ABD-Afrika Zirvesi: Afrika’yı dinlemek mi yoksa uluslararası çatışmada yeni sayfa mı?

ABD Başkanı Joe Biden (AFP)
ABD Başkanı Joe Biden (AFP)
TT

ABD-Afrika Zirvesi: Afrika’yı dinlemek mi yoksa uluslararası çatışmada yeni sayfa mı?

ABD Başkanı Joe Biden (AFP)
ABD Başkanı Joe Biden (AFP)

Yaklaşan ABD-Afrika Zirvesi, ekonominin iyileştirilmesi, ABD ve Afrika'nın demokrasi ve insan hakları taahhütlerinin desteklenmesi, Kovid-19'un etkilerinin azaltılması, küresel ve bölgesel sağlığın iyileştirilmesi, gıda güvenliğinin sağlanması, barış ve istikrarın sağlanması, iklim değişikliğiyle mücadele, diaspora ilişkilerinin güçlendirilmesi ve Rusya-Ukrayna savaşı çerçevesinde gerçekleştirilecek. Ayrıca, gözlemcilere göre Zirve, “bir yanda ABD ve Batılı güçler, diğer yanda Çin ve Rusya arasında kıtanın yetenekleri konusunda yoğun bir stratejik rekabet ortamında” yapılacak.
ABD Başkanı Joe Biden, 13-15 Aralık tarihleri arasında Washington'da 45 Afrika devlet başkanını ağırlayacak. Biden, zirvenin ABD'nin Afrika'ya sarsılmaz desteğinin göstergesi olacağını belirterek, zirvede ABD-Afrika ilişkilerinin ve ortak küresel önceliklerde artan iş birliğinin öneminin altının çizileceğini vurguladı. ABD Dışişleri Bakanlığı'na göre zirve, “ortak öncelikleri ilerletmeyi ve ABD ile Afrika arasındaki ilişkileri güçlendirmeyi amaçlıyor. Aynı zamanda Biden yönetiminin Afrika'daki ticaret ve yatırıma odaklanmasını artırma fırsatı sağlayacak ve Amerika'nın Afrika'nın güvenliğine ve demokratik gelişimine olan bağlılığını vurgulayacak.”
Şarku’l Avsat’ın ABD ordusunun resmi yayın organı ‘Stars and Stripes' dergisinden aktardığı habere göre, üst düzey bir ABD Savunma Bakanlığı yetkilisi perşembe günü yaptığı açıklamada, “Çin ve Rusya'nın dünyanın ikinci büyük kıtası üzerindeki etkisinin genişlemesiyle birlikte, ABD'nin Afrika'daki çıkarlarını ve müttefiklerini savunmak için daha modern bir yaklaşıma ihtiyacı olduğunu” söyledi.
Yetkili, gazetecilere verdiği röportajda, zirvenin hedefleri arasında “uzun vadeli istikrar sağlamak, özellikle Rusya ve Çin'in başarıya ulaştığı yerlerdeki ülkelerle ilişkileri derinleştirmek ve Sahra altı Afrika ülkeleri ile ortaklık içinde yeni bir ABD stratejisi uygulamak” olduğunu söylerken stratejinin, “ABD'nin ulusal güvenlik çıkarlarına ulaşmak için bölgenin önemini yeniden çerçevelendireceğini” de sözlerine ekledi.
ABD Savunma Bakanlığı web sitesine göre Afrika İşlerinden Sorumlu Savunma Bakanı Yardımcısı Chedi Blyden salı günü yaptığı açıklamada, “Amerika Birleşik Devletleri'nin Afrika ülkeleriyle iş birliği stratejisi değişti. Amerikan askeri, diplomatik ve ekonomik yetkilileri, Afrikalılar ihtiyaçları, hedefleri ve endişeleri hakkında ayrıntılı olarak konuşurken onları dinleyecekler.” dedi. Blyden, Savunma Bakanlığı'nın Afrika ülkeleriyle yaptığı çalışmaların ‘üç boyutlu’ bir yaklaşıma dayandığını vurguladı: savunma, kalkınma ve diplomasi.
Afrika meseleleri uzmanı Dr. Amani et-Tavil, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamalarda, “Çin ve Rusya, kıtadaki güvenlik ve altyapı sahasında Afrika'da büyük atılımlar gerçekleştirmeyi başardı ve bu zirve Amerika'nın bu etkiyle yüzleşme konusundaki ilgisini yansıtıyor.” dedi.
