Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said yeni döneme hazırlanıyor

Tunus Cumhurbaşkanı Said, yeni dönemde ülkedeki siyasi projesini sürdürmeyi amaçlıyor

Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said (Reuters)
Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said (Reuters)
TT

Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said yeni döneme hazırlanıyor

Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said (Reuters)
Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said (Reuters)

Tunus Cumhurbaşkanlığı’na yakın siyasi kaynaklar, 2019’da yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turunun kazananı olan Kays Said’in, 2024’te yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yeni dönem için aday olmaya hazırlandığını açıkladı. Said, Nahda hareketinin liderleri başta olmak üzere siyasi muhaliflerini eleştirdiği konuşmalarında seçimleri ertelemekten hiç bahsetmezken, kaynaklar da Said’in seçimlerin ertelenmesini istendiğine yönelik iddiaları reddetti.
Cumhurbaşkanı Said, -onaylanması halinde- yeniden aday olarak, 25 Temmuz 2021’de duyurduğu, ülke çapında şiddetli tartışmalara neden olan istisnai kararları ile başlatmış olduğu siyasi projesine devam etmeyi amaçlıyor.
Geçen aylarda, Tunus’ta birkaç siyasi parti, yaklaşan siyasi sahnenin haritasının netleştirilmesi, Cumhurbaşkanı Said’in siyasi programının açıklanması ve cumhurbaşkanlığı seçimlerini, bir kişinin art arda en fazla iki kez cumhurbaşkanlığı görevini üstlenmesine izin veren 2014 anayasasının takvimine göre mi yoksa önceki dönemi saymayan 2022 anayasasına göre mi yapmaya niyetli olduğunu öğrenmek için büyük bir baskı uyguladı. 2014 anayasasına göre, Said’in ilk dönemi matematiksel olarak 2024 yılında sona eriyor. Cumhurbaşkanı Said, geçen yaz 2022 anayasası için referandum yapılmasına rağmen bu kritik seçimin tarihi hakkında bir kez bile konuşmadı. Açıkladığı yol haritası kapsamında, önümüzdeki cumartesi günü yapılacak milletvekilliği seçimleri hakkında açıklamalar yaparken de bu konudan bahsetmedi.
Eski Adalet Bakanı Nureddin Buhayri başta olmak üzere Nahda hareketinin liderleri, 10 Aralık’ta düzenledikleri protesto yürüyüşünde ‘yasama seçimlerini adil bir şekilde gerçekleştirme ve cumhurbaşkanlığı görevi için erken seçim’ çağrısında bulunmuştu.
Said tarafından bir yıldan uzun bir süre önce onaylanan siyasi süreci boykot eden muhalefet partileri ise, ‘Cumhurbaşkanının tekrar halka yönelmesi’ çağrısında bulundu. Söz konusu partiler, Said’in siyasi, sosyal ve ekonomik sonuçları dalgalı olan ve bazı gözlemcilere göre Cumhurbaşkanı’nın parti saflarını birleştiremediği ilk cumhurbaşkanlığı döneminde bunu gerçekleştiremediğini belirtti.
Öte yandan, Kassarin Asliye Mahkemesi Sözcüsü Salahhattin er-Raşidi, 6 sanığın yer aldığı ‘devletin iç güvenliğine saldırı’ davasının ‘büyük’ bir hızla ilerlediğini belirtti.
Raşidi, uzman birimler tarafından yürütülen soruşturmaların sonuçlarının Kassarin’deki Asliye Mahkemesi soruşturma yargıcına sunulmasını beklendiğini bildirdi.
Dava Ekim ayında, Kassarin bölgesi bir toplumsal gerilime tanık olduğuna açıldı. Bizi dizi protesto düzenlendi ve ‘devletin iç güvenliğini bozmak, devletin yapısını değiştirmek, halkı birbirine düşürmek, kaos ve yağmanın etkili olduğu bir durum yaratmak için ittifak kurma’ suçlamasıyla 4 kişi tutuklandı.
Mahkeme, sanıklardan 3’ünün tutuklanmasına, dördüncü sanığın ise serbest bırakılmasına karar verdi. Sonrasında davaya 6 sanık daha dahil oldu.
Aynı bağlamda, Nahda liderleri, geçen ay sonunda duyurulan ‘devletin çıkarlarına karşı komplo ve istihbarat’ davasındaki şüphelere yönelik 25 No’lu dosyadaki tüm gizli verilerin açıklanmasını talep etti. Liderler, siyasilerin, eski bakanların ve medya figürlerinin suçlandığı bu dosya hakkında haftalardır herhangi bir açıklama yapılmasının ardından, kamuoyu nezdinde gerçeklerin hızla açıklanması çağrısında bulundu. Davada adı geçen kişiler arasında, Tunus Ufukları Partisi’nin (Afak) Başkanı Fazıl Abdulkafi, Tunus Cumhurbaşkanlığı Mahkemesi Eski Müdürü Nadia Okaşa, eski Maliye Bakanı Hakim Bin Hammuda ve bir dizi tanınmış televizyon programı sunucusu yer alıyor.
Şarku’l Avsat’ın yerel medyadan aktardığına göre Nahda, en sonuncu parti toplantısından sonra, yönetimin bu ciddi suçlamaların ayrıntılarını gizlemesinden dolayı duyulan endişeyi dile getirdi. Açıklamada, Raşid Gannuşi, Ali Arid ve Nurettin Buhayri’nin ‘siyasi arka planlı kötü niyetli suçlamalar uydurarak’ soruşturulmasına atıfta bulunarak, Nahda hareketinin liderlerinin hedef alınmasına yönelik kınamaları yinelendi. Aynı zamanda, ‘Nahda hareketine iftira atmaları için bazı medya taraflarının kullanılması ve ortaya çıkan tehlikeli ön verilere rağmen, devlet güvenliğine karşı komplo davasını kasıtlı olarak göz ardı ederek kendi yalanlarını yaymaları’ da kınandı.



