemen’deki savaşı sona erdirme çabalarını desteklemek amacıyla ‘her zamankinden daha fazla’ adım attığı için övgüde bulundu.
Yemen Dışişleri Bakanı Ahmed Avad bin Mübarek, 23 Kasım 2022 tarihinde Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda, Batı ülkelerinde Yemen krizinin nasıl anlatıldığına ilişkin bir soruya, “Son zamanlarda Batı anlatısı önemli ölçüde değişti. Her ne kadar halen özlemler ve gerçekler seviyesinin altında olsa da dünyanın, Yemen'deki barış çabalarını engellemede terörist Husi milislerin sorumluluğunu açıkça gördüğü ve ilan ettiği inkar edilemez. Husi milislerin ihlallerini kınayan güçlü açıklamalar yapıldığını görüyoruz. Bu açıklamalar sadece hükümet düzeyinde yapılmıyor. BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği düzeyinde de geçtiğimiz Kasım ayındaki son açıklamada Husi keskin nişancıların sivilleri hedef aldıkları, Husilerin ateşkese yönelik ihlalleri ve Taiz'deki kuşatmayı kaldırmayı reddettikleri açıkça ifade edildi. Husiler ilk kez Yemen'de savaş suçları işlemekle suçlandı” yanıtını vermişti.
Dışişleri Bakanı, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Batı, Yemen'deki krizin ve barışın sağlanamamasının nedeninin, terörist Husilerin uzlaşmazlığından, gerilimi tırmandırmaya devam etmelerinden, askeri saldırılarından ve tüm siyasi çözüm ve girişimleri reddetmesinden kaynaklandığının artık açıkça farkına vardı.”



ABD'nin desteğiyle çeyrek asır sonra üst düzey Suriye-İsrail görüşmesi

Suriye ve Fransa dışişleri bakanları dün Paris'te ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi’yle bir araya geldi. (SANA)
Suriye ve Fransa dışişleri bakanları dün Paris'te ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi’yle bir araya geldi. (SANA)
TT

ABD'nin desteğiyle çeyrek asır sonra üst düzey Suriye-İsrail görüşmesi

Suriye ve Fransa dışişleri bakanları dün Paris'te ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi’yle bir araya geldi. (SANA)
Suriye ve Fransa dışişleri bakanları dün Paris'te ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi’yle bir araya geldi. (SANA)

Suriye-İsrail ilişkileri, İsrail'in hava saldırıları ve Suriye'nin iç işlerine, özellikle de Suveyda vilayetine doğrudan müdahalesine rağmen normalleşme yolunda hızla ilerliyor. Ayrıca ABD yönetimi, Türkiye Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack aracılığıyla, iki tarafı, özellikle de İsrail'i uzlaşma yoluna yönlendirmek için çaba gösteriyor gibi görünüyor.

Bu bağlamda Paris perşembe akşamı, Suriye Dışişleri Bakanı Esad Hasan eş-Şeybani ile İsrail Stratejik İşler Bakanı Ron Dermer arasında 4 saat süren bir toplantıya ev sahipliği yaptı. Dermer, Başbakan Binyamin Netanyahu'ya çok yakın ve Washington'a zor görevler için gönderilen bir elçi. Toplantı, Tom Barrack'ın himayesinde gerçekleştirildi. Barrack, X platformu üzerinden yaptığı paylaşımda, “Bu akşam (perşembe) Paris'te Suriyeli ve İsrailli yetkililerle bir araya geldim. Toplantının amacı diyalog ve gerginliğin azaltılmasıydı ve bunu gerçekten başardık. Tüm taraflar bu çabaları sürdürme taahhüdünü teyit etti” ifadelerine yer verdi. Barrack, görüşmelerin başarılı olduğunu ve amacına ulaştığını vurguladı.

Olağanüstü toplantı

Toplantı, sadece süresi açısından değil, gerçekleştiği düzey açısından da olağanüstüydü. Son benzer toplantı 25 yıl önce, 2000 yılında eski ABD Başkanı Bill Clinton'ın, Suriye Dışişleri Bakanı Faruk eş-Şara ve İsrail Dışişleri Bakanı Ehud Barak'ı, iki taraf arasında barış anlaşması sağlanması çabaları kapsamında bir araya getirdiği toplantıydı. Ancak hedef gerçekleştirilemedi. Başkan Donald Trump, tamamen farklı koşullarda bu tür bir başarıya ulaşmaya çalışıyor.

Suriye Dışişleri Bakanı Esad Hasan eş-Şeybani ve İsrail Stratejik İşler Bakanı Ron Dermer (AFP)Suriye Dışişleri Bakanı Esad Hasan eş-Şeybani ve İsrail Stratejik İşler Bakanı Ron Dermer (AFP)

Toplantıya katılanların, Suriye ile İsrail arasındaki gerginliği azaltacak ve güvenlik konusunda mutabakat sağlayacak düzenlemeler üzerinde odaklandıkları öğrenildi. Söz konusu düzenlemeler, geçtiğimiz günlerde Suveyda'da çıkan çatışmalara İsrail'in Dürzileri korumak gerekçesiyle müdahale etmesi, ordunun mevzilerini bombalaması ve daha fazla müdahale tehdidinde bulunması gibi olayların tekrarlanmasını önleyecek. Toplantıya yakın kaynaklar, görüşmelerde her iki tarafın ‘güven artırıcı önlemler’ olarak adlandırılan konulara odaklandığını bildirdi. Kaynaklara göre, İsrail'in Suriye'nin çıkarlarını hedef almaktan çekinmemesi endişe vericiyken, Suriyeli yetkililer açıkça kimseyle savaşmak istemediklerini, iç durumlarını düzeltmek istediklerini ve İsrail ile yakınlaşmaya karşı olmadıklarını söylüyorlar.