Et-Tavil, 45'ten fazla Afrikalı liderin davet edildiği zirvenin iki taraf arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi açısından önemli bir gelişme olduğunu belirterek, “Bu, ABD'nin, ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken’in, Güney Afrika ve Kenya'ya yaptığı ziyaretlerde belirlediği yeni bir stratejiyi uygulamadaki kararlılığını da teyit ediyor” değerlendirmesinde bulundu.
Et-Tavil, “Rusya'nın Afrika'daki askeri iş birliği atılımlarının, Amerika ve Fransa gibi batılı güçlerin etkisi pahasına Afrika Sahel Bölgesi ülkeleri ve diğer bölgelerdeki etkisinin artmasına yol açtı” dedi.
“Zirvenin, ticari, ekonomik ve diplomatik ilişkileri geliştirmek ve derinleştirmek için önemli adımlar atabileceğini” ifade eden et-Tavil, “askeri alandaki tartışmaların muhtemelen AFRICOM'un gelişimine ve özel ABD güvenlik ve askeri şirketleri aracılığıyla Afrika ordularıyla iş birliğine tanık olması muhtemel.” dedi.
Geçtiğimiz ağustos ayında ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, ABD'nin dört eksene dayalı olarak kıtaya doğru izleyeceği yeni bir iş birliği stratejisini duyurmuştu: Bireylerin, toplulukların ve ülkelerin kendi yollarını seçebilmeleri için açıklığı artırmak, kıtada demokratik dönüşümü teşvik etmek, felaket covıd-19 salgınının etkilerinden kurtulmak ve iklim değişikliğiyle yüzleşerek temiz enerjiye geçmek.
Aşırılık yanlısı hareketler konusunda uzman olan Ahmed Sultan, “ABD, statükonun gereklerine uygun müdahale stratejisine güvenerek, terörle mücadele, güvenlik ve savunma konularında Afrika ülkelerinin taleplerini her zaman görmezden geldi. Strateji, örgütleri ortadan kaldırmayı değil, sadece onu zayıflatmayı amaçladığı için etkinliği kanıtlanmamış bir stratejidir ve bu, kıtadaki terör etkisinin genişlemesinin bir nedenidir.” değerlendirmesinde bulundu.
Sultan, Şarku’l Avsat’a, “Çin ve Rusya'nın kıtada artan etkisinin oyunun kurallarını değiştirdiğini ve bunun Biden yönetimini jeopolitik ve jeostratejik koşullar ışığında kıta üzerinde rekabet sağlayabilmek için yeni mekanizmalara başvurmaya sevk ettiğini” söyledi.
Sultan, “Washington, terörist gruplarla silahlı çatışmalara giren bazı ülkeleri ve ordularını silahlandırma bağlamında terörle mücadeleye ilişkin önceki bazı çekinceleri nispeten görmezden gelebilir. Yeni strateji, aşırılık yanlısı Eş-Şebab Hareketi karşısında Somali Özel Kuvvetleri için artan eğitim ve silahlanma programlarını içerebilir” diyen Sultan, Washington'ın Mozambik güçlerini eğitip ve silahlandırarak DEAŞ'ın kıtanın güneyinde, özellikle Mozambik'te yayılmasına karşı koymaya katkıda bulunacağını umuyor. Sultan, Washington'ın Sahel Bölgesi’nde hava saldırılarını yoğunlaştırarak ve bölgedeki terörle mücadele güçleri ile eğitim ve istihbarat alanlarında iş birliğini artırarak askeri desteği yoğunlaştırmasını bekliyor.
Sultan, ABD'nin terörle mücadele kuvvetlerine ve teşkilatlarına mali, lojistik ve eğitim desteğini artırarak terörle mücadele alanına katkıda bulunabileceğine, ancak yeni stratejinin bu alanda bir atılım yapmayacağına inanıyor. Çünkü stratejinin ana hedefi, Rusya ve Çin'in artan nüfuzuna karşı koymaktır.