Lübnan hükümetindeki beş Şii bakan: Şii İkili çatısı altında ayrım

Lübnan Meclis Başkanı Nebih Berri, Başbakan Yardımcısı Tarık Mitri ve Bakan Fadi Mekki'yi ağırladı. (Lübnan Ulusal Haber Ajansı / NNA)
Lübnan Meclis Başkanı Nebih Berri, Başbakan Yardımcısı Tarık Mitri ve Bakan Fadi Mekki'yi ağırladı. (Lübnan Ulusal Haber Ajansı / NNA)
TT

Lübnan hükümetindeki beş Şii bakan: Şii İkili çatısı altında ayrım

Lübnan Meclis Başkanı Nebih Berri, Başbakan Yardımcısı Tarık Mitri ve Bakan Fadi Mekki'yi ağırladı. (Lübnan Ulusal Haber Ajansı / NNA)
Lübnan Meclis Başkanı Nebih Berri, Başbakan Yardımcısı Tarık Mitri ve Bakan Fadi Mekki'yi ağırladı. (Lübnan Ulusal Haber Ajansı / NNA)

Lübnan’da tüm gözler yarınki kabine toplantısına çevrildi. Toplantıda Lübnan ordusunun savunma planı dinlenecek. Bu toplantı, 5 Ağustos'taki toplantıda hükümetin silahların devletin elinde toplanmasını onaylamasının ardından, Şii bakanların olası geri çekilme veya boykot olasılığına dair yaygın siyasi tartışmaların ortasında gerçekleşiyor.

Başbakan Nevvaf Selam'ın hükümetinde beş Şii bakan bulunuyor: ikisi Emel Hareketi, ikisi Hizbullah ve beşincisi Selam ve Meclis Başkanı Nebih Berri tarafından atandı.

Yasin Cabir... Sessiz ayrım

Meclis Başkanı Berri ile yakınlığı ve Ekonomi Bakanlığı’nda uzun yıllara dayanan tecrübesiyle tanınan Maliye Bakanı Yasin Cabir, seyahat nedeniyle 5 Ağustos'taki oturuma katılmadı. Ancak onun yokluğu, utançtan kaçınmak için diğer Şii bakanlardan sessizce ayrıldığı şeklinde yorumlandı.

yu7
Lübnan Maliye Bakanı Yasin Cabir (Reuters)

Cabir daha sonra, “Silahların devletin elinde toplanması tartışmasız bir ilke olmaya devam ediyor” diyerek, ulusal sabitelere bağlılığı, Şii İkili’yle uzlaşma kapısını açık bırakmakla birleştirdi. Böylece, reform talebini mezhebin kısıtlamalarıyla uzlaştırabilen Emel Hareketi'nin ılımlı yüzü olarak kendini gösterdi.

