Netflix belgeseli tepkileri büyüttü: "Prens Harry ve Meghan Markle taç giyme törenine giderse yuhalanır"

"William, Harry'yle barışmaz; köprünün altından çok sular aktı"

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters
TT

Netflix belgeseli tepkileri büyüttü: "Prens Harry ve Meghan Markle taç giyme törenine giderse yuhalanır"

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

Britanya'da Prens Harry ve Meghan Markle'ın Netflix belgeselinin yankıları sürüyor.
Ülkenin siyasi büyükleri ve önemli tarihçileri, Sussex çiftini Kral III. Charles'ın 6 Mayıs 2023'te düzenlenecek taç giyme törenine katılmamaları için uyardı.
Daily Mail'e konuşan Muhafazakar Parti'nin eski liderlerinden Iain Duncan Smith, "Kraliyet ailesini bu kadar sevmiyorlarsa taç giyme törenine neden katılsınlar ki?" dedi.
Muhafazakar Parti'nin eski üyelerinden David Mellor da şu ifadeleri kullandı:
"Prens Harry ve Meghan Markle taç giyme törenine kesinlikle katılmamalı. Para kazanmak için ailelerini sattılar. Bence Britanyalıların onları orada istemediği açıkça belli edilmeli. Törene katılırlarsa halkın onları yuhalama hakkı doğar."
Ülkenin önemli tarihçilerinden Antonia Fraser da, "Umarım törene katılmazlar çünkü ilginin tamamen Kral ve Kraliçe'nin üstünde olmasını istiyorum" yorumunu yaptı.

Prens William da kızgın
Belgeselin ardından Prens William'ın kardeşi Prens Harry'ye çok kızgın olduğu öne sürüldü.
Daily Mail'e konuşan bir kaynak, Harry'yle halihazırda arası kötü olan William'ın kardeşiyle hiçbir zaman barışmayacağının düşünüldüğünü dile getirdi.
Aynı kaynak şöyle dedi:
"Tüm ilişkiler güvene dayalıdır ama devamlı gözler önünde olan Krliyet ailesi üyeleri için bu iki kat daha önemli. William özel hayatını gizli tutmaya çalışan biri ve Harry onun inandığı her şeye lanet okuyor. Pek çok kişi, Harry'nin onlarla arasını bir daha hiç düzeltemeyeceğini düşünüyor. Köprünün altından çok sular aktı."

Meghan'ın üvey kardeşi de sessiz kalmadı
Meghan Markle'ın üvey kardeşi Thomas Markle Jr. da belgeselin yayımlanmasının ardından Sussex çiftine yönelik sert eleştirileriyle tanınan Piers Morgan'ın programına konuk oldu.
Markle Jr., Harry'nin belgeselin üçüncü bölümündeki "Biz evlenmeden önce Meghan'ın babası vardı, artık yok. Meg benimle olmasaydı, babası hâlâ onun babası olurdu" ifadelerine tepki gösterdi:
"Bence bu çok korkunç. Belgeselin alakasızlığı o kadar farklı seviyede ki. Gerçekten biraz rahatsız edici. Harry'nin Meghan'ın bir ailesi ve babasının olmadığını söylemesi… Çok saçma."
Sussex çiftinin 2018'deki düğününe haftalar kala, Meghan'ın babası Thomas Markle paparazzilere kendi fotoğraflarını satmasıyla gündeme gelmişti.
Bunun ardından kalp krizi geçiren Markle, Kraliyet düğününe katılamamıştı.
Meghan'ın kalp krizinden sonra babasını arayıp aramadığı sorulan Markle Jr. şöyle dedi:
"Hayır, kimse aramadı. Ben ulaşmaya çalıştım ve bizi tanımıyormuş gibi yaptı. Bizi bir anda silip yokmuşuz gibi davranması, ailesinin olmadığına dair yalan söylemesi çok tuhaf. Biz hep vardık."
Prens Harry ve Meghan Markle'ın uzun süredir beklenen Netflix belgeselinin ilk kısmı dün (8 Aralık) gösterime girdi.
Üç bölüm olarak yayımlanan belgeselin ilk kısmı çiftin tanışmasına, Meghan'ın basından gördüğü ırkçı tepkilere ve Kraliyet'le tanışmasına odaklandı.
Belgeselin ikinci kısmı da 15 Aralık'ta yayımlanacak.
 



