Scarlett Johansson kariyerinin ilk yıllarında 'sarışın bomba' olmak üzere 'yetiştirilme' deneyimini anlattı

Ünlü oyuncu, "Birden kendimi bu yerde köşeye sıkışmış buldum. Bundan kurtulamadım" dedi

Scarlett Johansson'ın kariyeri Bir Konuşabilse'deki rolüyle yükselişe geçmişti (Reuters)
Scarlett Johansson'ın kariyeri Bir Konuşabilse'deki rolüyle yükselişe geçmişti (Reuters)
TT

Scarlett Johansson kariyerinin ilk yıllarında 'sarışın bomba' olmak üzere 'yetiştirilme' deneyimini anlattı

Scarlett Johansson'ın kariyeri Bir Konuşabilse'deki rolüyle yükselişe geçmişti (Reuters)
Scarlett Johansson'ın kariyeri Bir Konuşabilse'deki rolüyle yükselişe geçmişti (Reuters)

Scarlett Johansson, kariyerinin başlarında "sarışın bomba" olmak üzere "yetiştirildiğini" açıkladı.
Black Widow filminin yıldızı, yeni bir röportajda kariyerinin başından itibaren kendisine nasıl hep aynı rollerin verildiğini anlattı.
Johansson, "Bir Konuşabilse (Lost in Translation) ve İnci Küpeli Kız'da (Girl With the Pearl Earring) oynamıştım ve o sırada 18-19 yaşlarındaydım, kendi kadınlığıma adım atıyor, kendi cazibemi ve cinselliğimi öğreniyordum" dedi.
The Independent'ta yer alan habere göre 38 yaşındaki oyuncu, "Bir bakıma sarışın bomba tarzında bir oyuncu olmak için yetiştiriliyordum" diye devam etti.
Johansson, "Öteki kadını ve arzu nesnesini oynuyordum ve birden kendimi bu yerde köşeye sıkışmış buldum. Bundan kurtulamadım" diye açıkladı.
Oyuncu, "Tam da o sıralarda Bryan'la [Lourd] tanıştım" dedi ve "sarışın bomba" olma yolundan çıkmasına yardımcı olan, uzun süredir çalıştığı menajerine atıfta bulundu.
Bruce Bozzi'nin pazartesi günü (12 Aralık) yayımlanan yeni podcast'i Table for Two with Bruce Bozzi'deki kariyer odaklı bir sohbet sırasında Johansson şunları söyledi:
"[Bryan] harika yaratıcıları bir araya getirmede ve kişilerin ilgi çekici işler yapmaları için fırsatlar yaratmada çok başarılı. Ve bunu anlamıştı."
Johansson, "İçinde bulunması ilginç, tuhaf bir muammaydı ama bu gerçekten çalışmaya ve farklı projelerde yer edinmeye ve harika topluluklarda bulunmaya dönüştü" diye açıkladı.
Ünlü oyuncu, beyazperdedeki ilk deneyimini 9 yaşındayken 1994 yapımı North'ta yaşamıştı.
 

Ünlü oyuncu, Black Widow karakteri için saçlarını kızıla boyatmıştı (Marvel)

Johansson ayrıca bir film "yönetmek istediğini" ama aynı zamanda "yapımcılığa" da tutkusu olduğunu açıkladı. The Hollywood Reporter'a göre oyuncu şu sıralar, ilerleyen dönemde vizyona girecek Project Artemis ve Tower of Terror'da yapımcı olarak yer alıyor.
Oyuncu, daha önce kariyerinin ilk dönemlerinde "aşırı cinselleştirildiğini" dile getirmişti.
Marvel yıldızı Johansson, ekimde Dax Shepard'ın Armchair Expert podcast'ine katılarak Hollywood'daki "objeleştirilme" deneyiminden bahsetmişti.
Ünlü yıldız, çoğu zaman yaşından daha büyük sanıldığını anlatmıştı:
"Kendi kendime 'Sanırım 40 yaşında olduğum sanılıyor' diye düşündüğümü hatırlıyorum. Bu, bir şekilde çekici ve aksine mücadele ettiğim bir şey olmaktan çıktı."