Fadi Mekki... Beşinci bakan

Fadi Mekki'nin adı, ‘beşinci Şii bakan’ krizine uzlaşma çözümü olarak Selam ve Berri arasında yapılan bir anlaşma sonucunda ortaya çıktı. Mekki, davranışsal ekonomi ve kamu yönetimi alanlarında seçkin bir akademik ve mesleki geçmişe sahip. Bağımsız ve tarafsız bir isim olan Mekki, her iki gruba da örgütsel olarak bağlı olmadan Şii İkilisi için güven verici bir denge köprüsü görevi görmesi için konsensüsle aday gösterildi.

gft
Lübnan İdari Kalkınma Bakanı Fadi Mekki (Getty Images)

5 Ağustos oturumu sırasında Mekki, meslektaşlarıyla birlikte aceleyle çekilmedi; nihai bir karar almadan hedefleri tartışmaya dayalı bir uzlaşma önerisi sunmaya çalıştı. Sonunda oturumu terk ettiğinde, çekilmesinin ‘sadece o oturumla sınırlı’ olduğunu ve gelecekteki toplantılara katılmaya devam edeceğini açıkladı. Bu tutumuyla Mekki, Şii İkili’nin elinde bir engel aracı haline gelmeden, topluluğunun hassasiyetlerini dikkate alan sembolik bir itirazda bulundu ve bu da bağımsız bir figür olarak imajını pekiştirdi.

Muhammed Haydar... Hizbullah’ın açık sözlü sesi

Beyrut Amerikan Üniversitesi'nde akademisyen olan Çalışma Bakanı Muhammed Haydar, Hizbullah'ın çizgisine tam bağlılığını gizlemedi. 5 Ağustos'taki oturumda meslektaşlarına şöyle seslendi: “Ben bu insanların oğluyum. Onu koruyan tek garantiyi bıraktığımızı söylersek, bir şehidin annesinin karşısına nasıl çıkabilirim?”

yujı
Lübnan hükümetinde Hizbullah'ın temsilcilerinden biri olan Çalışma Bakan Muhammed Haydar (Lübnan Ulusal Haber Ajansı / NNA)

Haydar, İsrail saldırıları sona ermeden Hizbullah'ın silahlarını tartışmayı reddettiğini en yüksek sesle dile getiren Şii bakanlardan biriydi. Haydar oturumu, “Oturumdan çekildik, hükümetten çekilmedik” diyerek terk etti.

Tamara ez-Zeyn... Emel Hareketi’nin bilimsel yüzü

Ulusal Bilimsel Araştırma Konseyi'nin eski genel sekreteri olan Çevre Bakanı Tamara ez-Zeyn, Emel Hareketi'nin bilimsel yüzünü temsil ediyor. Ez-Zeyn, “Oturumu terk etmek itiraz etmekten daha güçlü bir tutumdur ve tutanaklara kaydedilir” diyerek meslektaşlarına katılmaktan çekinmedi.

ı8
Çevre Bakanı Tamara ez-Zeyn, Lübnan hükümetinde Emel Hareketi'ni temsil ediyor. (Lübnan Ulusal Haber Ajansı / NNA)

Ez-Zeyn, daha geniş bir konsensüsle tartışmayı yeniden açmanın gerekliliğini vurguladı, ancak esasen Şii topluluğunun katılımı olmadan alınan herhangi bir kararı reddetme konusunda iki partinin (Emel Hareketi ve Hizbullah) tutumuna katıldığını ifade etti.

Reken Nasreddin... Hizbullah’a bağlı doktor

Hizbullah'a bağlı bir doktor olan Sağlık Bakanı Reken Nasreddin, başlangıçta tartışmaya katıldı, ancak daha sonra meslektaşlarıyla birlikte sessizce çekildi. Nasreddin, sadece ‘açık fikirlilikle katıldıklarını, ancak fikir birliği olmadan devam etme konusunda ısrar edilmesinin şaşırtıcı olduğunu’ söyledi. Bu tutum, Hizbullah'ın tek taraflı kararları önlemek için taktiksel açıklık ve ardından koordineli çekilme stratejisini yansıtıyor.

frgthyuı
Hükümette Hizbullah'ı temsil eden Sağlık Bakanı Reken Nasreddin, ‘silahlar’ konusunun tartışıldığı oturuma katıldı. (Şarku’l Avsat)

 


Rehinelerin aileleri, Hamas'ın kabul ettiği anlaşmayı onaylaması için İsrail'e çağrıda bulundu

TT

Rehinelerin aileleri, Hamas'ın kabul ettiği anlaşmayı onaylaması için İsrail'e çağrıda bulundu

Rehinelerin aileleri, Hamas'ın kabul ettiği anlaşmayı onaylaması için İsrail'e çağrıda bulundu

Gazze Şeridi'nde kalan rehinelerin yakınları, Hamas'ın rehinelerin serbest bırakılması karşılığında kapsamlı bir ateşkes anlaşmasını kabul etmesinin ardından, İsrail hükümetine onları eve getirmek için bir anlaşmaya varmaları yönündeki çağrısını yineledi.

