Dinozorlar göktaşı çarpmasından hemen önce altın çağlarını yaşıyormuş

Bu istikrar, felaket karşısında hayatta kalmalarını aslında engellemiş olabilir

Dinozorlar, 243-233 milyon yıl önce Geç Triyas döneminde ortaya çıktı ve 66 milyon yıl önce kuşlar dışındaki tüm türlerin soyu tükendi (Virginia Tech)
Dinozorlar, 243-233 milyon yıl önce Geç Triyas döneminde ortaya çıktı ve 66 milyon yıl önce kuşlar dışındaki tüm türlerin soyu tükendi (Virginia Tech)
TT

Dinozorlar göktaşı çarpmasından hemen önce altın çağlarını yaşıyormuş

Dinozorlar, 243-233 milyon yıl önce Geç Triyas döneminde ortaya çıktı ve 66 milyon yıl önce kuşlar dışındaki tüm türlerin soyu tükendi (Virginia Tech)
Dinozorlar, 243-233 milyon yıl önce Geç Triyas döneminde ortaya çıktı ve 66 milyon yıl önce kuşlar dışındaki tüm türlerin soyu tükendi (Virginia Tech)

The Independent'ın haberine göre dönüm noktası niteliğindeki bir araştırma, dinozorların 66 milyon yıl önce onları yok olmaya mahkum eden göktaşı çarpmasına kadar nüfuslarını büyütmekte olduğunu ortaya koydu.
Memeliler ve diğer türler hayatta kalırken karada yaşayan dinozorlar yok oldu. Memeliler ve diğer türler hayatta kalırken karada yaşayan dinozorların yok olması nedeniyle paleontologların yanıtını yıllardır tartıştığı bir soru vardı: Uzun süredir hüküm süren bu sürüngenlerin nüfusu şehir büyüklüğündeki kayanın şu an Meksika Körfezi olan noktaya çarpmasından çok önce zaten düşüşte miydi?
Ancak göktaşı çarpmasının her iki tarafında milyonlarca yıllık bir dönemden kalan yüzlerce fosili inceleyen yeni bir çalışma, dinozorların aslında bu darbeyi en parlak dönemlerinde aldığını gösteriyor.
Dahası, bu görünürdeki istikrar aslında felaketin ardından hayatta kalmalarını engellemiş olabilir.
Bilimsel dergi Science Advances'ta yayımlanan çalışma için, paleontolog ve ekologlardan oluşan uluslararası bir ekip Kuzey Amerika'dan 1600 fosil kaydını inceledi.
Araştırmacılar, Kretase döneminin son birkaç milyon yılında ve göktaşı çarpmasından sonra Paleojen döneminin ilk birkaç milyon yılında karada ve tatlı suda yaşayan hayvanların besin zincirlerini ve ekolojik yaşam alanlarını modelledi.
Finlandiya'daki Oulu Üniversitesi'nden başyazar Dr. Jorge Garcia-Giron, "Çalışmamız, Kretase döneminin son dinozor egemen ekosistemleri ve göktaşı çarpmasından sonraki ilk memeli egemen ekosistemlerin ekolojik yapısı, besin ağları ve nişlerine ilişkin ilgi çekici bir tablo sunuyor. Tablo, neden kuş olmayan tüm dinozorların öldüğünü ama kuşların ve memelilerin varlığını sürdürdüğünü anlamamızı sağlıyor. Bu, paleontolojinin asırlık gizemlerinden biridir" dedi.
Birçok küçük memelinin dinozorlarla yan yana yaşadığı bir süredir biliniyordu.
Ancak çalışmanın sonuçları, bu memelilerin Kretase dönemi ilerledikçe beslenme düzenlerini çeşitlendirdiklerini, çevrelerine uyum sağladıklarını ve ekosistemlerin daha önemli bileşenleri haline geldiklerini gösteriyor.
Bu arada, dinozorlarsa son derece iyi adapte oldukları sabit nişlere yerleşmişti.
Bu davranışlar muhtemelen memelilerin hayatta kalmasını sağladı. Zira iklimi değiştiren gazları serbest bırakan ve Dünya'daki yaşamın dörtte üçünü öldüren göktaşının neden olduğu radikal ve ani yıkımla dinozorlara kıyasla daha iyi başa çıkabildiler.
İspanya'daki Vigo Üniversitesi'nden diğer başyazar Dr. Alfio Chiarenza, "Görünüşe göre son dinozorların istikrarlı ekolojisi, zamanın ekolojik kurallarını aniden değiştiren göktaşı çarpmasının ardından hayatta kalmalarını aslında engelledi. Tersine, bazı kuşlar, memeliler, timsahlar ve kaplumbağalar daha önce çevrelerindeki dengesiz ve hızlı değişimlere daha iyi adapte olmuşlardı, bu da göktaşı çarpıp işler aniden kötüye gittiğinde daha iyi hayatta kalmalarını sağlamış olabilir" dedi.
Edinburgh Üniversitesi'nden kıdemli yazar Profesör Steve Brusatte, şöyle ekledi:
"Dinozorlar, göktaşı onları aniden yok edene kadar istikrarlı ekosistemleriyle güçleniyordu. Bu arada memeliler, dinozorlar hala hayattayken besinlerini, ekolojilerini ve davranışlarını çeşitlendiriyordu. Yani memeliler dinozorların ölümünden faydalanmakla kalmadı, aynı zamanda kendi avantajlarını da yarattı; bu da onları yok oluştan sağ çıkmaları için ekolojik açıdan uyarladı ve ölen dinozorların boş bıraktığı nişlere girmeye hazırladı."