Yanlış bilgileri çürüten gazetecilere güvenin azaldığı tespit edildi

Araştırmacılar, yanlış haberleri çürütmek için yeni yollar aranabileceğini söylüyor (Pexels)
Araştırmacılar, yanlış haberleri çürütmek için yeni yollar aranabileceğini söylüyor (Pexels)
TT

Yanlış bilgileri çürüten gazetecilere güvenin azaldığı tespit edildi

Araştırmacılar, yanlış haberleri çürütmek için yeni yollar aranabileceğini söylüyor (Pexels)
Araştırmacılar, yanlış haberleri çürütmek için yeni yollar aranabileceğini söylüyor (Pexels)

Yanlış bilgileri çürüten gazetecilere daha az güvenildiği ortaya kondu. Hatta okuyucu bilginin yanlış olduğundan şüphelense bile, gerçeği ortaya çıkaran gazeteciye pek güvenmiyor. 

Medyaya güven azalırken dezenformasyonun arttığı bir dönemde hatalı bilgileri düzeltmek de zorlaşıyor.

Yayın kuruluşları ve gazetecilerin taraflı olduğu düşüncesiyle insanlar okudukları haberlere temkinli yaklaşıyor. Daha önceki çalışmalarda veri doğrulamanın yarattığı etkiyle ilgili çelişkili sonuçlar çıkmıştı. 

Yanlış haberleri çürütmenin ne kadar işe yaradığı ve neden etki yaratmadığını öğrenmek isteyen araştırmacılar bir çalışma yürüttü.

Communication Research adlı hakemli dergide yayımlanan çalışmada 691 katılımcıya siyasi ve ekonomik haberler okutuldu. Bu haberlerde evsizlik oranlarından fentanilin aşırı doz ölümlerindeki etkisine kadar çeşitli iddialar yer alıyordu.

Bunların doğruluğuna ne kadar inandığını belirten katılımcılar daha sonra bu iddiaları onaylayan veya çürüten doğrulamayı okudu. Ardından bu doğrulamayı yapan gazeteciye ne kadar güvendikleri soruldu. 

Daha sonra bazı ürünlerle ilgili bilgiler içeren yazılarla aynı çalışma yürütüldü. Bu sefer verilen doğrulamalara "doğruluk kontrolü" işareti konmadı. Araştırmacılar bu sayede duyulan güvenin bu etiketten etkilenip etkilenmediğini anlamaya çalıştı.

İki çalışmanın sonucunda da yanlış bilgileri çürüten gazetecilere duyulan güven kayda değer derecede daha azdı. Katılımcılar inandıkları düşünceyi doğrulayanlara daha çok güvenirken, diğerlerinde daha fazla kanıt talep ediyordu. 

Çalışmanın yazarlarından Randy B. Stein, PsyPost'a yaptığı açıklamada "Halk genel olarak gazetecilere güveniyor ve doğrulayıcı makalelere duyulan güven epey yüksek" diyerek ekliyor: 

Yani klişe düşüncenin aksine, halkın doğruluk kontrollerine ve gazetecilere hiç güvenmediği doğru değil ancak düzelten/çürüten makalelere yönelik daha fazla şüphe var.

Araştırmacılar buradaki düzeltmenin, yayın kuruluşlarının haberlerindeki hataları düzeltmek için yayımladığı tekzip metinleri olmadığını ekliyor.   

Bilim insanları ilginç bir sonuçla da karşılaştı: Katılımcılar bir bilginin doğruluğundan şüphe etse bile bunu çürüten gazetecilere güvenmiyordu. 

Araştırmacılar bir haberin çürütülmesinin şaşkınlık yaratması, insanların onaylamaya kıyasla daha çok kanıt araması ve gazetecilerin taraflı davrandığından şüphelenmesinin buna yol açtığını düşünüyor. 

Şaşırtıcı bir diğer bulguysa, haberin çürütülmesi katılımcıların iddiayla ilgili düşüncesini değiştirmesine karşın gazeteciye güvenleri yine de sarsılıyordu. 

Stein, "Yanlış bilgileri düzeltmeye çalışan gazetecilerin (ya da herhangi birinin) aleyhine bir durum var" diyor. 

Araştırmacılar, halkın yanlış bilgileri çürüten haberlere nasıl ve neden güvenip güvenmediği üzerine daha fazla araştırma yapılması gerektiğini belirtiyor.

Makalenin yazarları, Conversation için kaleme aldıkları yazıda şu ifadeleri kullanıyor:

Gazetecilerin önündeki zorluk, bilgiyi çürüten biri gibi görünmeden bunu nasıl çürüteceklerini bulmak olabilir.

Independent Türkçe, PsyPost, Conversation, Communication Research