Rehineler ve Kayıp Aileleri Forumu tarafından bugün X platformu üzerinden yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı: “700 günün ardından, nihayet hem İsrail hem de Hamas'tan, hayatta olan tüm rehinelerin geri dönmesi ve ölenlerin uygun şekilde defnedilmesi için kapsamlı bir anlaşmaya varmak istediklerini duyuyoruz.”

dfv
Kudüs'teki protestocuları gözaltına alan polis memurları (Reuters)

Açıklamanın devamında, “Başbakan Binyamin Netanyahu, ABD yönetimi ve arabuluculara, derhal müzakere ekipleri kurmalarını ve bir anlaşmaya varılana kadar onları müzakere masasında tutmaları çağrısında bulunuyoruz” denildi.

Gazze Şeridi'nde kalan 48 rehinenin yakınları, onları İsrail'e geri getirmek için ‘zamanın azaldığını’ söyledi.

df
Rehinelerin yakınları Kudüs'te protesto gösterisi düzenledi. (Reuters)

7 Ekim 2023'ten bu yana Hamas ve diğer silahlı gruplar tarafından Gazze Şeridi'nde tutulan rehinelerin yaklaşık 20'sinin halen hayatta olduğu sanılıyor.

İsrailli rehinelerin aileleri, insanları ‘sokaklara çıkmaya, tüm rehinelerin geri dönmesini talep etmeye ve savaşı sona erdirmeye’ çağırdı.


Lübnan medyası: Ordunun silahlanmayı devletle sınırlama planı tamamlanmadı

Hizbullah destekçileri, Beyrut'un güney banliyölerinde hükümetin silahları geri çekme kararına karşı düzenlenen protesto yürüyüşünde (EPA)
Hizbullah destekçileri, Beyrut'un güney banliyölerinde hükümetin silahları geri çekme kararına karşı düzenlenen protesto yürüyüşünde (EPA)
TT

Lübnan medyası: Ordunun silahlanmayı devletle sınırlama planı tamamlanmadı

Hizbullah destekçileri, Beyrut'un güney banliyölerinde hükümetin silahları geri çekme kararına karşı düzenlenen protesto yürüyüşünde (EPA)
Hizbullah destekçileri, Beyrut'un güney banliyölerinde hükümetin silahları geri çekme kararına karşı düzenlenen protesto yürüyüşünde (EPA)

Lübnan medyası, dün diplomatik kaynaklara dayanarak, ordunun silah bulundurma hakkını devletle sınırlandırma planının tamamlanmadığını vurguladı. Planın bugün yapılacak kabine toplantısında sunulacağı, ancak hükümleri ve koşullarının daha derinlemesine incelenmesine olanak sağlamak için görüşülmesinin ileri bir tarihe erteleneceği belirtildi.

Diplomatik kaynaklar MTV televizyonuna, “Lübnan ordusunun planının uygulanması, ülkedeki Şii tarafını güvence altına almak için İsrail'in sınır noktalarından çekilmesine bağlıdır ve planın başarısı, Lübnan güvenlik güçlerinin kapasitesinin güçlendirilmesini gerektirir” açıklamasında bulundu.

Şarku’l Avsat’ın MTV’den aktardığına göre kaynaklar, Amerikan tutumunun, silahların zorla geri çekilmesini savunanlar, yaptırımların uygulanmaması halinde Lübnanlı yetkililere veya ordu mensuplarına yaptırım uygulanmasını isteyenler ve İsrail'i çekilmeye ikna etmeye odaklananlar arasında bölünmüş durumda olduğunu belirtti.

Televizyon kanalı, Washington'daki kaynaklara dayandırdığı haberinde, ABD Dışişleri Bakanlığı'nın, silah meselesinin yanı sıra Uluslararası Para Fonu ile yürütülen müzakereler kapsamında Lübnan'ın mali dengesinin yeniden sağlanmasına büyük önem verdiğini ifade etti.