ABD’li gençler, İsrail’e diğer ABD’lilere göre daha eleştirel bakıyor

Washington’da 2 Aralık’ta Filistinlilere destek amaçlı düzenlenen gösteri (DPA)
Washington’da 2 Aralık’ta Filistinlilere destek amaçlı düzenlenen gösteri (DPA)
TT

ABD’li gençler, İsrail’e diğer ABD’lilere göre daha eleştirel bakıyor

Washington’da 2 Aralık’ta Filistinlilere destek amaçlı düzenlenen gösteri (DPA)
Washington’da 2 Aralık’ta Filistinlilere destek amaçlı düzenlenen gösteri (DPA)

ABD Başkanı Joe Biden’ın Gazze’deki savaşa karşı tavrı konusunda kamuoyunun genel olarak bölünmüş olduğu bir dönemde, Pew Araştırma Merkezi tarafından yapılan bir anket, genç ABD’lilerin İsrail’in Gazze’de yürüttüğü savaşa diğer vatandaşlardan daha eleştirel yaklaştığını gösterdi.

Savaşla ilgili gündem ve savaşın Biden’ın yeniden seçilme şansını nasıl etkileyeceğine dair Washington’daki yoğun tartışmalara rağmen, anket ayrıca birçok ABD’linin konuyu yakından takip etmediğini veya fazla önem vermediğini ortaya çıkardı.

Anket katılanların yüzde 40’ı, Biden’ın doğru dengeyi kurup kurmadığından emin olmadıklarını söyledi.

18 ila 29 yaş arasındaki ABD’liler arasında, ankete katılanların yüzde 46’sı İsrail’in 7 Ekim saldırısına verdiği tepkinin kabul edilemez olduğunu ifade etti.

Yüzde 21’i bunun kabul edilebilir olduğunu söylerken, geri kalanı emin olmadıklarını belirtti.

Yaşlı ABD’lilerin görüşleri gençlerden oldukça farklıydı.

65 yaş ve üzerindekilerin yüzde 53’ü İsrail’in tepkisini desteklerken, yüzde 29’u bunu kabul edilemez olarak nitelendirdi.

Kendisini İsrail’in sadık bir destekçisi olarak olarak gören Biden (81), Hamas tarafından düzenlenen saldırıya karşı İsrail’in karşılık verme hakkını güçlü bir şekilde savundu.

Biden, İsrail’e verdiği askeri ve diplomatik desteğe rağmen, İsrail liderlerini, Hamas’ın yönettiği Gazze Şeridi’nde sivilleri korumak için yeterli çaba göstermemekle de eleştirdi.

ABD seçimleri yaklaşırken, tüm dikkatler Biden’ın, Kasım ayında eski başkan Donald Trump’la yarışacağı seçimde zafer kazanması gereken Michigan eyaletine odaklanıyor.

Michigan’daki Müslümanlar ve Arap asıllı ABD’lilerin büyük bir kesimi bu rekabette belirleyici bir rol oynayabilir.

Anket, Demokratlar arasında Biden’ın Gazze’deki savaşı nasıl ele aldığına ilişkin görüşlerin karışık olduğunu da gösterdi.

Demokratların yüzde 34’ü Biden’ın İsrail’i kayırdığını, yüzde 29’u ise doğru dengeyi yakaladığını söyledi.

12 bin 693 kişinin katıldığı anket, ABD’li Müslümanların İsrail’e yönelik keskin eleştirel görüşlerini de ortaya koydu.

Müslümanların yüzde 21’i Hamas’ın 7 Ekim saldırısını kabul edilebilir buldu.

Ankete göre ABD’li Yahudilerin yüzde 62’si, İsrail’in Gazze’deki savaşı yürütme şeklinin kabul edilebilir olduğunu söyledi.

Her ne kadar Yahudi cemaati, İsrail’i Evanjelik Protestanlardan daha fazla eleştirse de, bu oran ulusal ortalamanın üzerinde.