İsrail'in bu hamlesi, Netanyahu'yu sert bir şekilde eleştiren Trump'ı öfkelendirdi. Alman haber ajansı DPA, ismini vermediği bir İsrailli yetkiliye dayanarak, güvenlik düzenlemelerinin yanı sıra, toplantının ‘Suriye'nin İsrail ile diplomatik adımlar atmaya daha hazır hale gelmesini’ sağlamayı da amaçladığını aktardı.

Paris toplantısı, her iki tarafın da bir sonuç elde etmek için acele ettiğini gösteriyor. Bu toplantı, Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera'nın Türkiye'ye yakın bir ülke olan Azerbaycan'a yaptığı ziyaret vesilesiyle düzenlenen bir toplantının ardından gerçekleşti. İsrail Kanal 12 televizyonu bu toplantıyı ‘tarihi bir zirve’ olarak nitelendirdi.

Fransa – ABD – Suriye toplantısı

Dün Paris'te, Fransa ve Suriye dışişleri bakanları ile ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi’nin katıldığı, türünün ilk örneği olan bir başka toplantı daha düzenlendi. Bu toplantının önemi, Paris'in Suriye'de bir konuma sahip olmak istediğini, Şam'ı ağırlayan tek Batı başkenti olduğunu ve Suriye ekonomisini desteklemek için bir konferans düzenleyen tek ülke olduğunu hatırlatmasıdır. Paris, Suriye'ye uygulanan Avrupa yaptırımlarının kaldırılması için uğraşan en güçlü destekçilerden biriydi. Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noel Barrot, Alman mevkidaşı Annalena Baerbock ile birlikte Şam'ı ziyaret eden ilk Batılı bakan olmuştu. Paris, Barrack'ın üçlü toplantıyı kabul etmesini, ülkedeki rolünün ‘tanınması’ olarak görüyor.

 Suveyda'nın sokaklarından birinde asılı olan Dürzi bayrağı, 25 Temmuz 2025 (Reuters)Suveyda'nın sokaklarından birinde asılı olan Dürzi bayrağı, 25 Temmuz 2025 (Reuters)

Toplantının ardından, Suriye'deki gergin bölgelerde diyalog ortamının oluşması ve gerginliğin azaltılmasına yönelik büyük çabanın vurgulandığı ortak bir bildiri yayınlandı. Bildiri, geçiş sürecinin başarıya ulaşması için hızlı bir şekilde harekete geçilmesini öngören 6 mutabakat veya karar içeriyordu. Son aylarda, bir bölgeden diğerine yayılan kanlı olayların ardından bu süreçle ilgili birçok soru ve endişe ortaya çıktı. Batı'yı özellikle ilgilendiren önemli noktalardan biri, her türlü terörle mücadele ve Suriye devletinin ve kurumlarının güvenlik sorunlarıyla başa çıkma kapasitelerinin desteklenmesi. Batı'nın korktuğu şey, DEAŞ'ın geri dönüşü ve bunun Suriye'deki mültecilerin Avrupa'ya göç etmesine yol açması.

Bildiri, siyasi geçiş sürecinde Suriye hükümetine destek olunması ve Suveyda ile ülkenin kuzeydoğusunda (Kürt bölgeleri) ulusal uzlaşmanın sağlanması çağrısında bulundu. Bildiri ayrıca, Suriye'nin bölgenin istikrarını korumak için komşularının güvenliğine herhangi bir tehdit oluşturmama taahhüdünü ve aynı zamanda komşu ülkelerin de Suriye'nin istikrarına herhangi bir tehdit oluşturmaması gerektiğini belirtti. Kürt heyetinin katılımıyla yapılması planlanan dörtlü toplantının iptal edilmesi nedeniyle, bildiride Suriye hükümeti ile Suriye Demokratik Güçleri (SDG) arasında Paris'te mümkün olan en kısa sürede bir görüşme turu düzenlenmesinin önemi vurgulandı.

Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığına göre Fransız bir kaynak, ‘Şam ile Suriye halkının (başta Kürtler olmak üzere) çeşitli bileşenleri arasında diyalog çerçevesinin yeniden başlatılması gerektiğini’ vurguladı. Kaynak, “Bu bağlamda ABD ve Fransa, diyaloğun gerçekleşmesini ve Suriye'deki geçiş sürecini güçlendirecek barışçıl bir müzakere çözümüne yol açmasını sağlamak için son derece proaktif bir şekilde hareket etmeye devam ediyor” dedi. Barrack, X platformunda Washington'un ‘dostları ve ortaklarıyla iş birliği içinde Suriye'de refah için çalışmaya devam edeceğini’ yazdı ve ‘istikrarlı, güvenli ve birleşik bir Suriye'nin büyük komşular ve müttefikler temelinde inşa edileceğini’ belirtti. Barrack, geçen hafta başında Suriye'yi ziyaret ettikten sonra Beyrut'a geçmişti.