Yanlış bilgileri çürüten gazetecilere güvenin azaldığı tespit edildi

Araştırmacılar, yanlış haberleri çürütmek için yeni yollar aranabileceğini söylüyor (Pexels)
Araştırmacılar, yanlış haberleri çürütmek için yeni yollar aranabileceğini söylüyor (Pexels)
TT

Yanlış bilgileri çürüten gazetecilere güvenin azaldığı tespit edildi

Araştırmacılar, yanlış haberleri çürütmek için yeni yollar aranabileceğini söylüyor (Pexels)
Araştırmacılar, yanlış haberleri çürütmek için yeni yollar aranabileceğini söylüyor (Pexels)

Yanlış bilgileri çürüten gazetecilere daha az güvenildiği ortaya kondu. Hatta okuyucu bilginin yanlış olduğundan şüphelense bile, gerçeği ortaya çıkaran gazeteciye pek güvenmiyor. 

Medyaya güven azalırken dezenformasyonun arttığı bir dönemde hatalı bilgileri düzeltmek de zorlaşıyor.

Yayın kuruluşları ve gazetecilerin taraflı olduğu düşüncesiyle insanlar okudukları haberlere temkinli yaklaşıyor. Daha önceki çalışmalarda veri doğrulamanın yarattığı etkiyle ilgili çelişkili sonuçlar çıkmıştı. 

Yanlış haberleri çürütmenin ne kadar işe yaradığı ve neden etki yaratmadığını öğrenmek isteyen araştırmacılar bir çalışma yürüttü.

Communication Research adlı hakemli dergide yayımlanan çalışmada 691 katılımcıya siyasi ve ekonomik haberler okutuldu. Bu haberlerde evsizlik oranlarından fentanilin aşırı doz ölümlerindeki etkisine kadar çeşitli iddialar yer alıyordu.

Bunların doğruluğuna ne kadar inandığını belirten katılımcılar daha sonra bu iddiaları onaylayan veya çürüten doğrulamayı okudu. Ardından bu doğrulamayı yapan gazeteciye ne kadar güvendikleri soruldu. 

Daha sonra bazı ürünlerle ilgili bilgiler içeren yazılarla aynı çalışma yürütüldü. Bu sefer verilen doğrulamalara "doğruluk kontrolü" işareti konmadı. Araştırmacılar bu sayede duyulan güvenin bu etiketten etkilenip etkilenmediğini anlamaya çalıştı.

İki çalışmanın sonucunda da yanlış bilgileri çürüten gazetecilere duyulan güven kayda değer derecede daha azdı. Katılımcılar inandıkları düşünceyi doğrulayanlara daha çok güvenirken, diğerlerinde daha fazla kanıt talep ediyordu. 

Çalışmanın yazarlarından Randy B. Stein, PsyPost'a yaptığı açıklamada "Halk genel olarak gazetecilere güveniyor ve doğrulayıcı makalelere duyulan güven epey yüksek" diyerek ekliyor: 

Yani klişe düşüncenin aksine, halkın doğruluk kontrollerine ve gazetecilere hiç güvenmediği doğru değil ancak düzelten/çürüten makalelere yönelik daha fazla şüphe var.

Araştırmacılar buradaki düzeltmenin, yayın kuruluşlarının haberlerindeki hataları düzeltmek için yayımladığı tekzip metinleri olmadığını ekliyor.   

Bilim insanları ilginç bir sonuçla da karşılaştı: Katılımcılar bir bilginin doğruluğundan şüphe etse bile bunu çürüten gazetecilere güvenmiyordu. 

Araştırmacılar bir haberin çürütülmesinin şaşkınlık yaratması, insanların onaylamaya kıyasla daha çok kanıt araması ve gazetecilerin taraflı davrandığından şüphelenmesinin buna yol açtığını düşünüyor. 

Şaşırtıcı bir diğer bulguysa, haberin çürütülmesi katılımcıların iddiayla ilgili düşüncesini değiştirmesine karşın gazeteciye güvenleri yine de sarsılıyordu. 

Stein, "Yanlış bilgileri düzeltmeye çalışan gazetecilerin (ya da herhangi birinin) aleyhine bir durum var" diyor. 

Araştırmacılar, halkın yanlış bilgileri çürüten haberlere nasıl ve neden güvenip güvenmediği üzerine daha fazla araştırma yapılması gerektiğini belirtiyor.

Makalenin yazarları, Conversation için kaleme aldıkları yazıda şu ifadeleri kullanıyor:

Gazetecilerin önündeki zorluk, bilgiyi çürüten biri gibi görünmeden bunu nasıl çürüteceklerini bulmak olabilir.

Independent Türkçe, PsyPost, Conversation, Communication Research