İlk insanların beslenme sırları, 300 bin yıllık ahşap aletlerle birlikte gün yüzüne çıktı

(Liu ve ekip arkadaşları/Science)
(Liu ve ekip arkadaşları/Science)
TT

İlk insanların beslenme sırları, 300 bin yıllık ahşap aletlerle birlikte gün yüzüne çıktı

(Liu ve ekip arkadaşları/Science)
(Liu ve ekip arkadaşları/Science)

Vishwam Sankaran Bilim ve Teknoloji Muhabiri 

Çin'in güneybatısında keşfedilen 300 bin yıllık nadir ahşap aletler, bölgedeki ilk insanların büyük ölçüde kök ve yumrular gibi yeraltı bitkileriyle beslendiğini gösteriyor.

Hakemli dergi Science'da perşembe günü yayımlanan bulgular, Doğu Asya'daki erken insan atalarının gelişmiş bilişsel becerilerine, yaşantılarına, beslenme biçimlerine ve çevrelerine ışık tutuyor.

Yunnan eyaletinin Jiangchuan bölgesinde yer alan göl kıyısındaki Gantangqing arkeolojik kazı alanında, oksijenden yoksun kil tortularda ahşap aletlerin korunması sayesinde bu nadir buluntu elde edildi.

Araştırmacılar tortularda yaklaşık bin organik kalıntı da buldu.

Ortaya çıkarılan kalıntıları gelişmiş teknikler kullanarak tarihlendiren bilim insanları, aletlerin 250 bin ila 350 bin yıllık olduğunu tespit etti.

Bilim insanları, çeşitli biçim ve işlevlere sahip "son derece nadir" ahşap aletlerin yaklaşık 300 bin yıllık katmanlardan çıkarıldığını söylüyor.

Bugüne kadar bu döneme ait, biri Avrupa'da diğeri Afrika'da olmak üzere ahşap alet içeren sadece iki keşif yapılmıştı.
 

Görsel kaldırıldı.

Gantangqing'deki ahşap aletler (Liu ve ekip arkadaşları/Science)


Yeni keşfedilen çubuklardan ikisi, İtalya'nın Poggetti Vecchi bölgesinde bulunan 171 bin yıllık aletlere benzerlik gösteriyor.

Kanca biçimli benzersiz 4 aletin daha ortaya çıkarıldığını belirten bilim insanları, bunların muhtemelen kökleri kesmek için kullanıldığını söylüyor.

Ayrıca araştırmacıların ahşap aletlerin üzerinde kasıtlı cilalama ve kazıma izleri, kenarlarındaysa toprak kalıntıları saptaması, bunların kök ve yumrular gibi yeraltı bitkilerini kazmak için kullanıldığına işaret ediyor.

Bilim insanları, "Ahşap aletler arasında kazma çubukları ve küçük, eksiksiz, elle tutulan sivri uçlu aletler var" diye yazıyor.

Bilim insanları bu bulgulara dayanarak insanların Doğu Asya'daki atalarının muhtemelen bitki temelli bir beslenme biçimi izlediğinden şüphelenirken, bölgede çam fıstığı, fındık, kivi meyvesi ve su yumrularına dair kanıtlar tespit edildi.

Buna karşılık Avrupa ve Afrika'da saptanan ahşap aletler av aletleri, mızraklar ve mızrak uçlarıydı.

Çalışmanın ortak yazarı arkeolog Bo Li şöyle diyor:

Bu keşif, erken insan adaptasyonuna ilişkin önceki varsayımlara meydan okuyor. Çağdaş Avrupa yerleşimleri (Almanya'daki Schöningen gibi) büyük memelileri avlamaya odaklanırken, Gantangqing subtropik bölgelerde bitki temelli, eşsiz bir hayatta kalma stratejisini ortaya koyuyor.

Dr. Li, "Ahşap aletlerin çeşitliliği ve karmaşıklığı da arkeolojik kayıtlardaki önemli bir boşluğu dolduruyor, çünkü 100 bin yıldan daha eski ahşap aletler Afrika ve Batı Avrasya dışında son derece nadir görülüyor" ifadelerini kullanıyor.

Keşif, ahşap aletleri kullanan erken insanların dünya genelinde çok daha geniş bir alana yayıldığını gösteriyor.

Ayrıca farklı ortamlarda yaşayan tarih öncesi kültürlerin yerel olarak işlerine yarayacak aletler geliştirdiğine de işaret ediyor.


Independent Türkçe, independent.co.uk/news